Pazartesi, Haziran 04, 2012

Yeniden...

Merhaba,
yazmayalı uzun zaman oldu.
zor günler geçip gitti. güzel günler geldi:)
artık hayatımın her anını sevdiğimle paylaşıyorum. 
hayat artık daha kolay görünüyor gözüme, kendimi daha iyimser hissediyorum.
ama isyankâr ruhum tamamen yok olmadı tabi ki.
bu kez de vakitsizliğe, belli bir rutine uymak zorunda oluşumuza isyan ediyor ruhum.
filmin en güzel yerinde olmadık sebepten telefonun çalmasına,
yorgunluktan ölsem de işe gitmek zorunda oluşumuza,
tam tüm işlerim bitti derken son dakika gollerinin çıkmasına,
kafamıza estiğinde istediğim yere gidemeyişimize,
kısacası "ekonomik özgürlük" uğruna "ruhsal özgürlüğümüz"den vazgeçmek zorunda oluşumuza bozuluyorum bu kez de.
ama maalesef hayat böyle.
her istediğimizi yapabildiğimiz bir yer olsaydı oranın adı "Dünya" değil "Cennet" olurdu sanırım :)

Konu dönüp dolaşır...

Aşk'a gelir. Selvi Boylum Al Yazmalım'ı izlemenin tadı her yaşta farklıdır. Aşkın tekilliğine ve sonsuzluğuna inanılan gençlik yılla...