En son sömestr tatilinde İstanbul'da kayboldum. Cevahir AVM'den çıkıp yemek yemek için Kurtuluş tarafına gittim. O tarafları pek bilmiyorum. Daha önce bir kez Adana Ocakbaşı ve bir kez de Madam Despina'nın Meyhanesi'ne olmak üzere 2 kez gittim sadece. Bu kez yine Adana Ocakbaşı'na gittim Google maps.ten bakarak.
Adana Ocakbaşı, Vedat Milör sayesinde haberdar olduğum küçücük bir mekan. Etleri güzel, fiyatları çok uçuk değil. Ben bu kez ciğer şiş yedim. Gayet güzeldi :) Epeyce bekleyerek 1 bardak çayımı da içip -mekanda çay yapılmıyor, yakındaki bir çay ocağından geliyor- çıktım mekandan. Buraya kadar işler yolunda gitti. Burdan sonrası biraz maceralı.
Geldiğim yolu bir yere kadar hatırlıyordum ama birkaç kez sağa sola döndüğüm için işin ucunu kaçırdım. Hava da kararınca tam oldu. Google maps.e bakıyorum ama sürekli ters yöne gidiyormuş gibi hissediyorum kendimi. Ama çok da umursamadım çünkü öyle amaçsızca bilmediğim sokaklarda bir süre gezinmek hoşuma gitti.
Sonunda birine sorayım dedim. Bir kadına sordum, o da yabancı çıktı :)))) Neyse biliyorum ki Cevahir'e yakın bir yerlerdeyim. O sokak senin bu sokak benim derken tanıdık bir caddeye çıktım sonunda. Oradan devam edince de otobüs duraklarına ulaştım.
Neredeyse 4 yıldır, her yanını ezberlediğim, her gün aynı insanları gördüğüm, küçücük bir ilçe olan Hopa'da yaşadığım için yıllarca yaşadığım ama yine de çoğunu bilmediğim kocaman bir şehirde kaybolmak, hiç tanımadığım bir sürü insanla sokaklarda olmak epeydir özlediğim o müthiş özgürlük hissini kısa bir süreliğine yeniden tattırdı bana.
En son ne zaman kaybolduğumu düşünürken aklıma daha eskilerde kalan bir anım geldi. Üniversitedeyken İstanbul'da Manisa'ya gelmiş, yakın arkadaşlarımla araba kiralayıp Çeşme'ye gitmiştik. Denize girip yüzdükten sonra Alaçatı'ya gidelim dedik. Arabaya bindik, yolu bulamıyoruz. Ama umurumuzda mı? Tabi ki değil :) Sora sora gidiyoruz güya ama dolanıp duruyoruz etrafta. Espriler, kahkahalar havada uçuyor arabada. En son bir amcaya yaklaştık sormak için. Camı açtık ama gülmekten soramıyoruz. Neyse zar zor gittik Alaçatı merkeze. Sokaklarına hayran kalarak gezdik. Oralı teyzelerle sohbet ettik. İyi ki bulduk diye sevinerek ayrıldık.
Geri dönüp bakınca ne zaman kaybolsam sonunda çok eğlendiğimi fark ettim. Demek ki kaybolmak çok eğlenceli bir şey, özellikle de arkadaşlarla birlikte kaybolunca :)))))
Yaz gelsin, her şey geride kalsın, yine kaybolalım hiç bilmediğimiz ama sonu güzelliklere açılan sokaklarda!