Dün gece eşimle "Tanrı kim, nerede? Merhametli mi, tam aksine sadist mi? Bizi izliyor mu yoksa umurunda bile değil miyiz?" gibi sorular üzerine çeşitli varsayımlarımızı konuştuk. Çok keyifli bir sohbetti. İkimiz de çok uzun zamandır Deistiz, yani bir yaratıcının varlığını kabul ediyoruz ama dinlere inanmıyoruz.
Tanrı ile ilgili ikimizin farklı tezleri var. Bir tezime göre Tanrı, evrenin ta kendisi. Yani bilinen tüm evren, bütünüyle Tanrı. Biz de Tanrı'nın bir parçasıyız, onun içinde yaşıyoruz. Belki hiç yaratılmadık, sadece onunla birlikte var olduk. Bu yüzden "Neden yaratıldık?" sorusunun net bir cevabı yok.
Akla gelen diğer sorulara bakarsak:
- Peki Tanrı bizi izliyor mu?
- Bence özel olarak durup da izlemiyor ama onun bir parçası olduğumuz, içinde yaşadığımız için bizi hissediyor.
- Yaptıklarımıza neden müdahale etmiyor peki?
- Belki sadece izlemekle yetiniyor ya da istese de müdahale edemiyor, yani öyle bir yetisi yok belki de. Biliyorum şimdi herkes itiraz edecek:
- Allah/Tanrı her şeye muktedirdir, ol demesi yeter, her şey oluverir. Ne demek öyle bir yetisi yok?
- İyi de ne malum öyle olduğu?
- E kutsal kitapta yazıyor?
- Pardon, hangi kitap? Ben dinleri en baştan reddettiğim için, Tanrı kavramını o kitaplardaki gibi kabul etmek zorunda değilim. Belki tanrı sadece boşlukta varolan ve içinde yaşam olan bir varlık. Kendi iradesi ile değil de varoluşundan kaynaklanan bir yaşam kaynağı belki de Tanrı.
Tanrı'nın safi iyi ya da kötü, merhametli ya da acımasız olduğunu düşünmüyorum. Her şeye muktedir olduğunu ise hiç düşünmüyorum. Dinlere inanmayınca, dinlerin tanrı için çizdiği çerçeveye uygun düşünme zorunluluğu da ortadan kalkıyor.
Ya da belki yaratmayı çok seven bir sanatçı Tanrı. Bildiğimiz evren de onun yarattığı bir sürü yaşam alanından sadece biri. Belki bizim algımızın çok ötesinde başka evrenler, bambaşka yaşamlar var. Belki de bizim bildiğimiz evren gibi daha nice evrenler var. Bir antika dükkanının rafında sıralanmış kar küreleri gibi belki de o evrenler.
Yukarıda dediğim gibi dinlere inanmayınca klasik manada Tanrı inancına bağlı kalmak zorunda da değiliz. Yani Tanrı illaki mükemmel bir varlık olmak zorunda değil. İyi de olabilir, kötü de; merhametli de olabilir acımasız da... Ya da tüm bunların bir bileşimi de olabilir.
Dinlerin gerçek olmadığına eminim ama tanrının varlığı ve varlığını ortaya koyma biçimi üzerine henüz net olmayan çeşitli fikirlerim var :) Ancak eşimle ikimizin fikir birliğine vardığımız en temel şey, tanrının yukarıda bir yerlerde oturup insanları izleyip "Bu namazını kılmadı, öbür dünyada ateş üstünde kılacak. Bu Müslüman olmadı, ne yapsa cennete giremez. Şu da içki içiyor, onu da eledim. Bu çok günah işledi, cehennem ateşinde yansın da aklı başına gelsin. " gibi bir mantığa sahip olamayacağı. Eğer öyleyse de hesap günü geldiğinde "Tüh! Keşke zamanında kutsal kitaplarda yazanlara inansaydık. Sorgulamayıp körü körüne uygulasaydık" diyeceğimizi sanmıyoruz.
Mevzu derin ve çooooook geniş. Üzerine düşünmek, konuşmak keyifli. Gelecek yorumları düşünmek, beklemek heyecanlı :D