Huysuzluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Huysuzluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazartesi, Mayıs 23, 2022

Güncelleme - "Dozunda... " derken?!

Bugün bir arkadaşımla konuşurken şöyle bir cümle kurdu:

"Dozunda olunca güzel her şey."

O andan beri rahatsızlık hissediyorum içimde. "Dozunda" ne demek? Uygun doza kim karar verecek? Kime göre, neye göre dozunda? Senin için uygun doz ile benim için uygun doz aynı mı? Aynı olmak zorunda mı?

Toplumsal normlara ve toplumsal ahlâka karşı olmamın başlıca sebebi bu keyfi sınırlamalar işte. Kim karar veriyor bu iyi, şu kötü? Bunun dozajı böyle, onun dozajı şöyle; bu çizgiye kadar ok, bu çizgiyi geçersen tu kaka!? 

Hiçbir hareketimin, hiç bir fikrimin sınırını benim dışımda biri çizemez. Toplumun uygun gördüğü dozaj nedir diye düşünerek hareket edemem. Bana uyan sana uymuyorsa aynı yolda yürümek zorunda değiliz. Topluma uymuyorsa bi' zahmet kafasını diğer yöne çeviriversin "toplum"!

Uzun zamandır ilk kez kızgınlık hissediyorum içimde. Şimdilik buraya yazmakla yetineyim ama yarın bu konuyu tekrar konuşacağım arkadaşımla.


Fotoğraf dünden... 

Son Durum:

Bugün konuştum arkadaşımla biraz yanlış anlaşıldığını söylemekle beraber oturup konuyu konuşunca kullandığı ifadenin yanlış anlaşılmaya çok müsait olduğunu anladığını söyledi :) Aslında her zaman sadece keyif aldığımız, canımızın istediği şeyleri yapamayacağımızı, öyle yapmak için şartları zorlamak yerine mümkün oldukça yapmanın da güzel olduğunu söylemek istediğini anlattı. O biraz eksik anlatmış, ben biraz fazla anlamışım. Konuşup çözdük :) 

Cuma, Nisan 29, 2022

Bazı günler...

Bazı günler sebepsiz yere huysuz oluyorum ben. Aslında sebepsiz değil tabi ama görünürde somut bir sebep olmuyor. Bugün de o günlerden biri: Huysuzum. Fizyolojik bir sebep olmadığına göre demek ki psikolojik bir sebep var.

Acaba neden böyleyim? Şöyle bir düşünüp bugünkü huysuzluk sebebimi tespit etmeye çalışayım. 

...  

Buldum sebebi ve gerçekten çok salakça bir şey. Şimdi bulduğum bu saçma sebeple yapmam gereken tek şey onu hiçe saymak :) Peki saçma olduğunu bildiğim halde canımı sıkan bir şeyi nasıl hiçe sayabilirim? Cevap basit: Sevdiğim bir şeyi yapıp zihnimi saçmalıktan uzaklaştırarak :) Fiziksel aktiviteler beni mutlu ediyor, bu yüzden şimdi kalkıp hemen spora gideceğim :) 

Dönüşte görüşürüz 🙋🏻‍♀️


*Fotolar Salı gününden. 

Pazartesi, Aralık 06, 2021

offfffffffffffffffffffffffffff

O kadar bunaldım ki İMDAAAAAAT diye bağırmak istiyorum :(

Arya'nın bitmeyen ezber ödevleri, ikide bir gelip anne sorsana, anne dinlesene deyişi... Ezber ödevi bitince İngilizce ödevinin çilesi... Kendin yap, yapamadığını boş bırak diyorum yok illa ki hepsini yapmak istiyor. 

Okulda yapılacak Tubitak fuarına yetiştirmem gereken proje...

Mutfakta bekleyen bulaşıklar,

Yatak odasında katlanıp yerleştirilmeyi bekleyen çamaşırlar,

Okumam gereken 2 adet sınav kağıdı,

Halledilecek ufak tefek bir sürü iş...

Yarın tüm gün dersimin olması ve üstüne de nöbetçi olmak...

Ve daha bir sürü şey...

Offfffffffffffffff! O kadar boktan hissediyorum ki şu an...

Salı, Ağustos 25, 2020

Ahım yerde kalmasın!

Belirsizlikten, düşünmekten ama işin içinden çıkamamaktan, her sene türlü saçmalıklarla uğraşmaktan çok yoruldum. Biaz derdimi anlatıp rahatlamaya ihtiyacım var.

İşten anlamayan bir müdür yüzünden 3 yıl önce durduk yere norm fazlası oldum okulumda. 3 yıldır doğum iznine ayrılan öğretmenler sayesinde öyle böyle kaldım okulda. Bu yıl bir öğretmen gitti ama sınıf sayısı da azaldı. Yine fazlayım ama bu yılı atlatırım, seneye de bir öğretmen daha gidecek zaten diye avutuyordum kendimi. AMA Mevcut derslerin bize bile yetmediği okulumuza son dakika havadan norm kadro açılıp başka bir öğretmen daha atanmış. Hesapta eş durumu ile il merkezine gidecekmiş ama gidemedi.

Şu an yine norm fazlasıyım ve artık bıktım bu belirsizlikten. Hepimiz kendimiz için iyisini istiyoruz tamam biliyorum da bu kadar da olmaz ki! Kendi çıkarımız uğruna bir şeyler yaparken başkalarının hakkını gasp etmeyelim lütfen!

Kanser geçirmiş, 6 ayda bir kontrole giden kadınım, 2. sınıfa giden ve okullar kademeli açılırsa ne olacağını bilmediğim bir çocuğum var. Kendi derdim bana yetiyordu zaten. Ah etmek istemiyorum ama bana bu stresi yaşatanlara da hakkım helal olmasın!

Cuma, Temmuz 26, 2019

Işıklı Yol

Dünyanın en ışıklı yolundan, ömrümün en karanlık gecesine yürüdüm. Durmadım, düşünmedim. Ne pişmanlık hissettim, ne huzur buldum. Buz gibi sularda yüzdüm. Korktum, üşüdüm, titredim soğuktan. Ben oldum.

Her gece varıyor sabaha, en karanlık olanlar bile. Kimisi güneşli bir güne, kimisi fırtınaların göbeğine... Bilmiyoruz nasıl bir sabaha uyanacağımızı ama yine de dalıyoruz her gece uykunun derinine. Rüyalar, kabuslar, hayaller, karabasanlar... Bazen uykusuz geceler... Ama işte burdayız yine de! Bitmez denilenler bitiyor, geçmez denilenler geçiyor. Olmaz dediğin oluyor.

Öyle bir dönüyor ki Dünya, yer yerinden oynuyor, taş üstünde taş kalmıyor. Ama değişmiyor ufacık hayatlarımızın ufacık çıkmaz sokakları. Kapı düz duvar oluyor da, akıl düz mantığa eremiyor bazen.

Dünyada anlatılmayan bir hikaye, çalınmayan bir nota yokmuş, ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıymış fark yaratan. Defalarca kez oynanmış bu oyun, defalarca kez anlatılmış bu masal. Ama işte yine de herkes en orjinali kendininki sanıyor her defasında. Komik aslında düşününce. Ama nedense içinden bakınca komik gelmiyor insana.

Bazen en karanlık geceler en aydınlık sabahlara varır. Düşünce karanlığa insan hep en çok bildiği şeye sarılır. Bildiğin yollar, bildiğin yerlere çıkar. Define haritasına gerek yok, yol tam bildiğimiz yerde.

Dinlemek istersen:

"nasıl uzağız gerçeğe
ve nasıl da biliyoruz bunu içten içe,
sahte sevgi arsızlığından her gün daha da derine düşüyoruz, 

doğru vicdanî boşluğu bulduğumuz andaki naifliğimiz en şeytani gücümüz
iler tutar yanımız yok

bin güzelliği bir hatayla siliyoruz,
çünkü affetmeyi unuttuk, öleceğimizi unuttuğumuz gibi

uzaktan sızan o ince ışığı soruyorsun ya, al sana define haritası.
sevgiyi kazanmak için verdiğimiz emeği, 

kazandığımız sevgiyi korumak için de verdiğimizde kurtuluruz.
başka kurtuluş yok!"






Cuma, Temmuz 19, 2019

Hayatı Sorgulatan Pazar Arabası

Bazen kendimi uçsuz bucaksız bir hiçlikte savruluyor gibi hissediyorum. Mesela boş bir pazar arabası ile yaz sıcağının dibinde pazara ulaşmaya çalışırken... Mesela pazarda daracık tezgah aralarında durup sohbet eden teyzelerle karşılaştığımda... Mesela 100 yaşında amcalar inatla araba kullandığı, daha doğrusu kullanamadığı için sıkışan trafikten karşıya bile geçemediğimde... Mesela ölmek üzere eve geldiğimde hadi denize gidelim diyen Arya'nın gözlerinde bitmiş yansımamı gördüğümde...

Bu aralar mütemadiyen sorguluyorum hayatı! Ne yapıyorum ben? Ömrümün sonuna dek bunları mı yapacağım? Nasıl kabullenip, nasıl sindireceğim? Neden diğerleri gibi ben de basitçe her şey süper deyip devam edemiyorum? Aklımda deli sorular... Deliliğimi sorgulayan bir akıl...

Şimdilik bir bira açıp, nefes alıp, Arya'yı denize götürmeye odaklanacağım. Tüm soruların üstünü ağır bir kapakla kapatıp basıp geçeceğim şimdilik.

Perşembe, Temmuz 18, 2019

Bazı Sözler Dokunur

Dokunur sözler...
Kimisi kalbe dokunur, kırar; kimisi ruha dokunur, yaralar, iz bırakır; kimisi taa ciğere dokunur, parçalar...

Hani bazı şarkılar dilimize dolanır, kulağımızda çalınır ya hep... İşte o sözler de dokunur içimizde bir yerlere.  Bu aralar bazı şarkılar fena dokunuyor bana.

Hayat akıp gidiyor. Yaş alıyoruz, yaşlanıyoruz. Birbirinin aynı binlerce güne uyanıyoruz. Evet sağlıklıyız, nefes alıyoruz, yaşıyoruz. Ama bu kadar mı her şey?

Bilmiyorum ve huzursuzlanıyorum bazen sebepsiz yere işte böyle.


Cumartesi, Aralık 18, 2010

Sakın Erteleme Hayatı!!!



Okul bitsin...
İş bulunsun...
Biraz zaman geçsin...
Paran biriksin...
Uygun zaman gelsin...


Ararsan çok bahane bulursun hayatı ertelemek için.
Yurt dışına çıkmak mı istiyorsun, hiç düşünme hemen git.
Dans kursuna gitmek istiyorsan git dans et. Sakın bekleme sana eşlik edecek birini.
Evinden mi bıktın, aç hemen interneti yenisini bul.
Tek başına ayakta kalmak için sürekli çırpınmaktan, her akşam bomboş bir eve dönmekten mi bıktın, hiç durma yak tüm köprüleri, değiştir seni mutsuz eden herşeyi.


Yeter ki mutlu et kendini!
Şikayet etme boşuna hayattan. Sen değiştirmezsen kimse değiştirmez hayatını.
Beklemekle olmuyor.


Ben bekledim, sen sakın bekleme!!!

Pazar, Ağustos 01, 2010

Doğum Günü

Bugün benim doğum günüm.

24. yaşımı doldurdum; 25'e adım attım. Ne zaman 20'ydi ne zaman 25 oldu hiç anlamadım.

Yine yalnız geçireceğim doğum günümü. Hâl böyle olunca da keşke bugün hiç olmasaydı diye geçiyor içimden.

Yıllardır hep böyle oluyor. Yaz olduğu için herkes tatilde oluyor; ben de hep yalnız kalıyorum. Tabi ki istisnalar kaideyi bozmaz; arada sürprizli doğum günlerim de oluyor.

Neyse yine mızmızlanmaya başladım. Bu gecelik bu kadar yeter.

Cumartesi, Mayıs 15, 2010

Biten İK Kursu ve Risk

Sonunda İK kursu bitti! Bugün sınavı vardı ve oldukça kolay bir sınavdı:) Sınavdan sonra Oğuz'a (Evrim'in kuzeni) geldik. Evrim'e doğum günü sürprizi hazırlamışlar; çok güzel de bir gömlek almışlar. Pasta ve hediye faslından sonra sıra Risk oynamaya geldi tabi:) Arada bir Oğuzlarla buluşunca oynuyoruz Risk. Genellikle ben fevri davranıp hata yapıyorum ve pek kazanamıyorum ama bu gece sinirimi doğru bir şekilde kullanıp oyunu kazandım. Daha doğrusu Oğuz iyice ezilmeden oyunu bitirdi :p Aslında Risk, kutu oyunlar içinde en az sevdiğim oyun çünkü görevleri bana çok zor geliyor. Ben daha çok tabu, monopoly, upwords gibi oyunları seviyorum. Bir de son zamanlardaki favorimiz Trivial Pursuit oyunu. Kutu oyunları çok seviyorum da oynarken brz(?!) agresifleşebiliriyorum nedense. Özellikle tabu gibi takım oyunlarında genellikle benimle aynı takıma düşenler brz korkuyor galiba çünkü oynarken çok hırs yapıyorum ve kaybedince de acayip sinirleniyorum. Neyse ki bu gece şansım yaver gitti de oyunu ben üstün durumdayken bitirdik:) Saate bakınca gecenin bu saatinde bilgisayar başında ne aradığıma dair diye bir soru geçti zihnimden. Şimdilik benden bu kadar. Herkese iyi geceler, tatlı rüyalar:)

Çarşamba, Mayıs 12, 2010

Nankör müyüm? Evet!

Ama kim öyle değil ki zaten!

Bu sabah uyandığımda aklıma ilk gelen şey aslında güne gülümseyerek başlamama engel olacak kadar büyük bir sorunum olmadığı için şükretmem gerektiğiydi.

Güzel bir kahvaltının ardından sevgilimle izlediğim animeler keyfimi daha da yerine getiridi. Az önce de bir dizi yeni iş başvurusu yapıp gerisini akışına bıraktım. Günün geri kalanı için de sevgilimle küçük bir Taksim turu ve Iron Man 2 için plan yaptık.

Kısacası şu anda kendini iyi hisseden bir Rüya var klavyenin başında ve içimden çiçekler, kelebekler çizmek geliyor(?!).

Hatta dün farkettim ki açık açık "İnsan sevmiyorum" diye gezinen ben, son zamanlarda hayatıma birçok yeni insanın girmesine izin vermişim. Sanırım değişiyorum az da olsa:)

Pazar, Nisan 11, 2010

2010 Blog Ödülleri ve İçimi Kaplayan Salaklık Hissi!

Ben ne etmişim ya?

Kendimi bişey sanıp 2010 Blog Ödülleri için blogumu kayıt ettirmiştim. İş bu ya oylanacak bloglar arasındayım.

Az önce diğer adaylara şöyle bi bakayım kendi blogumu da bi bulayım dedim ama ne mümkün? O kadar çok aday var ki!!! Kendimi şu an salak gibi hissediyorum:( Onca ilginç, eğlenceli, faydalı... vs. blog varken kim ne yapsın benim kıçı kırık blogumu peh!!!

Oylama yapılan yer işte burası bö2010!

Blog ara kısmından Kuyruksuz Kedi yazdığınızda benim blog çıkıyor. Zaten başka türlü bulmak pek mümkün değil. Benim bulunduğum "Kişisel Blog" kategorisinde o kadar çok blog var ki bi umut tam 40 sayfa gezdim ama bana sıra gelmemişti. Oy vermek için kayıt olmak gerekiyor. Arkadaşlarım, canlarım bi zahmet kayıt olup oy verin de hiç olmazsa "0" oyla bitirmeyeyim yarışmayı:(

Çarşamba, Ocak 06, 2010

Blog Tanımı ve Gerçekler

"Manxcat
my blog is abt life, love, friends, fun, cooking, fashion, movies, dreams, literature, fairy tales, creativity 'n everything in my mind:) "


aslında blog açmamdaki amaç öyle bir bloga sahip olmak isteyişimdi ama...

Salı, Aralık 08, 2009

Benim için de kolay değil:(

doyumsuz, ne istediğini bilmeyen ve mızmız biri olmak pek kolay ve katlanılır değil.

ne yapacağıma karar vermemle o karardan caymam arasında saniyeleri geç, saliseler var sadece. her an değişiyor isteklerim, fikirlerim ve hayallerim. kendi kendimi mutsuz ediyorum. neden böyle olduğumu bilmiyorum. değişmek istiyorum ama neye dönüşmek istediğimi bilmiyorum:(

birgün gerçekten tüm kaygılardan ve tüm huysuzluklardan arınmış bir rüya olmak istiyorum.

ama nasıl?

bilmiyorum...

Cuma, Kasım 20, 2009

Gerçekleşmesini Beklediğim Mucizeler


mucizelere kaldı hayallerim...

süper loto oynamıştım, büyük ikramiyeyi geçtim 15-20.000'e de razıydım... ama nafile tabi...

peki ben nasıl değiştireceğim hayatımı?

A) mısır'daki amcamdan(?!) miras kalacak
B) gökten para yağacak
C) geleceğe gidip loto sonuçlarını öğrendikten sonra loto bana çıkacak
D) bu kadar mızmızlanmama dayanamayan insanlık birleşip benim için yardım fonu kuracak
E) hepsi olacak ama dünyanın sonu gelmiş olacağı için para bi b.ka yaramayacak

Pazartesi, Kasım 16, 2009

Aralık


Aralık ayını bekliyorum,
kendime bir aralık bulup sıyrılmak için


bir aralık istiyorum,
boğulmadan hava alabilmek için


bir aralık arıyorum,
akıp giden hayatın içinden sıyrılıp çıkmak için


aralıklar istiyorum,
durup düşünebileceğim,
sonra nefes alıp tekrar devam edebileceğim

Aralık'ı bekliyorum,
tüm umutlarımı alıp kaçabileceğim bir an bekliyorum

...

Salı, Kasım 10, 2009

10 Kasım, Saat 09:05

Mecidiyeköy otobüsündeyim ve Harbiye durağını yeni geçtik. Birden tüm trafik duruyor. Her yerden siren ve korna sesleri geliyor.

Tüm araçlar durmuş, herkes arabasından inmiş ve Atam için saygı duruşunda bekliyor. O bir dakikada neler geçiyor insanın aklından... Hayat duruyor o bir dakika için.

Hayat durdu ve ben bir daha hiç akmasını istemediğimi bir kez daha farkettim.

Perşembe, Kasım 05, 2009

"Today is a new day" What's the meaning of it?

Hergün yeni bir gün tamam da değişen ne?

Yani bu sözü söyleten beklentinin kaynağı ne?

Bi ben huysuzum şu dünyada.

Hergünü haftasonunu bekleyerek geçiriyorum. Bir yılda 52 hafta var. yani 52.5=260 günüm beklemekle geçiyor. hadi resmi tatilleri falan çıkar, 240 gün olsun.

e ben bu durumda brn haftanın 5 günü, yılın 240 günü "bugün yeni bir gün" deyip kendimi nasıl avutayım ki?

Misafir

Şu an evde bir misafirimiz var. Adı Latte :) Latte, Sibirya Kurdu kırması yani yarı-Husky bir dişi :)  Evrim eve getirince yıkayıp paklamış;...