Hiç olmadığım kadar anne, hiç olmadığım kadar aşçı, hiç olmadığım kadar sakin, hiç olmadığım kadar normalim.
Son bir hafta, 10 gündür bir dinginlik geldi bana. Güneşli havalarda hep iyi hissederim kendimi ama bu kez bir tık daha farklı. Geçtiğimiz hafta sonu hariç her gün Arya ile bazı günler de Evrim dahil maaile sahile inip ufak pikniklerle güneşin tadını çıkardık. Bazı akşamlar yürüyüşe/koşuya da çıktım. Hepsi o kadar iyi geldi ki anlatamam.
Güneşli havadan aldığım enerjiyle epey bir süredir uzak durduğum mutfak aşkıma geri döndüm diyebilirim. Bir zamanlar çok aktif yazdığım bir
mutfak blogum olduğundan bahsetmiştim daha önce. Hopa'ya taşındıktan sonra mutfakla aramda soğuk rüzgarlar esmeye başladı desem yalan olmaz. Giderek uzaklaştım, zevk için değil sadece karın doyurmak için bir şeyler pişirir oldum. Hatta son yıllarda Arya'nın yiyeceği şeyler dışında bize özel pek bir şey yapmayıp koca bir haftayı salata ve çorbalarla geçirdiğimiz çok oldu. Ama son 5 gündür hepsinin acısını çıkardım.
Mutfakta vakit geçirmeyi, farklı tarifler denemeyi, güzel sofralar hazırlamayı ne kadar sevdiğimi ve bu uğraşı ailemle paylaşmaktan ne kadar zevk aldığımı hatırlamak güzel oldu. Son bir hafta içinde menü oldukça renkliydi. Ispanaklı mantarlı kiş, labne soslu ızgara somon, karamelize soğanlı ev yapımı hamburger, karamelize karışık sebze tabağı menüdekilerden birkaçı. Üşenmezsem tarifleri yemek bloguma eklerim :))
Yemek faslı bir yana bu hafta annelik konusunda da sınıf atladım bence. Arya'yı her gün sahile götürüp enerjisini atacak fırsat yarattım. 1-2 kez uçurtma uçurtmayı denedik ama rüzgar pek yardımcı olmadı. Akşamları origami yaptık birlikte. Bir de kız tavlası öğrettim Arya'ya. Kısacası bol bol oynadık, güldük, eğlendik ve neredeyse hiç kavga etmedik.




Sadece içinde olduğum anlara odaklanarak yani son yılların moda deyimi ile "anda kalarak" mutlu olmaya çalıştım ve gerçekten işe yaradığını gördüm. Ne yaptım, neden yaptım, öyle yapmasaydım, böyle olmasaydı ya da böyle değil öyle olsun, bu değil şu olsun diyerek hiçbir yere varılmıyor. Ne demişler yaşanacak tek bir gün var, o da bugün. O yüzden dünü ve yarını bırakıp içinde olduğum günün tadını çıkarmaya odaklanıyorum. Sürekli şikayet ettiğim şeylerin tam kucağına bırakıyorum kendimi. Bırakıyorum hayat sarıp sarmalasın çepeçevre beni!
Sonbaharın tadını dibine kadar çıkardım, sırada kış var :) Gelsin soğuk havalar! Kar, kış, kıyamet... Battaniyem ve sıcacık kahvem hazır, ya salıncakta Arya ile kucak kucağa ya da koltukta Evrim'le el ele bekliyorum :)