Paul Auster etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Paul Auster etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Salı, Ekim 13, 2020

Gerçeği Bilmenin Dayanılmaz Ağırlığı

Yalanlar değil, gerçeklerdir elimizi kolumuzu bağlayan...

Yalan bağlamaz. Eklersin, çıkarırsın, eğersin, bükersin, katlarsın...

Ama gerçeği eğip bükemezsin. 

Ortada tüm çıplaklığıyla, öylece apaçık durur gerçek!

Tek yapabileceğin başını başka yana çevirip etrafından dolanmaktır bir süreliğine,

Ama kafanı çevirecek yer kalmadığında tökezler, gerçeklere çarpar, düşersin.

Eninde sonunda gözüne sokar Hayat gerçekleri!

Görmezden gelmek bir gram hafifletmez gerçeği bilmenin dayanılmaz ağırlığını.

Ama bazen... Bazen o ağırlık bile sıkılır gerçeklerden,

"Hadi, unut! Unut her şeyi bir anlığına!" der.

Göğse oturan öküzler otlamaya gider,

Bir nefes alırsın ki ömre bedel! 


...


Bu hafta Instagram'da karşılaştığım alıntılardan biri şöyleydi:

"Belki de mutluluk şudur: Başka bir yerde olmanız, başka bir şey yapmanız, başka biri olmanız gerekirdi duygusuna kapılmamak.

- Isaac Asimov

Arkadaşlarım bilir sıkı bir Asimov hayranıyım. Boşuna olmadığını da sık sık anlıyorum. Bu alıntıya, daha önce de bahsettiğim ve severek takip ettiğim bir Instagram hesabında rastladım. Aynı hesapta paylaşılan şu cümleler de epey düşündürdü beni:

"İnsan en az 3 kişidir. Kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü kişi. En sahicisi de bu üçüncüdür. Olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. Ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayal." 

Düşünceye olduğu haliyle katılmak istesem de bazı kısımları tam oturtamıyorum kafamda. "Olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen." kısmı tam sinmiyor içime ama tam reddedemiyorum da. Böyle bir kararsızlık noktası var, tam ordayım. En çok o aralıkta yaşıyoruz evet ama o kişi değiliz işte. "Kendi" olmakla yetinemeyen ama "olmak istediği kişi" olmayı da beceremeyen, o aradaki farkla boğuşan kişi olmamalıyız bence. Eğer bunu kabul edersek durum oldukça acınası insanlık için. "Kendi"mizi kabul edip hayal ürünü olmayan, tanımlarken ayaklarımızın yere sağlam basacağı "daha iyi bir ben" hedeflemeliyiz ki boş hayaller uğruna kendimizi hırpalayarak bir ömrü harcamayalım. 

Yazımı Paul Auster'dan sevdiğim  bir alıntı ile bitireyim:

"Ben 4 kişiyim: 1 ben, 2 içimdeki, 3 aynadaki, 4 kalbimdeki. Beni geç, içimdeki zaten deli, kır aynadakini, ya kalbimdeki?"

Bugünün şarkısı yazıyla alakasız olacak çünkü içimden böyle geliyor :) 


Bu şarkı nerden geldi aklına diyenler için aşağıya okulumuzun kedisi Şukufe'nin çok sevimli kızçelerinden birinin bugün çektiğim videosunu da şuraya bırakayım :)





Misafir

Şu an evde bir misafirimiz var. Adı Latte :) Latte, Sibirya Kurdu kırması yani yarı-Husky bir dişi :)  Evrim eve getirince yıkayıp paklamış;...