Son okuduğum üç kitaptan ikisi - Hayat Hanım ve Nietzsche Ağladığında - "Lütfen bitmesin!" diyerek okunanlar kategorisindeyken, bugün okuyup bitirdiğim Zweig'ın Satranç kitabı ise kesinlikle "Bitsin" kategorisinde.
Daha önce de Zweig okuyup pek sevmemiştim. Ama "Amok Koşucusu" ve "Satranç"ı okumadan Zweig hakkındaki son kararı vermemem gerektiğini söyleyen arkadaşlarım oldu.
"Satranç" uzun zamandır rafta okunmayı bekliyordu, hadi bir şans vereyim diyerek çantama atıp Arya ile denize geldim. Kitap bitti, Zweig hakkındaki fikirlerim değişmedi. Benim tarzım değil. Tam bu noktada bir öz eleştiri yapmam gerekiyor. Zweig'ın kurgusu tek bir kişi üzerine yoğunlaşıyor; yan karakterler, yan hikayeler yok denecek kadar zayıf. Benim hikayelerimde de durum böyle maalesef. Yani Zweig'ı beğenmeme sebeplerimden biri onun hikayelerinin de benimkiler gibi tek katmanlı oluşu.
Biraz daha açıklamam gerekirse; benim için bir romanda daha fazla karakter, daha fazla hikaye olmalı. Baş karakterlerin dışında hikaye yan karakterlerle ve onların hikayeleriyle zenginleştirilmeli. Okurken keşke ben de böyle yazabilsem demeliyim; yazara, hayal gücüne, yaratım becerisine hayran kalmalıyım.
Kendimde gördüğüm en büyük eksiklik çok karakterli ve çok katmanlı kurgular yazamamak ve aynı eksikliği Zweig'da da görünce istemsizce gıcık oluyorum. Kendimi Zweig ile kıyaslamıyorum. Sadece ister istemez Zweig'ın bundan çok daha iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Tek bir kişiye, tek bir olaya odaklanmak onun kişisel tercihi olabilir. Ama bence bu tarz kurgular biraz yavan, biraz kısır kalıyor. Ben kendi öykülerimi yan hikayelerle zenginleştirmeyi, yeni katmanlar eklemeyi çok istiyorum ama henüz yapamıyorum ve öykü yazmaya ara verme sebebim de bu. Tek karakterli, tek boyutlu öyküler yazmaktan sıkıldım. Zweig konusundaki acımasızlığım da buradan geliyor sanırım.
Zwieg için düşündüklerime rağmen Amok Koşucusu'nu da okuyacağım çünkü o kadar sevilesi/beğenilesi ne var acaba diye merak ediyorum. Belki okusam da göremeyeceğim ama en azından denemiş olurum.
Bu aralar okuyacak bir şeyler arıyorsanız Hayat Hanım'dan sonra Nietzsche Ağladığında'yı önerebilirim. Çok sevdiğim bazı kısımları aşağıya bırakıyorum. (Evet, altını çize çize, üstünde düşüne düşüne okudum :)