Cuma, Temmuz 26, 2019

Işıklı Yol

Dünyanın en ışıklı yolundan, ömrümün en karanlık gecesine yürüdüm. Durmadım, düşünmedim. Ne pişmanlık hissettim, ne huzur buldum. Buz gibi sularda yüzdüm. Korktum, üşüdüm, titredim soğuktan. Ben oldum.

Her gece varıyor sabaha, en karanlık olanlar bile. Kimisi güneşli bir güne, kimisi fırtınaların göbeğine... Bilmiyoruz nasıl bir sabaha uyanacağımızı ama yine de dalıyoruz her gece uykunun derinine. Rüyalar, kabuslar, hayaller, karabasanlar... Bazen uykusuz geceler... Ama işte burdayız yine de! Bitmez denilenler bitiyor, geçmez denilenler geçiyor. Olmaz dediğin oluyor.

Öyle bir dönüyor ki Dünya, yer yerinden oynuyor, taş üstünde taş kalmıyor. Ama değişmiyor ufacık hayatlarımızın ufacık çıkmaz sokakları. Kapı düz duvar oluyor da, akıl düz mantığa eremiyor bazen.

Dünyada anlatılmayan bir hikaye, çalınmayan bir nota yokmuş, ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıymış fark yaratan. Defalarca kez oynanmış bu oyun, defalarca kez anlatılmış bu masal. Ama işte yine de herkes en orjinali kendininki sanıyor her defasında. Komik aslında düşününce. Ama nedense içinden bakınca komik gelmiyor insana.

Bazen en karanlık geceler en aydınlık sabahlara varır. Düşünce karanlığa insan hep en çok bildiği şeye sarılır. Bildiğin yollar, bildiğin yerlere çıkar. Define haritasına gerek yok, yol tam bildiğimiz yerde.

Dinlemek istersen:

"nasıl uzağız gerçeğe
ve nasıl da biliyoruz bunu içten içe,
sahte sevgi arsızlığından her gün daha da derine düşüyoruz, 

doğru vicdanî boşluğu bulduğumuz andaki naifliğimiz en şeytani gücümüz
iler tutar yanımız yok

bin güzelliği bir hatayla siliyoruz,
çünkü affetmeyi unuttuk, öleceğimizi unuttuğumuz gibi

uzaktan sızan o ince ışığı soruyorsun ya, al sana define haritası.
sevgiyi kazanmak için verdiğimiz emeği, 

kazandığımız sevgiyi korumak için de verdiğimizde kurtuluruz.
başka kurtuluş yok!"






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İkigai

İkigai, şu anda okuduğum kitabın adı. Kitabın alt başlığı "her güne mana ve neşe katmak".  Kısaca açıklamak için  Wikipedia 'y...