Perşembe, Temmuz 09, 2009

Zaman... Hayaller... Umutlar...

Saatler, günler, aylar, yllar...

Lise bitti; sonra üniversite başladı.
5 yıl geçti mezun oldum.
Eve çıktım; 1 ay geçti bile.

Zaman nasıl birşey?

Annem öleli 3 yıl geçti , Kağan 1 hafta sonra 12 yaşına girecek; 3 hafta sonra ben 24'e gireceğim!

Evrim hayatıma gireli 3 yıl 6 ay 9 gün olmuş. Zamanı geriye dönüp ölçünce hep şaşırıyorum. Birşeylere başlarken ya da içinde bocalarken hiç geçmiyor sanki zaman ama sonra dönüp bakınca...

Herşey gelip geçiyor. Acılar, sevinçler, doğumlar, ölümler, okul yılları, hayat... Geriye kalan zaman da aynen böyle su gibi akıp gidecek. Bir daha durup geriye baktığımda daha güzel anılar hatırlamak istiyorum.

Mesala Oky'nin İTÜ'ye yüksek lisans için kabul edilmesi ve mezuniyeti, Volkan'ın kız arkadaşıyla tanışma anıları, Berkay'ın abisiyle kurduğu işteki başarıları*...Ya da mezuniyet günüm. Belki de Kağan'ın mezun olduğu gün, bir arkadaşın düğünü ya da yeni doğan bebekler, belki de kendi bebeklerim, belki yeğenler:))

Umarım zaman ne kadar hızlı aktığını bir kez daha göstermek istediğinde herkesin hatırlamaktan mutlu olacağı çok güzel anıları olur.

Önümde yeni bir kapı açılsın istiyorum şimdi. Yeni bir "Hayat Kapısı", yeni tecrübeler, yeni hayaller, yeni umutlar... Yalnızca kendim için değil tabiki. Aynı durumu paylaştığım herkes için istiyorum yeni bir hayat kapısı. Evrim için, Oktay için, Şehnaz için, Volkan için, Berkay için, Derya için, Pınar için ve aslında hakeden herkes için bir şans istiyorum. İçimizdeki potansiyeli göstermek ve mutlu olmak için bir şans.

Zaman akıp gitsin ama giderken kötü anıları da alsın ve yerine güzel hatıralar bıraksın. Umudumu ve hayallerimi yitirmek istemiyorum artık.

(*şimdilik hayal ürünlerim ama gerçekleşmesini tüm kalbimle istediğim hayaller:)

3 yorum:

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...