belki de çok geç kalmış bir evrim sürecindeyim. kendimi ve hayatı yeniden keşfetmeye, değişip gelişmeye çalışıyorum.
şu an dışarıda yağmur yağıyor ve şimşekler çakıyor ama benim içimde güneşin tüm ışığı ve sıcaklığı hüküm sürüyor. huzurluyum. oysa benim için ulaşılması imkansız hatta neredeyse varlığına bile inanamadığım bir kavramdı "huzur".
kendimi bildim bileli hep sonrasını düşünen ve endişe duyan biri oldum. hep arkadan gelecek kötü bir şey beklediğim için hiç tadını çıkaramadım iyi şeylerin ya da güzel günlerin. ama sanırım artık bir şeyler değişiyor. varsayımlarım -ki gayet pesimistimdir- birer birer geçersiz hale geliyor. yani korktuğum şeyler başıma gelmiyor dahası hayat her gün başka bir umutla çıkıyor karşıma.
bunca yıldır kendimi sürekli daha kötüsüne hazırlayarak atlattım başıma gelen zorlukları. öldürmeyen güçlendirir denir ya, sanırım bir noktaya kadar doğruluk payı var bu sözün. ama her defasında ne kadar sert olursam o kadar ruhsuz sanıldım dışarıdan. ben dağılmamak için uğraşırken duyarsız oldum başkalarının bakış açısıyla. içimde farklı bir Rüya yaşarken dışarıya farklı bir Rüya yansıyordu. görünürde hırçın, saldırgan, cadı, hiç kimseyi umursamayan, hep güçlü görünen bir Rüya vardı, ruhsuz bir duvar gibi. oysa her şeye göğüs gerebilmek hiç kolay olmadı. yıkılmamak için zor dururken, çığlıklar atıp aklımı yitirip deliliğin kollarında her şeyi unutmak isterken ayakta kalıp dağılanları toplayan olma yükünü taşımak çok ağırdı aslında.
giderek katılaştı dış kabuğum; belki de duyarsızlıkla güçlendirmeye çalıştım duvarlarımı. ben aldırmazsam kimse zarar veremezdi. öyle düşünmüştüm ama canım yine de çok yandı. ben aldırmaz görünmeye çalıştıkça tüm kötülükler daha çok üstüme geldi. canımı yakamadıklarını düşündükçe hırslanıp daha da arttırdı zehrin dozunu acılar. yine de açmadım kapılarımı, duvarların ardındaki yıkıntıyı göstermedim. ama artık korkmuyorum. çünkü o yıkıntıya dalıp kendimi yeniden keşfetmeye başladım.
güçlü duvarlar ardındaki yıkıntıları temizleyip ferahlıyorum. gereksiz şeyleri, endişeleri, korkuları, kötü anıları atıyorum topluca. içim ferahladıkça gülümsüyorum, gülümsedikçe içim ferahlıyor. hele güneşli günlerde değmeyin keyfime:)
aşkla gelen 2. bir şans yakaladım. ama sanırım aşk tek başına veremezdi yıkıntıların arasına girip temizlik yapmamı sağlayacak cesareti. bunca yıldır sahip olamadığım gerçek bir ailenin varlığı değişim için gereken hareket gücü oldu sanırım. huzurlu sorunsuz bir evin ve huzurlu, birbirini seven bir ailenin var olduğunu kendi gözlerimle görmek bunun o kadar da imkansız olmadığını anlamamı sağladı. "huzur" denen şey vardı ve ona ulaşmak benim ellerimdeydi.
yaklaşık bir yıldır (hostesliğe başladığım zamandan beri) kendimi kontrol altına almaya ve değişmeye çalışıyorum. çok yavaş ilerleyen bir süreç oldu ama bir yıl öncesini düşününce aradaki farkı daha iyi anlıyorum. artık kendimi daha iyi tanıyorum ve tepkilerimi daha kolay kontrol altına alabiliyorum.
özellikle son 1 aydır kendimi daha dingin ve daha mutlu hissediyorum. geçmişin tüm yükünü atmış gibiyim omuzlarımdan. umarım erken sevinip kapılarımı beklemediğim tehlikelere açmıyorumdur. ama içimde bu kez her şeyin gerçekten yolunda olduğuna dair bir his var.
İtiraf ediyorum yıllardan sonra ilk kez çocuklar kadar özgür ve mutlu hissediyorum kendim.
İtiraf ediyorum hayatımda ilk kez kendimi huzurlu hissediyorum.
Lütfen nazar etmeyin, isteyin siz de mutlu olun:)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...
Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...
-
Ay saçı burma Uzakta durma Gel ay sevgilim Boynunu burma Dağda duman yeri var Kaşta keman yeri var Yarim benden incinmiş ...
-
"Çok güçlüsün. Ben olsam onca şeye dayanamazdım." O kadar çok duydum ki bu cümleleri... Değilim! Dayanmamak gibi bi...
-
Bir önceki yazımda bahsetmiştim mutfak aşkıma geri döndüğümden. Epeydir uzak kalınca hamburger yapmak için düştüm netteki tariflerin peşine ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder