Cuma, Haziran 28, 2019

Bazen En çok Söylenmeyenler Acıtır Boğazını - Vol. 2

... Serra bu haberi büyük bir sevinç ve heyecanla Serdar'la paylaşmak istedi ama mevcut durumu hatırlayınca heyecanı pek de uzun sürmedi. Yine de her zaman yaptığı gibi iş çıkışı Serdar'ın kapısına dayandı. Kapıyı çaldı yine defalarca kez. Sonunda pes edip çöktü kapının dibine ve bağırarak "Bu son gelişim Serdar, 1 aydan kısa bir süre içinde Barcelona'da açılan yeni ofiste çalışmak üzere gideceğim" dedi. Aylar sonra ilk kez içeriden bir ses geldi. Bir şeyler yere düştü, bir şeyler kırıldı. Ama kapı yine de açılmadı. Sonraki günler Serra'nın taşınma hazırlıkları ile hızlıca akıp geçti.

Serra gerçekten bir daha gitmedi Serdar'ın kapısına. Serdar her gün bekledi. Sonunda Serra'nın gideceği gün kalan son gücünü toplayıp evden çıktı Serdar. Serra'nın evine vardığında boğazındaki düğüm dayanılmaz bir hal almıştı. Kapıyı çalacak takati bulamıyordu kendinde. Beklemeye karar verdi. Az sonra Serra kapıyı açtı ve öylece kalakaldı. Karşısında Serdar'ı gördüğüne inanamıyordu. Serdar ağzını açtı ama sesi çıkmıyordu. Yalvaran gözlerle Serra'ya baktı, elleriyle boğazını tutuyordu. Acısı dayanılmaz bir hal almıştı, sonunda yorgunluktan ve heyecandan bayılıp olduğu yere yığıldı. Serra telaşla ambulans çağırdı. Hastaneye vardıklarında Serdar kendine gelmişti ama konuşamıyordu. 1 yılı aşkın süredir konuşmadığı için zorlanıyordu Serdar. 

Çarşamba, Haziran 26, 2019

Bazen En Çok Söylenmeyenler Acıtır Boğazını - Vol. 1

"Bazı sözler karanlıkta söylenir diyorum uykularımın birinde. Bazı sözler hiçbir zaman diyorum kendi sesime uyanırken. Bazı sözler karanlıkta söylenir, bazı sözler hiçbir zaman. "

- Murathan Mungan

Murathan Mungan kim bilmiyordu Serdar ama bu söz onu derin düşüncelere salmıştı. Söylemek isteyip de söyleyemedikleri vardı. Günlerce, gecelerce kafasında evirip çevirdiği, uykusuz kaldığı düşünceler... Tam söylemeye karar verdiği anda bu söz çıkmıştı karşısına. Ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Bir süre daha susmaya karar verdi.

Günler geçiyor, Serdar susmaya devam ediyordu. Ne zaman konuşmaya niyetlense aynı cümleler yankılanıyordu zihninde: "Bazı sözler karanlıkta söylenir, bazı sözler hiçbir zaman." Acaba hangi sözlerdi karanlıkta söylenebilenler ve hangilerini asla söylememeliydi. Belki de gece olduğunda bir çırpıda her şeyi söyleyip kurtulmak en iyisiydi ama emin olamıyordu işte Serdar. Üstelik insanların geceleri daha cesur ve daha umursamaz olduklarını; sabah uyanınca gece yaptıklarından, söylediklerinden ölümcül bir pişmanlık duyduklarını çok görmüştü. Bir pişmanlığı daha kaldıramayabilirdi bünyesi. 

İçindekileri anlatamadıkça daha da içine kapandı Serdar. Mecburi ihtiyaçları dışında evden çıkmaz olmuştu. Arkadaşları aradığında telefonu açmıyor, merak edip eve gelenler olduğunda kapıyı açmıyor, dışarıda bir tanıdık görürse hızlıca yolunu değiştiriyordu. Gittikçe daha çok korkuyordu. Ya ağzımdan kaçırıverirsem, ya her şeyi bir çırpıda söyleyiverirsem diye düşünmekten geceyi sabah, sabahı gece ediyordu. Günler, haftalar, aylar geçti. Arkadaşları vazgeçmedi Serdar'dan. Her gün arıyor, soruyor, kapıya gelip dakikalarca yalvarıyorlardı. En çok da Serra uğraşıyordu. 

Serra, çocukluk arkadaşıydı Serdar'ın. Yan yana apartmanlarda büyümüşler, sadece yaz tatillerinde Serralar Bodrum'a gittiklerinde ayrı kalmışlardı. Bunca yıllık arkadaşının bu halini bir türlü anlayamıyordu Serra. Oysa oldum olası neşeli, konuşkan, esprili biriydi Serdar. Birden bire nasıl olup da böylesine içine kapanmıştı anlaşılacak iş değildi. Her gün iş çıkışı Serdar'ın evine gidiyor, dakikalarca kapıyı açması için bekliyordu. Çoğu zaman kapının dibine oturup eski anılarından, birlikte ne kadar eğlendiklerinden, dostluklarının ne kadar özel ve onun için ne kadar değerli olduğundan bahsedip kapıyı açmaya ikna etmeye çalışıyordu Serdar'ı.

İşler iyice sarpa sardığında Serdar kendini eve kapatalı 1 yıldan uzun bir süre olmuştu. Bu sürede çalıştığı şirket şehir değiştirmiş ama hali hazırda evden çalıştığı için bu durum onu pek etkilememişti. Ama şimdi işler biraz değişmek üzereydi çünkü bu kez Serra'nın şirketi yurt dışında yeni bir ofis açıyordu. Serra da ofise yönetici olarak atanmıştı. Bu kaçırılmayacak bir fırsattı. 

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...