Pazartesi, Kasım 15, 2021

Nehrin İki Yakasındaki Aşıklar

Bugün Arya'ya fotoğraf albümü yapmak için fotoğrafların içine daldım ama ne dalış! Bir sürü anı, bir sürü güzel gün... O günleri elde edene dek, hatta elde ettikten sonra da çektiklerimiz... Onca şey bir anda hücum edip fırtınalar kopardı içimde. Evrim'le 16. yılı deviriyoruz yeni yılda! Şubat sonu 10. evlilik yıldönümümüz. Ne zaman geri dönüp baksam şaşırıyorum, Evrim gayet sakin, her zamanki gibi :)) Onun bu sakinliği olmasa bunca yılı atlatamazdık zaten. Onun gibi bir adamın 8 milyarlık dünyada denk gele gele bana denk gelmesini, ben şansızlık olarak görüyorum ama o şansına sonuna dek güveniyor. "Deli mi ne?" diyorum sık sık içimden, hatta dışımdan da :))) Şu dünyada emin olduğum tek şey Evrim'in bana rağmen beni seviyor oluşu ki bazen ben bile beni sevmiyorum. "Umarım gözün açılıp nehirde boğulmazsın Evrim" diyorum sık sık.

Sözüme konu olan hikaye şöyle: Nehrin iki farklı yakasında yaşayan aşıklar gece olunca kadının yaşadığı taraftaki kıyıda buluşurlarmış. Erkek her gece nehri yüzerek geçermiş karşıya. Kavuşup hasret giderirler sonra erkek yine yüzerek geri dönermiş karşı kıyıya. Gecelerden birinde sevgilisinin yüzüne bakan erkek "Aman Allah'ın ne oldu sana? Gözlerin?.." deyip susmuş şaşkınlık içinde.  Kadının gözünden yaşlar süzülmüş. "Sakın bu gece yüzerek geçme nehri, sabaha dek sürecek olsa da köprüye kadar yürü." demiş ve gözyaşları içinde koşarak kaçmış oradan. Ne olduğunu anlayamayan erkek aklında bin türlü soru işareti ile atlamış nehrin azgın suyuna. Bu kez karşı kıyıya varamamış, yüzme bilmezmiş aslında. Günler sonra cesedini bulmuşlar. Erkeğin her gece yüzerek nehri geçtiğini bilenler bu işe akıl sır erdiremeyip sonunda kadına sormuşlar ne olduğunu. "Benim gözlerim doğuştan şehlâ, ama Aşk'ın gözü de kördü. Taa ki o geceye dek. O gece Aşk'ın gözü açılınca kalbi nehre karşı verdiği savaşı kazanamadı." demiş kadın.












Bu videoyu yıllar önce Evrim'in doğum günü için hazırlamıştım :)




19 yorum:

  1. Maşallah size! 🧿
    Çok mutlu oluyorum senin böyle aşk dolu yazılarını okudukça..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Kıymet bilmek" istiyorum canım Ceren'im. Değsin yaşadığımıza! 16 yıl dile kolay... Yaşaması hiç kolay değildi. Hele o ilk 6 yıl... Ne mücadeleler verdik. Dört bir cephede savaştık birbirimiz için. Yalan yok, yalnız savaşıyorum sandığım anlar oldu ama pes etmedim.

      Aşk... Hem de ne aşktı aramızdaki! Şimdi alevi yok ama sıcaklığı baki. Aşk değil, sevgi işte! Aşk varken ben daha çok tırmaladım, dişimi tırnağıma taktım. Sevgiyi koruyup kollayan ise Evrim şimdi. Devir teslim yaptık sanki :))) Değsin geçen onca senemize, değsin önümüzde uzanan sayılı senelere... Elimden geldiğince hatırlamak, aklımda tutmak, şimdide kalmak, mutlu olmak istiyorum :)

      Sil
    2. Ay bırak aşk mı sevgi mi kazıp durma artık, neyse ne, mutlu olun <3

      Sil
  2. ay ne güzel fotoğraflar, ne güzel yazı. aşkınız daim olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler <3
      "Daim olan aşk" var mı emin değilim ama sevgimiz daim olur umarım :)

      Sil
  3. Mutluluğunuz daim olsun:) Evet, evet sizinki sevgi:))) Yani karşılıklı olandan, en sağlıklısı:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Di mi :)) Sağlıklı olsun zaten, en önemlisi bu galiba Mr. Kaplan :))

      Sil
  4. Müthiş fotoğraflar ve anlar! Nazar değmesin size..
    Evrim' in yüz ifadelerini izlerken, kalbindeki iyiliğin ve sevginin yüzüne ne kadar yansıdığını gördüm ve hayran kaldım.
    Birbirinizi çoğaltmak için elinizden ne geliyorsa yapın. Aşkla yapın :))

    Bu minik güzel aileyi kucaklıyorum <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Momentoscum o kadar iyi geldi ki dün tüm o fotoğraflara bakmak, anılara dalmak... Ne çok şey yapmışız birlikte, ne çok eğlenmiş, ne çok gülmüşüz ve ne çok sevmişiz birbirimizi. Yıllar, hayat, iş güç, çocuk, sorumluluklar... Yoruluyor, unutuyor insan bazen yaşanan onca güzel anı. Hatırlamak ve yenilerini eklemek lazım :)

      Sil
  5. Ne güzel anılar, ne hoş fotoğraflar, sevginiz daim olsun. :)

    YanıtlaSil
  6. heey, bir ara sana demiştim, virginia woolf'un kendine ait bir oda adlı kitabında manxcat var diye, şimdi yeni okuduğum bir kitapta, charles bukowski'nin kediler adlı kitabında da manxcat var, bukowski kedilerini anlatıyor, beyaz bir manxcat kedisi var, iki sayfada onu da anlatmış :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bukowski'nin Kediler kitabını biliyorum. Bukowski'nin hayata karşı tavrını da severim zaten :)

      Sil
  7. :) Evlilik yıldönümünüz şimdiden kutlu olsun o zaman. Ne güzel bir yazı, okuyana da ne güzel geliyor.

    YanıtlaSil
  8. Ne güzel anılar,nasıl güzel fotoğrflar.
    Neden bunu yapıyoruz kendimize çok soruyorum bende. Kendimizi sanki sevilmeye layık değilmiş hissetmek neden? Sonra geçiyor ama tabiki beni sevecek bende iyiyim diyorum ama o kara delik bazen oturuyor içime. Sevmese yanımda olmaz diyorum artık sevmeyen gidiyor çünkü... Biz sen ben hepimiz en çok sevilmeye layık olanlarız. Bunu asla unutmamak lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım küçükken yeterince sevilmediğim için ya da ailem beni ne kadar sevdiğini yeterince göster(e)mediği için, alınan kararlarda hiç söz hakkım olmadığı ve çoğu zaman benim yararım değil de kendi çıkarlarına göre hareket ettikleri için böyle bir hisle mücadele ediyorum. Şimdi kızıma, onu şartsız şurtsuz ne kadar çok sevdiğimizi her fırsatta gösteriyorum ki bu hisle hiç tanışmasın :)

      Sil
  9. Bizimki de sizin gibi erken yaşlarda başlayan bir aşk, sevgi, beraberlik:) Beraber büyümek, çok şeyi aşmak birbirinin gözündeki kıymeti, sevgiyi arttırıyor bence. Beraber nice güzel anılarınız olsun. En hoş zamanlara girmişsiniz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birlikte geçen seneler çoğaldıkça körlük başlıyor sanırım insanda. Sanki kanıksanıyor her şey ve unutuluyor bugünlerin hayalini kurmak bile nasıl mutlu ediyordu bir zamanlar. Dönüp o küçük ama çooook büyüdüğünü sanan kızın ellerinden tutmak istiyorum. Bugünlerin kıymetini bil ve hayallerin gerçek olunca bugünleri unutma" demek istiyorum.

      Önümüzdeki yıllar en hoş zamanlarımız mı acaba gerçekten? Bilemiyorum. Bazen o ilk günlerdeki mücadelemizi, heveslerimizi, heyecanlarımızı özlüyorum. Geri dönmek mümkün olmadığına göre içinde bulunduğumuz anların tadını çıkarmaya odaklanıyorum :) Kendimi emekliye ayrılmış ama fırtınaları, çılgın dalgaları özleyen emekli kaptanlar gibi hissediyorum bazen. Ama sonra "Amaaaan canım sen de! Davulun sesi uzaktan hoş gelir, şimdi olsa mümkün değil sağ çıkamayız o fırtınalardan." derken buluyorum kendimi :)))

      Sil

*Beni Bekleme Kaptan

Pazartesi günü Rize'ye gidip bel ve boyun MR'ı çekildim. Belimde fıtığın yeri yine dolu; ya fıtık tekrarlamış ya da ödem varmış. Boy...