Cumartesi, Aralık 31, 2022

Eski Yıl vs. Yeni Yıl

Daha önce yazdığım gibi benim yeni yılım Ocak'ta değil Eylül'de başlıyor :)) Ama adet yerini bulsun biz bugün yine de "Mutlu Yıllar" dileyelim birbirimize :)



Zaz




Aşka, dostluğa... 


Perşembe, Aralık 29, 2022

Devası Bir Bekleme Odası

Hayat bazen tam bir bekleme odası gibi!

Oturdum bekliyorum. Elimde kitabım ve vişne likörü... Bekliyorum işte. 


Zamanı Durdurmanın Yolları - Matt Haig


*Kadınım - Tanju Okan

Bazen çok istenen şeyler gerçek olur ama hiç de hayallerdeki gibi olmaz. O yüzden mutlu olmak için illa ki hayallerin gerçekleşmesini beklemek yerine hayal ederken mutlu olmayı bilmek gerek sanırım.

*Kadınım şarkısının hikayesini Sevgili Momentos'tan dinleyin lütfen.


Öyle Sarhoş Olsam Ki - Tanju Okan

Bu da bonus olsun :)

Çarşamba, Aralık 28, 2022

Horchata

Canım Ceren, bir tarif paylaşmış; denemeden olmazdı :)

Malzemeler:

1 bardak pirinç 
1 avuç çiğ badem
1 çubuk tarçın
4 bardak su
1 bardak şeker
1 bardak süt

(Ben oranları kendime göre biraz değiştirdim. Bir de evde vanilya özütü ve yoğunlaştırılmış süt olmadığı için malzemeler azcık eksik :)

Dün akşam bir bardak pirinç, bir avuç çiğ badem ve çubuk tarçını bir kavanoza koyup üzerine iki bardak su ekledim. Kapağını kapatıp gece oda sıcaklığında beklettim. Bugün kavanozdaki suyu süzdüm; yumuşayan malzemelerin üstüne yeni su ekleyip blenderdan geçirdim. Karışımı süzgeçten geçirip süt ve şeker ekleyerek karıştırdım. 




Tarif bana biraz sahlebi andırdı ve nedense sıcak içilmesi gerekiyor gibi geldi. Boza da hep sıcak içilmeli gibi gelir bana ama öyle değil işte :)) Nette farklı tariflere bakınca pişirilerek yapılan başka versiyonlarına da rastladım ama hepsinde soğuk içilmesi önerilmiş. N'apalım serptim üstüne toz tarçını içiyorum şimdi :)



Tarif için çok teşekkürler Canım Ceren'im ❤️






Pazar, Aralık 25, 2022

Büyük Resmi Boşver, Mutluluk Detaylarda :)

Hadi gel unutalım bugün büyük resmi, tüm imkansızları, olmazları, olmayacakları...

Bugün detaylarda kaybolalım. Onlarca minik ve muhteşem detayın arasında saklanan mutluluğa odaklanalım. 

Bir fincan çay, bir fincan sütlü kahve alalım; uzanalım koltuğa, açalım eski güzel bir film. Ne olacak diye düşünmeden anın güzelliğine kapılalım; ısıtalım içimizi :)

Ama önce kahvaltı yapalım tabi :)) 





Çarşamba, Aralık 21, 2022

Salı, Aralık 20, 2022

Çağıl Çağıl Susmak #5

Olmaz ya hani işte oluverse...

Söz geçirebilse insan kendine...


Dinle Beni Bi' - Yüz yüzeyken Konuşuruz


Pazartesi, Aralık 19, 2022

Çağıl Çağıl Susmak #4



 

Mutfak camından büyüleyici günbatımlarını seyretmek iyi geliyor. 

Bisiklete binmek de :) 

Cuma, Aralık 16, 2022

Çağıl Çağıl Susmak #3

Bazen market rafında ansızın karşımıza çıkan bir kahve fincanı anlatır aklımızdan geçen her şeyi. Tüm susmalar sonbuluverir bir anlığına da olsa.



You're on my mind - Tom Misch

Çağıl Çağıl Susmak #2 - Kapı Komşusu Zıtlıklar

Bazen bir şey söylemek istiyorum ama ne diyeceğimi de bilemiyorum. Belki de sadece susup oturmam gerekiyor. Bilmiyorum.

Hani "Her şey zıttıyla kaim olurmuş" ya evrende, sukunet ile hiç susmadan konuşmak da kapı komşusu belki de birbirine. Belki de tüm zıtlıklar sırt sırta. Fırtına öncesi sessizlikler de bu yüzden belki de... Ya da sadece susmayı hiç bilmiyorum ben en basit haliyle. 


Pusulam Rüzgar - Melike Şahin ft. Mert Demir

Perşembe, Aralık 15, 2022

Çağıl Çağıl Susmak #1

Çağıl çağıl çağıldayamıyorum. Susuyorum.

*Tam bunları yazarken Handan'ın yazdıklarına rastladım.


Antidepresan - Mert Demir ft. Mabel Matiz

Dolandı dilime, günlerdir durmadan çalıyor zihnimde


Salı, Aralık 06, 2022

Mutluluk

Arya satranç turnuvasında 10 yaş kızlar kategorisinde il 1.'si oldu. "Neden bir strateji oyunu turnuvasında kızlar kategorisi diye cinsiyetçi bir kategori var?" sorusuna değineceğim ama önce sevincimi paylaşayım.




Özgüveni tavan yapmış Arya pozu :))
Tabi ki sevinçten havalara uçtuk ve ailecek göğsümüz kabardı :)


Şimdi gelelim "Kızlar Kategorisi" mevzusuna... Turnuva günü heyecandan fark etmediğim durumu turnuva sonuçları internette ilan edilince fark ettim. Bir "Genel" kategori varmış ki mantıken kız erkek karma olması gerekiyor ama öyle olmadı; bir de "Kızlar" kategorisi var. Arya "10 Yaş Kızlar Kategorisi"nde yarıştı ve toplam 6 karşılaşmanın 5'ini kazanarak 1. oldu. Erkekler de kendi aralarında yarışarak "Genel" kategoride derece aldılar. Ben erkekler kendi arasında, kızlar kendi arasında yarıştıktan sonra karma olarak genel kategori için tekrar yarışacaklar sanmıştım ama öyle değilmiş.

Satranç gibi strateji ve zekaya dayalı bir oyunda neden "Kızlar" için ayrı bir kategori yapılarak böylesi garip, cinsiyetçi bir uygulama yapılıyor anlayabilmiş değilim. Konuyu Artvin Satranç Federasyonu yetkililerine sordum. Aldığım cevap: "Erkekler diye bir kategori yok; erkekler hep "Genel" kategoride yarışıyor, katılımcı sayısı az olduğunda kızlar da  bu gruba dahil edilebilsin diye bu şekilde oluyor."
Açıklamanın neresinden tutsam elimde kalır. 

Önümüzdeki turnuvalarda Arya'yı genel kategoride yarışması için teşvik edeceğim. Durumun ne kadar cinsiyetçi olduğunu anlatarak onu üzmek ya da zorlamak istemiyorum ama eğer isterse sadece kızlarla karşılaşmak yerine kendi yaş grubundaki erkeklerle de karşılaşabileceğini söylemeyi planlıyorum. Sonuçta Arya'nın genel kategoride dereceye girmemesi, en azından bunun için mücadele etmemesi için hiç bir mantıklı sebep yok ortada.

Sonuç olarak birincilik sevincimize böyle cinsiyetçi bir uygulama ile gölge düşürülmüş olsa da Arya'nın turnuva deneyimi edinmiş ve ilk resmi birinciliğini almış olması ailecek hepimizi gururlandırdı ve mutlu etti tabi ki. Darısı gelecek karma turnuvaların başına :)

Cumartesi, Kasım 26, 2022

Adana - Hatay Gezimiz (Fotoğraflarıyla birlikte :)

Geziden geleli neredeyse 2 hafta oldu ama fırsat bulup yazamadım. Ara tatilde Arya ile Adana - Hatay gezisi yapacağımızı yazmıştım sanırım daha önce. Gittik, döndük :))

Ayın 12'sinde Trabzon'dan Adana'ya uçtuk. Havaalanında arkadaşım ve oğluyla buluşup şehri şöyle bir turladık. Taş Köprü'de fotoğraf çekilip o gece kalacağımız eve (Meltem'in bir arkadaşının annesinde kaldık) gittik. Üstümüzü değiştirip yemek için dışarı çıktık. 


Meltem'in abisi, Metin Abi, işi sebebiyle çok geniş bir çevreye sahip. Neredeyse her şehirde bir arkadaşı/tanıdığı var. Dolayısıyla biz gitmeden gezi planımız ve bazı rezervasyonlarımız yapılmıştı. İlk gece Adana'da "Mızdık Kazbaşı" diye bir restorana gittik. Mezeler salata, ara sıcaklar ve tabi ki Adana Kebap muhteşemdi. Mütemadiyen yediğim için çok foto çekemedim :)) 

Gezinin ikinci gününe meşhur Levent Börek'te kahvaltıyla başladık. Ben çıtır çıtır kızarmış börek sevdiğim için iç dokusu su böreğine benzeyen böreklere çok bayılmadım ama Meltem ve çocuklar çok sevdi. 

Kahvaltıdan sonra otogara gidip otobüsle Hatay'a geçtik. 2 çocuklu 3 saatlik bir seyahat biraz zordu ama sağ salim atlattık :) Hatay'da polisevinde yer ayırmıştım hem öğretmenevinden daha iyi oluyor, hem de zaten öğretmenevinde yer olmadığı için. Ama durum pek de umduğum gibi olmadı ve bugüne kadar gördüğüm en kötü polisevinde kaldık 2 gece. Otel olsa tek yıldız bile alamaz diyeyim siz anlayın. Neyse ki sadece uyumak için odada bulunduğumuzdan pek takılmadık bu noktaya.

Eşyalarımızı odalara bıraktıktan sonra ünlü Pöç Kasabı'nı denemek için hemen çıktık. Polisevinden yürüyerek çarşıya indik; Asi Nehri'nin üstünden geçerek navigasyon sayesinde Pöç Kasabı'n içinde olduğu çarşıya girdik ama neredeyse tüm dükkanlar kapalı olduğu için hafiften telaşlandık. Pazar günü olduğu için bir çok yerin kepengi kapalıydı. Çarşı terkedilmiş gibiydi. Sonunda Pöç Kasabı bulduk. Açıktı :) İnanılmaz güzel bir tepsi kebabı ve kağıt kebabı yedik. İçli köfte de söyledik ama onu beğenmedik.


Pöç çıkışı St. Pierre Kilisesi'ni görelim dedik ama saat 16.00 olmuştu. Navigasyon siz varana kadar müze girişi kapanabilir diye uyardıysa da şansımızı deneyelim diyerek gittik. İyi ki de öyle yapmışız. Giriş kapanmadan yetiştik. Kilise dağdaki ufak bir mağaradan ve dağın diğer tarafına ulaşılan bir tünelden ibaret. Tünel ziyaretçilere kapatılmış. Bu kilise Hristiyanlık'ın en eski kiliselerden biriymiş. Kiliseden çıkışımız günbatımına denk gelince keyfimiz manzarayla birlikte katmerlendi.

Kilisenin içine oyulduğu tepenin uzaktan görünüşü.

Kilise bu tepedeki ufak bir mağaranın içinden ve tünelden ibaret.


Fotoğrafın solunda bir kısmı görünen giriş dağın arkasına kadar devam eden tünelin girişi.
Sağ tarafta dağdan gelen doğal su kaynağı var. Kilisede yapılan vaftiz törenlerinde bu su kullanılırmış.


Kiliseden sonra polisevine dönecekken eğer yakınsa Museum Hotel'e de gidelim dedik. Çok yakın olmasa da gittik ve bayıldık. İnanılmaz bir yer olmuş. Dünyada böyle başka bir otel yok. Tarihi eser çıkan yerlere imar izni verilmediğini düşünürsek normal. Her ne kadar oteli çok beğenmiş olsam da tarihi eserlerin bulunduğu böyle bir yerin otel olmasını tam olarak kabul edemedim. Keşke tamamen müze olarak daha iyi bir şekilde korunabilse.





Müze çıkışı taksiyle çarşı tarafına geri döndük. Akşam yemeği için yine tavsiye üzerine rezervasyon yaptırdığımız Altı Kapı Restaurant'a gittik. Çok şık ve güzel bir mekan. Fiyatlar uygun, menü güzeldi ama mezeler bir "vay canına" etkisi yaratmadı. Ama kızarmış peynir ve kıtır yufkalı salata gerçekten çok iyiydi. Yemekten sonra tabi ki dondurmalı künefe yiyerek geceye vurucu bir nokta koyduk :))




Hatay'daki 2. günümüz için yine tanıdıklar aracılığı ile bize özel bir tur ayarlamıştık. Şoförümüz ve gönüllü rehberimiz bizi 9'da polisevinden alıp önce Hammuş'un Yeri'ne kahvaltıya götürdü. Kahvaltı harikaydı :)


Kahvaltıdan sonra ST. Symeon Manastırı'na a gittik. Rüzgar güllerinin dibinde olan bu manastırın bulunduğu konum muhteşemdi. 






Manastırdan sonra Harbiye Şelaleri'ne, Vakıflı Ermeni Köyü'ne ve içinde Musa Ağacı'nın bulunduğu Hıdırbey'e gittik. Hıdırbey'den sonraki duraklarımız ünlü Dor Tapınağı ve Titus Tüneli'ydi. Dor Manastırı'ndan Seleukos Krallığı'nın yerleşim alanına ve Türkiye'nin en uzun sahiline bakmak büyüleyiciydi. 




Şelaleler çok güzel ancak çevresindeki gecekondu benzeri cafe ve restaurantlar doğanın güzelliğini bozmak için yapılmış gibi maalesef.


Gidince Hıdırbey'in ev yapımı limon dondurmasını tatmadan geçmeyin :)



Musa Ağacı - Hikayesi ilginçti :)


Titus Tüneli





Titus Tüneli'ni görüp şaşırmamak mümkün değil. Çocuklar olmasa diğer tarafına kadar giderdik belki ama çocuklarla belli bir noktaya kadar gidip geri döndük. Bir dahaki sefere tamamlarız umarım :) 

Tünel çıkışında yine günbatımına denk geldik. Çevlik sahilinde günbatımı eşliğinde kalamar ve karides yiyerek soluklandık ve merkeze döndük. Bu arada söylemeden olmaz; Türkiye'nin en uzun sahil bisiklet yolu Çevlik sahilindeymiş. Bisiklet yolunu görünce içimin nasıl gittiğini, bisikletimle o yolda pedallamayı ne kadar çok istediğimi anlatamam. 

Antakya'daki 2. akşamımız için şiddetle tavsiye edilen Konak Restaurant'a rezervasyon yaptırmıştık. İyi ki de öyle yapmışız. Bu kez her şey mükemmeldi. Mezeler beni benden aldı. Antakya'nın yerel şarabı olan Antioche'yi de denedik. Tüm günün yorgunluğunu oracıkta attık :) 


Yemek bitiminde çocuklar tatlı isteyince garsonun önerisi ile peynirli irmik helvası söyledik ama hiçbirimiz sevmedik. Finali yine dondurmalı künefe ile yaparak geceyi taçlandırdık :) 



Antakya sokakları geceleri çok renkli ve hareketli :)

Ertesi sabah erkenden otobüsle Adana'ya dönüp Trabzon uçağına bindik Arya ile. Trabzon'dan Havaş ile Rize, ordan da dolmuş ile Hopa'ya döndük. Eve girdiğimizde pert olmuştuk ama şikayet ettiğimiz söylenemez :) 

Geziyle ilgili tek pişmanlığım gitmeden önce iyice planlamamış olmamız. Gittikten sonra fark ettim ki Hatay'da bir gün daha kalıp Antep'e geçebilir, orayı da gezdikten sonra Hatay - İstanbul, İstanbul - Rize yaparak eve dönebilirdik. İstanbul'a gitmişken annemleri de görüp az da olsa özlem gidermiş olurduk ama n'apalım bu seferlik böyle oldu. 

Dipnot: Telefonumla ilgili bir sorun yaşadığım için fotoğrafları geç yükledim ama çoğu fotoğrafı yine yükleyemedim. Fotolar çok iyi değil ama hiç yoktan yeğdir diyerek yükledim.


Sakin Kalabilmek

Bir süre önce olana bitene sinirlenmenin çok manasız olduğunu kabullenmiş ve olan biten şeyler karşısında sakinliğimi korumanın daha mantıkl...