Cuma, Aralık 22, 2023

Ne istediğine dikkat etmeli insan!

Bazen çok beklediğimiz, delice istediğimiz şeyler gerçekleşir ama hiç de umduğumuz gibi hissettirmez. Hatta tam tersine m.k gibi hissetmemize yol açabilir. İstediğimiz şeyi gözümüzde ne kadar büyüttüğümüzü anlarız elde ettiğimiz anda. Demek ki istediğimiz şeyin gerçekleşmesi, ihtiyacımız olan şeyin gerçekleştiği anlamına gelmiyor aslında. İsteklerimizle ihtiyaçlarımız birbirinden farklı şeyler. 

İslâm'daki "Hayırlısı olsun", "Allah hayırlısını versin", "Allah hayırlısıyla tamamına erdirsin" gibi temenniler çok yerinde geliyor şu anda bana. 

İçten içe ya da açıktan açığa çok istediğimiz ama aslında pek de hayrımıza olmayan şeyler yeni yılda uzak olsun hepimizden! Hayrımıza olan neyse o gelip bulsun bizi!


Mabel Matiz feat. Aşkın Nur Yengi - İki Satır Yara

Cumartesi, Aralık 16, 2023

Temptation

Türkçesi "cezbedicilik","baştan çıkarma", "ayartma"...

Bazen çok zor. 

Hayatın tam burnumuzun dibine dayadığı hatta gözümüze soktuğu o "baştan çıkarma"lara karşı koymak çok zor.

Her sabah yataktan kalkıp giymek zorunda olduğumuz unvanlar o kadar ağır ve o kadar çok ki... Daha önce de defalarca kez yazmışlığım var: Anne olmak, eş olmak, abla olmak, dost olmak, iyi biri olmak... Ne yaparsa yapsın birinden birinde çuvallıyor ve sürekli yetersizlik hissi ile boğuşuyor insan. Hâl böyle olunca ister istemez yan yola sapmak, yapılmayacak olanı yapmak, tüm unvanları bir kenara bırakıp kaçmak ve hatta yok olmak istiyor insan. 

İçten içe biliyorum, kaçmak çare değil tabi ki. Tüm unvanlardan sıyrılıp çırılçıplak kalsak bile içimize işlemiş olan yetersizlik hissi düşmeyecek yakamızdan; illa ki kafamıza kakılacak sözüm ona yetersizliklerimizi. Yine de kaçma fikrinin cazibesine kapılmamak ne mümkün! 

Bugün Arya, Artvin'e satranç turnuvasına gitti. İlk karşılaşmayı almış, ikinciyi kaybetmiş ve orda kopmuş film. Ağlamış, eve gitmek istiyorum demiş, tepinmiş, söz dinlemeyip dışarı çıkmış. Oysa dün akşam konuşup anlaşmıştık tepkilerini biraz yumuşatması gerektiği konusunda. Arya duygularını çok yoğun yaşayan bir çocuk. Biliyorum elinde değil ama bilmek yaşadığımız durumu kolaylaştırmıyor. Hem dün hem de bu sabah kaybedebileceğini, bunun çok normal olduğunu, oraya herkesin kazanmak için gittiğini ama bazılarının kaybedeceğini, bazılarının kazanacağını anlattım. Kaybederse sorun olmadığını, üzülmesinin normal olduğunu ama ağlayıp, çok üzülüp Gökhan abisine sorun çıkarmaması gerektiğini anlattım. Gayet olgunlukla dinleyip "Tamam annecim" dedi. Tabi sonuç öyle olmadı. 

Hayaller vs. Hayat!

Bana yapsa ya da babasına sorun değil; en kötü biner arabaya geliriz eve. Ama turnuvaya Gökhan götürdü kendi oğlu Ata'yı ve Arya'yı. Yani öyle Arya yenildi diye kalkıp Hopa'ya dönemezler Artvin'den. Bebeklikten beri kardeş gibi büyüttük Ata'yı ve Arya'yı; çok rahat birbirimize bırakıyoruz ikisini de. Gözümüz hiç arkada kalmıyor ama bu kez işler farklı. Arya'nın kaybetmeyi hazmedemediğini biliyorum; tek göndermek benim hatam oldu. Yanında olsam sarılır, dinler, sakinleştirirdim; kimseye de yük olmazdı.

Evrim hafta sonu çalışıyor ve arabayı o kullanıyor diye bugün Arya Gökhanlarla gitsin, yarın da ben Ata ile ikisini götüreyim dedik. Arya'nın kazanma hırsı olmasa sorun olmazdı da... Olan oldu. Böyle zamanlarda kendimi suçlamadan edemiyorum. Gerçi suçlamak çözüm getirmiyor. İçimdeki yangına körükle gidiyor ve kaçmak istiyorum. Olmuyor, beceremiyorum deyip işin içinden komple sıyrılmak daha kolay geliyor ama aslında öyle bir seçenek olmadığının da farkındayım. Tabi ki öyle bir seçenek var da ben o seçenekle hayatına mutlu mesut devam edebilecek biri değilim. Kaçamam. Doğru olmadığını biliyorum. Kaçarsam pişman olacağımı biliyorum. Arya ben olmadan da hayatta kalır ve büyür ama ben yapamam. Onu yarı yolda bıraktığımı bilerek hayatta kalamam.

Deneme kabini olmadığı için üzerine giydiği an ömrünün sonuna dek üstünde kalacak unvanları sırtına geçirmeden önce oturup iyice düşünmeli insan. Hazır mıyım? Yoksa bu gömlek bana 2 beden büyük mü? İçini bir ömür boyu doldurabilir, bu gömleği üstümde hakkıyla taşıyabilir miyim? Giydikten sonra bunları düşünmek için biraz(?) geç oluyor.

Zamanında albenisine kapılıp hiç düşünmeden üzerimize giydiğimiz gömleklerin yakasını paçasını bir araya getiremiyor, taşıyamıyoruz bazen. Üstümüzden de atamayacağımız aşikâr. Bu durumda yapacak tek şey kalıyor. Gömleğin içini doldurmak için büyümek, genleşmek, olduğumuzdan daha çok alan kaplamak. Peki nasıl?

Düşünelim. Beyin fırtınası yapabiliriz.

Aklıma ilk gelen sakin kalmak. Derin bir nefes alıp kaçmaya yeltenmeyi bırakmak ve duruma odaklanmak. Ben sakinleşmek için oturup bu yazıyı yazdım. Elimden geleni yaptığımı hatırlattım kendime. Mevcudu kabullenip akışa güvenmeliyim. Her şey olması gerektiği gibi ya da olabileceği gibi oluyor. Şu an için başka türlüsü mümkün değil.

Bugün direnmek zor. Ama hayat böyle; bazı günler güzel, bazıları zor. Çare zor anların da geçip gittiğini hatırlamak ve yola devam etmek.


Pinhâni - Sakinleştim


Perşembe, Aralık 14, 2023

Yeniden Keşfetmeli İnsan Kendini

İyi ki blog var! İyi ki yazıyorum yıllardır!

Dönüp okumak o kadar iyi geliyor ki...

Kendime sarılıyorum; elimi sıkıp tebrik ediyorum; sırtımı pat patlayıp teselli ediyorum. O kadar çok duyguyu tekrar anımsıyorum ve mutlu oluyorum ki... Anlatmak zor. Hissetmek harika!

Kendimi yeniden keşfediyorum, unuttuğum yanlarımı hatırlıyorum. Neler yapmışım, neler atlatmış, neler anlatmışım... Her bir yazı ayrı bir keyif veriyor dönüp okudukça. Acısıyla, tatlısıyla...

Kim olduğumu hatırlamak iyi geliyor. Yazdıklarım, yaptıklarım, yaşadıklarım ve içinden çıkıp hayata devam ettiklerim her düştüğümde yeniden kalkabileceğimi fark ettiriyor bana. 

"Bunu ben mi yazmışım? Vay be!" dediklerim oluyor :D İnanılmaz bir his :) Kimse bilmese kendim bilmeliyim kendi değerimi diyorum. Canım Ceren'imin yazdığı "Kendini DE Sevmek" serisini yaşıyorum adeta blogun içinde, kendi kişisel tarihimde çıktığım yolculuklarda. Kendime hiç acımadığım zamanlar, kendime çok acıdığım zamanlar; kendimi teselli ettiğim anlar, kendimi yerden yere vurduğum anlar... Günden güne değişen ruh halim; inişler çıkışlar; mutluluklar, mutsuzluktan dibe vuruşlar... Elle tutulur yanımın olmadığını düşündüğüm günler, her şeye rağmen çok sevildiğime şaşırdığım günler... Bitirdiğim öyküler, bitiremediğim öyküler... Daha neler neler...

Blogun içinde oradan oraya dolanmak, daldan dala atlamak, zaman makinesiyle yolculuk yapmak gibi. Çok eğlenceli :) Ara ara bu yolculuğa çıkmak çok iyi geliyor bana. 

Zaman yolculuğuma ara verip bitmek üzere olan yıla bakacak olursam; yaşım yıl hesabıyla 37'den 38'e yükselmek üzere, Evrim'le sevgililikte 18., evlilikte 12. yılı devirmek üzereyiz. Arya da 11'e doğru yaklaşıyor iyice :)) 2024 itibariyle benim emekliliğe 20 yıl kalacak :))) 

Hâl böyleyken böyle :) Gelen günler geçen günleri aratmasın; sağlıkla, huzurla ve güldüğümüz günlerin ağladıklarımızdan fazla olması dileğiyle bekliyorum 2024'ü.

Pazartesi, Aralık 04, 2023

İnanç

Canım Ceren'imin son yazısına yorum yazarken fark ettim ki bir konuda pek dertliyim son zamanlarda: İnanç. Evrim ve ben Deistiz; daha önce da yazmıştım bu konuda ama bu aralar sık sık Deist oluşumuzu kızımızdan saklamak ve kendimizi savunmanın bir yolunu bulmak zorunda kalınca tekrar yazma ihtiyacım hasıl oldu.

Her din dersinden sonra "Bunu böyle böyle yapmamız gerekiyormuş. Siz niye böyle yapmıyorsunuz? Bana niye öğretmediniz?" diye soruyor Arya. Bilemiyorum belki de haklı; biz inanmasak da içinde yaşadığı toplumun genelinin inandığı dini daha iyi anlatmalıydık Arya'ya. Nasılsa okulda mecburen öğrenecek diyerek üstüne düşmedik kendi inanmadığımız bir inanç sistemini aktarmamızın gerekip gerekmediğinin. 

Okulda Ramazan bayramı ile ilgili sunum hazırlama görevi vermiş öğretmeni. Arya konuyu araştırınca doğal olarak bizim neden oruç tutmadığımızı sordu. İlkokuldayken sınıfında oruç tutan arkadaşları olunca o da tutmak istemişti; yaşın küçük, henüz sana farz değil diyerek açıklamıştık durumu. O zaman siz niye tutmuyorsunuz diye sormamıştı ama bu kez sordu işte. O an "Annecim, sen ödevini yap bitir; sonra konuşuruz bu konuyu" deyip geçiştirdim. Ödevi bitince unuttu soruyu ama biliyorum tekrar gelecek o soru önümüze. Ne desem gidip öğretmenine söyleyecek: "Anne-babamın inanç sistemi farklıymış öğretmenim."...

Yaşadığımız yer o kadar ufak ki... Herkes ama gerçekten herkes birbirini tanıyor. Deist olduğumuz bazı kişilerce duyulduğu an burada yaşayamayız. Daha önce Evrim iş yerinde yaşamıştı problem; "Eğer "Dinsiz" - Müslüman harici her şey dinsiz imansız, Allahsız, tu kaka - olduğunu bilsek en başta seni işe almazdık" denilmişti açık açık. Sınır kapısında ve nispeten izole bir yerde çalıştığı için yayılmadı bu durum ama benim Deist olduğum yayılırsa olabilecekler gözümde canlanıyor: "Ben çocuğumu dinsiz öğretmen okutsun istemiyorum!" diyecek velilere laf anlatmakla uğraşacak gücüm yok. O yüzden deist olduğumuzu kendi kızımızdan bile saklıyoruz. 

Gönül isterdi ki tüm inançlara saygılı bir toplumda / dünyada yaşıyor olalım ve bırakalım kızımız kendi seçsin neye inanıp neye inanmayacağını, hangi dine gönül vereceğini. Ama öyle değil maalesef. Bu yüzden Arya'nın bizden duyacaklarını anlayıp kendine saklayabileceği zamana dek konuyu sürekli geçiştirmek zorunda kalacağız. Okulda ne öğreniyorsan, öğretmen ne anlatıyorsa iyi dinle, anla, öğren diyorum Arya'ya. Sonuçta bu da sosyal bilgiler dersi gibi, bilişim dersi gibi bir ders ve öğretmenin anlattıklarından sorumlu. Şimdilik bundan farklı bir çözüm bulamadık ama bakalım zamanla çözeceğiz umarım bu sorunumuzu.


Bugün dilimden düşmeyen şu şarkı ile bitireyim yazıyı:


Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın - Hande Mehan


Pazar, Aralık 03, 2023

Okul...

Bu yıl okul hem zor hem de hızla geçip gidiyor. 

Yeni düzenlemeye göre 3 aşamadan oluşan bir sınav uyguladık ilk kez: 

1) Listening (%25) 

2) Speaking (%25) 

3) Reading - Writing (%50)

Sınavlardan önce tedavi için 1 hafta raporluydum. Rapor bitti sınavları zar zor yetiştirdim; ara tatil oldu. Ara tatil bitti, 1 hafta okula gittim ve tekrar tedavi için 1 hafta yatak istirahati verdi doktor. Bir çok çalış bir dur; bir çok çalış yine dur... Vücudum ayrı, zihnim ayrı yandı. Yarın yine veli toplantısı ile açılış yaparak zorlu bir tempoya gireceğim. 

29 Aralık 2.yazılı sınav tarihi. Öncesi sonrası, listening ve speaking sınavları derken 19 Ocak ilk dönem bitiyor. Ne yaptığımı ne ettiğimi, nasıl yaptığımı, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Planlasam da hep planda olmayan bir şey çıkıyor ve alt üst oluyor. Bu hafta her gün kademe kademe veli toplantıları var, haftaya 2. BEP toplantıları var, sonrası sınavlar...

Şimdilik bu kadar dert yandığım yeter. Gidip hazırlanmam gerek. Sömestre kadar 3 farklı kademede işlemem gereken 9 farklı ünite beni bekliyor. 


Kupa, Öğretmenler günü hediyesi :)

Ortaya Karışık

 Arya ile başlayayım.


Arya'nın ilk tablosu :)


You Are My Sunshine - Jasmine Thompson

"You are my sunshine
My only sunshine.
You make me happy
When skies are grey.
You'll never know, dear,
How much I love you.
Please don't take my sunshine away"

Benden kızıma...

...

Bu yıl okulunda resim dersi yok maalesef ama Arya gençlik merkezindeki resim kursuna gidiyor haftada 2 gün. Şimdiye dek kara kalem ve sulu boya çalışmalar yapıyorlardı; 2 hafta önce ilk kez tuvale resim yapmaya başladılar. Arya resim konusunda babasına çekmiş, gerçekten yetenekli. Karakalem çalışmaları da başarılı. En önemlisi de resim yapmaktan gerçekten keyif alması.

...

Günlerdir evde kaldıktan sonra bugün dışarı attım kendimi. Güneşli, güzel bir gündü. Hazır çıkmışken saçlarımı da kestirdim. Kuaförden mutlu ayrılan kadın nadirdir ama ben son 1 yıldır hep mutlu ayrılıyorum. Şanslıyım ki tam aradığım kuaförü buldum. Kendisi de kıvırcık saçlı olduğu için ne dersem anlıyor ve tam istediğim kesimi yapıyor. Bugün de mutlu ayrıldım kuaförden :)

Kuaförden sonra deniz kıyısında en sevdiğim kayaya yaslanarak güneşin tadını çıkardım. Daha uzun süre kalmak istiyordum ama belimin ağrısı artınca eve döndüm.


...

En sevdiğim kayayı ve onu nasıl da kıskanıp bir kaya olmak istediğim yazıyı ararken eski yazılarımı okudum az önce ve bir kez daha iyi ki dedim, iyi ki yazıyorum şu blogu! 

Şunu ben yazmışım mesela, bunu da! Şu öykülerin hepsini ben yazmışım. Okurken yüzüme bir gülümseme yayılıyor; benden bir şeyler kalacak dünyaya, kızıma belki de torunlarıma...

...


Sevdiğim şarkılardan biriyle bitireyim tüm bu karışıklığı :)


Bana Bir Aşk Masalından Şarkılar Söyle - İnce Saz

Çarşamba, Kasım 29, 2023

Sınanmak...

Pazartesi sabahı Trabzon'a gittik; fıtık için ikinci kez epidural enjeksiyon yapıldı. İşe yaradı mı? Bilmiyorum. Tek bildiğim şu an işlem öncesinden daha çok ağrı hissettiğim. Doktora göre normal ve ağrı giderek azalacak. 20 gün sonra kontrole gideceğim yine.

Hem mental hem de fiziksel olarak çok yorgunum. Birinden biri iyi olsa toparlayıp yola devam edeceğim ama her iki cephede savaşmak çok zor. Su koyuvermekle kendimi tutmak arasında gidip geliyorum. Bir an öyle, bir an böyleyim. İradem sınanıyor. Yine de kendi hakkımı teslim edeyim. Tam vazgeçecek gibi olurken "Hayır" diyorum kendime, "Devam et, durma, geri adım atma!" 

Zorlu bir yokuştayım; bu yokuşu da diğerleri gibi arkamda bırakmak için var gücümle tırmanmalıyım. 

Son beş yılım, mehter takımı gibi iki ileri bir geri ile geçti ama artık daha fazla geri adım atıp atıp ilerlemeye çalışmak istemiyorum. Gerçekten ilerlemek istiyorum. Daha önce aştığım ya da çevresinden dolaştığım tüm zorluklar gibi bunu da aşıp arkamda bırakmak istiyorum. Aslında tam olarak aşabilmem, arkamda bırakabilmem için olması gereken bazı şeyler var. Hani falda derler ya 3 vakte kadar... İşte benim ilerlememin de vakti var. Gerekli koşullar sağlanana dek sorunların çevresinde cambazlık yapmayı başarmam gerek.

Yapabileceğime inanmak istiyorum.

Cumartesi, Kasım 25, 2023

Düşmek istemiyorum...

Ayağa kalkmak çok zor. Dimdik durmak çok zor. Arkaya bakmamak çok zor. 

Düşmekse... Ah.. O kadar kolay ki!

Son 5 yılda aynı kuyuya defalarca kez düştüm. Bu kez düşmek istemiyorum. Bugün o kuyuya çok yakınım. Durup durup içine bakıyorum. O kadar susadım ki... Bir damla su için kuyuya düşmek... Çok saçma!

Biliyorum. 

Keşke bilmek daha güçlü yapsa insanı... 

Pazar, Kasım 19, 2023

It's A Beautiful Day*


Bugün yataktan mutlulukla kalktım çünkü 1 haftalık ara tatili tam da olması gerektiği gibi sınavları okuyup dönemi, öğrencileri değerlendirip okula hazır gidecek şekilde geçirdim. Tabi ki kendime ve aileme de zaman ayırdım. Bu yazıyı da kendime ayırdığım zamanın içinde deniz kıyısında dalgalara karşı yazıyorum :)

Uyandığım andan beri kulağımda aynı şarkı:


It's A Beautiful Day - Trinix x Rushawn


*"It's A Beautiful Day" by Tim Mcmorris

Asıl paylaşmayı hedeflediğim şarkı buydu ama aceleyle yukarıdaki parçayı paylaşmışım 
ama olsun o da uymuş hissiyatıma :)


Günlerin iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin olmasının tek sebebi bizim öyle düşünmemiz. Bazen bunu göremiyor ve bitsin şu berbat gün diyoruz. Aslında o gün bitince olacak tek şey bizim bakış açımızın değişecek olması. Yani aslında bir şekilde o gün olanlar önemini yitirecek, kendimizi eninde sonunda daha iyi hissedeceğim. Biliyoruz ama o an bunu kabul etmeye ve gerçekleştirmeye kadir olamıyoruz. Yine de şanslıyız ki türümüz her koşulda ayakta kalmaya programlanmış yoksa işimiz zordu. 

Umarım sizin gününüz de güzel geçiyordur :) 

Mutlu pazarlar! 



Cumartesi, Kasım 18, 2023

Varolmanın Değil de Karar Vermenin Dayanılmaz Hafifliği

"Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" kitabı benim için büyük bir hayal kırıklığı olmuştu. Aslında kitabın ismine nasıl aldandım bilmiyorum. Var olmak başlı başına bir sorunken nasıl bir hafifliği barındırabilir ki içinde? Neyse... 

Olursa bir gün hafifliğin kitabını yazacak olsam başlığı şimdiden belli: "Karar Vermenin Dayanılmaz Hafifliği" Bir kez kendi içinde işleri çözüp karar verince inanılmaz hafifliyor insan. Verilen kararın sonucunu görmek için beklemeye bile gerek kalmıyor, omzundan büyük yük kalkıyor insanın.

Okulumu değiştirmeye karar verdiğim andan itibaren o kadar rahatladım ki sanki çoktan başka bir okula geçtim gibi hissediyorum. Bu hisle isteğimin gerçek olacağına da inanıyorum. "Sen bu işi oldu bil" diyor içimdeki ses :) Şimdiden okuldan ayrıldığım anı gözümde canlandırabiliyorum. 

Pazartesi okula gider gitmez okul müdürümle yüzyüze konuşup isteğimde ciddi olduğumu ve mümkünse norm atalamarında, olmazsa da ilk tercih döneminde başka bir okula atanmak için tercih yapacağımı söyleyeceğim. 

Okuldan resmi olarak ayrılana dek öğrencilerime odaklanıp arkamda yarım işler değil, güzel anılar ve başarılı öğrenciler bırakmak için elimden geleni yapacağım. Bu süreçte derslerim dışında angarya işlerin hiçbirinde yer almayacağımı da belirteceğim. Normalde okulun her işine koşarım. Okulun kedisi Şukufe'nin mamasından, her türlü tebrik, taziye, hediye, organizasyon işlerinin sorumlusu benim bendim. Artık değilim.

Oh ya! 

Daha gitmeden bile bir ferahladım ki anlatamam :)


Frank Sinatra - My Way


Çarşamba, Kasım 15, 2023

Biliyorum Her Birimiz Değiştirebiliriz Dünya'yı!

Dün okulumdaki öğretmenlere çok kızdım. Saatlerce söylendim. Zaten aklımın bir köşesinde olan okul değişikliği fikri iyice olgunlaştı ve en kısa sürede okulumu değiştirmek için elimden geleni yapmaya karar verdim. Sebep mi? Anlatayım.

Her gün öğrencilerin sorumsuzluğundan, vurdumduymazlığından, en basit şeyleri bile bilmemelerinden, bir şey öğrenmek için asla çaba harcamadıklarından, derslerde sürekli gevezelik yaptıklarından şikayet edip duruyoruz öğretmenler odasında. Herkes kendinden o kadar emin ki kimse dönüp öz eleştiri yapmıyor. Tüm suç çocuklarda, velilerde, sistemde. Biz öğretmenler mükemmeliz(?!) âdeta! Yok, diyorum bizde de suç var; biz bir şeyleri eksik yapıyoruz; değişmeli, gelişmeliyiz. Ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız tam bilemiyorum ama bir şeyler yapmak zorundayız. Yoksa tüm emeklerimiz boşa akıp gidiyor; çocuklara ulaşamıyoruz, yakalayamıyoruz onları. Aldığım cevaplar hep aynı: "Yok Hocam, yok! Çocuklarda iş yok! Biz daha ne yapalım?" 

Bu bakışla bir şey yapılmaz zaten!

Dün okul müdürümüz, okul grubumuza "Öğrenen Lider Öğretmen" semineri verilmesi için ÖRAV'a başvuru yapılacağını eğitime katılmak istemeyen varsa önceden belirtmesini yazdı. Ben ÖRAV'a o kadar hayranım ki herkes biliyordur ve eğitime hevesli katılır diye düşündüm ama tam tersine öğretmenler arka arkaya istemiyorum yazdılar gruba. Gerçi bu duruma neden şaşırdığımı bilemiyorum şu anda. Suçu hep öğrencide, sistemde, velide arayan öğretmenler çözümü neden kendileri bulmak için böyle bir eğitime katılsın ki? Oysa eğitimin içeriği tam da bizim - belki de sadece benim - sorunumu çözebilecek cinsten!

Eğitim programında çalışılacak konular:

  • Etkili İletişim
  • Dirençle Baş Etme
  • Takımı Yönetme ve Davranış Liderliği
  • Akış ve Ritmin Sürekliliği
  • Kurallar ve Uygulama Adımları
  • Sorun Davranışların Yönetimi
  • Olumlu Davranışların Pekiştirilmesi
  • Ölçme ve Değerlendirme

Aklım almıyor bir öğretmen kendisini geliştirmek için hiçbir şey yapmazken, 2 günlük bir eğitime bile katılmak istemezken öğrencilerin bir şey öğrenmek için çaba harcamasını  nasıl bekleyebilir? Öğrenmek istemeyen öğretmen olur mu hiç? Kızmak çare değil tabii. Ne yapabilirim? Kendim alayım ben bu eğitimi. Oluyor mu acaba? Maalesef olmuyor. Ama kendi başıma başvurup online olarak alabileceğim başka eğitimleri var ÖRAV'ın. Hemen araştırdım ve başvuru yaptım. Şu anda değerlendirme aşamasında başvurum. 

ÖRAV'dan bireysel olarak alamadığım eğitimin yerine edx.org isimli bir sitede başka bir eğitim buldum. Daha önce kullandığım online eğitim sitelerini yazmıştım; yeni keşfimi de paylaşmış olayım. "Understanding Classroom Interaction" kursu aradığıma yakın şeyler vadediyor gibi. Başladım bugün bakalım. Oturup ağlanıp sızlanmak yerine harekete geçmeli insan. Bir şeyleri değiştirmek istiyorsak kendimizi değiştirerek başlamalıyız. Boşuna dememişler "Sen değişirsen Dünya değişir." 

Hazır araştırmaya başlamışken öğretmenler için hizmet içi eğitim sisteminden kendimi eksik bulduğum kaynaştırma öğrencileri için öğretim yöntem ve teknikleri eğitimi ile özel öğrenme güçlüğü tanısı olan öğrenciler için eğitim uygulamaları kurslarına da başvuru yaptım. Şu an girdiğim sınıfların nerdeyse hepsinde kaynaştırma ve öğrenme güçlü tanısı olan öğrencilerim var ve ben onlara sınıf ortamında pek bir şey öğretemiyorum maalesef. Kimse öğretmiyor hatta 1-2 öğretmen dışında herkes yok sayıyor o öğrencileri. Oysa kendi çocuğumuz gibi koruyup kollamalı, haklarını göz etmeliyiz. Ama hayatın hayhuyu ve üzerimizdeki onlarca sorumluluğun yanına bir de onları eklemek yük geliyor insanlara. Yanlışın neresinden dönülürse kârdır; dönüyorum bu yanlıştan da.




Edith Piaf - La Foule


Charles Aznavour - Parce que tu crois



Edit: Bu arada sağlık durumumla ilgili ufak bir güncelleme yapayım. Ağrılarım geri geldi. Kontrole gittim yine Trabzon'a; aynı iğneli işlemi bir kez daha tekrarlayacak doktor. Haftaya okulda olacağım, sonraki hafta yine hastane ve ev istirahatinde. Daha da çare olmazsa fıtık ameliyati için beyin cerrahına sevk edilecekmişim. Bakalım.

Salı, Kasım 14, 2023

Tercih

Ne kadar kaçınmaya çalışırsak çalışalım biliriz aslında acı gerçeği. Susturmaya çalışsak da içimizde bi' ses bıkıp usanmadan ve yılmadan söyler neyin doğru neyin yanlış olduğunu. O sesi duymamak için kuru gürültülere boğarız kendimizi. Sessizlik olur da içimizdeki sesi duyarız diye korkarız yalnızlıktan, kendimizle başbaşa kalmaktan. Ya da içindeki sesin söylediklerini o kadar yüksek sesle duyar ki dışarıdan da anlaşılacak diye çekinir kimseyle samimiyet kuramaz insan bazen. Ya onlar da görürse, ya onlar da duyarsa o sesin söylediklerini...

Yalnız kalmayı gerçekten seven insanlar barışıktır içindeki sesle ve gerçeklerle. Korkacak bir şeyi yoktur. 

"Benim içimde öyle bir ses yok" diyen çıkar mı bilemiyorum. Sesin kaynağı konusunda değişik fikirler var. Kimisi vicdan, kimisi akıl, kimisi mantık, kimi ruh diyor o sese. Ben de ruh diyenlerdenim. Tüm insanlığın içinde tek bir ruhun parçaları var bence. Her birimiz o kolektif ruha bağlıyız; duymayı, dinlemeyi ve uymayı becerebilsek kimse yanlış yapmayacak yeryüzünde. Hepsi bir tercih meselesi: O sesi duymak ya da duymamak, işte tüm mesele bu!


... 


Zor zamanlarımda yorumlarıyla yanımda olan tüm blog arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Ama iki kişi var ki yüzümü güldüren, onlarsız çok daha zor olur Hayat. Biri canım Ceren'im❤️, diğeri yetenekli Momentos'um ❤️ Ceren, en zor anımda yetişip illa ki mesajlarıyla güldürüyor beni ve dünya aydınlanıyor; Momentos'un podcastleri de her daim yanımda. Sabahları aile kahvaltılarımızı şenlendiriyor; yalnızken bir kapı aralıyor ve çıkarıyor beni zihnimin dehlizlerinden. 

Dün tüm gün Radyo Momentos dinledim. Spotify'dan Radyo Momentos açıp "Tüm bölümler - Çalınmayanlar - En eski" seçeneklerini takip edince ilk günden bu yana arada gözden kaçan tüm yayınlar peşpeşe çalınıyor. Aşağıda paylaştığım G/astronomi isimli hikaye  böyle çıktı karşıma ve inanılmaz iyi geldi bana. Momentos'un sesinden dinlemek için:

G/astronomi #1

G/astronomi #2

G/astronomi #3

G/astronomi #4

G/astronomi #5

G/astronomi #6


Pazar, Kasım 05, 2023

Yenil(e)medim ayaktayım...

Üzerimize giydiğimiz ünvanlardan sıyrılıp yenilmek ne mümkün! Yenilmek, yığılıp kalmak istesek de olmuyor bazen. Kalkıp sorumlulukları sırtlanmaya, yaşamaya, nefes almaya devam etmemiz gerekiyor. Ben de öyle yapıyorum mecburen.

Hafta içi delice çalışıp bir çok şeyi hallettim okulda. Bitti mi? Hayır ama ben elimden geleni yaptım. Gerisi teferruat. Önümüzdeki hafta da aynı yoğunlukta geçecek.

Hafta içi kendimi tükettim; haftasonu yeniden şarj olmak için kalbimi dinledim, kendimi sahile vurdum. Cumartesi şehir içinde sahilde yürüyüp deniz kıyısında mini piknik yaptık Evrim'le. Bugün de ailecek plaja geldik. Arya ve ben yüzdük; Evrim kıyıda dergi okudu.





Günlerdir yeniden spora başlamak istiyordum ama bir türlü o ilk adımı atamıyordum. Bu sabah kırdım döngüyü. Yataktan kalkıp giydim taytımı tshirtümü, matımı serdim ve yoga yaptım. Önce sabah yogası ile başladım sonrasında bel ağrıları için yoga ile devam ettim. En son kulunç ve boyun fıtığı egzersizleri ile bitirdim. Kendime avokadolu yumurtalı lavaş sürüş hazırlayıp mis gibi bir kahvaltı yaptım. Güne böyle başlayınca devamı da gayet güzel geldi. 



Denizden az önce geldik. Şimdi biraz sınav kağıtlarına bakıp sonrasında yine dergilerime gömülmeyi planlıyorum. 

Perşembe, Ekim 26, 2023

Bok gibi hissetmek...

Bok gibi hissediyorum. İçimde fırtına kopuyor, dışım susmak zorunda.

Bir şey bitmeden başka bir şey oluyor. Dayanamıyorum. İmdat diye bağırmak istiyorum ama bağırsam kim ne yapacak. 

Yel değirmenleriyle savaşıp akıntıya karşı kürek çekmekten yoruldum. Durayım istiyorum. Bitsin. 


Cuma, Ekim 20, 2023

Acil Servis, Trabzon, Hastane, Ev

Cumartesi günü gelen migren atağı içtiğim öküz deviren cinsten iki ağrı kesiciye rağmen geçmedi. Ağrı kesicilerin etkisiyle tüm gün, tüm gece uyudum ama pazar sabahı uyandığımda ağrı hâlâ yerli yerindeydi. Öğlene kadar yatakta ağlayarak yattım. Evrim eve gelir gelmez acile gittik. Doktor yazacağı ilaçları zaten kullandığımı anlayınca serum takılsın dedi. Serumdan sonra biraz kendine geldim. 

Pazartesi fıtık tedavim için erkenden Trabzon'da hastanede olmam gerektiği için acilden sonra otogara geçip otobüsle Trabzon'a gittim. Gece polisevinde kaldım, sabah kan tahlili yaptırdım, ertesi gün öğlen enjeksiyon yapıldı. 3-4 saat hastanede kalıp taburcu oldum. 

3 gündür evde yatak istirahatindeyim. Yarın bitiyor, pazartesi iş başı. Bel ağrım yok olup gitmedi ama çok daha iyiyim. 20 gün içinda ağrının kademeli olarak azalması gerekiyormuş. Umarım  öyle olur. İyi düşünelim, iyi olsun :) 


Just give me a reason - Pink ft. Nate Ruess

Çarşamba, Ekim 11, 2023

BEN-merkezcilik

Bu ara hep "Ben"! 

2 haftadır çektiğim ağrının, acının etkisi de var belki bu halimde. Bilemiyorum. 

O an, tam bu an, canım ne isterse onu yapıyorum. Önünü ardını hiç düşünmüyorum. Yapmam gerekenler, yapmam beklenilenler, yapmam istenilenler... Hepsi öylece duruyor bir köşede. Ben ne istiyorsam onu yapıyorum hiç tereddüt etmeden ve hiç çekinmeden. Saldım aklımın iplerini! 


Bende yorgundum
Kendi kendime sokuldum 
Uyuyakaldım
Aklımın iplerini saldım
... 



Gökhan Türkmen şarkılarını sevdiğimi söylemiş miydim?

Evet, evet, söylemiştim. 

Pazar, Ekim 08, 2023

Hangi BEN? #2

Anlamak istiyorum blog. Kendimi anlamak. Neyim, ne yapıyorum, neden yapıyorum? 

Ev almış başını giderken ve bir o kadar da okul işi beni beklerken; belimdeki kahrolası ağrı bir gün nefes aldırıp sonra tüm şiddetiyle geri gelmişken ben durmuş ne yapıyorum? 

Bir yanım kalk topla, ayır, ayıkla, at, silkelen, kurtul diyor; diğer yanım bırak dağınık kalsın. Bir yanım deşmek istiyor her şeyi ve atmak istiyor gereksiz şeyleri; diğer yanım korkuyor derinlere inmekten, deştikçe çıkacaklardan... Bir yanım anlamak istiyor dedim ne, neden saçmalıyorum durduk yere; diğer yanım sal ucunu, böyleyim, neden olduğu o kadar önemli mi, boşver, kabul et sadece diyor. Biri itiyor, biri çekiyor. Ne boşverip gidebiliyorum kendimden, ne de oturup konuşabiliyorum kendimle. 

Hem fiziksel hem de zihnen yorgunum. Ama işin garibi sakinim. Belki de yorgun olduğum için sakince duruma bakmaktan başka bir tepki veremiyorum. Bilmiyorum. 


Aşk - Gökhan Türkmen 

Bu adamın şarkıları başka. Hep bir hikayesi var, bir yaşanmışlığı var. Alıp götürüyor beni ve günlerce gelemiyorum geri. Başa alıp alıp dinliyorum defalarca. 

Beni bekleyen işleri şuraya yazayım ki durum somutlaşınca kalk işlerini yap diyen yanımın eli güçlensin. 

  • Tezgahta yıkanmayı bekleyen 3 koca tencere, ✔️
  • Süpürülecek bir ev, ✔️
  • Yıkanacak 2 balkon, 
  • Ayıklanıp atılacak eşyalar, 
  • Değişecek nevresimler, ✔️
  • Yıkanacak çamaşırlar, ✔️
  • Akşama ne pişirsek sorunsalı, ✔️
  • 3 farklı kademe için hazırlamam gereken ünite özetleri, ✔️
Tam bu noktada kalktım bulaşıkları yıkayıp tezgahı, arkasını ve dolap kapaklarını sildim; biten makineyi boşaltıp kurutmaya attım. Kurutmaya atılmayan giysileri kurumları için evin muhtelif yerlerine serdim. Arya'nın okul pantolundaki leke çıkmamış, beyaz sabun ile çitileyip tekrar makineye attım. Listeye, listede olmayan işler ekleyip onları yapmakta üstüme yok. Böyle olunca o liste bitmiyor tabi.

Gün sonunda gelip listeyi güncellerim bir gelişme kaydedebilirsem. 

Cumartesi, Ekim 07, 2023

Hangi BEN?

İçimde birbirinin zıttı iki kadın var. Birinin yaptığını diğeri asla yapmaz. Birisi inanılmaz bencil ve umursamaz; diğeri en ufak bir sorumluluğunu zamanında tamamlayamamaktansa ölmeyi yeğler. Birinin özgüveni tavan, kendiyle barışık; diğeri kendinden nefret ediyor. Biri tutkulu, hırslı, hayata dört elle sarılmak istiyorum ; diğerinin içi geçmiş, kendini yolun sonunda sanıyor. Liste böyle uzayıp gidiyor ve bu iki kadın, içimde köşe kapmaca oynuyor. Baş köşeyi kim kaparsa onun dediği oluyor. Taa ki köşeyi kaptırana dek.

Kontrolü ele geçiren değişince öyle bir işkence başlıyor ki anlatmak mümkün değil. Biri diğerine "Nasıl yaparsın bunu?" diyor; diğeri "Sen nasıl yapmazsın?"... 


Ah Bu Ben - Mazhar Alanson

Çarşamba, Ekim 04, 2023

Bel Fıtığı Azabı

Çok yoruldum, çok canım yanıyor :(

Dayanılacak gibi değil diyeceğim ama dayanmaktan başka bir şey de gelmiyor elimden. 

11 yıldır bel fıtığım var. Son 1-2 yıldır çekilmez halde. Son çare algoloji bölümüne gidip fıtık içine ozon iğnesi yapılmasını önerdi doktor. Algoloji bölümü her hastanede yok ve direk randevu da alınamıyor. Bu yüzden geçen hafta çarşamba günü Trabzon'a gittim ve algoloji bölümü için sevk aldım. Dolmuş gibi küçük bir araçla gittim ve belim yolda iyice kötüleşti. O günden beri de iflah olmadı.

Pazartesi öğleden sonra tekrar Trabzon'a gittim. En son 6 ay önce çekildiğim için doktor yeni MR çekilmemi istedi; ayın 16'sında tahlil için kan vereceğim; 17sinde epidural enjeksiyon yapacak doktor. Bu ozon iğnesiden faklı bir tedaviymiş. Ozon iğnesinden çok umutluydum ama epidural enjeksiyonun uzun vadede kalıcı bir tedavi olacak mı bilemiyorum.

Ozon iğnesi fıtığın içine yapılıp fıtığın geri çekilmesini sağlıyor; epidural enjeksiyon ise fıtığın baskı yaptığı ve ağrıya sebep olan sinirleri uyuşturuyor anladığım kadarıyla. Bakalım belki de umduğumdan daha çok işe yarar.




Pazar, Ekim 01, 2023

Eylül Meydan Okuması #29 - #30

29- Hayattan en son neyi öğrendin?

Hımmm... Zor yerden gelmiş soru. Böyle çat deyince yeni öğrendiğim bir şey gelmedi aklıma ama... Yeni olmasa da hayattan öğrendiğim önemli şeylerden birisi kötüyü dillendirip çağırmamak gerektiği, tam aksine hep en iyiyi söyleyip iyi olacağına inanmanın işe yaradığı. Olumsuz olmanın kimseye bir faydası yok, olumlu olmanın da ekstra bir yükü yok. Kısacası olumsuz düşünüp henüz kötü bir şey olmadan can sıkmak yerine pozitif düşünüp bir çeşit Polyanna olmak daha iyi. 

30- En son dinlediğin podcast nedir?

Tabi ki Radyo Momentos :) Biriktirip haftasonu kahvaltıda keyifle dinliyoruz ailecek :) 

En son şu postunu dinlemişiz :)




Perşembe, Eylül 28, 2023

Eylül Meydan Okuması #28

28- Utanç verici bir anda arkadaşına nasıl yardım edersin?

Aklıma iki farklı olay geldi. Birisi biz kadınların aşina olduğu bir durum. Ayın malum günleri bazen sürpriz yapıp hiç beklenmedik zamanlarda gelebiliyor. Aslında bunda utanılacak bir durum yok, gayet insani bir durum ama bazen o durumda kalınca utanabiliyor insan ister istemez. Öyle zamanlar için çantamda ve okuldaki dolabımda her zaman yedek ped bulundururum ve sorun yaşayan öğrenci ya da öğretmen adına eve gidebilmesi için idareden izin alırım.

Aklıma gelen diğer bir olay hafif çakırkeyif olan bir arkadaşımızın dans figürlerini kamufle etmek için kendimizi sahneye atıp dikkat dağıtmaya çalıştığımız bir akşamdan kalma. Kadın kadına canlı müziğe gittiğimiz bir akşam içimizden biri biraz şuh dans figürleriyle diğer masaların dikkatini çekince hep beraber çevresini sarıp dikkat dağıtmıştık. Hatta yaşça büyüğümüz olan bir hocamız kendini kurban edip işi şakaya vuran abartılı dansıyla hepimizi güldürüp konuyu çoook tatlı bir şekilde halledivermişti.

Eğer utanç vericiden kasıt çok daha vahim bir mevzu ise, arkadaşımın yanında olup ona destek olmaya çalışırım. Hatasını söylerim ama onu yargılayıp yalnız bırakmam. Çünkü yalnız bırakılan kişi o hatadan dönecek gücü kendinde bulamaz. Uzaklaşmak yerine onu sarıp sarmalamak gerekir ki güçlü hissedip hatasından dönsün ve hatasının cezasını çekip kurtulsun.


Bruno Mars - Count On Me

Arkadaşlığın birbirine güvenmek olduğunu anlatan çok tarlı bir şarkı :) 


Çarşamba, Eylül 27, 2023

Eylül Meydan Okuması #26 - #27

26- Canın yansa bile doğruyu söylermisin?

Sadece kendi canım yanacaksa doğruyu söylerim ama doğruyu söylediğimde başkasının canı yanacaksa ve söylemek herhangi birşeyi değiştirmeyecekse bildiğim doğruyu kendime saklarım. 

"Konuşmadan önce düşün: Gereği var mı? Şefkat barındırıyor mu? Kimseyi incitebilir mi?" demiş Lao Tzu. Kesinlikle katılıyorum. Sırf vicdanımızı rahatlatmak, "Söyledim, benden günah gitti" demek için söylenmemeli bazı doğrular. 

Kısacası kendimiz için değil, karşımızdakinin iyiliği içinse mutlaka söylenmeli doğrular. Aksi takdirde susmak en iyisi. 


27- Uyuyamadığın zaman ne düşünürsün?

Offff... Virüs girmiş bilgisayar ekranı gibi bin tane pencere açılır zihnimde. Ne var ne yok gelir aklıma. Saçmalıklar denizinde yüzmeye başlarım. Pişmanlıklar gelir, kaçan fırsatlar gelir, özlemler gelir çöreklenir; ruhum sıkıştıkça sıkışır. Öyle zamanlarda 3 şeyden birini yaparım.

1 - Kalkıp enn sevdiğim; bakarken mutlu olduğum filmlerden/dizilerden birini izlerim.

2 - Enn sevdiğim kitaplardan birini açıp okurum sızana dek.

3- Enn sevdiğimin boynuna gömülür hüngür hüngür ağlarım. Uyayamıyorum, beni uyut derim; saçımı okşar, masal anlatır, uyutur beni sevdiğim.


"Kör Nokta" filmi enn sevdiklerimden biri :) 

Salı, Eylül 26, 2023

Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır

Yoruldum... 

Kimseden değil, kendimden. 

En zoru insanın kendini sev(e)memesi, değer gör(e)memesi...


Diva Yorgun - Melike Şahin

Pazartesi, Eylül 25, 2023

Eylül Meydan Okuması #25

25- Seni yüksek sesle ne güldürür?

Komedi filmi sevmediğimi ve gişe rekoru kıran komedi filmlerine hiç gülmediğimi hatta sinirden seyredemediğimi belirterek başlamak istedim nedense. Yani neye güldüğüm değil de neye gülmediğim çok net.

Fiziksel şakalara/esprilere gülmem; akıllıca yapılan esprilere gülerim. Mesela Cem Yılmaz'ın eski stand-up.larına çok gülerim. Artık eskisi kadar iyi değil. Soğuk espri/ dad joke/ pun jokes (kelime şakası) da severim. Durum komedilerine ve karikatürlere gülerim. Evrim de çok güldürür beni. Dayısı ile bir araya gelince espriler havada uçar; onlara çok gülerim hatta Arya'yı yine onlara çok güldüğüm bir günün gecesinde doğurdum :))

Şöyle atışmaları da çok severim :) 


Pazar, Eylül 24, 2023

Eylül Meydan Okuması #24

24- Nelere şükrediyorsun?

En başta "bugünün bir yarını var" bilinci ile varolduğuma ve kendimi kurtarmak için elimden geldiğince çok çalıştığıma şükrediyorum. Şimdiki çocuklarda bu bilinç yok, yarın ne olacağını asla düşünmüyorlar. Sanki sonsuza dek çocuk kalıp oyun oynayacaklar gibi geliyor onlara sanırım. Ya da bir mucize gerçekleşecek ve onlar hiç çabalamadıkları hâlde birden doktor, mühendis, avukat, Youtuber olup zengin olacaklar sanıyorlar. 

Evrim'le yolumuzun kesiştiğine şükrediyorum. Yer yüzünde %100 güvendiğim ve tastamam tanıdığım tek insan o. Kimse beni onun gördüğü gibi göremez, kimse onun sevdiği gibi sevemez, kimse bunca sene her deliliğime onun gibi sabırla katlanamaz. Kimseyi onun kadar tanıyamam, kimseye bu kadar güvenemem ve kimseyi onu sevdiğim gibi sevemem. Kimsenin yanında onun yanında olduğum kadar rahat ve güvende olamam. İyi ki var. 

Kızım için şükrediyorum. Sağlıklı, akıllı, sorumluluk sahibi. Zaman zaman beni delirtiyor ama hangi çocuk yapmıyor ki :) 

İşim için şükrediyorum. Öğretmen olmak zor, yorucu ve büyük bir sorumluk ama bir öğrencinin hayatına bile dokunabilmek iyi geliyor insana. 

Denize, güneşe, havaya, suya... Güzel geçen her güne, her an'a şükrediyorum.


Zaz - Je veux


Cumartesi, Eylül 23, 2023

Eylül Meydan Okuması #23

23- Yarın kendini daha iyi hissetmek için bugün ne yapabilirsin?

Temizlik yapabilirim ki bugün de öyle yaptım. Sabah erkenden kalkıp eşimle kahvaltı yaptım ve ardından ölümcül bel ağrımı hiçe sayıp temizlik yaptım çünkü yarın keyif günümüz olsun, yapılacak iş güç olmasın istiyorum. Eğer ev pis ise aklım temizlikte oluyor ve yaptığım diğer şeylerden maksimum keyif alamıyorum.

Yapabileceğim diğer şeyler şöyle:

  • Yemek yapmak, 
  • Tüm işleri bitirip erkenden uyuyup bir an önce yarın olmasını sağlamak, 
  • Yarın için gezme-tozma-coşma planları yapmak, 
  • "Şişede durduğu gibi durmuyor" mu acaba cidden kontrolü yapmak, 
  • Sevdiklerime sarılıp gerisini salla diyebilirim :) 



Şimdilik aklıma gelenler bunlar ama işbaşı düşünce daha yaratıcı çareler de bulunabilir :)) 

Cuma, Eylül 22, 2023

Eylül Meydan Okuması #22

22-Fobin var mı?

Lanet olsun ki var maalesef: Tripofobi. Uyarıyorum delikli şeylerden rahatsız oluyorsanız sakın Google'a yazıp araştırmayın. Oldu ki araştırdınız, karşınıza çıkan o görsellerin herbiri beni delirtecek kadar korkunç geliyor bana.

Keşke bu soru olmasaydı... 

Perşembe, Eylül 21, 2023

Eylül Meydan Okuması #20 - #21

20- İyi ki itiraz ettim dediğin bir konu var mı?

Keşke itiraz etmeseydim dediklerim daha çok. Delice itiraz edip değiştiremediğim şeylerin daha hayırlı sonuçlanması ile şaşırmışlığım ve her şerde bir hayır varmış sözüne gelmişliğim çok.

21-Şu an okuduğun kitaptan, dinlediğin şarkıdan, izlediğin filmden bir replik paylaşır mısın?

Bilmezdim senden önce bunu
Değmezdi o rüzgârları baharın
Aymazdım, ben toy bi' beşer idim
Öğrendim yüzünde




Işıklı sokaklarda el ele gezmek bir başka güzel :) 



Salı, Eylül 19, 2023

Eylül Meydan Okuması #19

19- Enerjinin sıfırlandığını anlarsan ne yaparsın?

Yorganı kafamdan yukarı çeker, yatağa gömülürüm. Mecbur olmadıkça da çıkmam.


Günün neşesi: Su terapisi :) 


Pazartesi, Eylül 18, 2023

Eylül Meydan Okuması #18

18- Söylemekten kaçındığın kelimeler var mı?

Bela okumam/okutmam. Döner dolaşır okuyana ulaşır diye düşünürüm. Başka da sakındığım kelime yok galiba ama son yıllarda olumsuzluk içeren cümleler yerine olumlu cümleler kurmaya çalışıyorum. Misal "Kazasız belasız gidin/gidelim" yerine "Sağsalim gidin/gidelim" demeye çalışıyorum. Ama alışkanlıklar hemen değişmiyor.


Pazar, Eylül 17, 2023

Eylül Meydan Okuması #17

17- Komşular roman karekteridirler, var mı böyle bir komşun? 

Hımmm. Şu anda yok ama çocukluğumda tüm komşularımız roman karakteri gibiydi. Lakaplarını yazsam bile yeter sanırım: "İmam'ın Ayşe, Aşçı'nın Ayşe, Büyük Ayşe, Küçük Ayşe, Ünzile'nin Emine, Badanacı Melahat, Pomak Osman...

Çıkmaz sokakta büyümenin kendine göre avantajları vardı çocukluğumda. Tüm sokak kocaman bir aile gibiydik. Soyadları değil de eş, meslek, nine, dede isimleri ile bilirdik komşularımızı. Sokağımızda bir sürü Ayşe vardı. Eşi aşçı olan Aşçı'nın Ayşe, eşi imam olan İmam'ın Ayşe; bekarlar için de çözüm var tabi :)) Büyük Ayşe (annemin küçük dayısının kızı), küçük Ayşe (annemin büyük dayısının kızı). Büyüğüne Ayşe teyze, küçüğüne Ayşe hala diyoruz biz kardeşimle :D 


Az önce çektim. Fırtına geliyor. 1

Cumartesi, Eylül 16, 2023

Eylül Meydan Okuması #16

16- Dostoyevski "Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!" der. Sizin alışamadığınız bir şey var mı?

Yok. Kesinlikle katılıyorum Dostoyevski'ye. İnsanın en büyük becerisi uyum sağlama becerisi. Her koşula ayak uydurup adapte oluyor ve hayatta kalıyor insan.

Cuma, Eylül 15, 2023

Eylül Meydan Okuması #14 - #15

14- Hiç kimsenin duymadığı kitaplar arasında en sevdiğiniz hangisidir?

Hiç kimsenin duymadığı kitap mı bilemiyorum ama aklıma Ayşe Acar'ın "Yüzyıl" serisi geldi. 1. ve 2. kitabı son kitaptan daha çok sevdiğimi hatırlıyorum. Türü bilimkurgu.  


15- Dünyanın en zor hissi nedir?

Handan'ın dediği gibi pişmanlık hissi sanırım. Çünkü yapılacak hiçbir şey yok. Olan olmuş, biten bitmiş ama kafanda boş boş dönüp duran keşkeler... 


Perşembe, Eylül 14, 2023

Anlaşılmamak kadar delirten bir şey yok!

O kadar kızgınım ki...

Offffffff...

Ben A diyorum, o B diyor. Ne desem önce savunmaya geçiyor. Sonra dediğimin tam tersini söyleyip saldırıyor. Olmayınca başından savmak için tamam, oldu, öyle olsun diye triplere giriyor. Asla dinleyip anlamak istemiyor. Delirmek üzereyim.

Belki de okul değiştirmekten başka çare kalmadı.

Çok üzgünüm. 

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Eylül Meydan Okuması #13

13- Bugün kendi çektiğin beğendiğin bir fotoyu paylaşırmısın?



Bugün çektiğim tek fotoğraf bu :) 

Pasta sevmeyen arkadaşınız varsa mum dilme konusunda yaratıcı olmanız gerekebilir :))


Bu da Cumartesi gününden beğendiğim bir foto :) 
Arkadaşımın yeni evinden günbatımı :) 


Salı, Eylül 12, 2023

Eylül Meydan Okuması #12

12-Karar verme sürecinde düşünceler mi? sezgiler mi?

Bu soruyu kafamda tam bir yere oturtamadım. Çünkü benim sezgilerimle düşüncelerim aynı doğrultuda oluyor ama ben yine de tam tersi yönde hareket edebiliyorum bazen. Yani karar verirken düşüncelerimi susturup duygularımla hareket ediyorum. Mantığım /sezgilerim /düşüncelerim  "YAPMAAAA!" diye bas bas bağırırken her şeyi kulak ardı edip en olmayacak şeyi yapıveriyorum bazen. Ama sözkonusu iş hayatımsa mantığım genelde ağır basıyor. 

Keşke kararlarımız objektif düşüncelere/gerçeklere dayansa ama çoğu zaman öyle olmuyor. Karar verirken beynimiz konuyla ilgili mevcut kaynaklarına yani geçmiş tecrübelere ve konuya dair bilgilere başvuruyor; daha önceki olaylarla bir benzerlik kurmaya çalışıyor. Eğer mevcut bilgiler ve tecrübelerin sonucu olumlu ise "Bu da olumlu olur" diye tahmin yürütüyor ve "Yapalım" kararı alıyor. Eğer mevcut bilgi ve tecrübeler olumsuz ise "Yapmayalım" diyor. 

Karar vermek pek de objektif bir süreç değil. Herkes kendi bilgisi ve tecrübesi doğrultusunda karar veriyor. Bazen de tüm bildiklerimize inat bile bile yanlış kararlar veriyoruz nedense. İnsan olmak böyle de ilginç işte! 

...

Ne olursa olsun insan önce kendini sevmeli. Bu sabah kendimi kalpli bir tostla sevdim, sardım sarmaladım :)



Pazartesi, Eylül 11, 2023

Eylül Meydan Okuması #10 - #11

10- Bloğunuzun başkaları tarafından okunduğunu bilmek size nasıl duygular yüklüyor?

Ben sevdiğim blogları okurken çok mutlu oluyorum. Birilerinin de benim blogumu okurken mutlu hissettiğini düşünmek bile inanılmaz mutlu ediyor beni :) 

11- Hayattaki en zor şey nedir?

Pişmanlıktır. İnsanın içi içini yer. Tam unuttum, geçti gitti derken hortlayıverir yeniden. "Keşke öyle yapsaydım" ya da "Böyle yapmasaydım" diye diye tüketir insan kendini. Kapılmamak lazım :)

Zorluk deyince ilk akla gelen bir sevdiğimizi kaybetmek ama insanoğlu canından can kaybetse de bir şekilde devam ediyor yaşamaya. Çok zor oluyor ama oluyor. Nefes alıp vermek reflex olmasaydı acıdan unutup ölebilirdik belki ama o da mümkün olmuyor. Yine de dilerim kimse zamansız ve beklenmedik kayıplar yaşamasın.

... 

Arya artık ortaokullu! Bugün yeni okulunda ilk günüydü; anlattığı kadarıyla gayet güzel geçmiş.


Tam uyanamamış Arya :)) 


 

Cumartesi, Eylül 09, 2023

Eylül Meydan Okuması #9

9- Bize bir nasihat vermenizi istesek?

Kimseye çok güvenmeyin ve kimseyi yaptıkları için yargılamayın. "Kimse işlemediği günahın masumu değildir" sözünü unutmayın. Her an, her şey olabilir. Herkes her şeyi yapma potansiyeline sahiptir. İnsan saf iyi ya da saf kötü değildir. Koşullar insana "Asla yapmam" dediği şeyleri çatır çatır yaptırabilir." Bu yüzden eşimizi, dostumuzu; akrabamızı, komşumuzu yaptıkları şeyler için eleştirirken durup bir nefes alalım ve neyi niye yapmış olabileceklerini aynı şeyler başımıza gelmeden bilemeyeceğimizi düşünelim.

... 

Pazartesi okullar açılıyor. 1 hafta önce çok hazırdım. Şu an çok yorgunum. Hayırlısı... 

Cuma, Eylül 08, 2023

Eylül Meydan Okuması #8

 8- Biri vardı değil mi "bu insan" olmanızı sağlayan kimdi o?

Biri yoktu, Hayat vardı. Annemin hastalığı, babamın teşhisi konmamış deliliği... Tek kurtuluş okuyup kendimi kurtarmaktı. Kurtardım kendimi. İlla biri demem gerekiyorsa BEN diyorum. BENDİM.

Öğretmenlerimin hakkını da teslim etmem gerek tabi ki. Özellikle birkaç öğretmenimin anlayışı, sevgisi, desteği olmasaydı hayat benim için daha da zor olurdu. 

...

Annem ameliyattan çıktı. Her şey yolundaymış. Bir diğer güzel haber Arya yaz boyu haftada 5 gün devam ettiği akıl oyunları, satranç ve kitap kulübünde örnek öğrenci seçildi. Gözlerim doldu kuzumun adını duyunca. Gururluyum.


Perşembe, Eylül 07, 2023

Eylül Meydan Okuması #7

Eylül Meydan okumasına devam... 

7- Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şey nedir?

Üstümde beyaz atlet ve şort, saçlarım kısa ama lüle lüle, başımda bir taç... Sokakta arkadaşlarımla oynayıp eve gelmişim, ufacık bahçede yer sofrasında karpuz, peynir, ekmek yiyoruz büyükannem, annem ve ben. 

...


Düne kadar her şey çok iyiydi. Dün annem düşüp dizini kırmış. O İstanbul'da biz Hopa'da... Hayat bazen... 

Çarşamba, Eylül 06, 2023

Eylül Meydan Okuması #5 ve #6

Maalesef 5.günü kaçırdım ama ikisi bir arada olsun bu seferlik :) 

5- Hangi film? Niçin?

Yine benim için tek cevabı olmayan bir soru. İlk aklıma gelenler:

  • Star Wars (ilk üçleme) 
  • Geleceğe Dönüş Serisi
  • Matrix
  • Kör Nokta (Sandra Bullock) 
  • Julie and Julia
  • 50 İlk Öpücük

Neden sorusunun cevabı hepsi için aynı: İzlerken kendimi iyi hissediyorum, derdim tasam dağılıyor, iyi geliyor :) 


6- Şunu görmeden/yapmadan ölmek istemem, dediğiniz şey nedir?

Sanırım çoğu anne-baba gibi kızımın büyüyüp kendi ayakları üzerinde bağımsızca durabildiğini, hayallerini gerçekleştirdiğini, mutlu ve güvende olduğunu görmeden ölmek istemem.

Eskiden olsa bu soruya çok başka cevaplar verirdim ama şu an hepsi çok manasız geliyor. 

Büyümek (?) ne ilginç!



Pazartesi, Eylül 04, 2023

Eylül Meydan Okuması #4

4- Kolleksiyon yaptığınız bir şey var mı?

Kızımla birlikte deniz kabuğu koleksiyonu yapıyoruz. Bir de eğer sayılırsa gittiğimiz yerlerden aldığımız magnetleri buzdolabımızın üstünde biriktiriyoruz :D

Küçükken silgi koleksiyonu yapmıştım ama bütün silgi değil. Küçücük, minnacık, kare kare kesilmiş, renk renk yepyeni silgilerden bahsediyorum :)) Tabi sonra bir gün annem hepsini atmıştı. Deniz kabuğu koleksiyonumuz yere göğe sığmayacak hâle geldikçe ben de annemi anlıyorum :))

... 

Misafirlerimizle gezmeye devam ediyoruz. Bugün Arhavi'deki Çifte Köprülere ve Mençuna Şelalesi'ne gittik. Bayıldık 😍





Pazar, Eylül 03, 2023

Eylül Meydan Okuması #3

Yüreğimin İklimi, Eylül için çok güzel sorular hazırlamış, 3.günden Merhaba!

3- En beğendiğiniz mimari eser? Neden?

Bir değil birkaç eser sayacağım izninizle :) Ama hepsinin mimarı aynı: Gaudi :) 

En sevdiklerim:

La Sagrada Familia

Casa Batlló

Casa Milà

Park Güel

Neden sorusunun cevabına gelirsek; hepsinin bir zihinden çıktığını anlamanın kolay oluşunu ve Gaudi'nin kendine has, eğlenceli, farklı mimari tarzını seviyorum. Umarım bir gün yakından göreceğim hepsini :)

... 

Bahsetmedin geçemeyeceğim; Eylül gelirken bize sevdiklerimizi de getirdi :) Dayımız ve yengemiz İstanbul'dan yola çıkıp başladıkları Karadeniz turunda bize de uğradılar. İnanılmaz kafa dengi ve çooook tatlılar ❤️ Dün hep birlikte Fındıklı'ya, Arılı deresine ve Çağlayan köyüne gittik. Dereye ve Çağlayan köyündeki köprüye bayıldılar. Şahane bir gündü. 





Bugün Borçka Karagöle' e gideceğiz. Ama önce dayımın şu an mutfakta keyifle hazırladığı menemeni yememiz gerek :) 

Cumartesi, Eylül 02, 2023

Eylül Meydan Okuması #2

Yüreğimin İklimi, Eylül için çok güzel sorular hazırlamış. 2. günden devam ediyoruz :) 


2- Doğa mı ? Şehir mi? Neden? 

Kesinlikle doğa! Nedenler saymakla bitmez. Doğa sakinlik, huzur, mutluluk demek benim için. 

Büyürken hayalim hep "büyük şehir"e gitmek, böylece evdeki sorunlardan kaçıp kurtulmaktı. Çok sonraları anladım ki nereye gidersen git kendini de götürdüğün için kaçamıyorsun. Çözüm kendimizi ve yaşadıklarımızı kabullenmekten geçiyor. Kendimizi kabullenmek için sakinleşmek; durmayı, dinlemeyi öğrenmek gerekiyor. Bunu yapmak için doğadan daha güzel bir yer yok.

En mutlu olduğum zamanları alt alta yazayım:

- Deniz kenarında kitabımı okuyup kahveli süt - evet sütlü kahve değil, kahveli süt - içtiğim zamanlar,


- Mayıs'tan Kasım'a kendimi denizin kollarına atıp yüzdüğüm, yorulunca sırt üstü yatıp masmavi göğü, yemyeşil dağları izlediğim zamanlar, 

- Dağ tepe gezdiğim, keçi gibi tırmandığım sonra da derelere dalıp kendimi suyun akışına bıraktığım muhteşem zamanlar, 


- Bisiklete bindiğim; rüzgarı yüzümde, saçlarımda, ruhumda hissettiğim anlar,

- Balkonumuzdan günbatımını izlediğim zamanlar, 



Saymakla bitmeyen bu zamanların ortak noktasını keşfetmek için alim olmaya gerek yok :D

Doğa beni mutlu ediyor!

Sizi ne mutlu ediyor? 

Cuma, Eylül 01, 2023

Eylül Meydan Okuması #1 - Hoş geldin Eylül :)

Yüreğimin İklimi, Eylül için çok güzel sorular hazırlamış. Ben de varım dedim :D

1- Kurtulmak isteyip kurtulamadığın alışkanlığın var mı?

Uyanır uyanmaz telefonu elime alıp saçma sapan uygulamalarda zaman kaybetmek :( Vazgeçmek için telefonu başka odaya bırakıyorum gece ama faydası olmuyor. Sabah telefonu alıp yatağa geri dönüyorum. Telefondan uygulamaları kaldırıyorum, bu kez de web adresinden giriyorum aynı uygulamalara. En iyi çözüm akıllı telefon kullanmayı bırakmak gibi geliyor ama o da çok zor çünkü hem kendi okulum hem de Arya'nın okul iletişimi için gerekli bazı uygulamalar :(

Yazımı bu aralar günde en az 3 kez dinlediğim bir şarkı ile kapatayım :)


Diva Yorgun - Melike Şahin 


Pazar, Ağustos 20, 2023

Yaslı Gittim, Şen Geldim :))

İlk kez bir tatilden kilo vermiş olarak geldim sevgili okur :)

Tatile çıkmadan önce 67.7 gösteren tartı - boyum 1.78 - tatil dönüşü 64 gösterdi! 3,5 kg erimiş sıcaktan :)))

Eve gelince kilolar da geri gelmesin diye 1 hafta şekersiz beslenmeye karar verdim ve ilk kez hiç zorlanmadan şekersiz bir hafta geçirdim. Sadece 2 kez soğuk su ile karıştırdığım az miktarda karadut özünden yapılmış meye suyundan içtim. Ne çikolata, ne tatlı, ne dondurma ne de paketli gıda tüketmedim. Onun dışında her zamanki gibi beslendim. Verdiğim kilonun hızlıca geri gelmesini engellediğimi düşünüyorum.

Şekersiz geçen 1 haftanın sonunda yavaş yavaş tekrar tatlı yemeye başladım çünkü bir ömür şekersiz / tatlısız yaşamak pek de keyifli olmaz benim için. Yiyorum dediğime bakmayın, abartmıyorum eskisi gibi. 1-2 kez mini dondurma yedim; bir de kendi yaptığım pankeklerden yedim. Henüz paket paket çikolata yememiş olmakla gurur duyuyorum desem yeridir :))



Kahvaltım hemen hemen her gün böyle


Üstümdeki takım Evrim'den doğum günü hediyem :) 


Dün gece sahildeydik.
Yıldızların altında yüzerken içime dolan mutluluğun tarifi yok 🥰

Sakin Kalabilmek

Bir süre önce olana bitene sinirlenmenin çok manasız olduğunu kabullenmiş ve olan biten şeyler karşısında sakinliğimi korumanın daha mantıkl...