Pazar, Mart 13, 2022

Son 3 yıl ve 13 Mart

3 yıl önce bugünlerde babam apandisit ameliyatına alınınca apar topar Manisa'ya gitmek zorunda kaldım ve hayatım o an itibariyle bir süreliğine raydan çıktı. Evrim vardiyalı çalıştığı için Arya birkaç gün sırayla arkadaşlarımızda kaldı, ben de babamla hastanede kaldım.

Babamı hastaneden eve getirmeden önceki gün evi hazırlamak için Çandarlı'ya geçtim, o gece kardeşim babamla kaldı. Ev berbat haldeydi ve temizlemek tüm günümü aldı. Her şey bittiğinde akşam olmuştu. Çok acıkmıştım ve yemek yapacak halim kalmamıştı. Dışarı çıktım, daha önce babamlarla gittiğimiz salaş bir restorana gitmeyi planlamıştım ama yorgunluktan mı dalgınlıktan mı bilmiyorum yanlış sokağa sapmışım. Kendimi sahilde buldum. Geri dönecek gücüm de kalmadığı için gözüme çarpan ilk balık restoranına oturdum. Izgara balık ve bir duble rakı söyledim. Aslında amacım bir tek söylemekti ama ağzımdan duble çıkınca geri de almadım. Yanlış yola saparak başladığım geceye yanlış sipariş vererek devam ediyordum. Siparişim gelene dek kitabımı okumaya çalıştım ama oturduğum masanın manzarası o kadar güzeldi ki bir süre sonra kitabı bırakıp düşüncelere daldım.

O gece o masada düşündüklerim sonraki 3 yılda yaptığım bir çok şeyin kaynağı oldu ve sanırım hayatımı tümüyle değiştirip derinden sarstı. 33 yaşındaydım ve hayattan beklentim alabileceğimin çok ötesindeydi. Yıllar önce annemin 41 yaşında ölmesiyle yüzleştiğim hayatın kısalığıyla, 1 yıl önce kanser olduğumda tekrar karşılaşmıştım. Şimdi de babam aniden ameliyata alınmıştı. "Her an her şey olabilir" düşüncesi zihnimi sarmış; hayal ettiğim, arzuladığım her şeyi çok geç olmadan yapma isteğiyle yanıp tutuşmaya başlamıştım. O gece aklımdan neler geçti neler... Sonraki birkaç gün kafamın içi dumanlı bir dağ gibiydi. Babam biraz ayaklanınca onu kardeşimle bırakıp eve döndüm ama giden Rüya ile dönen Rüya aynı değildi. 

Aşağıdaki fotoğrafı 13 Mart 2019'da, yani eve döndüğümün ertesi günü çektim.

 


Eve dönüş yolunda kendime dönmek için çok uğraştım. Ama başaramadım. 3 yıl sürecek bir boşluğa düştüğümü bilmiyordum başlarda. Kendimi dağlara tepelere, yollara, denize vurdum. Kim olduğumu, ne yaptığımı sorgulayıp durdum. Kızdım, bağırdım, çağırdım... İsyan ettim. Ağladım. Alıp başımı kaçmanın eşiğine kadar gelip gelip kaçamadım. Nefes almak için koştum, yüzdüm, araba sürdüm, kavga ettim, küstüm... Aklıma gelen her şeyi denedim. 

Bu 3 yıl içine bir de pandemi sığdı. Nasıl bir tesadüfse 13 Mart 2020'de ara verildi okullara. Yukarıdaki fotoğraftan tam 1 yıl sonra. Yılın yine aynı zamanı ve yine değişen, insanı alt üst eden koşullar... Koskoca bir yazı evde geçirdik. Tüm gün balkondaki salıncakta kitap okudum. Zorunlu olmadıkça içeri girmedim hatta bazı geceler salıncakta uyuyakaldım. Evde geçirdiğim upuzun zamanlar içine düştüğüm boşluğu büyüttü ilk zamanlarda. Sonra yavaş yavaş da olsa normalleşmeye başladı hayat. 8. sınıflara giriyor olmam başıma gelebilecek en iyi şeydi sanırım pandemi sürecinde çünkü uzaktan eğitimden kurtulan ilk gruba dahil oldum ve bu sayede evden çıkabildim. Ama yeterli değildi.

İşler bu okul yılının başında okulun tam zamanlı ve tam kapasiteli açılması ile biraz normalleşmeye başladı. Sömestr tatiliyle birlikte üzerimdeki ölü toprağından tamamen kurtuldum sanırım. Ankara seyahatim ve Arya ile anne-kız Erzurum gezimiz bana tahmin ettiğimden çok daha iyi geldi. 3 yıldır o kadar yorulmuş, nefes almaya çalışırken kendimi o kadar nefessiz bırakmışım ki... İşin ucunu bırakıp hayatın akışına kapılınca sorunsuz nefes alabildiği görmek şaşırtıcı olduğu kadar mucizevi de geldi bana :) Aslında çok normal olan bir şey biliyorum ama ben hasret kaldığım için bana mucize gibi geliyor :)

Geçen 3 yılda her şey nasıl değişmiş yeni yeni fark ediyorum. Hayatımızın ne kadar kolaylaştığını görmek için durup bakmam gerekiyormuş. 3 yıl önce zor olan her şey şimdi çok kolay. Hatta o zaman sorun olan şeylerin şu an esamesi bile okunmuyor. 3 yıl önce Mart'ta kaybettiğim nefes alma yetimi, 3 yıl sonra Mart gelmeden geri kazanmış olmak muhteşem :) 

Biliyorum orada bir yerlerde benim gibi nefes alamayan birileri daha var. Nefes almak da bisiklete binmek gibi, bir kez yapabildiysen yine yapabilirsin. Sadece denemelisin! 

18 yorum:

  1. Ne güzel:) Ben nefes almasını biliyorum Mrs. Kedi ama bazen hava kirliliği beni hasta ediyor:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hava kirliliğinden kendimizi sakınmak lazım Mr. Kaplan :) Tebdil-i mekanda ferahlık vardır, ara sıra başımızı ve sevdiğimizi alıp dağlara, yollara vuralım kendimizi. Dünyadan kopup taze nefesler alalım sonra yine döneriz gerçek dünyaya tazelenmiş ve acı gerçeklere hazır olarak :)

      Sil
  2. Çok etkili çok -iyi- insan yazısıydı. Sıcak başlayan gün iyi insan sıcağı ile öyle ısındı ki kulaklığımdaki şarkıya muhteşem bir fon oldu; yüzümde paha biçilmez, sevinçli bir tebessüm. Çok insandı yani yazın... Güzel insan!:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Sevgili Buraneros 🥰 Elimden geldiğince açık ve samimice yazmaya çalışıyorum ki olur da benim gibi kaybolan birileri denk gelirse çıkış yoluna ulaşsın, kendini yalnız ve umutsuz hissetmesin. Her şey geçiyor :)

      Sil
  3. Neler yaşanıyor, düştüğüm bu çukurdan çıkamam derken bir süre sonra kendini yüzeyde buluveriyorsun. işin tuhafı unutabiliyorsun da o zamanları. Hayat çok zorlayıcı ve biz insanlar sanırım sandığımızdan daha güçlüyüz.
    Yazın bana da iyi geldi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim iyi gelmesine 🤗🥰 Ne kadar güçlü olduğumuzun farkında değiliz çoğu zaman. İstersek ve inanırsak her düştüğümüzde ayağa kalkabiliriz. Uzun sürebilir ama sonsuza dek sürmesine izin vermemeliyiz :)

      Sil
  4. Çok harika bir yazıydı. Bazen insan durup bi anlayamıyor. İçinde bulunduğu durum sonsuza kadar sürecek sanıyor. Güzel bir gülümseme oldu bitirince yüzümde. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim yüzünde bir gülümseme bırakabildiğime 😊🥰 İçine düştüğümüz zorluklar elbet bitiyor bir gün. İçindeyken hiç bitmeyecek gibi geliyor ama bitiyor :)

      Sil
  5. hayat içinde tökezlediğimiz zamanlar oluyor hep, bazen daha uzun bazen daha kısa sürüyor. ama sonra şöyle doğrulup üst başı silkeleyip yola devam etmenin tadı paha biçilemez! sarılırım kocaman, küçük kız kardeşimmişcesine, sevgiyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkürler :) Ben de sarılıyorum sevgiyle 🤗🥰

      Sil
  6. Resmen hissederek okudum yazınızı. Bazı olaylar dönüm noktası. Bazı olaylar ise iyileşme sebebi. Yeniden iyileşmek ne güzel!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen çok kaptırıyoruz kendimizi, tek bir münferit olayın bizi dağıtmasına izin veriyoruz. Oysa her olaya/duruma aynı bakış açısıyla yaklaşmalıyız: "Bu da geçer, geçecek". Genel resimden çok sadece içinde olduğumuz ana odaklanıp günü atlatmaya çalışınca bir süre sonra genel resimdeki zorlukların üstesinden gelmek de kolaylaşıyor ilginç bir şekilde :)

      Sil
  7. Ah anneciğin ne kadar gençmiş öldüğünde, Allah rahmet eylesin. Ölüm ne kadar yakın aslında, her an her şey olabiliyor. evinde oturan, kimseyle görüşmeyen teyzem coronadan öldü tam 40 gün oldu. nereden nasıl aldı virüsü, herkes gibi nasıl atlatamadı bir türlü .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin de başınız sağ olsun. Ölüm bazen aniden alıveriyor sevdiklerimizi...

      Sil
  8. Ölümlüyüz! ama bir o kadar da hayatı anlamlı kılabiliyoruz yaptıklarımızla... neşe bizim içimizde her an parlamayı bekliyor. Paylaştıkların için kalpten teşekkürler <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürle Momentoscum <3 Benim için yaşamın anlamı "deneyimlemek" ve deneyimledikçe büyümek, değişmek, gelişmek ve deneyimlerimizi paylaşmak :)

      Sil
  9. her şey geçiyor hayat devam ediyor her şeye rağmen hayat güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatı tutmak ne mümkün! Güzel anların kıymetini bilmek lazım :)

      Sil

Akıp giden günler...

Ne yazacağımı bilmiyorum. Günler akıp gidiyor, ben de günlerle birlikte akıp gidiyorum.  Çırpınmıyorum bile. Arada yorulup ağlıyorum ama o d...