Cuma, Eylül 26, 2025

Bana öyle bir şey deyin ki...

Geçen hafta Instagram'da karşıma çıkan bir paylaşım vardı; aynı paylaşımı bir arkadaşım da görmüş ve bize geldiğinde sordu:

- "Eğer ben hafızamı kaybetmiş olsam, hatırlamam için bana benimle ilgili ne söylerdin?"

Ben, onun çok güçlü biri olduğunu, zorlukların üstesinden geldiğini, kimseye pabuç bırakmayan biri olduğunu hatırlatacağımı söyledim. Muhabbetin devamında eğer ben hafızamı kaybetsem, onlar neler diyeceklerini söylediler. Arkadaşım da eşi de espriyle karışık beni bana fiziksel hastalıklarım, ağrılarım sızılarım ile hatırlacaklarını söylediler gülerek. O an çok takılmadım, "Hafızayı kaybedince ağrılar sızılar kaybolmaz muhtemelen yani onları hatırlatmanıza pek gerek olmaz, zaten yine ağrı sızı hissederim bence" deyip gülüp geçtim.

Ertesi gün, yolda ortak bir arkadaşımıza rastladım. "Ay seni görünce aklıma fıtığım geliyor" dedi gülerek. Kullandığı ilaçlardan bahsetti, benim nasıl olduğumu sordu. Geçen yıla göre epeyce iyi olduğumu söyledim. 

Olanlar beni düşündürdü.

Hastalıkların beni tanımlayan bir şeye dönüşmüş olmasına, insanların beni görünce akıllarına ilk olarak "hastalık", "ağrı sızı" geliyor oluşuna üzüldüm. Demek ki çok ağlanmışım arkadaşlarıma... 

Dün de çok sevdiğim iki arkadaşımla karşılaştım. Öpüştük koklaştık, karşılıklı iltifatlar havada uçtu :) İyi göründüğümü, gençleşmiş olduğumu söylediler. "Maşallah belin daha iyi herhalde. Ne güzel, hep iyi ol!" dediler.

Hâlâ eğilip çorap ve ayakkabı giyemiyorum. Ya Evrim giydiriyor ya da ben ayağımı dizden büküp yana çevirip değişik bir yöntemle giyiyorum. Sabahları yüzümü ancak squat pozisyonunda yıkıyabiliyorum ama her şeye rağmen geçen yıldan beri katettiğim yol yadsınamaz. 

Bir sürü farklı rahatsızlığımın içinde bir şekilde nefes alıp yaşamaya devam ediyor oluşuma, haftada 3 gün gittiğim fizyoterapist eşliğinde birebir pilates seanslarının belimi güçlendiriyor oluşuna, geceleri ağrıdan uyuyamadığım, sabaha dek yatakta kıvrandığım günlerin geride kalmış olmasına şükrediyorum. 

Günlük hayatımı çok etkileyen diğer hastalığım IBS için, Kasım'daki endoskopi - kolonoskopi sonrası daha işe yarar bir tedavi planı çizilebilirse daha iyi olacağım günler olacak umarım. 

Umutluyum :) 




Dün Arya ile çorba, yemek, pilav ve salata yaptık :) 

Çarşamba, Eylül 24, 2025

Günlük Rutin - Eylül 2025

Canım Ceren yazmış kendi günlük rutinini ve sonunda hadi sen de yazsana demiş :)

Haftaiçi

06.55 Alarmsız, organik uyanış :)) 

07.00 Yataktan kalkış - Arya'yı uyandırma (Gerçi Arya artık benden önce uyanıyor :) 

07.00 - 07.30 Kahvaltı

07.30 - 08.00 Okula hazırlık

08.00 Evden çıkış

08.30 Ders başlangıcı

Pzt - Çrş - Prş. 12.00 Okuldan çıkış

12.30 Latte ile yürüyüş  / Salı-Cuma Arya çıkarıyor yürüyüşe 

Salı - Cuma 15.10 Okuldan çıkış

Pzt - Salı 16.00 / Cuma 18.00 Reformer Pilates

17.00 Eve dönüş - Duş - Yemek hazırlığı 

19.00 - 19.30 Akşam yemeği

20.00 Dizi / Film / Oyun

21.00 Arya ile kitap saati

00.00 Uyku

*Genelde haftada bir gün okul çıkışı kızlarla cafeye gidiyoruz. O günlerde evde yemek hazırlamıyorum ve genelde dışarıda yiyoruz :D


Hafta sonları biraz farklı tabi :) 

06.55 Yine otomatik uyanış ama bu kez 10'a kadar yatakta yuvarlanmaca

10.00 Yataktan çıkıp ailece kahvaltı hazırlama 

Ekmek almak ve masayı kurmak Arya'da, peynirler ve sucuk Evrim'de, duruma göre tavada yumurta / pancake / yumurtalı ekmek / patates vs. yani sıcaklar bende :)) 

Kahvaltı sonrası:

Cumartesi: Evrim'le birlikte haftalık alışveriş

Alışveriş sonrası günlük ve haftalık yemek hazırlığı

Akşam: Ailece oyun - Benim favorim Trivial Pursuit ama Arya'nın favorisi Cluedo ve Monopoly :)) Evrim hepsinde iyi :) 

Pazar: Temizlik - Çamaşır - Çamaşır - Çamaşır - Çamaş... 

Arya için mısır patlatmaca ve ailece film keyfi :) 

Uyumadan önce kitap keyfi :) 


Son zamanlarda bu rutine tüm boşluklarda Latte ile yürüyüş ve oynaşmaca gibi keyifli maddeler de  eklendi :)) 


Üç aşağı beş yukarı böyle bir rutinde yuvarlanıp gidiyorum :)

Bugün rutini kırıp denize geldim. Su o kadar güzel ki girince çıkmak istemedim :)







Pazar, Eylül 21, 2025

Bir Deli Kuçu

Latte evimize geleli bugün tam 10 gün oldu :) 



Latte henüz 8 aylık; 
geceleri yalnız uyurken biraz korkuyor. 
O yüzden ona peluş bir uyku arkadaşı aldım :) 


Kızımla sabah yürüyüşlerimiz pek keyifli 🥰🧿



Latte kızım, yeni tasması ve isimliği ile pek güzel 💗💜🧿



Nereye otursam gelip ayağımın dibine yatıyor 💛🧡🤎🖤


Böyle dayanıyor ayağıma ve uyuyor.  
Ayağımı çekince patisi ile tutup sarılıyor 😄 
🧿💛🧿🧡🧿🤎🧿🖤🧿


Pazar, Eylül 14, 2025

Hayatın Amacı

Herkes kendine en az bir kez sormuştur sanırım: "Ben burda ne yapıyorum? Ne için yaşıyorum? Amacım ne?

Benim cevabım basit: Mutlu olmak!

Kastettiğim şey öyle 7/24 süren sonsuz mutluluk değil; mümkün oldukça çok mutlu an'a sahip olmak, mutlu olduğum anların diğer anlardan fazla olması :) Yaşam amacım bu!

Dünyayı değiştirmek, iz bırakmak, büyük(?) insan olmak gibi amaçlarım yok. Mikro hayatımda sevdiğim insanları mutlu edebilirsem, onlara faydam dokunursa ben de mutlu oluyorum. Ötesi için enerjimi harcamaya gönüllü değilim. Hem zaten herkes kapısının önünü süpürse dünya tertemiz olmaz mı? Yani demem o ki, herkes mikro hayatında kendinin ve yakın çevresinin mutluluğu için yaşasa - tabi ki başkalarının sınırlarını ve haklarını ihlâl etmeden - dünya çok daha mutlu bir yer olmaz mı?

Bence insanı en çok mutsuz eden şey o büyük büyük hayatın anlamı ve yaşam amacı arayışları, bulamayışlar, buldum sanıp varamayışlar, varınca sil baştan boşlukta hissedişler... Oysa hayatın anlamına ya da yaşam amacına odaklanmak yerine; içinde olduğumuz hayata, ufak mutluluklara, sağlığımıza, sevdiklerimize, yapmaktan keyif aldığımız mini minnacık şeylere odaklanıp her an'a kıymet vererek mutlu olmak çok daha kolay. 

Şimdi içinden "N'apalım? Her daim kolaya mı kaçalım? Zor olanı seçip daha büyük şeyler başarmayalım mı?" diyenler olacak. Bu tabi ki bir tercih meselesi. Ben şahsen zor olanı seçip büyük şeyler başarmak istemiyorum. Yukarıda da yazdığım gibi ben sadece mutlu hissettiğim anlar mümkün oldukça çok olsun istiyorum :) 

Zamanımın %80'inde zorlanıp %20'sinde mutlu olmak yerine hedefim %80 mutluluk, %10 stabil, %10 (hatta mümkünse daha az :) mutsuzluk gibi bir oran yakalamak :)) Ama tabi isteyen kendini istediği kadar zorlayıp hayatın anlamını arayabilir, kendine büyük bir yaşam amacı seçebilir ve o yolda ilerleyebilir. Dedim ya benimkisi tamamen kişisel bir tercih :) 

Ben mutlu olduğum yerde, popüler tabirle "konfor alanımda" kalmak istiyorum. Gayet rahat ve huzurluyken durduk yere konfor alanımdan çıkıp kendimi zorlamam gerektiği konusunda ikna olabileceğimi pek sanmıyorum :)) 

Kırka bir kala ne istediğimi, nelerden hoşlandığımı, neyle mutlu olduğumu biliyorum ve bunun için Hayat'a müteşekkirim. 

Okulda öğrencilere ulaşabilmek, bir şeyler öğretebilmek, evde kızıma rehberlik ve yol arkadaşlığı edebilmek, eşimle bir şeyler izlemek, yürüyüşe, yolculuğa çıkmak, yüzmek, kitap okumak, sevdiğim yemekleri yemek, yeni yerler görmek... Her biri içimi mutlulukla ve huzurla dolduran şeyler :) 

Bugünün mutluluk anlarından bazılarını şuracığa bırakayım :) 🧿🧿🧿



🧿🧿🧿
 

🧿🧿🧿


🧿🧿🧿


🧿🧿🧿


Bir avuç renk cümbüşü, bir avuç mutluluk :) 

Instagram'da takip ettiğim, ata tohumu kullanımını yaygınlaştırmaya çalışan hesap sahibinin paylaştığı bu fotoğraf Arya'yla yüzümüzü gülümsetip bizi mutlu etti :) 

... 



Cumartesi, Eylül 13, 2025

Misafir

Şu an evde bir misafirimiz var. Adı Latte :)



Latte, Sibirya Kurdu kırması yani yarı-Husky bir dişi :) 



Evrim eve getirince yıkayıp paklamış; 
evdeki ilk gecesini misafir odasında geçirdi Latte kızımız :) 
... 

Latte, geçen kış henüz bebekken sokağımızda görüp aşık olduğumuz bir köpek. Şu an tahminen 8 aylık civarı. Bugün kısırlaştırılacak. Kısırlaştırma sonrası 1 hafta kadar evde kalması gerekiyor. Sonrasını bilemiyorum.

Köpek sahibi olmak Evrim'in çocukluk hayali, Arya da küçüklüğünden beri evcil bir hayvan besleyelim diye yalvarıyor. 

Arya küçükken yavru bir kediyi eve almayı çok istedik ama benim kedi alerjim olduğu için alerji hapı istemeye gittiğim doktor izin vermedi. Alerji hapının geçici durumlarda işe yaradığını, evde kedi beslersek uzun vadede alerjik astım olabileceğimi söyledi. İyi ki de öyle deyip bizi vazgeçirmiş. Daha sonra Hopa'ya taşındığımızda Arya alerjik astım oldu ve biz çok zor zamanlar geçirdik.

Ezelden beri "Hadi kedi olmuyor ama bari köpeği kabul et!" diye baskı yapıyorlar baba-kız. Evde köpek beslemeye karşı çıkışımın birçok sebebi var. Bakımı sorumluluk gerektiren zor bir iş. Yemesi, tuvalet, yürüyüşü, banyosu, tüyleri... Daha da büyük sorun koku mevzusu... 

Evcil hayvan beslenen evlerde bir koku sorunu oluyor maalesef. Kapı açılır açılmaz içeriden sıcak, buram buram bir nem ve hayvan kokusu geliyor burnuma. Başkaları hissetmiyor belki ama benim burnum hassas. Ben çoğu parfümü de koklayamam ve parfüm olan ortamda duramam. Yani iyi ya da kötü fark etmiyor, bazı kokular bana aşırı ağır geliyor.

Yukarıda yazdığım her şeye rağmen Latte, onu gördüğüm ilk an kalbime sızdı. İlk görüşte aşk gibi bir şey :)) O günden itibaren acaba sahiplensek mi diye ciddi ciddi düşünüp durduğum ilk köpek Latte. Bu bir haftalık nekahat süresi bizim için de bir deneme süreci. Evrim ve Arya tüm sorumluluğu alırlarsa ve ben de kokuya bağışıklık kazanabilirsem belki Latte'nin kalıcı yuvası olmayı düşünebiliriz.

Bakalım 🙂



Pazar, Eylül 07, 2025

Güze Yaraşır Verimli Bir Pazar Günü

Sonbaharı seviyorum.

Hava bir parça serinlese de denize girmeye devam edebilmemin güzü sevmemde katkısı olduğundan eminim :) 





Eskiden yaz bitiyor diye çok üzülürdüm ama son 4 - 5 senedir güz gelince huzur buluyorum. Yazın koşturmacası bitiyor; yerini serinlik, sakinlik, düzen alıyor. 




Bugün okul öncesi son gün olduğu için yarım işlerimi toparlayıp son hazırlıkları tamamladım. Kış için barbunya ayıkladım, fırında karnıyarıklık patlıcan kızartıp buzluğa attım, mısır ayıklayıp paketledim, Arya'nın öğle yemekleri için sandviç hazırladım sonra da dolabındaki eşyaları ayıkladım, küçülenleri vermek üzere paketledim. 

Sıra kendimde :) Oje sürüp yarın için ilk güne uygun eğlenceli bir ilk ders planı hazırlayacağım :) 

Tüm öğretmen meslektaşlarıma ve tüm öğrencilere verimli ve keyifli bir eğitim - öğretim yılı diliyorum 🤗







Cumartesi, Eylül 06, 2025

Eylül

Seminer haftamız bitti, Pazartesi ziller öğrenciler içi in çalacak :) 

Bugün Arya, Artvin'de hazırlık maçında; Evrim, İstanbul'da aile ziyaretinde yani yalnızım. Kendimi sahile attım :)


Bir(a)mos :)) 

3 gecedir koltukta sızıyorum. Evrim yokken yatak odasında uyuyamadım nedense. Sabahları da erkenden - 5 ve 5.45 - uyandım hep. Evrim bu gece geliyor çok şükür.

Henüz ders programım belli değil ama Pzt sabahı anestezi uzmanı ile görüşeceğim; onay verirse genel cerrah endoskopi - kolonoskopi tarihi verecek. Sonra okula dönüp yeni eğitim - öğretim yılına başlayacağım :)

Hevesli ve heyecanlıyım 🤗🧿

Umarım bu halimi koruyup çoğaltarak güzel bir yıl geçiririm öğrencilerimle :)

Bugünlük bu kadar 😃🙋🏻‍♀️

... 


Update: Az önce saç derimden arı soktu!!! Yok böyle bir şey gerçekten!!! Elimi attım ve arıyı silkeledim, iğnesi de elime geldi saçlarımın içinden!!! Daha önce çok kez arı soktu ama hiç kafamdan olmamıştı. Şoktayım 😱



Çarşamba, Eylül 03, 2025

Yok böyle şans!

Zorlu bir gündü. 

Sabah duşta elimden kayan duş jelini yakalamaya çalışırken dizimi musluğa çarptım. Sonra o acıyla giyineyim edeyim derken okula geç kaldım.

Okulda kurul toplantısı vardı ki maşallah sorunsuz geçti denilebilir. Okuldan apar topar çıkıp Rize'ye gittim. Diş kaplaması için beşinci kez gittim ama öncekilerde hep Evrim götürmüştü. Bu kez mecburen yalnız gittim. 

Giderken bir yağmur başladı anlatamam. Silecekler yetişemiyor, göz gözü görmüyor. Randevuma 5dk kala varıp arabayı AVM otoparkına bıraktım ve oradan hastaneye yürüdüm. Bir miktar ıslandım, ayaklarım dereye girip çıkmış gibi oldu.

Hastaneden çıktığımda yağmur seviye atlamıştı. AVM'ye dönene kadar delice ıslandım. Vardığımda her yerimden şakır şakır sular damlıyordu. O şekilde arabaya binip 1,5 saat yol gitmem mümkün olmadığı için gidip kendime kıyafet aldım. Hazır başlamışken Arya'ya da bir şeyler aldım; ordan markete geçtim; market alışverişimi de yapıp yola öyle çıktım.

Yaradan halime acımış olacak ki şehir içinden çıkana dek yağmur önümü, sağımı solumu görmeme izin verdi. Transit yola çıktığım gibi görüş mesafem neredeyse sıfıra indi. Öndeki aracın ışıklarını takip ede ede ilerledim ama bazı anlarda korkudan çığlık attığım oldu. Bir ara sollama yapan bir aracın tekerinden sıçrayan su kütlesi büyük bir gürültü ve şiddetle ön cama çarpıp aklımı aldı. Direksiyona yapışıp yavaşça frene bastım. Halihazırda çok yavaş ve tetikte gittiğim için sorun olmadı ama yine de anlık korktum.

Hopa'ya geldiğimde yağmur tüm hızıyla devam ediyordu. Arya'yı voleybol kursundan alıp eve öyle geçmeye karar verdim. Şu an spor salonunun önünde bekliyorum. Şükür yağmur biraz azaldı yazıyordum ki yine bir anda şiddetlendi. 

... 

Yine de şanslıyım ki sağsalim geldim onca yolu. Bir de ne zamandır canım incir istiyordu ama Hopa'da bulamamıştım, hastanenin köşesinde seyyar satıcıda görünce hemen aldım :)

Şu an evdeyiz. Sıcacık çorba eşliğinde yazıyorum bu son satırları :)

Evim, evim, güzel evim :)


🧿🥰🧿🥰🧿🥰🧿🥰🧿🥰🧿🥰🧿🥰🧿🥰🧿🥰

Bana öyle bir şey deyin ki...

Geçen hafta Instagram'da karşıma çıkan bir paylaşım vardı; aynı paylaşımı bir arkadaşım da görmüş ve bize geldiğinde sordu: - "Eğer...