Salı, Ocak 20, 2009

Acıbadem'in 3 Atlısı

Oktay, Volkan ve Berkay'a...

Arkadaşlar hayatımızdaki en önemli sığınaklar sanırım. En kötü anımda kaçıp saklanacak bir yer aradığımda aklıma ilk gelen kişi en güvenli sığınak benim için. Şanslıysanız birden fazla güvenilir sığınağınız vardır ve seçim yapmak zordur. Benim de birden fazla sığınağım var ve bunun için Tanrı'ya minnettarım.

Yataktan bile çıkmak istemediğim ama yalnız da kalmak istemediğim zamanlarda Acıbadem'e kaçıp 3 arkadaşımın birlikte yaşadığı eve saklanıyorum tam da şu an olduğu gibi. Evde kimse bana misafir gibi davranmıyor, sanki evde yaşayan 4. kişiyim. Ne kadar kalacağımı sormuyorlar; neden geldiğimi sormuyorlar; sadece kapıda karşılayıp kocaman gülümsemelerle sarılıp "Hoşgeldin" diyorlar. Tüm kaprislerime katlanıyorlar ki bunların içinde odalarını işgal etmem, onlar ders çalışırlarken çok sıkılıp beni gezdirmelerini istemem, televizyon izlerken sürekli yorum yapıp konuşmam, hepimizin ilk defa izlediği bir filmin neredeyse her sahnesinde "eee şimdi n'olcak?, niye böyle dedi?, nereye gidiyor?" gibi saçma sorular sormam ve daha bir sürü çatlaklık var.

Hayatımın büyük kısmını Acıbadem'de geçiriyorum şu sıralar. Hayattan kaçıp buraya sığınıyorum. Çünkü kendimi kötü hissettiğim bazı zamanlarda ne kadar istesem de herşeyi anlatıp rahat rahat ağlayamıyorum. Birilerinin soru sorup anlamaya çalışmasına bile katlanamıyorum. Arkadaşlar iyi ve kötü günde mutluluğu ya da üzüntüyü paylaşmak içindir ama bunun için illa ki oturup konuşmak gerekmez. Çoğu zaman tek istediğim sevdiğim ve güvendiğim birinin yanında oturmak ve içimden geldiği gibi ağlayabilmek. Böyle zamanlarda Volkan'ın "Dokunayım ağla sen" demesi inanılmaz komik ve bir o kadar rahatlatıcı.

3 arkadaşımın da farklı tarzları var. Hiçbiri moralim bozukken ya da ağlarken ne olduğunu anlatmam için beni zorlamaz ama anlattığımda da mutlaka dinleyip destek olurlar. Oktay'la çoğu sorunlu konuda hallerimiz birbirine benzer ve biliyorum ki beni mutlaka anlar. Volkan, çorba içerken bir anda durup dururken ağlamaya başlamama ve çorbayı içmeye devam etmeme sadece "Hem ağlarım hem içerim diyosun..." diyerek tepki veriyor. Kendimi daha normal hissetmemi sağlıyor çoğu zaman. Berkay ise işin eğlenceli kısmı. Kafamın en bozuk olduğu anlarda bile bilinçli olarak uğraşmadan beni güldürmeyi başarır. Bazen canım ne kadar sıkkın olursa olsun onu görmek bile gülümsetebiliyor beni. Benim gözümdeki imajı o kadar pozitif ki bulaşıyor bana da ister istemez.

Kendimi şanslı hissediyorum. Tüm saçmalıklarıma katlanan ve kendimi iyi hissetmemi sağlayan 3 tane harika arkadaşım var. Ama bir sorun var: birgün hamile kalırsam hepsinin 9 aylığına yurtdışına kaçmak istemesi. Normal halimle yaptığım garipliklere katlanabildikleri ama hamile bir Rüya fikrine bile katlanamadıkları anlaşılmıştır sanırım:) Yine de 3'ünü de çok seviyorum ve biliyorum ki onlar da beni seviyor yoksa bana bu kadar uzun süre katlanamazlardı:)

2 yorum:

Kısacık da olsa gitmek...

Gittim. Döndüm. Bugün kısacık bir doğa gezisi yaptık sonunda. Sonbaharın renklerini ucundan yakaladık. Gittiğimiz mekanın adı "Odun Ate...