Cuma, Eylül 09, 2022

Çok Gezen mi, Çok Okuyan mı?


Sizce çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?

Eskiden olsa ben "Çok okuyan bilir" derdim ama son yıllardaki tecrübelerime dayanarak çok gezenin daha çok bildiğine eminim. Okuldayken deniz sularının tuzluluk oranının kuzeye gittikçe azaldığını öğrettiler hepimize ama kaçımızın aklında kaldı acaba? Sınavda sorulunca kaçımız doğru cevap verdik? Oysa şimdi hem Akdeniz'de hem Karadeniz'de yüzmüş biri olarak çok iyi biliyorum ki kuzeyde deniz neredeyse tuzsuz. Tatlı suyun kaldırma gücünün daha az olduğunu da yine okulda öğrenmiştik ama ne zaman ki gölde yüzdüm ve çılgınca yoruldum anladım ki tuzlu suyun kaldırma gücü daha fazla. Sebebi de tuzlu suyun yoğunluğunun daha fazla olması. Ama işte zamanında bunlar ezberlememiz gereken soyut bilgilerken kendim deneyimledikçe somut anılara dönüştü. Soyut bir bilgiyi hatırlamak mı daha kolay yoksa kendi anılarımızı, deneyimlerimizi hatırlamak mı? Benzer karşılaştırmaları ezbere öğrendiğimiz ve kendi deneyimlediğimiz her bilgi her durum için kullanabiliriz bence. 

Çocukluğumdan beri çok kitap okudum - okuyorum - ama durup sorsanız çoğunun ne anlattığını hatırlamam hatta bazen okuyup okumadığımdan bile emin olamam. Ama gidip gördüğüm bir yeri, yediğim bir yemeği, gezdiğim bir müzede edindiğim bilgileri unutmuyorum. Şöyle bir düşününce şıp diye hatırlıyorum. Mesela okulda hangi bölgemizde ne yetişir, hangi ilimizin nesi meşhurdur öğrendik değil mi? Hiç gitmediğiniz bir ili sorsam şimdi size: Mesela Bartın, Bartın'da ne yetişir? Ben cevabı bilmiyorum. Hopa'ya gelmeden önce burada kendiliğinden her yerde çılgınca portakal, mandalina, greyfurt yetiştiğini de bilmiyordum. Hopa'da atmaca kültürünün, atmaca avının çok önemli -adeta bir tutku - olduğunu da bilmiyordum. Sonra Erzurum'da olduğu gibi Artvin genelinde de Cağ Kebap'ın çok sevildiğine ve yapıldığına bir yerde denk gelip de okuyarak öğrenebileceğimi sanmıyorum. 

Egeli olduğum, denizle haşır neşir büyüdüğüm için denizi olmayan bir yeri sevebileceğimi de kitaplardan okuyarak bilemezdim ama Ankara'yı sevdim gezip görünce. Sevdiğim yerler olduğu gibi çok seveceğimi sanıp hayal kırıklığına uğradığım yerler de oldu. Yunan Adaları ile ilgili o kadar çok şey duyup okumuştum ki... Evrim'le gittiğimizde aşık olacağımızı sanıyordum ama hiç öyle olmadı. Bizim kıyılarımız, koylarımız, kasabalarımız bin basar o adalara. Yunan Adalarının tüm cazibesi, mavi-beyaz makyajda ve büyük bir reklam ve pazarlamacılık çalışmasında yatıyor. Bizim kıyılarımızı temizleyip boyayalım mavi-beyaza, sokakları temizleyelim, esnafı biraz eğitelim; "Yunan Adaları da neymiş? Peh!" dedirtmezsek dünya aleme ben de bir şey bilmiyorum derim.

Bu yaz Harbiye Askeri Müzesi'ni gezerken tüylerimizin diken diken olduğu anlar yaşadık. Herhangi bir ders kitabı bize o hissi o kadar canlı yaşatabilir miydi bilemiyorum. O müzeyi gezip de duygulanmamak, tarihimizi öğrenmemek mümkün değilmiş gibi geldi bize. Al bu kitabı oku öğren denilen öğrenci mi öğrenir, gel beraber şu müzeyi gezelim denilen öğrenci mi? Askeri müzede yaşadığımıza benzer bir tecrübeyi daha önce gezdiğim tüm müzelerde yaşadım. Yıllarca sınıfta anlatılan beni müzeleri gezdiğim kısıtlı sürede gördüklerim kadar etkileyememişti demek ki. Tabi bunda ders kitaplarının fazlasıyla ezbere dayalı bilgilerden oluşmasının da etkisi var. 

Sonuç olarak "Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?" sorusuna kendi açımdan baktığımda gezerek öğrendiklerimin okuyarak öğrendiklerimden daha çok ve daha kalıcı olduğunu söyleyebilirim. Okumak tabi ki önemli ama yaparak-yaşayarak öğrenmenin değerinin yadsınamayacak kadar büyük olduğunu da göz ardı etmeyelim. 

Keşke Dünya'yı hatta tüm evreni daha çok keşfetme ve birebir deneyimleme imkanımız olsa. 


31 yorum:

  1. Okuduklarımızı hemen görme imkanımız olsa, muhtemelen daha da akılda kalıcı olur:) Ama okuduklarımızın havada kaldığı konusunda sonuna kadar sizinle hem fikirim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle okuduklarımızı hemen yerinde görmek ya da gündelik hayatta pratiğe dökmek öğrenmelerini kalıcı olması için çok faydalı hatta şart desek yalan olmaz. Keşke imkan olsa hep öyle yapılsa.

      Sil
  2. Merhabalar.
    Her zaman çok gezen çok okuyandan daha iyi bilir. Bir kitapta tasvir edilen bir yeri görerek daha iyi bilir ve anlarsınız. Ancak burada şöyle önemli bir noktayı da göz ardı etmemek gerekir. Herkes aynı şeyi aynı ayar ve ölçüde göremez.
    Okullarda münazara konusu olan söylemlerden birini blog sayfanıza taşıyarak bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Herkesin her şeyi aynı ölçüde göremediği konusunda hemfikirim sizinle. Bakış açısı ve geçmiş yaşantılar çok önemli. Görmek için öğrenmek için istekli ve açık fikirli olmak gerek. Aynı yeri gezen iki kişi aynı şeyleri öğrenir diyemeyiz. Selamlar, saygılar :)

      Sil
  3. Merhabalar.
    Yunan adaları ile bizim kıyılarımız arasında kurduğunuz ilinti çok doğru. Makyajda ve reklamda çok iş var. Hani biz de Kayserilerle ilgili meşhur bir söylem vardır. "Kayserili anasını boyar pudralar babasına tekrar satar" diye. Yunanlıların yaptıklarının bizim Kayserilerden bir farkı yoktur. Bir yeri cennet kılan biraz da o yörenin insanlarına bağlıdır.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle Yunanlar Kayserililer ile yarışabilirler makyaj ve reklam konusunda Recep Bey :) Ama turizm konusunda hâlâ bizim onlardan öğrenmemiz gerekenler var gibi.

      Sil
  4. Evet haklısın yazıyı okuyunca siz haklısınız gibi bir yere araştırma yaparak gidince orada ne olduğunu yaşayarak öğreniyorsun. O zaman bilginin kullanılması gerekir. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bilgi kullanıldıkça daha somut ve daha kalıcı oluyor :) Sevgiler :)

      Sil
  5. Yeni dönem eğitimde de sanırım bu dediğini uyguluyorlar çünkü yeni tip çocuklar okuyarak ya da duyarak değil görerek izleyerek öğreniyormuş artık..
    Bence bu sorunun cevabı nasıl gezdiğinle ve ne okuduğunla ilgili ;) Verdiğin Yınan adası örneği mesela, turla değil kendiniz gitseydiniz çok farklı bir izlenimle döneceğinize eminim çünkü tur aslında en bilindik ve dolayısıyla en sıradan şekilde tanıtıyor bir yeri. Aktif katılım yani özetle. Bir de akılda kalması için artık nörobilimciler birden fazla duyuyla öğrenilmesini öneriyor yani hem göz hem kulak mümkünse ağız burun :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 8 günlük gemi turu ile gittik ama indiğimiz adalarda kendimiz gezdik, geminin ayarladığı turlara katılmadık Ceren'im. Bazı adalarda bir, bazılarında iki gün kaldık. Bizim için deniz, sahil ve yemekler çok önemli. Gezdiğimiz adaların plajlarından - çok meşhur olan Black beach ve Red beach dahil - ölüp bittiğimiz bir sahil ve deniz olmadı. Sadece şans eseri keşfettiğimiz Samos adasında küçük bir plajı ve Santorini'deki ufak terkedilmiş gibi bir plajı çok sevdik. Tabi ki adalar çok güzel ama bence bizim kıyılarımızda ordan katbekat güzel bir sürü koy, sahil, plaj var. Bizi eksiye düşüren şeyler çapraşık yerleşme, düzensizlik, çevre kirliliği, insanların olmadık davranışları... Bu sorunlar helledilse ve gereken tanıtımlar yapılsa doğal güzelliği ile Yunan Adaları'ndan fazla turist çeker kıyılarımız bence :)

      Sil
  6. Ben de Sadece C.'nin nasıl gezdiğinle ve neyi nasıl okuduğunla ilgili cümlesine katılıyorum. Bir örnek: Çok uzun yıllar önce 16-17 yaş, İngiltere ve Almanya ile ilgili iki kitap almıştım ve okumuştum. Sonra bir gün arkadaşlarım falan çocuk Almanya'ya gittim diye hava atıyor bize dediler. Okuduğum kitap enfesti, tüm popüler noktaları, barları falan o kadar detaylı anlatıyordu ki... Çocuğa nal toplattım diyebilirim:) Aynı yerlere gidip aynı şeyleri göremeyen çok insanla da karşılaştım, o nedenle iş dönüp dolaşıp kişinin hayattan biriktirdiklerine dayanır ki bunun temeli de merak, edinilmiş birikim ve -doğru- okumakla başlar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Buraneros, okuyarak gezmiş kadar olmanıza hayran oldum. Ben belgeselini bile izlesem kendim gezmiş gibi olamıyorum. İlla ki kendi gözlerimle görmeli, kendi ayaklarımla gezmeliyim. Amerikan Kültürü ve Edebiyatı okuduğum hâlde hiç gitmediğim için Amerika bana çok yabancı geliyor. Birçok şeyi teorik olarak bilsem de asla biliyormuşum gibi gelmiyor.

      Sil
  7. Gezerken daha çok duyumuz işin içine girdiğinden etkisi daha kalıcı oluyor. Okumanın, okurken hayal etmenin tadı da başka. Ama bence de çok gezen bilir. Nereleri gezdiği de önemli tabi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoklu zeka kuramına göre öğrenme her bireyde farklı gerçekleşiyor. Kimi birey duyarak, kimisi yazarak, kimisi görerek öğreniyor. Ben sadece dinleyerek ya da okuyarak öğrenenlerden biri değilim kesinlikle. Okuduğumu kısa kısa not almalıyım, dinlerkense dikkatim çok çabuk dağılıyor ama işin içine görseller girince daha kolay öğreniyorum. Belki de bu yüzden gezerek daha çok ve daha kalıcı öğreniyorum :) Ama dediğin gibi herkeste aynı değil öğrenme süreci :)

      Sil
  8. Deneyimlemek daha iyi öğretiyor sanırım ☺️. Ben okuyarak da çok öğrenirim. Hatta gezdiğim bir yer hakkında öncesinde veya daha sonra mutlaka okurum pekiştirmek amacıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Spam.a düşmüş yorum. Çözemedi Blogger şu spam işini :( Tabi ki okumaktan asla vazgeçilmez ama deneyimlemek kalıcı hâle getiriyor bilgileri :)

      Sil
  9. Yorum yazdım ama emin olamadım gelmedi sanırım. Deneyim öğrenmede etkili. Ben okuyarak da çok öğrenirim. Hatta gezdiğim bir yer hakkında öncesinde veya sonrasında da mutlaka okurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Spam kısmına düşmüş olabilir ilk yorumunuz, kontrol edeyim :)

      Sil
  10. Kişiye göre değişiyor sanırım, senin için hangi şıkkın daha geçerli olduğunu keşfetmişsin. Kendim için hala kararsızım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Kedi Hanım, Blogger Kitap Kulübünde Haziran 2023 için ev sahipliği yapmak ister misin? Kabul edersen seçtiğin kitabı bildirmeni rica ederim. Her ayın ev sahibini ve seçilen kitapları önden belirlersek kitapları topluca almak isteyen arkadaşlar için kolaylık olur diye düşündük. :)

      Sil
    2. Bu tatlı davet için çok teşekkürler :) Okullar açıldığı için benim hayatım okul-ev-iş-çocuk-eş sarmalına geri döndü bugün itibari ile. Okuduğum kitaplar üzerine sohbet etmeyi çok sevsem de BKK'ya düzenli olarak dahil olamayacağım. Şu anda zaman kısıtlamasını ve seçilen kitabı okuma gerekliliğini düşünmek bile stres yaratıyor bende :( Katılanları ve okunan kitapları takip edip halihazırda okuduğum kitaplar denk gelirse yorumlarda sizinle olurum mutlaka :) Lütfen kusuruma bakmayın :)

      Sil
  11. Çok okuyarak gezen bilir derim hep buna ben :)

    YanıtlaSil
  12. Bir şeyi kendin deneyimleyerek öğrenmek bence de daha kalıcı. Keşke ilk başta eğitim sistemimiz böyle olsa, bir de dediğiniz gibi keşfetme imkanımız :) Bahsettiğiniz yerlere özellikle Yunan adalarına gitmeyi isterim açıkçası, şimdilik bu yazıdan okuduğum kadarıyla yetiniyorum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke eğitim sistemimiz keşfetmeye, deneyimlemeye daha çok olanak verse dediğin gibi. Umarım bol bol fırsatın olur istediğin yerleri gezip görmeye :)

      Sil
  13. Ben her zaman okumayı seven biri olduğum için bu soruya her zaman çok okuyan bilir derdim. Hayatımın bundan sonrasında çok gezmeyi tecrübe etmek istiyorum. Kararımı ondan sonra vereceğim :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkinci yarıda bol bol gez, sonra tekrar alalım değerlendirmeni :)

      Sil
  14. Bence her ikisi de değil, çok yazan bilir Mrs. Kedi:)) Blog serüvenime başladıktan sonra gezdiğim yerlerden ilginç bulduklarımı yazmaya başladım. Aradan zaman geçtikten sonra dönüp okuduğumda birçok detay canlandı gözümde. Benzer şekilde kitap okumalarımda da aynı şeyi yaşadım. Samos adasına çok yakın bir zamanda kızım eşiyle birlikte gitti. Onlar orada bir hafta boyunca gezerken biz de tam karşılarında Kuşadası'ndaydık. O kadar yakındık ki birbirimize, bağırsak duyabilecektik sesimizi:) Kafe tarzı bir yere oturmuşlar. Köylü bir kadın elinde sepetiyle gelmiş, içi meyve sebze dolu. Hiç tanımadığı halde hediye etmiş bizimkilere, para tekliflerini kabul etmemiş. Tarlada ihtiyacımızdan fazlası var demiş. Şimdi Türkiye'de bir Yunan'a bunu yapacak bir köylü kaldı mı, sanmıyorum. Köylü karnının doyuramıyor bizde. Yakında eşimle birlikte bir Yunanistan tatili planlıyoruz. Turla falan değil tabii, büyük bir ihtimalle arabamızla gideceğiz. Bunun için bol bol okuyup plan yapmam gerekiyor. Öyle ki, gitmeden görmüş gibi oluyorum bu hazırlığı yaparken. İtalya gezimizde çok faydasını gördüm. Elbette görmenin de avantajı büyük. Pisa kulesinin eğikliğini biliyordum ama onu karşımda görünce hayret ettim. Vay canına dediğimi hatırlıyorum, bu kadar eğik olduğunu beklemiyordum. Bir de imkan meselesi tabii. Hani imkanın varsa gez. Kitaplara erişim çok daha kolay. Şöyle tamamlayım sözlerimi. Bilmek için önce oku, sonra gez ve daha sonra da yaz:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son cümleniz her şeyin özeti olmuş Mr. Kaplan :) Okumak her şeyin başı, orası kesin. Okumakla kalmayıp gezmek ve yazmak da üstündeki kaymak :)

      Sil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...