Cumartesi, Nisan 08, 2023

Erkek vs. Kadın

Bugüne kadar konuştuğum, gördüğüm, gözlemlediğim erkekler için konuşacak olursam; erkeklerin aşk, sevgi, tutku kavramları kadınlardan oldukça farklı.

5-10-20 hatta 40 yıldır evli olan erkeklerle konuşuyorum "Ben karıma hâlâ aşığım" diyorlar; eşleriyle konuşuyorum "Seviyoruz birbirimizi tabi ki" diyorlar. Eşimle konuşuyorum, durum bizde de aynı. O, hâlâ aşık olduğunu söylüyor; ben aşk değil de sonsuz bir sevgi var diyorum.

Yaşıtım olan evli kadın arkadaşlarımla konuşuyorum, aşkın bittiği ama sevginin kaldığı konusunda hemfikiriz hepimiz. Sevginin de bittiği ilişkiler /  evlilikler komple bitiyor zaten. Bekar kadın arkadaşlarım evlilerden farklı; onlar hâlâ aşıklar sevgililerine :)) Demek "aşk"ı öldüren evlilik :p

"Aman canım, aşkmış sevgiymiş ne fark eder?" diyecek olursanız, buradan varacağım başka bir nokta var. Ben insanların birbirlerini aldatmalarına bu kavramsal - aslında duygusal - farklılığın sebep olduğunu düşünmeye başladım son zamanlarda. Şöyle ki; kadınlar eşlerini seviyor ama onlar gibi hâlâ "aşık" değiller yani her görüşte ilk kez gibi bir heyecan ve coşkulu bir tepki vermek gelmiyor içlerinden. Erkeklerse hâlâ aynı tutkuyu hissedip aynı karşılığı bekliyorlar eşlerinden. 

Kadın içinden gelmeyen coşkulu bir aşk sunamıyor. Evde aradığı "aşk"ı hissedemeyen - kendi sevgi diline aynı dilde karşılık alamayan - erkek dışarda bir yerde beklediği ilgiyi, tutkuyu görünce aklı karışıyor. Benzer bir durum kadın için de geçerli; evde eşine karşı kaybettiği coşkuyu dışarda başkasına karşı hissedebiliyor çünkü yeni bir şeyler var, bilinmezlik var, bir meydan okuma var: O yeni kişi acaba beni seviyor mu, sevmiyor mu? Böyle yaparsam, o ne yapar? Şöyle desem, o ne der? O da bu şiiri sever mi? Şu şarkıyı dinler mi? Acaba beni düşünüyor mu şu anda?...

Birlikte geçen yılların ardından kadınların merak duygusunu dürtüp tatmin edecek pek bir şey kalmıyor ilişkilerde. Erkeklerin coşkusu, arzuları, "aşk"ı çok değişmezken kadınların coşkusu azalıyor, aşk yerini sakin derin bir sevgiye bırakıyor. Erkek beklediği coşkulu karşılığı göremeyip arzularına karşılık bulamayınca giderek yeni olasılıklara açık hâle geliyor. Kadın için de durum farklı değil, her şeyiyle bildiği güvenli bir limanda yeni dalgalar oluşmayınca açık denizlere, bilinmeyene, yeni meydan okumalara bir özlem duymaya başlıyor bence. Erkek ekstra bir şey yapmasına gerek olmadan sadece varlığından mutlu olunsun, varlığı coşkuyla kutlansın, arzuları her daim karşılık bulsun istiyor; kadınsa merak etmek, merak edilmek, baştan çıkarmak, baştan çıkarılmak... 

Instagram'da viral olan bir video var. Linkini şuraya bırakayım. Videoda kadınları mutlu etmek için yapılacaklar ve erkekleri mutlu etmek için yapılacaklar anlatılmış. Kadınların listesi epeyce uzunken erkeklerin 2 tane basit beklentisi var sadece :)) Buna benzer birçok içerik var Instagram'da. Morali bozukken kadınlara nasıl davranılmalı, erkeklere nasıl davranılmalı vs. Hepsinin ortak noktası erkeklerin çok basit bir-iki şeyle mutlu olması üzerine kurulu :)) 

Kadın-erkek farklılığına bizim evden örnek verecek olursam: Evrim durup durup "Çok güzelsin!" der bana; olur olmadık yerde yakalar, sarılır, öper, dans etmek ister. Yeniyetme aşıklar gibi olan bu hallerine gülerim, gülünce gıcık olur bana ama elimde değil ne yapayım :D Ben de onu seviyorum, tabi ki hoşuma da gidiyor beni beğenmesi falan ama ilk kez görmüş gibi bir heyecana kapılmasını anlayamıyorum genel olarak :D Hani şöyle bir süsleneyim, Evrim'in aklını başından alayım, bunu giysem ne der, şunu yapsam ne olur diye düşünmeye fırsat vermiyor pek. Bir şey yapıp da elde edeceğim etkiyi hiçbir şey yapmadan alıyorum zaten :)))) Bilmiyorum sorun bendedir belki de :P

Bazen Evrim benden onunki gibi coşkulu tepkiler alamayınca üzülüyor ve onu sevmediğimi düşünüyor çünkü onun sevgi dili öyle. Seviyorsam onu her daim coşkuyla karşılamalı, her daim yakışıklı, çekici bulmalı, beni güzel bulmasından çok mutlu olmalıyım diye düşünüyor. Öyle olmayınca onu sevmediğimi sanıyor kendi sevgi diliyle düşündüğü için. Halbuki ben onu o kadar derin bir sevgiyle seviyorum ki her gün bana güzel olduğumu ya da beni çok sevdiğini söylemesine gerek yok. Zaten öyle hissettiğini biliyorum. Ben de bunca yıldır onunlaysam, onu sevdiğim için. O da bunu biliyor olmalı. İkimiz de kendi mantığımızla hareket edip kendi sevgi dilimizle karşılık bekleyince işler karışabiliyor bazen. 

Peki ne yapmak lazım? Bu konuda öneriler çeşit çeşit ama genelde en çok önerilen şey kendimize ve birbirimize planlanmış zaman ayırmak. Yani kendimiz için ayrı plan yapmak, rahatlamak, dinlenmek, arkadaşlarımızla vakit geçirmek ve sevdiğimizle birlikte vakit geçirmek için de düzenli olarak vakit ayırıp plan yapmak. 

Başkalarıyla zaman geçirmeliyiz ki birbirimize anlatacak şeyler biriksin; birbirimizle planlı zaman geçirmeliyiz ki özenelim, dikkat edelim, sevgimizi gösterelim, özen gösterildiğimizi sevildiğimizi hissedelim, hayatın hayhuyu içinde yitip gitmesin sevgimiz :) 

Biz Evrim'le her akşam Arya yattıktan  sonra birlikte bir şey izlemeye çalışıyoruz. Ayrı ayrı ve birlikte takip ettiğimiz dizilerimiz var :D Haftasonu kahvaltıda birlikte podcast ya da radyo tiyatrosu dinliyoruz. Üstüne konuşup tartışıyoruz, ben olsam şöyle yapardım diye yeni senaryolar üretiyoruz. Hafta içi mutlaka bir gün birlikte yürüyüşe çıkıyoruz. Neredeyse her akşam sarmaş dolaş durup mutfak camından günbatımınu izliyoruz 3-5 dk kıpırdamadan. Ayda en az bir kez Arya olmadan başbaşa yemeğe çıkıyoruz. Birbirimize anlatacak şeyler biriktiriyoruz, ayrı ayrı ve birlikte yeni şeyler öğrenmeyi ve üzerine konuşmayı çok seviyoruz. Mesela Evrim bu aralar balık tutmayı öğreniyor, arkadaşlarıyla balığa çıkıyor; ben de online olarak zeka oyunları kursu alıyorum. Çözemediğim soruları Evrim'e sorup o da çözemeyince yalnız değilim diye seviniyorum :D

Bizde durum böyle :) Sizde nasıl? 

Kavram karmaşasını bir nebze önlemek için şuraya bir sözlük ekleyeyim :)) 

Tamamen Kişisel Kavram Sözlüğü:

Aşk: Heyecanlı, coşkulu, kelebekli, meraktan çatlatan, ele avuca sığmayan ama eninde sonunda biten hisler bütünü :D 

Sevgi: Canını istese vereceğin ama öyle 7/24 kelebeklerin uçuşmadığı sessiz, sakin, huzurlu, sarıp sarmalayan, bir ömre belki de ötesine yayılan, hayatı anlamlı kılan his.



13 yorum:

  1. Söz manasını dinleyenden alır, diye çok sevdiğim bir ifade vardır. İlişkiler söz konusu olunca da durum aslında bundan ibarettir... Heyecan , kilit kelime bu, gerisi boş. O diri ise mesele tamamdır, yitmişse, geçmiş olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evlilikten önce, yani aşkı dört duvar arasına hapsetmeden önce heyecan duymak kolay Sevgili Buraneros, zor olan dört duvar arasında geçen yıllardan sonra hâlâ heyecanı taze tutmak :D Aynı evde olmayınca gün içinde telefonda konuşmak ya da mesajlaşmak bile bir heyecan kaynağı. Birlikte buluşma/yemek/tatil planı yapmanın heyecanından bahsetmiyorum bile :D Aynı evde yaşayıp nasılsa akşam görüşeceğini bilince bazı şeylerin pek bir esprisi kalmıyor gibi.

      Evliliklerde heyecanı canlı tutmak için özel çaba gerekiyor; ara ara ayrı kalmak, özlemek, küçük sürprizler, büyük sürprizler... Tek düzelikten çıkmak, ev-iş-yemek-uyku rutinini kırmak lazım. Kısacası uzun soluklu ve aynı çatı altında devam eden ilişkilerde heyecan kendiliğinden vuku bulsun diye beklememek gerek :D

      Sil
  2. 20 yıl aynı kadınla evli kaldım, aynı evde yaşadık ve hep sevgiliydik, iki çocuğumuz oldu ve o heyecan hiç eksilmedi... derim kısaca. Yazdıklarına itirazım yok, bir gerçeklik olarak varlar, ama benim hayatımda onların yeri yok, heyecan duymayacağım iş dahil hiçbir şeye bulaşmam:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de zaten tam olarak bundan bahsediyorum. Evrim de seninle aynı cümleleri kuruyor. Erkekler böyle :) Yani yorumun yazdıklarımı destekliyor Sevgili Buraneros :)

      20 yıl sevgili kalabilmek büyük başarı. Biz 17 yıldır birlikteyiz. Evrime kalsa her daim sevgiliyiz ama bence zaman zaman anne-baba, zaman zaman çok yakın iki dost, zaman zaman da sevgiliyiz. Evlilik bunların hepsinin bütünü. Her daim sevgili olamayacak kadar çok sorumluluk, aşinalık ve rutin var. Olması da gerekiyor zaten. Zaman zaman bunları aşıp sevgili olabildiğimiz için şanslıyız bence biz :)

      Sil
  3. ben de hâlâ aşkı ve getirdiği heyecanı yaşayanlardanım ve bu anlamda sizin "erkekler böyle" tezinizi çürütüyorum sanırım :) bu bencce kadın -erkek farklılığından değil kişisel farklılıklardan oluşuyor. Yıllar önce bir kız arkadaşım "artık eskisi gibi heyecan yok ilişkimizde, eşim bunu hissettirmiyor" diye boşanma aşamasına gelmişti. Enişte bey de "ama ilk zamanlardaki heyecanı sürekli yaşasam benim kalbim kaldırmaz ki" diye yanıt vermişti, çok gülmüştüm :)
    her ilişki kendine özel dinamikler barındırıyor içinde bence. doğrusu yanlışı yok. aşkınız, sevginiz daim olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki kişisel farklar var :) Ben kendi çevremde mikro istatistik yaparaknyazdım, kesin böyle diye bilimsel bir iddiam yok :) Hepimizin hayatı aşk dolu, sevgi dolu olsun ❤️

      Sil
  4. zor konu :) bencesi, kadın erkeğin gözünde kendini seviyor, erkeğin sevgisi azalınca kadınınki de azalıyor haliyle :) erkeğin sevgisinin kadınınkinden fazla olduğu ilişkiler daha iyi gidiyor diyorum, çevredeki ilişkilere bakınca :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erkeğin sevgisinin daha fazla olduğu ilişkiler iyi gidiyor çünkü erkek kaybetme korkusu ile daha ilgili, daha özenli oluyor sanırım. Tabi tüm bunlar sınırlı gözlemler sonrası vardığım kişisel kanılar :)

      Sil
  5. Olay her şeyin sorumluluğunu almamızda yatıyor bence. Erkek hayatına aynen devam ediyor biz annelerinin görevlerini de üzerimize devralıyoruz. Bazen Can'a oğlum diye bağırırken buluyorum kendimi, çok bozuluyor ama kendimi üçünün annesi gibi hissettiğim zamanlar da az değil. Haliyle sevgi kalıyor ama ardını toplayıp durduğum adama öyle kıpır kıpır aşık olmama imkân yok. E onlar olmaya devam etsinler ama bu hallere başka türlü katlanılmaz :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle bizim evde de aynı :)) "Evriiiim dişini fırçaladın mı? Ya hiç bu kıyafetle çıkılır mı dışarı? Sabah erken kalkacaksın, hadi yat artık! Şu bardağını şuraya bırakmaaaa! " vs. derken buluyorum sık sık kendimi :( E o kelebekler nasıl uçuşsun bu ortamda di mi ama :))))

      Sil
  6. Birlikte geçirdiğiniz zamanlara ve rutinlerinize bayıldım. Amaann nazar değmesin diyorum ve üç kere tık tık tık vuruyorum. ( Kulağımı çekip vurdum )

    YanıtlaSil
  7. Biraz zor bir konu. Yaşananlara ve yaşam şartlarına göre de etkilenebiliyor eş davranışları. Biraz birbirine zaman ayırmak ve ev yaşamı dışında aktiviteler yapmak ilişkiyi canlı tutuyor. Aynı zamanda da iki tarafın da kendi hobileri ve arkadaşları olunca anlatacak konu bitmiyor.

    YanıtlaSil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...