Pazar, Ekim 20, 2024

Aynadaki Kadın...

Havalar birden soğudu. Çok üşüdüğüm için yataktan çıkamıyorum. Yatağın tam karşısında ayna var. Bakıyorum ve şaşırıyorum aynada ufacık kalmış suratıyla, çökmüş gözleriyle bana bakan kadını görünce... O kadar ufak tefek geliyor ki gözüme... oysa bildim bileli "büyük" bir kadındı. Ben mi yanlış biliyordum yoksa aynadaki kadın mı küçüldü? Kararsızım.

Tekrar tekrar bakıyorum aynaya. Yetmiyor; ışığı açıp aynaya yaklaşıp bakıyorum. Evrim hep kaşık kadar yüzün var diyordu ama... Ne zaman kaşık kadar kaldı acaba bu yüz? Tanıştığımızda hiç öyle değildi eminim. Hatta daha düne kadar da öyle değildi. Peki ne oldu, ne zaman oldu? 

Ne olduysa bu fıtıkla başladı. Savaşmaktan yoruldum. Yoruldukça içime doğru çekilip küçüldüm sanırım. Tanımakta zorlanıyorum aynada gördüğüm kadını ama gözüm bir yerden de ısırıyor sanki ufaktan. Tam çıkaramıyorum. Sonra eski fotoğraflar geliyor gözümün önüne. Annem... Bir ağacın altında oturmuş hüzünlü bir gülümsemeyle bakıyor kameraya. Saçları kısacık...

Kız çocuklarının en büyük mücadelesidir annesine benzememek ama ne kadar uzağa gitmek istesek o kadar dibine düşeriz annemizin. Gölgesinde kalmak istemediğimiz onca yıldan sonra dönüp bakınca birbirine karışır gölgelerimiz. Ne kadar farklı olsak da bir yerden mutlaka bir şekilde benzeriz annelerimize... Aynaya bakınca tanıyamadığım bu kadın garip bir şeklide annemi anımsatıyor şimdi bana. 


Şikayet etmiyorum halimden. Başka bir yerde olmak da istemediğime göre mutluyum demek ki! 
Gülümsüyorum aynadaki bu yeni kadına. Kaşık kadar kalmış yüzüm, kısacık saçlarım ve yorgun gözlerimle inadına gülümsüyorum Hayat'a. 

14 yorum:

  1. ay kıyamam yaaa senden okuduğum en etkileyici yazı buydu valla, hepimizin ortak hislerine tercüman olmuşsun :) hayat öpücüğü gibi oldu bu yazın :)

    YanıtlaSil
  2. Psikiyatrist bir arkadaşım, "bizler ölen anne-babamızın yansımasıyız, onları yansıtırız hayata." demişti. Doğru bir söz aslında ve geçtiğimiz her hâl, bu hayattaki suretlerimiz. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yaş aldıkça daha net görüyorum anne-babama benzeyen huylarımı, fikirlerimi, tavırlarımı, Hayat'a karşı duruşumu...

      Sil
  3. İnsanı kendinin veya yakınının sağlığının bozulması kadar kötü etkileyen bir şey yok. Yaşayınca anlıyoruz Rabbim şifa versin hepimize. Böyle böyle yaşayıp atlatacağız inşallah yaşamak güzel şey. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler:) Her şeyin başı sağlık sözü dank ediyor insana sağlığı bozulunca... Sağlıkla yaşamanın, sağlıkla nefes almanın değeri paha biçilemez.

      Sil
  4. Bu yazıyı Ankara ayazından dolayı yorganın altında okuyorum :) Çok geçmiş olsun en yakın zamanda şifa diliyorum. Aallah çözümsüz hastalıklardan sakınsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara'nın soğuğu feci oluyor gerçekten. Ellerimin komple donduğunu biliyorum Ankara'da. Çıkmayın yorganın altından mümkün oldukça :)

      Sil
  5. Annemin bir lafı vardı, derdi ki kirpi yavrusunu pamuğum diye sever. Enfes bir bakış açısı di mi... Oysa senin annenin, sevdiklerinin işi ne kadar kolay:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında hepimiz birer kirpi yavrusuyuz galiba Sevgili Buraneros. Görünmez dikenlerimiz var ve bazen sakınmayı unutup batırıveriyoruz bizi seven annemize, eşimize, dostumuza ya da kendi kendimize... Pamuk olsak keşke her daim birbirimize :)

      Sil
  6. Bazen yoruluruz ama sonra bir sarılışla geçer, üşürüz ama sonra bir gülümseyişle yüreğimiz sımsıcak olur, kayboluruz ama sonra harika bir yere varırız. Yeter ki aynadaki kadına gülümseyelim .

    YanıtlaSil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...