Akşam yemeğinden sonra arkadaşlarımla buluşup ortak bir arkadaşımızın evine gittik. Daha oturalı 5 - 10 dk olmamıştı ki telefonum çaldı; arayan Arya'ydı: "Anne, mutfakta su borusu patlamış, babam kayıp düşmüş, ev göl olmuş..." diye anlatmaya başladı, arkadan Evrim'in canhıraş sesi geliyordu. O an hiç telaşlanmadım, giyindim ve gayet sakin bir şekilde eve geldim. Ev gerçekten göle dönmüştü.
Ben gittikten bir süre sonra Evrim bir su sesi duymuş, Arya'ya seslenmiş ama cevap gelmemiş; Evrim de Arya'nın tuvalete ya da banyoya girdiğini düşünüp su sesini boş vermiş ama su sesi 5-6dk sonra hâlâ devam edince kalkıp ses nerden geliyor diye bakmış. Koridorda su görünce telaşla koşarak mutfağa yönelmiş ama suda kayıp mutfağa düşmüş, mutfak girişindeki dolap Evrim'in üstüne doğru devrilmiş, dolabın ortasında duran mikrodalga fırın üstüne düşmüş. Eski ben olsa bu durumda çıldırıp krize girerdi ama ben dün akşam hiç delirmedim. İlk olarak Evrim'in iyi olup olmadığını kontrol ettim ve düştüğünde bir yerini incitip kırmadığına şükrettim.
Mutfak ve koridor parke zemin olsaydı bir felakete dönüşecek olan durum, yerlerin komple seramik kaplı olması sayesinde daha kontrol edilebilir bir haldeydi. Şansımıza evin eğimi de o kadar güzelmiş ki yaklaşık 45-50dk içinde tüm suyu çekpas ile koridordan çekerek küçük tuvalettin zeminindeki giderden akıttık. Mutfak ve koridor göl olmasına rağmen odalara bir damla bile su girmedi. Arya alerjik olduğu için mutfakta ve koridorda halı olmayışı da büyük avantaj oldu. Suyu çektikten sonra tanıdık aracılığıyla bir tesisatçı bulduk ve gece olmasına rağmen hemen gelip boruyu değiştirdi. Tüm bu süreçte o kadar sakindim ki beni tanıyan biri kendi gözüyle görse inanamazdı :)) O kadar sakin kalabilmiş olmak bana çok iyi geldi. Hem yapacağım işi kolayca yaptım hem de kendimi boş yere heba etmediğim için kendimle gurur duydum :)
Aslında sadece olması gereken oldu ve ben zaten sakin kalmam gereken bir durumda sakin kaldım. Yani abartılacak bir durum yok ama söz konusu bensem sakin kalmış olmam mucize gibi :))
Sertab Erener - Sakin Ol
Bugün arkadaşım "Peki nasıl o kadar sakin ve soğukkanlı olabildin? Ben o haline şaşırdım" deyince düşündüm. O kadar sakin kalabilmemin sebebi son zamanlardaki dingin ruh halimdi sanırım. Son birkaç günü an'a odaklanarak geçirdiğim ve kendimi mutlu hissettiğim için evi su basması çok da büyük bir problem gibi görünmedi gözüme. Hatta problem değil sadece mevcut bir durum olarak değerlendirdim. Başka zaman olsa "Lanet olsun! Her şey de beni buluyor! Evrenin benle ne derdi var? Niye bizim başımıza böyle şeyler geliyor?..." diye isyan ederdim. Ama şimdi yazarken bile öyle yapmanın çok saçma olduğunu fark ediyorum :))) Bu bakış açımda, bu yıl okuduğum bazı kitapların etkisi çok büyük.
Yukarıdaki görselde bu yıl okuduğum kitaplar var. Ikigai, an'a odaklanmayı; Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı, neyi takıp neyi takmayacağımıza mantıklı şekilde karar vermeyi; Kadın Beyni - Erkek Beyni, davranış farklılıklarımızın sebeplerini; şu anda okuduğum Flip Thinking ise problem diye nitelendirdiğimiz bir çok şeyin aslında sadece mevcut durumu anlatan basit birer gerçeklik olduğunu anlatıyor. Hepsi bir araya gelince insanın hayata bakışı tamamen değişiyor desem yeridir.
Halihazırda okumakta olduğum Flip Thinking kitabında, problem diye nitelediğimiz bir çok şeyin aslında problem değil sadece bir gerçeklik - mevcut bir durum - olduğu anlatılıyor. O gerçekliklerin bazılarını "problem" olarak nitelendiren biziz. Oysa mevcudu olduğu gibi kabullenip - problem değil sadece istenmedik bir durum - eğer mümkünse durumu değiştirmek için ne gerektiğine odaklanırsak sonuç çok daha hızlı ve kolay oluyor. Denediğim kadarıyla gayet işe yarayan bir bakış açısı.
Kitabı okumaya başladığımdan beri karşıma çıkan durumları eskisinden çok farklı değerlendiriyorum. Karşılaştığım durumları kişiselleştirmeden ve bir problem olarak görmeden nötr yaklaştığımda durumu değiştirmek için yapacaklarım daha basit geliyor gözüme. Sadece bir kitapla olan bir şey değil tabi ki bu değişiklik. Yukarıda bahsettiğim kitapların her birinden bir parça alarak yavaş yavaş değiştim sanırım bu yıl içinde.
Yıl bitmeden daha ne kadar değişecek bakış açım bakalım :)
Geçmiş olsun... Fakat kendinle ilişkindeki gelişim muhteşem, güzel büyüyorsun vallahi, gurur duydum:))
YanıtlaSilÇok teşekkürler Sevgili Buraneros :)
SilBence de fena büyümüyorum sanki bu aralar 😄
Çok geçmiş olsun. Bir keresinde annem sandalyenin üzerine çıkmış dolabın üzerinden bir şey almak için, düşmüştü. Babamda ne oluyor diye koşarak annemin yanına gelmeye çalışırken düşmüştü. İkisi de kötü düşmüş yalnız. O zaman ne yapacağımı bilememiş sinirlenmiştim onlara dikkat etmedikleri için. O zaman 16 yaşında filandım. Yazınızı okuyunca aklıma bu geldi. Sonra demiştim ben de ya ben neden bu kadar sinirlendim. Bir yardım et, iyi misin de dimi. Sonra kızarsın yine. Aksilikler başlayınca üst üste gelir, bu hayatın kuralı muhtemelen.
YanıtlaSilSakin kalabilmek özellikle böyle stresli durumlarda gerçekten büyük bir meziyet. Yaşadıklarımızı bu kadar olgunlukla karşılamak hem ruh halimize hem de çevremize iyi geliyor. Kitapların etkisini görmek de çok güzelhayata bakış açında bu denli değişim yaratmaları ilham verici. Flip Thinking kitabını özellikle merak ettim, tavsiyen için teşekkürler! Bu dingin ruh halini de koruyabilmeni dilerim 💙
Çok teşekkürler. Anne-babanın düşmesine sinirlenerek tepki vermen o kadar normal ki... Ben de şu yaşıma kadar her şeye sinirlenerek tepki verdim. Bazen ne yapacağımı bilememekten bazen endişeden bazen korkudan... Kaybolan çocuğunu bulan çoğu annenin ilk tepkisi "Nereye gittin sen habersiz? Sen beni öldürmek mi istiyorsun?" diye çocuğa bağırmak hatta bazen çocuğu dövmek olabiliyor. Nasıl bir tezat değil mi? Ne yapacağını şaşıran insanın ilk tepkisi kızmak oluyor. Oysa durup nefes alıp gerçek hislerimizi yansıtmayı öğrenmemiz gerek galiba.
Silçok geçmiş olsun ve evet, bu durumda bile sakinliğini koruyabildiysen şahane bir şey yaptın demektir, tebrikler :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler :) Umarım bu bakış açım ve tavrım kalıcı hâle gelir :)
SilBu dinginlikten kendime de dileyebilir miyim :) Seni yürekten kutluyorum. Aslında sinirlensek de , sinirlenmesek de işler bir şekilde hallediliyor değil mi :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Darısı tüm isteyenlerin başına :) Her şey olacağına varıyor. Bunu bilerek sakin kalmak gerek galiba.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilÖnce geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Su borusu patlamış ayrı konu, önemli olan mutfaktaki patlak sudan oluşan su birikintisinde ayağı kayarak düşen evladınıza (Evrim'e) bir şey olmamış olması. Üstelik bir de üzerine fırın düşmüş çocukcağızın.
Bu olayı telaşlanmadan, öfkelenmeden ve gayet soğukkanlılıkla karşılamış olmanızın nedenini siz daha iyi bilirsiniz. Demek ki iyi gününüzdeymişsiniz.
Mutfakta patlayan su borusunu merak ettim. Normal su tesisatı boruları artık PVC plastik Ek, bağlantı ve dönüş yerleri de ısıtılarak yapıştırılıyor. Yani buralardan kolay kolay patlak yaşanmaz. Mutfak, banyo ve tuvaletlerdeki evyeli bataryaların sıcak soğuk iki su girişi var ve bu boruların dışı madeni hasır örmeli ince bir su nakil borusu. Yüzde yüz mutfakta bu borulardan biri patlamıştır. Çünkü bunlar yapıları gereği suyun basıncına dayanamayarak patlayabiliyorlar. Evi terk edip gittiğinizde mutlaka evin içinden su şebeke bağlantı vananızı kapatınız. Bu vanayı da açarken, eğer eviniz çok üst ve suyun zor çıktığı katlarda değilse, suyun bu borular üzerindeki basıncını düşürmek için su giriş vanasını tam değil de üç çeyrek, ya da yarım açın. Tabi bu ayar, eğer suyunuzun basıncı yüksekse uygulayın. Bazı meskenlerde bu basınç yeterli olmayabiliyor. Bunu deneme yanılma yoluyla yapabilirsiniz. Bir diğer önlem de tüm bu bataryalara giriş yapan dışı hasır örmeli su borularınızı kaliteli borularla değiştirin. Aksi halde, evde kimsenin olmadığını ve sabahtan herkesin evi terk edip akşam vakti eve döndüğünü varsayın, su patlağının evinizin zemin katı ile aşağıdaki komşunuzun tavanlarının ne hale gelebileceğini tahayyül edebilir misiniz?
Selam ve saygılarımla.