Çarşamba, Ekim 15, 2025

Off ki offf!

Ayyy içim şişti yeminle!

Vatan, Millet, Samatya'yı dinliyorum Storytel'den. Delirmemek işten değil!

Daha ilk bölümdeyim. Umarım korktuğum şey olmaz :(


Bu dinleme işi bu kez sardı beni galiba :) 2 günde 3. kitabı dinliyorum. Lucky'den sonra Anarşık'ı dinledim. Kitap İzmir'de, memleketimde, başlayıp Artvin, Şavşat'ta bitiyor ve hatta içinde Hopa bahsi bile geçiyor :) Yani doğduğum yerden başlayıp şu an yaşadığım yerde bitiyor hikaye :) 

Kitap dinlemek, seslendiren iyiyse bir çeşit radyo tiyatrosu gibi :) Evrim de dinliyor benimle, o yokken dinlediğim kısımları da soruyor öğreniyor mutlaka :))

Şimdi balkonda oturdum, Latte ile birlikte dinleyeceğiz :) - derken karşıdan bir elektrikli biçiçi sesi gelmeye başladı :(




🧿🐾 Gelip kıvrılıveriyor ayağımın dibine 🐾🧿


Salı, Ekim 14, 2025

Dinlemek

Elektronik kitaba geçeli hayli oluyor ama sesli kitap mevzusuna bir türlü geçemedim. Dinleyene çok özeniyorum ama ben dinlemeye başlayınca bir noktada kopuyorum. AMA dinleme işine bir kez daha şans vermeye karar verdim Canım Ceren sayesinde :)

Ceren'le konuşurken Sezgin Kaymaz'ın Lucky isimli kitabını okuyup okumadığımı sordu. Sezgin Kaymaz'ın 4-5 kitabını okudum ama sıra henüz Lucky'e gelmemişti. Ceren, Emre Melemez'in sesinden dinlememi söyledi. Hemen Storytel'e üye oldum ve başladım dinlemeye :) Gerçekten güzel seslendirmiş Emre Melemez. Baya gülerek dinledim :)) 




Lucky, acayip bir doberman! Of evde olsa insanı delirtir cinsten. Ama ne hikmetse bir şekilde kendini sevdiriyor herkese. Hatta bir gören bir daha unutamıyor, bağımlısı oluyor. İnsan dinlerken yer yer sinir oluyor ama yine dinlemekten alamıyor kendini :) 

Uygulamanın güzel yanlarından biri, dinlemekten sıkılınca/kopunca ya da dinlemeye uygun olmayan zamanlarda kaldığın yerden okumaya devam edilebiliyor oluşu. Okula giderken arabada dinliyorum, okulda okuyarak devam ediyorum. Dinlerken koptuğum noktalarda da geri dönüp okuyorum. Evvelsi gün başladığım kitap dün gece bitti. Keyifli bir dinleme/okuma deneyimiydi. 

Dün gece kitap bitince Ceren'e yazdım, o da bana bir kitap daha önerdi, şimdi onu dinlemeye başlayacağım. Sanırım seveceğim ben bu sesli kitap işini :) 







Cumartesi, Ekim 11, 2025

Ürpermek...

Ürpermek...

Hem de öyle böyle değil, saçından tırnağına ürpermek... Bir an içinden 220 volt akım geçmişçesine titremek... Hani 3sn sürse öldürür insanı...

Öyle bir ürpermek... 

Salı, Ekim 07, 2025

Kontrolü Kaybetmek

Sürükleniyorum.

Kontrolü kaybettim. Kendimi akışa bırakmak bir tercih olmaktan çıktı; ben şu an sürükleniyorum.

Ne yapabilirim bilmiyorum. Bu da geçer deyip sürüklenmeyi de normalleştirmek mi gerekiyor acaba? 

Akışına bırakmayı öğrendim, sıra sürüklenmeyi öğrenmekte mi?

Cumartesi, Ekim 04, 2025

Ekim...



Hava bugün 29°C! Güneşi görünce kendimizi sahile attık. 
Tabi ki Latte'yi de getirdik, Turşu da peşimize takılıp bizimle geldi :)



Lattiş, deniz suyunun tuzlarını yalamayı sevdi :)) 

Karadeniz'de olmamıza rağmen deniz henüz soğumadı. Güneşli günlerde hâlâ denize girebiliyoruz. Önceki yıllarda Kasım sonuna kadar giriyordum ama geçen yıl Ekim sonu - Kasım başı soğudu su. Bakalım bu yıl nasıl olacak :)

Unutmadan 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'ymüş, sabah öğrendim. 

Keşke yaşama saygı duymayı öğrensek ve tüm canlıları koruyabilsek...




Cumartesi, Eylül 27, 2025

Artılar - Eksiler

Evcil hayvan sahiplenmek çok güzel bir şey. AMA eksileri de yok değil. Üstüne iyice düşünmeden, artıları - eksileri hesaba katmadan, anlık heveslerle fevri şekilde sahiplenilen evcil hayvanlar sonradan işin zorluğu anlaşılınca sokağa bırakılıyorlar maalesef.

Evcil hayvan sahibi olmak sadece oynamak, sevmek, kendi canımız isteyince ilgilenmek değil. Mesela Latte'nin günde 3 - 4 kez yürüyüşe çıkarılması gerekiyor. Evrim sabah 6-7 gibi çıkarıyor, ben ya da Arya öğlen 12-1 gibi çıkarıyoruz. Akşamüstü 6-7 gibi Evrim ya da ben, gece 11-12de yine Evrim çıkarıyor yürüyüşe. Olur da çıkarmazsak evde ıslak ve kokulu bir takım sürprizlerle karşılaşmamız kaçınılmaz :)) 

Tek zorluk yürüyüş değil tabi ki. Bir de toz-kir-tüy ve koku sorunları var. Evi her gün makine ile süpürüyoruz; gün içinde sağı solu defalarca kez ıslak mendil ile siliyoruz. Latte'nin minderini ve havlusunu sürekli yıkayıp kurutuyorum. Evrim'in ve Arya'nın tüm ısrarlarına rağmen yıllardır evcil hayvanımız olmamasının sebebi böyle sorumlulukların altına girmek istemeyişimdi ama Latte irademi delip geçti. 

Latte'yi çok sevmesem bu kadar zorluk çekilmez. Bazı günler özellikle çok zor. Misal dün okuldan yorgun argın gelip tüm evi temizlemek zorunda kaldım. Günlük/anlık temizlik için Kiwi marka şarjlı dikey süpürge almıştım, dün geldi. Gelir gelmez denedim ve ucundaki o ışık yüzünden sinir krizi geçirdim. Çok titizseniz sakın ola ki ucu ışıklı süpürgelerden almayın, maazallah kalp krizi bile geçirtebilir insana. 

Süpürgenin ucundaki ışığın vurduğu her yerde öbek öbek kıl, yün, tüy!.. Aklımı kaybettim ve basbas bağırmaya başladım. Latte'yi Arya'nın eline tutuşturup evden çıkarttım. Evrim tüm evi büyük makineyle kıyı köşe süpürdü, halıları silkeleyip kaldırdı. Tüm odaları köpük köpük silip kırkladım. Her odada su değiştirdim, silip odanın kapısını kapattım.

Evi süpürdükten sonra Evrim'i de evden gönderdim. Evrim dışarıda tarakla Latte'yi iyice tarayıp dökülen tüylerinden bir miktar arındırdı. Eve geri döndüklerinde Latte'yi kuru köpük şampuan ile temizledik ve organik köpek parfümü sıktık. Şu an misler gibi kokuyor kızımız :)

Her şey bittiğinde yorgunluktan ölüyordum ama ev pırıl pırıl ve misler gibiydi :) Çok uzun süre böyle kalmayacak ama n'apalım Latte'yi seven kılına tüyüne katlanır :)))



Arkadaşlarımız Latte'ye bir sürü hediye almışlar. 
Fotoğraftaki köpeklere özel hışırdayan terlik :)) 



Latte'nin oyun arkadaşı :))


Latte'yle az önceki yürüyüşümüzden kareler :) 


Bakmayın öyle uslu durduğuna, kendisi tam bir kuduruk, alıştıkça şımarıyor :)) 






Cuma, Eylül 26, 2025

Bana öyle bir şey deyin ki...

Geçen hafta Instagram'da karşıma çıkan bir paylaşım vardı; aynı paylaşımı bir arkadaşım da görmüş ve bize geldiğinde sordu:

- "Eğer ben hafızamı kaybetmiş olsam, hatırlamam için bana benimle ilgili ne söylerdin?"

Ben, onun çok güçlü biri olduğunu, zorlukların üstesinden geldiğini, kimseye pabuç bırakmayan biri olduğunu hatırlatacağımı söyledim. Muhabbetin devamında eğer ben hafızamı kaybetsem, onlar neler diyeceklerini söylediler. Arkadaşım da eşi de "Ay belim, ay başım.. " diyerek espriyle karışık beni bana fiziksel hastalıklarım, ağrılarım sızılarım ile hatırlacaklarını söylediler gülerek. O an çok takılmadım, "Hafızayı kaybedince ağrılar sızılar kaybolmaz muhtemelen yani onları hatırlatmanıza pek gerek olmaz, zaten yine ağrı sızı hissederim bence" deyip gülüp geçtim.

Ertesi gün, yolda ortak bir arkadaşımıza rastladım. "Ay seni görünce aklıma fıtığım geliyor" dedi gülerek. Kendi kullandığı ilaçlardan bahsetti, benim nasıl olduğumu sordu. Geçen yıla göre epeyce iyi olduğumu söyledim. 

Olanlar beni düşündürdü.

Hastalıkların beni tanımlayan bir şeye dönüşmüş olmasına, insanların beni görünce akıllarına ilk olarak "hastalık", "ağrı sızı" geliyor oluşuna üzüldüm. Demek ki çok ağlanmışım arkadaşlarıma... 

Dün de çok sevdiğim iki arkadaşımla karşılaştım. Öpüştük koklaştık, karşılıklı iltifatlar havada uçtu :) İyi göründüğümü, gençleşmiş olduğumu söylediler. "Maşallah belin daha iyi herhalde. Ne güzel, hep iyi ol!" dediler.

Hâlâ eğilip çorap ve ayakkabı giyemiyorum. Ya Evrim giydiriyor ya da ben ayağımı dizden büküp yana çevirip değişik bir yöntemle giyiyorum. Sabahları yüzümü ancak squat pozisyonunda yıkıyabiliyorum ama her şeye rağmen geçen yıldan beri katettiğim yol yadsınamaz. 

Bir sürü farklı rahatsızlığımın içinde bir şekilde nefes alıp yaşamaya devam ediyor oluşuma, haftada 3 gün gittiğim fizyoterapist eşliğinde birebir pilates seanslarının belimi güçlendiriyor oluşuna, geceleri ağrıdan uyuyamadığım, sabaha dek yatakta kıvrandığım günlerin geride kalmış olmasına şükrediyorum. 

Günlük hayatımı çok etkileyen diğer hastalığım IBS için, Kasım'daki endoskopi - kolonoskopi sonrası daha işe yarar bir tedavi planı çizilebilirse daha iyi olacağım günler olacak umarım. 

Umutluyum :) 




Dün Arya ile çorba, yemek, pilav ve salata yaptık :)

Mutfakta anne-kız zaman geçirmeyi seviyoruz :)



Off ki offf!

Ayyy içim şişti yeminle! Vatan, Millet, Samatya'yı dinliyorum Storytel'den. Delirmemek işten değil! Daha ilk bölümdeyim. Umarım kork...