Salı, Ekim 07, 2025

Kontrolü Kaybetmek

Sürükleniyorum.

Kontrolü kaybettim. Kendimi akışa bırakmak bir tercih olmaktan çıktı; ben şu an sürükleniyorum.

Ne yapabilirim bilmiyorum. Bu da geçer deyip sürüklenmeyi de normalleştirmek mi gerekiyor acaba? 

Akışına bırakmayı öğrendim, sıra sürüklenmeyi öğrenmekte mi?

Cumartesi, Ekim 04, 2025

Ekim...



Hava bugün 29°C! Güneşi görünce kendimizi sahile attık. 
Tabi ki Latte'yi de getirdik, Turşu da peşimize takılıp bizimle geldi :)



Lattiş, deniz suyunun tuzlarını yalamayı sevdi :)) 

Karadeniz'de olmamıza rağmen deniz henüz soğumadı. Güneşli günlerde hâlâ denize girebiliyoruz. Önceki yıllarda Kasım sonuna kadar giriyordum ama geçen yıl Ekim sonu - Kasım başı soğudu su. Bakalım bu yıl nasıl olacak :)

Unutmadan 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'ymüş, sabah öğrendim. 

Keşke yaşama saygı duymayı öğrensek ve tüm canlıları koruyabilsek...




Cumartesi, Eylül 27, 2025

Artılar - Eksiler

Evcil hayvan sahiplenmek çok güzel bir şey. AMA eksileri de yok değil. Üstüne iyice düşünmeden, artıları - eksileri hesaba katmadan, anlık heveslerle fevri şekilde sahiplenilen evcil hayvanlar sonradan işin zorluğu anlaşılınca sokağa bırakılıyorlar maalesef.

Evcil hayvan sahibi olmak sadece oynamak, sevmek, kendi canımız isteyince ilgilenmek değil. Mesela Latte'nin günde 3 - 4 kez yürüyüşe çıkarılması gerekiyor. Evrim sabah 6-7 gibi çıkarıyor, ben ya da Arya öğlen 12-1 gibi çıkarıyoruz. Akşamüstü 6-7 gibi Evrim ya da ben, gece 11-12de yine Evrim çıkarıyor yürüyüşe. Olur da çıkarmazsak evde ıslak ve kokulu bir takım sürprizlerle karşılaşmamız kaçınılmaz :)) 

Tek zorluk yürüyüş değil tabi ki. Bir de toz-kir-tüy ve koku sorunları var. Evi her gün makine ile süpürüyoruz; gün içinde sağı solu defalarca kez ıslak mendil ile siliyoruz. Latte'nin minderini ve havlusunu sürekli yıkayıp kurutuyorum. Evrim'in ve Arya'nın tüm ısrarlarına rağmen yıllardır evcil hayvanımız olmamasının sebebi böyle sorumlulukların altına girmek istemeyişimdi ama Latte irademi delip geçti. 

Latte'yi çok sevmesem bu kadar zorluk çekilmez. Bazı günler özellikle çok zor. Misal dün okuldan yorgun argın gelip tüm evi temizlemek zorunda kaldım. Günlük/anlık temizlik için Kiwi marka şarjlı dikey süpürge almıştım, dün geldi. Gelir gelmez denedim ve ucundaki o ışık yüzünden sinir krizi geçirdim. Çok titizseniz sakın ola ki ucu ışıklı süpürgelerden almayın, maazallah kalp krizi bile geçirtebilir insana. 

Süpürgenin ucundaki ışığın vurduğu her yerde öbek öbek kıl, yün, tüy!.. Aklımı kaybettim ve basbas bağırmaya başladım. Latte'yi Arya'nın eline tutuşturup evden çıkarttım. Evrim tüm evi büyük makineyle kıyı köşe süpürdü, halıları silkeleyip kaldırdı. Tüm odaları köpük köpük silip kırkladım. Her odada su değiştirdim, silip odanın kapısını kapattım.

Evi süpürdükten sonra Evrim'i de evden gönderdim. Evrim dışarıda tarakla Latte'yi iyice tarayıp dökülen tüylerinden bir miktar arındırdı. Eve geri döndüklerinde Latte'yi kuru köpük şampuan ile temizledik ve organik köpek parfümü sıktık. Şu an misler gibi kokuyor kızımız :)

Her şey bittiğinde yorgunluktan ölüyordum ama ev pırıl pırıl ve misler gibiydi :) Çok uzun süre böyle kalmayacak ama n'apalım Latte'yi seven kılına tüyüne katlanır :)))



Arkadaşlarımız Latte'ye bir sürü hediye almışlar. 
Fotoğraftaki köpeklere özel hışırdayan terlik :)) 



Latte'nin oyun arkadaşı :))


Latte'yle az önceki yürüyüşümüzden kareler :) 


Bakmayın öyle uslu durduğuna, kendisi tam bir kuduruk, alıştıkça şımarıyor :)) 






Cuma, Eylül 26, 2025

Bana öyle bir şey deyin ki...

Geçen hafta Instagram'da karşıma çıkan bir paylaşım vardı; aynı paylaşımı bir arkadaşım da görmüş ve bize geldiğinde sordu:

- "Eğer ben hafızamı kaybetmiş olsam, hatırlamam için bana benimle ilgili ne söylerdin?"

Ben, onun çok güçlü biri olduğunu, zorlukların üstesinden geldiğini, kimseye pabuç bırakmayan biri olduğunu hatırlatacağımı söyledim. Muhabbetin devamında eğer ben hafızamı kaybetsem, onlar neler diyeceklerini söylediler. Arkadaşım da eşi de "Ay belim, ay başım.. " diyerek espriyle karışık beni bana fiziksel hastalıklarım, ağrılarım sızılarım ile hatırlacaklarını söylediler gülerek. O an çok takılmadım, "Hafızayı kaybedince ağrılar sızılar kaybolmaz muhtemelen yani onları hatırlatmanıza pek gerek olmaz, zaten yine ağrı sızı hissederim bence" deyip gülüp geçtim.

Ertesi gün, yolda ortak bir arkadaşımıza rastladım. "Ay seni görünce aklıma fıtığım geliyor" dedi gülerek. Kendi kullandığı ilaçlardan bahsetti, benim nasıl olduğumu sordu. Geçen yıla göre epeyce iyi olduğumu söyledim. 

Olanlar beni düşündürdü.

Hastalıkların beni tanımlayan bir şeye dönüşmüş olmasına, insanların beni görünce akıllarına ilk olarak "hastalık", "ağrı sızı" geliyor oluşuna üzüldüm. Demek ki çok ağlanmışım arkadaşlarıma... 

Dün de çok sevdiğim iki arkadaşımla karşılaştım. Öpüştük koklaştık, karşılıklı iltifatlar havada uçtu :) İyi göründüğümü, gençleşmiş olduğumu söylediler. "Maşallah belin daha iyi herhalde. Ne güzel, hep iyi ol!" dediler.

Hâlâ eğilip çorap ve ayakkabı giyemiyorum. Ya Evrim giydiriyor ya da ben ayağımı dizden büküp yana çevirip değişik bir yöntemle giyiyorum. Sabahları yüzümü ancak squat pozisyonunda yıkıyabiliyorum ama her şeye rağmen geçen yıldan beri katettiğim yol yadsınamaz. 

Bir sürü farklı rahatsızlığımın içinde bir şekilde nefes alıp yaşamaya devam ediyor oluşuma, haftada 3 gün gittiğim fizyoterapist eşliğinde birebir pilates seanslarının belimi güçlendiriyor oluşuna, geceleri ağrıdan uyuyamadığım, sabaha dek yatakta kıvrandığım günlerin geride kalmış olmasına şükrediyorum. 

Günlük hayatımı çok etkileyen diğer hastalığım IBS için, Kasım'daki endoskopi - kolonoskopi sonrası daha işe yarar bir tedavi planı çizilebilirse daha iyi olacağım günler olacak umarım. 

Umutluyum :) 




Dün Arya ile çorba, yemek, pilav ve salata yaptık :)

Mutfakta anne-kız zaman geçirmeyi seviyoruz :)



Çarşamba, Eylül 24, 2025

Günlük Rutin - Eylül 2025

Canım Ceren yazmış kendi günlük rutinini ve sonunda hadi sen de yazsana demiş :)

Haftaiçi

06.55 Alarmsız, organik uyanış :)) 

07.00 Yataktan kalkış - Arya'yı uyandırma (Gerçi Arya artık benden önce uyanıyor :) 

07.00 - 07.30 Kahvaltı

07.30 - 08.00 Okula hazırlık

08.00 Evden çıkış

08.30 Ders başlangıcı

Pzt - Çrş - Prş. 12.00 Okuldan çıkış

12.30 Latte ile yürüyüş  / Salı-Cuma Arya çıkarıyor yürüyüşe 

Salı - Cuma 15.10 Okuldan çıkış

Pzt - Salı 16.00 / Cuma 18.00 Reformer Pilates

17.00 Eve dönüş - Duş - Yemek hazırlığı 

19.00 - 19.30 Akşam yemeği

20.00 Dizi / Film / Oyun

21.00 Arya ile kitap saati

00.00 Uyku

*Genelde haftada bir gün okul çıkışı kızlarla cafeye gidiyoruz. O günlerde evde yemek hazırlamıyorum ve genelde dışarıda yiyoruz :D


Hafta sonları biraz farklı tabi :) 

06.55 Yine otomatik uyanış ama bu kez 10'a kadar yatakta yuvarlanmaca

10.00 Yataktan çıkıp ailece kahvaltı hazırlama 

Ekmek almak ve masayı kurmak Arya'da, peynirler ve sucuk Evrim'de, duruma göre tavada yumurta / pancake / yumurtalı ekmek / patates vs. yani sıcaklar bende :)) 

Kahvaltı sonrası:

Cumartesi: Evrim'le birlikte haftalık alışveriş

Alışveriş sonrası günlük ve haftalık yemek hazırlığı

Akşam: Ailece oyun - Benim favorim Trivial Pursuit ama Arya'nın favorisi Cluedo ve Monopoly :)) Evrim hepsinde iyi :) 

Pazar: Temizlik - Çamaşır - Çamaşır - Çamaşır - Çamaş... 

Arya için mısır patlatmaca ve ailece film keyfi :) 

Uyumadan önce kitap keyfi :) 


Son zamanlarda bu rutine tüm boşluklarda Latte ile yürüyüş ve oynaşmaca gibi keyifli maddeler de  eklendi :)) 


Üç aşağı beş yukarı böyle bir rutinde yuvarlanıp gidiyorum :)

Bugün rutini kırıp denize geldim. Su o kadar güzel ki girince çıkmak istemedim :)







Pazar, Eylül 21, 2025

Bir Deli Kuçu

Latte evimize geleli bugün tam 10 gün oldu :) 



Latte henüz 8 aylık; 
geceleri yalnız uyurken biraz korkuyor. 
O yüzden ona peluş bir uyku arkadaşı aldım :) 


Kızımla sabah yürüyüşlerimiz pek keyifli 🥰🧿



Latte kızım, yeni tasması ve isimliği ile pek güzel 💗💜🧿



Nereye otursam gelip ayağımın dibine yatıyor 💛🧡🤎🖤


Böyle dayanıyor ayağıma ve uyuyor.  
Ayağımı çekince patisi ile tutup sarılıyor 😄 
🧿💛🧿🧡🧿🤎🧿🖤🧿


Pazar, Eylül 14, 2025

Hayatın Amacı

Herkes kendine en az bir kez sormuştur sanırım: "Ben burda ne yapıyorum? Ne için yaşıyorum? Amacım ne?

Benim cevabım basit: Mutlu olmak!

Kastettiğim şey öyle 7/24 süren sonsuz mutluluk değil; mümkün oldukça çok mutlu an'a sahip olmak, mutlu olduğum anların diğer anlardan fazla olması :) Yaşam amacım bu!

Dünyayı değiştirmek, iz bırakmak, büyük(?) insan olmak gibi amaçlarım yok. Mikro hayatımda sevdiğim insanları mutlu edebilirsem, onlara faydam dokunursa ben de mutlu oluyorum. Ötesi için enerjimi harcamaya gönüllü değilim. Hem zaten herkes kapısının önünü süpürse dünya tertemiz olmaz mı? Yani demem o ki, herkes mikro hayatında kendinin ve yakın çevresinin mutluluğu için yaşasa - tabi ki başkalarının sınırlarını ve haklarını ihlâl etmeden - dünya çok daha mutlu bir yer olmaz mı?

Bence insanı en çok mutsuz eden şey o büyük büyük hayatın anlamı ve yaşam amacı arayışları, bulamayışlar, buldum sanıp varamayışlar, varınca sil baştan boşlukta hissedişler... Oysa hayatın anlamına ya da yaşam amacına odaklanmak yerine; içinde olduğumuz hayata, ufak mutluluklara, sağlığımıza, sevdiklerimize, yapmaktan keyif aldığımız mini minnacık şeylere odaklanıp her an'a kıymet vererek mutlu olmak çok daha kolay. 

Şimdi içinden "N'apalım? Her daim kolaya mı kaçalım? Zor olanı seçip daha büyük şeyler başarmayalım mı?" diyenler olacak. Bu tabi ki bir tercih meselesi. Ben şahsen zor olanı seçip büyük şeyler başarmak istemiyorum. Yukarıda da yazdığım gibi ben sadece mutlu hissettiğim anlar mümkün oldukça çok olsun istiyorum :) 

Zamanımın %80'inde zorlanıp %20'sinde mutlu olmak yerine hedefim %80 mutluluk, %10 stabil, %10 (hatta mümkünse daha az :) mutsuzluk gibi bir oran yakalamak :)) Ama tabi isteyen kendini istediği kadar zorlayıp hayatın anlamını arayabilir, kendine büyük bir yaşam amacı seçebilir ve o yolda ilerleyebilir. Dedim ya benimkisi tamamen kişisel bir tercih :) 

Ben mutlu olduğum yerde, popüler tabirle "konfor alanımda" kalmak istiyorum. Gayet rahat ve huzurluyken durduk yere konfor alanımdan çıkıp kendimi zorlamam gerektiği konusunda ikna olabileceğimi pek sanmıyorum :)) 

Kırka bir kala ne istediğimi, nelerden hoşlandığımı, neyle mutlu olduğumu biliyorum ve bunun için Hayat'a müteşekkirim. 

Okulda öğrencilere ulaşabilmek, bir şeyler öğretebilmek, evde kızıma rehberlik ve yol arkadaşlığı edebilmek, eşimle bir şeyler izlemek, yürüyüşe, yolculuğa çıkmak, yüzmek, kitap okumak, sevdiğim yemekleri yemek, yeni yerler görmek... Her biri içimi mutlulukla ve huzurla dolduran şeyler :) 

Bugünün mutluluk anlarından bazılarını şuracığa bırakayım :) 🧿🧿🧿



🧿🧿🧿
 

🧿🧿🧿


🧿🧿🧿


🧿🧿🧿


Bir avuç renk cümbüşü, bir avuç mutluluk :) 

Instagram'da takip ettiğim, ata tohumu kullanımını yaygınlaştırmaya çalışan hesap sahibinin paylaştığı bu fotoğraf Arya'yla yüzümüzü gülümsetip bizi mutlu etti :) 

... 



Kontrolü Kaybetmek

Sürükleniyorum. Kontrolü kaybettim. Kendimi akışa bırakmak bir tercih olmaktan çıktı; ben şu an sürükleniyorum. Ne yapabilirim bilmiyorum. B...