Cuma, Ağustos 08, 2025

Görmezden gelemeyince...

Günlük hayatımda bir çok şeyi görmezden geliyorum, her şey güllük gülistanlık gibiymiş davranıyorum. Öylesi daha kolay oluyor çünkü. Ama bazen gücüm yetmiyor. 

Son 3 gündür koltuğa oturmak bir mücadele, kalkmak başlı başına apayrı bir mücadele. Öne eğiliyorum, iki elimi iki dizime yerleştirip kalçamı koltuktan kaldırmaya çalışıyorum, sonra ellerimle dizlerimden güç alarak gövdemi kaldırıp dik şekilde ayakta durmaya çalışıyorum. Tüm bunlar belimi hiç kıpırdatamadığım için. Belim kütük gibi. 

Normal günlerimde yataktan kalkarken, çorap / pantalon giyerken, yüzümü yıkarken zorlanıyorum; yardımsız arabadan inemiyorum. Her seferinde eşim ya arkadan itiyor, ya da yanına gelip elimden çekerek çıkarıyor. Arabada tek olduğum günler için kapı koluna takılan bir destek aparatı kullanıyorum. Bunlara alıştım mecburen çünkü hergün böyle ama işte bu oturduğum koltuktan kalkamamak beni çok zorluyor. Üstüne bugün bir de delice sırtım ağrıyor.

Yoruldum ağrıdan. 

Çok yorgun hissediyorum kendimi.


Perşembe, Ağustos 07, 2025

Ağustos geçerken...

Günler su gibi akıp gidiyor...


Fotoğraftaki güzelliğin adı "ibibik / hüthüt kuşu" imiş. Upupidae ailesine mensup bir kuş kendisi. Balkonda otururken bir anda gelip karşıdaki ağaca konuverdi :)



Daha yakın çekimlerini de paylaşayım :) 

... 



Cafede arkadaşımı beklerken selfie çekerek oyaladım kendimi :)) 



Başka şehre taşınılsa da bitmeyen, fırsat olunca kalınan yerden devam eden arkadaşlıklar ne güzel 🥰

... 


🪧 Arhavi Balıklı Köyü 🪧

Dereleri keşfetmeye devam :) 



Yağmur yağarken dereye girmek de bi' başka  🌦️🏞️🌦️🏞️

Güneş olsa daha keyifli tabi ki 💭☀️🏞️




Salı, Ağustos 05, 2025

"Karma"ya İnanmak...

"Karma; hem fiziksel hem de zihinsel her türlü eylemin sonuçlarının kaçınılmaz olduğunu ifade eder; düşündüğümüz her şey ya da yaptığımız her eylemin sonuçlarının, bizi bu yaşamımızda ya da sonraki yaşamımızda etkileyeceğini söyleyen bir kuraldır. Yani; gerçekleştirmiş olduğumuz, fiziksel ya da zihinsel her türlü eylemin etkilerini şu anki gerçek yaşam içinde görmesek bile, bir sonraki yaşamımızda bu etkiler mutlaka kendini gösterecektir." diyor vikipedi. İslamiyet'teki" ilahi adalet" anlayışı gibi...

Eskiden hiiiiiç inanmazdım; herkesin yaptığı yanına kâr kalıyor, olan hep iyilere oluyor derdim. Sonra Evrim'le tanıştım :D Karma'nın Evrim'e geridönüş hızı inanılmaz! Oldu ki haksız yere günahını alayım, çat! İniyor yüzüme Karma'nın tokadı anında :)) Kaç kez telefonum düşüp kırıldı, elim yandı, planım iptal oldu, elimdeki iş elimde patladı... Yalnız bana değil, Evrim'e yamuk yapan herkese işliyor. Bunu anlattığımda gülüp dalga geçiyorlar; "Hadi canım sen de! Denk gelmiştir" falan diyorlar. Peki kendiniz deneyin diyorum :) Onlar anlamıyor ama inanmayıp dalga geçmelerinin karşılığı bile geliyor çok kısa zamanda. 

Karma sürecinin işlemesinin ilk kuralı Evrim'in asla karşı tarafa karşı bir art niyet beslememesi, asla beddua etmemesi, hatta yamuk yapan kişinin art niyetli olmadığına inanması. Yani Evrim hep şöyle diyor: "Ya kötü niyetli değil, bilerek yapmamıştır."

Mesela Evrim yıllar önce bölge müdürü ile sorun yaşayıp işten ayrılırken, "Aslında çok iyi adam. Bazı şeyleri mecburen yapıyor." diyerek kendinden çok bölge müdürüne üzülmüştü. Oysa bölge müdürü, Evrim'i harcamıştı. Evrim'in ayrılmasının üstünden 1 yıl geçmeden işten çıkarıldı bölge müdürü. 

Başka bir firmada mağaza müdürü önce kendi tanıdığını Evrim'le eş pozisyonda işe alıp bir süre sonra firma küçülmeye gideceği için Evrim'in işten çıkarılmasına sebep olmuştu. O zaman da Evrim, ondan sonra alınan kadın için "Onun yaşı ve tecrübesi benden fazla. Normal benim çıkarılmam." demişti. Çok geçmedi hem mağaza müdürü hem de işe aldığı kadın arkadaşı firmadan atıldılar. Evrim'le geçirdiğim yaklaşık 20 yıl hep böyle hikayelerle dolu. 

Karma, arkadaşlar arasında ve aile içinde de çok aktif işliyor. Evrim'le sürekli uğraşan, her fırsatta dalga geçmeye çalışan akrabaları da hep tepetaklak oluyor. Hiç de akıllanmıyorlar. Evrim'i bir şekilde kullanan ya da zaman zaman üstünlük taslayan arkadaşları da Karma'dan nasiplerini aldılar. Tüm bu süreçlerde Evrim'in tüm saflığını koruyup onlar için üzülmesi de beni benden alıyor.



Yıllar içinde Evrim sayesinde benim Karma'mda aktifleşti :D Zaman zaman - yok yere benimle uğraştığı anlarda - Evrim'in de başına ufak tefek şeyler geliyor ve o anlarda ben çok gülüyorum: Yaaa koskaca Karma bir sana mı hizmet ediyor? Arada sırada bize de sıra geliyor demek ki!" diyorum Evrim'e :)) O da gülüyor tabi :)) 




... 


Bugün bu yazıyı yazma sebebim çok başkaydı aslında. Bugün başka birinin kendi yaşattığının aynısını birebir yaşaması üzerine bu yazıyı yazmak istedim. Yıllar önce ihtiyacı olan bir arkadaşını söz verdiği halde yalnız bırakan biri, bugün aynı durumda ve yapayalnız. Tek fark ortada verilmiş bir söz yoktu bu kez. Bunun karmik bir karşılık olduğu aklının kıyısından bile geçmeyecek belki de ama bilmemesi gerçekliğini değiştirmez. 

Aldığımız her karardan, attığımız ya da atmadığımız her adımdan, yaptığımız her eylemden sorumluyuz. Öyle ya da böyle karşılılığını alıyoruz. Sadece bazen fark etmiyoruz hayatın hırgürü içinde. 

Demem o ki, kimsenin ahı yerde kalmıyor. Yaptığının yanına kâr kaldığını sanan da gerçeği görmüyor sadece. Bunu kabullendiğim günden beri kendime ve sevdiklerime karşı dürüstüm. Kimseye haksızlık etmiyorum; edersem de Karma'nın mutlak bunun acısını benden çıkaracağını biliyorum. Bana haksızlık yapıldığında da bir şekilde yapanın fitil fitil burnundan geleceğini ama bunu asla kendi yaptıklarına bağlamayacağını ve ders almayacağını da biliyorum. 

Neden bu haldeyim diye sorguladığınız anlarda kendinize dürüst olursanız neden o halde olduğunuzu mutlaka anlayacaksınız. Anlayıp kabullenince daha kolay geçiyor. Alınması gereken ders alınınca çile azalıyor. Bu demek değil ki kötü durumda olan herkes hak ettiği için kötü durumda. Anlatmak istediğim çok başka. Ben sadece bazen yaşadığımız şeyler bizim başkalarına yaşattığımız şeylerle alakalı. 

Ben kimseye bir şey yapmadım, içinde bulunduğum durumu hak etmiyorum dediğimiz anlar var tabi ki hayatta. Bazen sadece yanlış zamanda, yanlış yerde olmak; yanlış kişiye değer vermek, güvenmek, sevmek de zor duruma sokabiliyor insanı. O anlarda, yaşadıklarımıza sebep olan kişilerin karşılıksız kalmayacağını, bir şekilde yaptıklarının karşılığını yaşayacaklarını anlatmak istiyorum. 

Umarım bu yazının birilerine faydası dokunur. 


Perşembe, Temmuz 31, 2025

Kırka Bir Kala Hayat ve Asalet Hakkında Düşüncelerim #Yaş39

Yarın 1 Ağustos yani benim doğum günüm :) Tastamam 39 oldum :)) Kırk yaşa bir yıl kala aklımdan geçenleri yazmak istiyorum. 

Çocukluğumdan beri zihnimde bir "asalet / asillik" algısı var. Nasıl anlatacağımı tam olarak bilemiyorum ama bazı insanlar daha ilk anda, uzaktan bile bir asalet hissi uyandırıyor bende. Aklımdan anında "Ne kadar asil, ne kadar hoş!" diye geçiyor. Kendimi ise asla öyle göremiyor, asla öyle hissedemiyorum. Gerçi son yıllarda az da olsa aştım bu hissi ve bazı günler kendime karşı daha hoşgörülü oluyorum :) 

Bahsettiğim asaletin öyle soylu bir aileden gelmekle, kraliyet ailesi mensubu ya da paşa/bey/dük çocuğu olmakla hiçbir ilgisi yok. Tamamen bir duruş, bir hâl/tavır, bir aura meselesi benim bahsettiğim. Kelimeler yetersiz kalıyor, örneklerle göstereyim. 












Beğendiğim kadınlara derinlemesine bakınca herbiri kendi alanında başarılı, kendinden emin, öz güvenli, sade ama şık... Hepsi ölçülü, nazik, sıcak ama aynı zamanda biraz çekinip asla saygısızlık yapılamayacak kadar da mesafeli. Yani sadece bir giyim kuşam meselesi değil mevzu. Kendiyle barışık, bir şeyleri başarmış, başarılamayanları sindirmiş, Hayat'a karşı hazırlıklı ve Hayat'ın getirdikleriyle başa çıkarken tarzından ve tavrından ödün vermeyen güçlü bir duruşa sahip olmak ve bunu yansıtabilmek asıl mevzu. Sanırım şu an benim için asil kelimesinin altını dolduran asıl tanımı şuraya yazabilirim: "Ben burdayım" diye bağırmayan, sakin, sessiz ama tüm varlığıyla hissedilen, sade ama bir o kadar etkileyici ve güçlü. Böyle kadınlara hayran oluyorum. Ne giyseler yakıştırıyorum, ne yapsalar bayılıyorum. 

Kendimi öyle göremeyip öyle hissedemeyişimin sebeplerine gelirsek; bence benim hatalarım sakin, soğukkanlı olamamak ve mesafeyi iyi ayarlayamamak. Her şeye paldır küldür atlamak, fevri olmak, ikili ilişkilerde de en azından bir süre - gerekirse gereken kişiye karşı her daim - mesafeli durmak yerine hemen senli-benli olmak... Bunları değiştirebilir miyim? Neden olmasın? 

40 yaşıma doğru ilerlerken daha sakin, daha ölçülü ve biraz mesafeli olmak; her şeye atlayan değil, durup değerlendiren ve sakin tepkiler veren bir yetişkin olmak istiyorum. Giyim kuşam işini de unutmamak gerek tabi :)) Artık daha sade ama daha şık bir tarzım olsun istiyorum. 

Son yıllarda alışveriş yaparken beğendiğim bir şey olunca almadan önce kendime bazı sorular soruyorum:

  1. "Bunu nerede giyeceğim?" 
  2. "Buna benzer başka bir kıyafetim var mı?" 
  3. "Bu parça dolabımda olmadığı için bir sorun yaşıyor muyum?

Özetle beğendiğim şey bir "olmazsa olmaz" mı yoksa anlık bir heves mi anlamaya çalışıyorum ve çoğu zaman ya giyeceğim bir yer olmadığı için ya da çok benzeri bir şeylerim olduğu için almaktan vazgeçiyorum. 

Giyim tarzımı şekillendirme sürecinde dolabımdan birçok giysi ayıkladım ama hâlâ genç kızlığımdan kalma kıyafetler var dolapta. Yeni yaşımda ilk işim bir dolap ayıklama-düzenleme çalışması daha yapmak ve gereksiz giysilerden kurtulmak olsun :) 

Umarım ilerleyen zamanda hedeflerime yönelik gelişmelerden haberdar ederim sizleri de 🤗🙋🏻‍♀️

Dipnot: Az önce aklıma geldi ve hemen yazmak istedim: tam 39 sene önce yine bugünkü gibi perşembeyi cumaya bağlayan gece doğmuşum ben :) Yani 39 yıl sonra tam bu gece yeni bir ben olarak yeniden doğabilirim belki de :) 


Bugünden kutlamak istedim, 
ailecek yemeğe gidiyoruz :) 



💕🧿💕🧿💕

... 



Çarşamba, Temmuz 30, 2025

Hayat'ın Güzel Olduğu Günler Hep Sürsün :)

Bugün de dere günüydü :) 

Bu kez Fındıklı'ya Arılı deresine gittik :)






Bu sevimli şey anında kalbimizi çaldı;
"Acaba biz de bir miniature poddle sahiplensek mi?" dedirtti 😍



Pazartesi, Temmuz 28, 2025

Bazı günler...

Bazı günler tek başlarına upuzuuun bir tatile bedel :)


Gece yine salonda, koltukta uyuyakalmışım. 
Sabah inanılmaz sıcaklamış uyanınca kendimi denize attım. 


Sabah gittiğimde Evrim uyuyordu; eve döndüğümde akşamüstü beraber gidelim mi deyince tabi ki koşa koşa gittim onunla tekrar denize :) 


Görmezden gelemeyince...

Günlük hayatımda bir çok şeyi görmezden geliyorum, her şey güllük gülistanlık gibiymiş davranıyorum. Öylesi daha kolay oluyor çünkü. Ama baz...