Rüya eve gelir gelmez bilgisayarının başına geçti ve kendi kendine gülümseyerek paralel evrenler ve “para-Evrimler” hakkında bir öykü yazmaya başladı. Öykü restorandaki sohbetleri ile başlıyordu. Tabi ki o kadarcık gevezelik koskoca bir öykü için yeterli değildi. Giriş kısmını yazdıktan sonra nette biraz araştırma yapmaya karar verdi. Arama motoruna “Paralel Evrenler” yazması ile açılan sayfalarda kendisini kaybetmesi bir oldu. Önce Paralel Evrenler Teorisini ilk kez ortaya atan Amerikalı Fizikçi Hugh Everett ile tanıştı, ardından M-kuramı / Sicim Teorisi ve İzafiyet teorisi derken sonunda kara deliklere kadar geldi. Sicim teorisinin ileri sürdüğü on bir boyutlu evren fikri ile şaşkınlığa düşmüşken, Stephen Hawking’in Sicim teorisini modern matematik teknikleriyle güncellenmiş halini sunduğu ve kara delikler hakkındaki detayları ve önermeleri içeren son makalesine ulaştığında bir fizikçi olmadığı için çoktan üzülmeye başlamıştı. İşte tam bu sırada Kozmik Olasılık Analiz İstasyonu’nda Sarge sürekli artan olasılık yüzdeleri ile ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Sonunda duruma müdahale etmeden bir süre daha gözlemlemeyi seçti.
Rüya yaptığı araştırmadan başı dönmüş,
fikirleri havada uçuşur haldeyken Evrim işe gitmek üzere hazırlanmaya
başlamıştı. Rüya, alaycı bir sesle Evrim’e takılarak:
“Hey, 8. Evrim! Senden öncekilere ne
olduğunu tam olarak anlatmadın henüz bana.” dedi.
“Bu konu hakkında birçok teori
sunabilirim ama bence sorun sende. Kimse sana çok uzun süre katlanamıyor.” dedi
Evrim tüm muzipliğiyle, Rüya’nın damarına basacağını bilerek. “Ya da belki de
sana katlanamayan sadece ilk Evrim’di. Geri kalanlarımızın bu konudaki fikri
hiç sorgulanmadı.” diye ekledi sessizce.
“Hıhı tabi, kesin öyledir canım! Neyse,
şimdi enerjimi seninle didişerek harcayamayacağım aşkım. Senden önceki “Evrimler”in gidiş zamanlarını tahmin
edecek olsam… Bir tanesi askerlik döneminde olmalı. Hani şu zatürre olduğun,
öksürmekten telefonda konuşamadığın zaman. Birden değişip acayip maçoya
bağlamıştın.”
“Ah, evet! Tam isabet!”
“Bu iş giderek daha da eğlenceli oluyor.
Bu öykü epey ilginç olacak!”
“Farklı evrenlerden sırf senin yanında
olmak için gelen ve bir süre sonra mecburen giden tüm o “Evrimler”in seni bu kadar eğlendirmesi biraz garip doğrusu!” dedi
Evrim, sesinden sezilen gerçek bir kırgınlık ve kıskançlıkla.
“Off ya! Hemen tribe bağlamasan olayı
olmaz zaten! Nedir bu kıskançlık, bu alınganlık anlamıyorum! Üniversite
zamanlarımızda hiç böyle değildin. Aaa ama dur! O sen değildin tabi. Kaçıncı ‘Evrim’di acaba?” dedi Rüya acımasız bir
alaycılıkla. Evrim alışmıştı Rüya’nın bu hallerine. Rüya hemen parlar, en son
söylenecek lafı en başta söyler, sonra da ışık hızıyla pişman olurdu. Bu yüzden
çoğu zaman sessiz kalıp Rüya’nın geri adım atmasını beklerdi Evrim.
paralel evrenler arasında atlayıp sıçrıyor sizin "evren"ler sanırım değil mi? benim böyle kırılmalara yaptığım açıklama "uzaylılar değiştirdi" olurdu eskiden :)
YanıtlaSilYüksek Şûra'da uzaylılar da olabilir, orası henüz meçhul :) (
Silevren evrim rüya iyi buluş :)
YanıtlaSilBizim isimler bili kurguya yatkın :))
Sil:) Durmaksızın okuyasım geliyor, bu nasıl bir seri.
YanıtlaSil🤗 Ben de heyecanla yazıyorum :)
SilSüper, şimdi oturdum başına. :)
YanıtlaSilKeyifli okumalar canım :)
Sil