Başlamadan önce uyarayım: Uzun bir yazı bekliyor sizi ama başlayınca bir çırpıda okunur olmasını umut ediyorum 😅
Bir önceki yazımda gördüğüm rüyadan ve onu gerçeğe taşımak istediğimden bahsetmiştim. Şimdi de beni o noktaya getirdiğini sandığım süreçten / akıştan bahsedeceğim. Aslında bu akış çoooook eskiye gidiyor; ortaokul - lise yıllarıma, belki de kitap okumayı çok seven babamın ilk görüşte aşık olduğu annemi - ki o da kitap okumayı çok severdi - 3 ay yalvararak sonunda evlenmeye ikna ettiği ana kadar :)) Ama korkmayın ben o kadar geriye gitmeyeceğim :)) Birkaç gün önceye döneceğim.
Şubat'ın ilk günlerinde - tam olarak 6 Şubat'mış - blogu düzenlerken etiketlerin olduğu alandan kısa hikayeler etiketi gözüme çarptı ve tıklayıp sırayla hikayelerimi okumaya başladım.
Okurken şaşkınlıkla karışık bir mutluluk yayıldı içime. "Bunları ben yazdım, her biri benim bir parçam ama aynı zamanda benim dışımda, başka bir şeyin parçaları gibi." diye düşündüm ve öykülerimi bir araya toplayıp yayınevlerine göndermeye karar verdim. O günden beri kitap nasıl basılır, yayınevine dosya nasıl gönderilir gibi yazılar okuyup araştırıyorum. Kitap için isim düşünüp not alıyorum. Kapak resmini düşlüyorum. Öyküler hazır olunca daha önce kitabı basılmış blogger arkadaşların da fikirlerini alıp yayınevlerine göndermeyi planlıyorum.
İşte bu araştırmalarım devam ederken Ceren'in şu yazısında kumçocuk'a verdiği cevabı okuyunca ben de gidip dinleyeyim bahsettiği bölümleri dedim. Bahsi geçen İlk Sayfası adlı podcastin Ahmet Ümit, Hakan Günday ve Ayşe Kulin bölümlerini çok önceden dinlemiştim ama beni o kadar etkilememiş sanırım ya da ben şu an hatırlamıyorum.
Ceren'in önerdiği bölümlerde yazarlardan biri olan Nermin Yıldırım'ın "Unutma Dersleri" kitabını çok severek okumuştum ve "Unutma Beni Apartmanı" da hâli hazırda okuma listemde ama Sezgin Kaymaz'ı hiç duymamıştım. Canım Ceren'im öneriyorsa vardır bir bildiği dedim ve Spotify'ı açtım :)
Nermin Yıldırım'ı dinlerken bazı açıklamaları beni o kadar şaşırttı ve etkiledi ki eve gelir gelmez Evrim'e anlattım hepsini. Benim de aklımdan geçtiği gibi "A sana benziyormuş!" dedi Evrim :) Bana benzediğini düşündüğümüz şeyler Nermin Yıldırım'ın kelimelerle ve sözlüklerle haşır neşir oluşu ve şu an Barcelona'da yaşıyor oluşuydu. Birisi benim çocukluğum, diğeri benim uzun süre hayalimdi...
Nermin Yıldırım küçükken sözlükte görüp sevdiği kelimeleri kağıtlara yazıp odasının duvarlarına asarmış. Ben öyle yapmadım hiç ama daha önce bahsetmişimdir, biz Şehnaz'la koca koca sözlüklerle Scrabble oynardık ve yıllar içinde sözcük dağarcığımız o kadar genişledi ki kimsenin duymadığı kelimeleri bilir, kullanır hâle geldik :D
Sözcük dağarcığıma katkısı olan diğer bir kişi ise babamdır. Babam kitap okumayı sevdiği kadar bulmaca çözmeyi de çok sever ve ben küçükken bana da bulmaca çözdürürdü. Bu alışkanlığım hâlâ devam ediyor. Hatta ben de Arya'ya bulmaca dergileri alıyorum :) Momentos'un "Bir Kelime" serisini de atlamadan yazayım, ondan da yeni kelimeler öğreniyorum :)
Neyse konuyu çok dağıttım, kusura bakmayın :) Nermin Yıldırım'ı dinlerken etkilendiğim şeylerden biri de yazar 9 yaşındayken yazdığı öyküleri amcasının daktiloda temize çekerek kitap haline getirip "Al, bu senin kitabın" deyişi oldu. Değer görerek, ciddiye alınarak, birey olduğu küçük yaşlardan kabul görmüş olarak büyüyen bireyler hayatta başarılı oluyor. Podcastin tamamı çok iyi. Linkini buraya bırakıyorum ve ben de Ceren gibi mutlaka dinlemenizi tavsiye ediyorum.
Nermin Yıldırım'ın bölümünden sonra Ceren'in önerdiği üzere Sezgin Kaymaz'ın bölümünü dinleyecektim ama Hikmet Hükümenoğlu diye birinin bölümü başladı otomatik olarak. Ben de merak edip dinlemeye başladım. Hikmet Hükümenoğlu, sırasıyla Robert Koleji, Boğaziçi Üniversitesi ve Koç Üniversitesi'nden mezun olmuş ve 10 yıl finans sektöründe çalışmış. Sonra bir anda bu kadar yeter diyerek finans sektörünü bırakmış. Ne yapmak istediğine dair iki fikri varmış; biri müzik, diğeri kitap yazmak. Müziği denemiş, olmamış; yazmayı denemiş ve yazdığı ilk kitap Everest Yayınları tarafından yayınlanmış. Hikayesinin bu kadar kolay ilerlemiş olması beni kıskandırmadı desem yalan olur.
Hikmet Bey, ilk kitabından sonra tabi ki kitap yazmaya devam etmiş; iki tane önemli edebiyat ödülü kazanmış; Mimar Sinan Üniversitesi'nde "Yaratıcı Yazarlık" dersleri vermiş. Hâlâ da yazmaya devam ediyor. Robert Koleji ve Boğaziçi Üniversitesinde okumuş olması ve iyi bir alt yapıya sahip olması onu hızlıca başarıya götüren etmenler olmuş bence.
Podcasti dinlerken Google'dan bir araştırayım dedim ve yazarın substack hesabına ulaştım. Substack, Blogger'ın ücretli ve çok daha üst sürümü gibi bir paylaşım platformu yani başlı başına ayrı bir mevzu; onu sonra anlatayım.
Substack'te dolaşırken karşıma bir paylaşım çıktı. Kabaca "Bir gün yaparım dediğin ne varsa bugün yapmaya başla." yazmış. Benim de içinde bulunduğum haleti ruhiyeye çok uygun olduğu için bunu da alıp cebime koydum. Spotify'a geri döndüm ve Sezgin Kaymaz'ın bölümünü dinlemeye başladım.
Sezgin Kaymaz daha önce duyduğum bir yazar değil. Kendisini şöyle anlatmış. Yıllarca hentbol antrenörlüğü yaptıktan sonra bir gece daktiloyu önüne alıyor, başlıyor yazmaya ve sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Onun da ilk kitabı yayınevinden hemen onay alıyor. Kitap basılana dek o, 3 kitap daha yazmış oluyor. Şu anda basılmış 17 kitabı var.
Kıskanmıyoruz, çalışıyoruz, biz de başarıyoruz :))
Tüm bunların o rüya ile ne alâkası var diyorsunuz şu anda muhtemelen. Oraya geliyorum :)
Bahsettiğim üç yazar da birbirinden çok farklı tekniklerle yazıyor. Yazdıkları tür ve hikayeler de farklı. Ama yazar olma hikayelerinin ortak noktaları var. Üçünün de sağlam bir bilgi birikimi var, üçünün de yazarlık öncesi farklı kariyerleri var; bir nokta da üçü de oturup yazmaya karar veriyor. Yıllarca edindikleri bilgi birikimlerini de kitaplarına yansıtıyorlar. Sadece kitaplarında kullandıkları epigraflarla bile başlı başına bir hikaye anlatıyorlar neredeyse.
İşte ben de tam olarak bunu istiyorum. Ben de içimden geçen, bazen delip geçen, öyküleri anlatmak, biriktirdiklerimi paylaşmak, beni besleyen sözlerle, alıntılarla - epigraflarla - kendi hikayelerimi aynı sayfalarda buluşturmak istiyorum. Bunun ilk ayağı hikayelerimi kitap haline getirmek ama bir adım sonrası yıllardır rüyalarımda izlediğim hikayeleri senaryolaştırıp başkalarına da izletebilmek.
Son günlerde aklımdan geçen mevzular böyle olunca, haliyle bilinçaltım ben uykuya geçer geçmez hünerlerini ortaya koyup büyük bir prodüksiyonla tüm kurgusu ve karakterleriyle eksiksiz hazırlanmış bir anime izletiyor bana :D Eh bana da, bilinçaltımı dinleyip "ne yapmak istiyorsam bugün başlamak" düşüyor sanırım :)
Üzerinizde baskı yapmayacaksa mükemmel bir fikir:) Bu konuda tecrübesi olan bloggerlar işin teknik yönleri açısından eminim size çok faydalı bilgi verecektir:) Bilgi birikimi okunur eserler yazabilmek için çok önemli, bunun yanında iz bırakacak eserler için de mutlaka yaşanmışlıklar olmalı diye düşünüyorum:)
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum. Yaşanmışlıklar kitabı zenginleştiren, okuru kitaba bağlayan, okurla yazar arasında bir çeşit samimiyet hissi geliştiren şeyler.
SilBen bunu başaracağınıza eminim başlamışsınız gerisi gelir. Bize de okumak düşer. Hülya
YanıtlaSilÇok teşekkürler :) Umarım gerisini getirilebilirim :)
SilHadi hayırlısı diyelim. Heyecanın hiç bitmesin takıl kelimelerinin peşine, gerisi kolay:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Sevgili Buraneros :)
Silyaparsın tabisi :) senaryo, oyun vb. yazmak için iki temel kitap var :) oyun ve senaryo yazma tekniği (turgut özakman)/kahramanın sonsuz yolculuğu (joseph campbell) :) ikisi de ders kitabı olarak kullanılıyor :) rüyaları yazmak için özellikle ikinci rehber olabilir, ilki de nasıl yazcağın için :)
YanıtlaSilHemen bakayım kitaplara, teşekkürler Deep :)
SilÜç yazarı da çok severim, neredyse üçünün de tüm kitaplarını okudum. Ben de bu ara elim kalem de tutar kadehte podcast serisinde kadın yazarlarin yazarlık serüvenlerini okuyorum. İlham verici. Niyet çok önemli her işte olduğu gibi, evet işin teknikleri falan var bunlarda editörler de destek oluyor tutkunuz ve samimiyetiniz önemli bence ve okur bunu hemen hissediyor. Yolunuz açık ve keyifli olsun, sevgiler❤
YanıtlaSilÇok teşekkürler 🥰 Hemen o podcast serisini de takibe alayım. Başkalarının başarı hikayelerini dinlemek gerçekten çok motive ediyor insanı. Elbette her işin bir yolu yordamı, yöntemi vardır ama ben gelişine yazabiliyorum. Kullandığım tek teknik, aklıma gelen fikirleri not etmek ve sonra o fikir aklıma tekrar gelince oturup hemen yazmak diyebilirim :)
SilSevgiler ❤️
Ceren'e de sana da teşekkürler. Harika bir podcast ten haberdar oldum. Ceren'den kaçırmışım.... Hayallleri hayal etmek bile ne güzel değil mi? Umarım niyetin dönüşür... Tek yapacağımız birazcık hareket belki de...
YanıtlaSil"Hayalleri hayal etmek bile ne güzel değil mi?" demişsiniz; çok sevdim bu cümlenizi :) "Her şey bir hayalle başlar." sözünü hatırlattı bana. Demek ki hayal etmek gerek :)
Sil