Salı, Nisan 22, 2025

El Becerisi (ya da Beceriksizliği)

5 gündür deri sandalye boyuyorum. Boyadığım da hepi topu 2 adet sandalye :))) 

Mutfak sandalyelerimizin ikisi siyah, ikisi beyazdı. Beyazlar zamanla sarardığı için kılıf takmıştım tüm sandalyelere. Yeni evde mutfak dolapları gri olacağı için ben de beyaz olan sandalyeleri açık griye boyayıp kılıflardan kurtulmaya karar verdim. İnternetten deri boyası aldım ve başladım boyamaya. Bir kat, iki kat, üç kat... beş kat... Az önce kaçıncı katı attım bilmiyorum ama bence son kattı.

Her kat boyadan sonra en az 12 saat beklemek gerekiyormuş ki boya iyice kurusun, otursun. Yaklaşık bir haftadır boyuyorum sabah akşam. Bugün sandalyelerin ayaklarını da sprey boya ile rötuşladım ama sprey iyi bir fikir değilmiş. Eşit dağılmıyor, çok sıkınca aşağıya doğru akıyor, dalga dalga oluyor... Keşke sprey boya yerine fırça ile boyasaydım diyorum şu an. Az önce fark ettim ki beyaz sipariş ettiğim boya yerine vernik gelmiş şimdi bir de onu iade etmekle uğraşacağım. Neyse...

Mutfak sandalyeleri ile işim bitince balkon sandalyelerini de boyamaya niyetliyim. Arka balkondaki sandalyelerin metal kısımları rutubetten aşındı, boyaları yer yer dökülmüş. Sprey boyaları fazla almışım, kenara atacağıma sandalyeler için kullanayım.

El becerim fazla olmasa da böyle ufak tefek yenileme, değerlendirme işlerini seviyorum aslında. Sonuç da güzel olursa keyif katlanıyor :) 

Sandalyeler güzel oldu gibi :)



Pazartesi, Nisan 21, 2025

Ahval

Hâlim hâl değil. 

Üzgünüm, kırgınım, yorgunum. İşin kötüsü bu kez Evrim de öyle. 19 yılı devirdik birlikte, Evrim'i bu kadar bunalmış ve yorulmuş gördüğümü hatırlamıyorum.

Evin işleri ağır aksak ilerliyor, Evrim halletmek istediği işleri istediği şekilde halledemiyor. Küçük tuvaleti kapatıp depoya çevirme işini bitiremedi; mutfağın tesisatı taşınmadığı için oranın sıvası boyası da bitmedi; en son dün salondaki duvarın çıtaları da yamuk olunca Evrim'in tüm direnci kırılıverdi. Yüzü düştü, canı sıkıldı.



Çıtaların birbirine paralel olması gerekiyordu ama maalesef asimetrik olmuşlar. 
Duvarın her iki yanında birbirine eşit toplam 4 bölme ile ortada daha geniş olan 1 bölme olması gerekiyor.
... 

Evrim'in ciddi bir simetri takıntısı var. Bu yüzden çıtalar çok riskli bir karardı. Ustanın yapabileceğine güvendim ama maalesef sonuç pek umduğum gibi olmadı. Çıtaları düzeltmek için Evrim boş gününde ustayla birlikte çalışacak. Bakalım, umarım hallederler. 

Evrim'in yüzünün düştüğü görülmüş şey değildir. Hastayken bile güler, güldürür. O yüzden o surat asıyorsa durum ciddi demektir bizim evde. Bugün mesaj yazıp takıldım Evrim'e: "Lütfen, benden rol çalma. Bu ilişkinin surat asan, dırdır yapan, stres olan kişisi benim. Sen hep gülen, güldürensin. Sıkma canını, her şey hallolur bir şekilde." "Oldu" yazmış cevap olarak.

Şu an tam karşımda üçlü koltukta uyuyor. Okuldan yorgun ve keyifsiz geldi. Onu, böyle canı sıkkın görmek çok garip. Düzelmesi için her şeyi yapabilirmişim gibi hissediyorum ki bu da hiç benlik bir hâl değil :p İlişkinin bencili de benim maalesef. 

Mayıs başı taşınma umudumu hâlâ taze tutuyorum. Olacak, olacak. 


Pazar, Nisan 20, 2025

Bir kedi kadar sevilmemek...

Öksüzdü Necla. Ne ana bilmişti, ne baba. Babası hayattaydı gerçi ama işte Necla'ya baba değildi. Bu yüzden pek sevmişti Necla eşinin ailesini. Anne değil, "annem"; baba değil "babam" derdi. Herkes kendi anası babası sanırdı da öyle olmadığını öğrenince inanamazdı.

Necla'nın eksiği gediği çoktu. Zordu Hayat ve Necla'yı da çok zorlamış, katılaştırmış, kabalaştırmıştı. Öyle hanım hanımcık, annecim annecim, babacım babacım diye konuşmaz, aklından geçeni olduğu gibi bırakıverirdi ortaya. Söyleyecek lafı varsa hiç tutmazdı içinde. 

- Bütün gün TV karşısında, ordan kalkıp yatağa, yataktan kalkıp tekrar koltuğa... Böyle olmaz ki valla eriyiverir tüm kaslar. Çuval gibi kalıverir insan koltukta... 

- Bir tane aklı başında yok etrafınızda. Hep en son söylenecek şeyleri söylüyorlar. Dost değil, post bunlar!

- Bak bunlar çok açıkgöz. Punduna getirip kandırıverirler valla insanı. Güvenmeyin böyle canımlı cicilimli insanlara. Ben söyleyeyim de sonra kimse demedi olmasın.

Necla kimseye güvenmezdi. Herkes sıfırdan başlar, becerebilirse yüze çıkardı Necla'nın terazisinde. Necla birini sevdi mi tam severdi ama yine her şeyi beklerdi:

- Kardeş kardeşe düşman olmuş, baba çocuğunu yarı yolda bırakmış da el mi yapmayacak? 

- İnsanoğlu çiğ süt emmiş, her şey beklenir!

Kızmazdı atılan kazıklara, sokulan laflara... Hiç şaşırmazdı. Kırılırdı bazen ama yine de kızmazdı. "Neden? Ne geçti eline?" diye sormak isterdi bazen. Sormazdı. Annesine de sormuyordu. 20 yıldır kaç kez bitti artık, her şey mazide kaldı, temiz bir sayfa açtık diye düşünmüştü. Kimbilir daha kaç kez öyle düşünecekti.

Hep bir şeyleri yanlıştı Necla'nın. Yer sofrasında yemek yiyerek büyümesi, kıyafetleri, çantası, ayakkabısı, saçının doğal rengi... Ne yapsa olmuyor, - ailem dediği - eşinin ailesinin nazarında bir sonraki tura geçemiyordu Necla. Ama Necla umut etmekten hiç vazgeçmiyordu. Elbet olacaktı. 

Bunca yıl geçmiş; köprünün sırf altından değil, üstünden bile sular seller akmıştı. Eskisi gibi değildi; artık onlar da seviyordu Necla'yı. İyisiyle kötüsüyle kabul etmişlerdi. En azından Necla öyle sanıyordu taa ki o kedi gelene dek.

Necla hayvanları çok severdi. Severdi sevmesine ama kediler dokunuyordu ona. Nefes alamıyor, pancar gibi kızarıyor, uyuz olmuş it gibi kaşınıyordu. Bunu herkes biliyordu ama işte yaşlılık, yalnızlık, can sıkıntısı... İnsan oyalanacak bir şey arıyordu. Köpek alınsa bakması, yürüyüşe çıkarması, yıkaması, kurutması zordu. Kedi öyle miydi? Değildi. Evin içinde kendi kendine yaşardı, tuvaletini kumuna yapardı.

Velhasıl kelam alındı mı gül gibi bir kedi Necla'nın gelin gittiği o eve! Alındı. Necla ne dese geçiştirildi. "Amaaan canım, ilacı varmış. Bilmemkimin de varmış alerjisi, onun iki tane kedisi varmış evde. Hap içiveriyormuş, bişicik olmuyormuş." Oysa Necla yıllar önce kapının önünde bulup besledikleri yavru kediyi eve almaya karar verdiklerinde gitmişti doktora var mı bu işin bir çaresi diye. Doktor, "Kızım senin canının kedi kadar kıymeti yok mu? Astım olursun eve alırsanız o kediyi!" demişti. "Bir gün iki gün değil ki bu, ilaç içiveresin de dayanasın!"

Eee anlatmadı mı Necla bunu ailesine? Anlatmaz olur mu? Anlattı, anlattı da "Doktor çok mu biliyormuş, astım olmak o kadar kolaymıymış canım?" N'apsın sustu Necla. Hoş konuşsa da ne fayda... 

Necla, durup düşününce ağlayacak gibi oldu bir süre. Acaba Necla'nın değil de oğullarının alerjisi olsaydı ya da torunlarının? Yine de alınır mıydı o kedi eve? Necla kendi kızının alerjisi olan şeyi töbe billah sokmazdı eşikten. Neyse dedi Necla, "bizim evde kalmayacak ya kedi, ben oraya gidince bakarız bir çare. Atıveririm iki ilaç, idare ederim bir süreliğine." Bu kadarla bitseydi iyiydi. 

Yatıya gelirken kediyi de getirmek istediler. Necla bu kez Nuh dedi peygamber demedi. "Sizin evinize karışmadım ama kendi evime kedi alamam annem" dedi yine tüm sevgisiyle. "Biz de gelmeyelim o zaman!" dedi annesi. Restini gördü Necla:

- Siz bilirsiniz annem. Beni zaten geçtik de kediniz, oğlunuzdan ve torununuzdan daha kıymetli ise ben bir şey diyemem. Bizim kapımız size her daim açık, başımızın üstünde yeriniz var. Ama kedisiz. 

Soğuk rüzgarlar esti. Fırtına çıkıp dindi ama bitmedi. Daimi bir fırtına öncesi sessizlik gelip yerleşti tam ortaya. Necla anladı ki ne yapsa bir kedi kadar sevilmeyecek. Kimseye kızmadı Necla kendinden başka. Herkesten her şeyi bekliyordu da en sevdiklerinin onu bir kedi kadar sevemeyebileceğini neden beklememişti acaba? 




Pazartesi, Nisan 14, 2025

Kalbimden geçen...

Evin boya işi bitmek üzere. 

Salonun tek duvarı ve mutfağın sıvası-boyası kaldı. Salonun duvarı boyandı ama çıtaları henüz takılmadı çünkü Hopa'da istediğim çıtalardan yok. internetten sipariş verdim. Gelince usta duvarı tamamlayacak. Mutfakta da taşınması gereken elektrik tesisatı var; o iş hallolunca dolaplar gelmeden önce mutfak duvarları sıva yapılıp boyanacak.

Boya işi umduğumdan çok daha iyi gitti. Seçtiğim renk, duvara sürülünce çiğ beyaz gibi ya da rengi dönmüş, morarmış beyaz giysiler gibi bir renk çıkacak diye çok endişlenmiştim ama şükür öyle olmadı ve tam seçtiğim renk oldu. TV duvarı için seçtiğim kalker renginden vazgeçip kalbimin sesini dinledim ve Jotun boyanın Deep Cosmo rengini aldım. Koyu mavi, saçlarım gibi, çok sevdiğim montumun rengi gibi, yemek masamızın pufunun rengi gibi... Odanın kocamanlık hissi biraz gitti, duvar odayı sınırladı gibi ama pişman değilim. 


Evin geneli bu renk oldu. 
Arya'nın odası ve mutfak gri, salon tek duvar koyu mavi. 



Işık parladığı için gerçek renkler tam gözükmüyor. Solda krem gibi gözüken duvar aslında yukarıdaki fotoğraftaki ile aynı renk. Sağdaki ise daha koyu bir mavi. Duvarın çıta işi bitip gündüz ışığında çekince fotoları güncellerim. 
... 

Salona alacağımız yeni üçlü koltuğu bugün seçip aldım. Annemlerin çift kişilik yatağını da aldık. Banyo lavabosu için batarya almıştım; beklediğimden çok daha kaliteli çıkınca aynı markanın mutfak bataryasından sipariş verdim. Böylece geriye alınacak perde ve halı gibi bir iki şey kaldı. Onlar da taşındıktan sonra halledilir. 


Mevcut koltuklarımıza en yakın model bu olduğu için mecburi tercihim oldu. 
... 

Evrim'in evle ilgili listesinin ilk ve ona göre en önemli maddesi alaturka küçük tuvaletin kapatılıp depo alanına dönüştürülmesiydi. Dün o işin büyük bölümünü halletti. Şimdi geriye misafir banyosunun dolap ve lavabosunun kurulum ve montajı kaldı. Mutfak ve banyo montajı sonrasında taşınmaya hazır hale geleceğiz.

Koli ayarlarsak bu hafta sonu en azından yukarı depoya kaldırılacak eşyaları taşımayı planlıyoruz. Bakalım, gelişmeleri yine yazarım 🙋🏻‍♀️


Salı, Nisan 08, 2025

Neden bu kadar zor?

Seçmek, karar vermek benim için aşırı zor. Neden böyle?! 

Yeni ev için önce mutfağın şekline sonra dolap rengine, materyaline, kapak modeline karar vermem gerekti. Bitmedi daha tezgah, tezgah arası, evye, batarya, dolap kulpları... Seç seç bitmiyor. Seçemiyorum! Seçtiklerimden emin olamıyorum. Karar vermek çok zor!

Mutfakla bitse iyi! Banyo dolabı, bataryası, çeri çöpü... Üstüne bir de tüm ev için boya seçmesi var ki o da ayrı bir işkence benim için. Zorla seçtim bi' şeyler ama asla emin olamıyorum. Seçtiklerim bir araya gelince ortaya ne çıkacak bilemiyorum. Gözümde canlandırma yeteneğim sıfır. 

Çoğu insanın zevkle, heyecanla yaptığı işler benim için kabus gibi maalesef. Keşke birisi gelse "Sen şöyle otur, ben her şeyi halledeceğim ve bitince çok beğeneceksin" dese... Evrim'e soruyorum, "Sen nasıl istersen öyle olsun hayatım" diyor. Tam seçiyorum, "Emin misin?" diyor. Çıldırmama ramak kaldı.

Biliyorum tüm bunlar aslında işin zevkli/eğlenceli/heyecanlı kısmı, ufak tefek şeyler, halledilirler. Biliyorum ama işte bilmek daha iyi hissettirmiyor.

Dün zar zor ve en sonunda bıkkınlıkla bunlar olsun işte diyerek çoğu şeyi seçtim. Geriye mutfak evyesi ve bataryası kaldı. Onları da seçip karar verme yükünden kurtulmak istiyorum bir an önce. Boya renklerini seçip aldığım halde içimden hâlâ "TV duvarı lacivert olsa keşke" diye geçiyor :( Elimi tutan, engelleyen yok ama basiret bağlanması gibi bir şey, yapamıyorum!

Yeni evin salonuna girince tam karşı duvar, TV duvarı olacak. O duvar için kafamda bir sürü fikir dönüp duruyor. Duvara çıtalarla şekil yapıp diğer duvarlardan daha koyu, farklı bir renge boyamak istiyorum. Ama işte uzun vadede göz yorar mı, sıkılır mıyız, odayı küçültür, karartır mı gibi zibilyon tane saçma soru yüzünden cesaret edemiyorum. En çok da bu cesaret edemeyişime kızıyorum :( 



1. Bu çıta dizilimi diğerlerine göre daha basit uygulanabilir gibi duruyor.


2. Bu İskandinav desenlerini hatırlattığı için hoşuma gitti.



3. Sadece ortaya doğru gelen üçgenler güzel, 
arada kalan merdiven gibi diğer çıtalar fazlalık olmuş bence.



4. İstediğim renge en yakın olan bu ama bu kadar karışık bir şekil istemiyorum tabi ki.


Boyaları çoktan aldım. Filli boyanın "Maya" ve "Kalker" renklerini aldım. Mutfak ve Arya'nın odası andezit grinin iki tonu olacak. Ama işte aklım hala şu yukarıdaki çıtalı ve koyu renk duvarda


Salon 3 duvarı ve evin geri kalanı bu renk. 
Ben bu rengi bej alt tonlu sanıp seçmiştim halbuki az önce öğrendim ki alt tonu mormuş!???



Salon TV duvarı bu renk olacak eğer ben son dakika değiştirmezsem...
Katalogda bundan çok daha koyu görünüyordu. Bakalım evin duvarında nasıl olacak.

...


Off baktıkça daha da darlanıyorum ve iyice beceriksiz hissediyorum kendimi. Yeter. Akışa bırakıyorum şu an itibari ile. Artık nasıl olacaksa olsun. Beğenmezsek biraz kullanır, seneye tekrar boyatırız. 

...

Bu arada Evrim daha iyi, ağrısı var ama doktor taş düşmek üzere demiş. Diğer böbrekte de 2,7mm taş varmış. Yani onun ağrısı da yakında başlar maalesef. Arya'nın satranç turnuvası iyi gidiyor. Umduğumdan iyi idare ediyor Arya :) Maşallah diyeyim, dilimi ısırıp, tahtalara vurayım.
Lütfen siz de bana uyun :))

Pazar, Nisan 06, 2025

Yine...

Evrim yine taş döküyor. 4 gündür sabah akşam hastanedeyiz. Dün gece 10'da geldik hastaneye, eve gittiğimizde sabah 4 olmuştu. Az önce - 11.00 - geri geldik. Evrim'e ağrı kesici yaptılar, etki etmesini bekliyoruz. Ağrı kesiciler en fazla 6 saat kesiyormuş ağrıyı. 

Taş 4mm ve kanala inmiş ama bir türlü düşmüyor. Bu Evrim'in 3. taş döküşü. Geçen yaz dökmemişti. Önceki iki yaz Temmuz - Ağustos gibi dökmüştü. Bu kez taş erken davrandı, öncekiler kadar büyümeden düşüşe geçti.

Evrim bu haldeyken onu bırakıp gidemeyeceğim için Arya ile Muş'a gitmiyorum. Arya'yı yarı yolda bırakmış gibi hissediyorum ama elimde olan bir şey değil. Arya takımıyla gidecek. İçimde binbir türlü endişe... Gitme desem emeklerine, hevesine yazık ve takımın geri kalanına da haksızlık çünkü Arya gitmezse tüm maçlarda hükmen yenik sayılacak. 

Evrim en başından istemiyordu gitmemi ve tabi ki sonuç onun istediği gibi oldu. Adamdaki Karma kimsede yok. Ne istese oluyor maşallah!

Yıllar önce Derya ile Pınar'ı görmeye, Zonguldak'a gitmeye karar vermiştik. Evrim o zaman da gitmemizi istememiş ama fiilen engel de olmamıştı. Biz Arya ile Bahçeşehir'den Esenler otogara gidene dek tam 3 tane belediye otobüsü bozulmuştu. Üçüncü otobüste Evrim'i arayıp "Yav Allah aşkına bi' sal bizi de, gidelim artık!" demiştim. Bunun gibi çoook örnek var beraber geçirdiğimiz 20 yıl içinde. Evrim'in bir şeye gönlü yoksa o iş olmaz, net. "Kendi kendini gerçekleştiren kehanet" diyorlar böyle durumlara ama ben Evrim'in temiz kalbine ve karmasına bağlıyorum.

Üçlü ağrı kesici iğneye rağmen ağrısı geçmedi Evrim'in. Şimdi başka bir ilaç verdiler serum içinde. Evrim acı içindeyken bu şekilde beklemek gerçekten çok zor. Umarım bir an önce düşer şu taş. 


Salı, Nisan 01, 2025

Attıkça ferahlamak ve Muş Yolculuğu

Taşınmanın güzel yanlarından biri atmak ve attıkça hafiflemek :) Biz de şu an tam o aşamadayız. Evrim'in bilgisayar odasındaki kitaplıklara daldık; gereksiz ne varsa toplayıp attık. Oda nasıl ferahladı anlatamam. Sıra evin diğer odalarında. Aslında ben ara ara her yeri yavaş yavaş elden geçirip ayıklıyordum ama yine de her seferinde atılacak, satılacak bir şeyler çıkıyor. 

Yeni eve giderken hiçbir fazlalık, kullanılmayan işlevsiz hiçbir eşya götürmek istemiyorum. Ev daha büyük ve bir de çatıda bize ait kilitli depo alanımız olacak ama yıllarca el sürmeyeceğimiz, bir süre sonra varlığını bile hatırlamayacağımız ıvır zıvırı buradan oraya sürüklemenin manası yok. Ne kadar eşyadan kurtulursam o kadar iyi.

Geçen gün Volkan'la konuşurken "yeni ev, yeni eşya" mantığı yerine "yeni ev, daha az eşya"dan yana olduğumu söyledim. Mevcut evimizde kullandığımız, sağlam eşyalarımızı götürüp kullanmaya devam edeceğiz. Şu an için alınacak eşya listemiz kısacık:

  1. Salon penceresi şimdikinden daha uzun olduğu için mevcut tül perdenin aynısından bir tane daha alıp ikisini birlikte kullanacağım.
  2. Salon için bir tane üçlü koltuk daha alınacak. 
  3. Klozet kapakları kırık olduğu için onlar yenilenecek. 
  4. Bir de annemler bize geldiklerinde kalacakları misafir odası için çift kişilik yatak alacaklar.

Bunlar dışında mevcut olan yemek ve koltuk takımımızı, ankastre eşyalarımızı, yatak odası, gardırop, kitaplık gibi tüm eşyamızı kullanmaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz sene ailecek yaptığımız 1000 parçalı puzzleları çerçeveletip duvarlara asacağız. Henüz yapmadığımız son bir puzzle daha var. Onu da taşınınca yapıp mutfağa asarız :) 

... 

İki gün önce yukarıdakileri yazıp bırakmışım. Bugün ayakkabılığa daldım. Tüm kutuları elden geçirdim, bantladım, etiketledim. Kutusuz ayakkabılar için şeffaf ayakkabı kutuları almıştım, onları da doldurup etiketledim. Eskiyen küçülen ayakkabıları dışarı çıkardım. Kalanları boyadım, yerleştirdim. Ayakkabılık düzene girdi. 

Evrim tüm bu ayıklama, atma, toparlama işini yeni evde mi yapsak acaba diyor ama ben işi oraya bırakmak istemiyorum. Hazır tatilde boşken parça parça halletmek ve gidecekleri azaltmak daha mantıklı geliyor. Taşınınca kolileri açıp hiç uğraşmadan her şeyi yerine yerleştirmek daha kolay olacak bu şekilde. 

Şu ana dek kütüphane, gardırop ve  ayakkabılıklar bitti. Sırada baza içleri ve balkondaki dolabın içi var. Mutfaktan da birkaç parça çıkacak eşya var. Onları da yavaş yavaş hallederim bu tatilde. 

Her şey plana uygun giderse Nisan sonu - Mayıs başı taşınacağız. Taşınmamız için mutfağım bitmesi ve kurulması gerekiyor. O belli olunca taşıma firması ile görüşüp taşınma tarihini netleştiriceğiz. Öncesinde boya ve temizlik işleri var ama tarih belli olduktan sonra hallolur hepsi. 

Bu ara bizde gündem pek değişmiyor yatıp kalkıp evle ilgili bir şey halletmeye çalışıyoruz ama pazar gecesi itibari ile durum değişecek. Pazar gecesi Arya ile Muş'a gidiyoruz. 

Arya'nın da içinde olduğu okul satranç takımı il birincisi olduğu için bölge turnuvasına katılmaya hak kazandılar. Turnuva önce Tokat'ta yapılacaktı ama sonradan değişmiş, önümüzdeki hafta Muş'ta olacakmış. Biz de tüm hafta Muş'ta olacağız. 

Anne-kız heyecanlıyız ama Evrim'in bu heyecanı paylaştığını söyleyemeyeceğim maalesef :)) Pek istemiyor gitmemizi ama engel de ol(a)mıyor. Umarım Arya için güzel bir deneyim olur da gittiğimize değer :) 

Muş'tan güzel haberlerle görüşmek üzere 🙋🏻‍♀️

Cuma, Mart 28, 2025

Adım adım...

İngilizce'de "One step at a time" diye bir ifade var: "Her seferinde bir adım" yani koşmadan, acele etmeden, tek seferde her şeyi halletmeye çalışmadan... Sürekli bunu hatırlatıyorum bugünlerde kendime. 

Adım adım... 

Şimdiye kadar tamamlanan adımlar:

  • Aradığımız gibi bir ev bulduk.
  • Kredi alıp evi satın aldık. 
  • Mutfağı yenileyecek ustaları bulduk. Malzemeye ve renge karar verdik. 
  • Dolap yerleşimi konusunda birkaç kez fikir değiştirsek de sonunda ölçü alındı.
  • Banyo dolabı seçip sipariş verdim.
Sıradaki adımlarsa şöyle:
  • Salon için mevcut koltuklarımızla uyumlu bir üçlü koltuk almak, 
  • Taşınırken götürmek istemediğimiz eşyaları seçip uygun yöntemlerle elden çıkarmak, 
  • Evin boyanıp temizlenmesi, 
  • Taşınma. 
Bu aralar her gün stres yumağı gibiyim. Bir şeyler seçmek, karar vermek çok zor. Sürekli sonradan pişman olur muyum endişesi... Evrim daha rahat tabi ki. Bu olsun, öyle olsun, şöyle de olur, sen nasıl istersen öyle olsun... Yani karar vermek hep bana kalıyor. Tam karar veriyorum "Bak böyle de bir şey varmış", "Şöyle de olabilir aslında" diye alternatiflerle geliyor. Zaten karışık olan kafam iyice çorba oluyor. Sonra da kalkıp "Aman sen kendine dert arıyorsun, her şeyi zorlaştırıyorsun" diyor. Bilmiyorum, haklı belki de. 

Mutfak dolapları bayram sonrası yapılmaya başlanacak, banyo dolabı bayram tatilinde teslim edilecek. Evdeki eşyaları bayram tatilinde biraz ayıklayayım diyorum. En azından kitaplar, dergiler vs... Hatta bu yazıyı şimdi bitirip başlayayım ayıklamaya. 

Gelişmeleri yazarım yine 🙋🏻‍♀️

Salı, Mart 25, 2025

Büyük Bir Değişiklik

Ülkece içinden geçtiğimiz olağanüstü günler bir yana biz ailece de biraz zor  günlerden geçtik.

Son 2 hafta içinde bir sürü şey oldu. Oturduğumuz ev 3 yıldır satılık ama şimdiye kadar hiç alıcı çıkmamıştı. Yakın zamanda eve bakmaya gelenlerden biri evi beğenmiş ve almak istemiş. Ev sahibi aradı ne zaman çıkarsınız diye. Hemen çıkamayacağımızı, ancak okullar kapanınca çıkabileceğimizi söyledik. Bir gün sonra evi almak isteyen kişi ortak bir tanıdıkla bize 15 güne çıksınlar diye  haber gönderdi.

Normal koşullarda işi iyice inada bindirip çıkmazdım ama 3 yıldır giden gelen, eve bakan, yok aldılar almadılar derken çok bunaldım. Bir de bize haber gönderen kişi, evi kardeşine alacakmış ve bahsi geçen kardeş daha önce Hopa Belediye Başkanını belediyenin içinde herkesin gözü önünde 3 el ateş ederek yaralayan birisi. Adam haber gönderip tehdit eder gibi çıksınlar deyince Evrim gelsin de çıkarsın demeye başladı. Hâl böyle olunca evden iyice soğudum. 

Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış benzeri bir hâl içinde ev bakmaya başladık ve baktığımız ikinci evi beğendik. Bu arada bizim evin satışı iptal oldu ama hemen ardından başka bir alıcı daha çıkmış. Biz beğendiğimiz evi almaya çalışırken dün akşam kapımız çaldı ve bir kadın "Biz yeni ev sahibiniziz, içeri girelim konuşalım" dedi. Evin satıldığından haberdar edilmediğimiz için karşımda çat kapı gelip içeri girmeye çalışan birini görünce şok oldum ve içeri almadım. "Biz evden çıkacağız ama hemen değil ancak Mayıs gibi, siz numaramı kaydedin haberleşiriz" deyip kadını içeri almadım. Kadın gitti ama tabi bana kuruldu. 

Yarım saat sonra telefonuma mesaj yağmaya başladı, şu ibana kirayı atın, içeri alsaydınız konuşacaktık vs. diye. Ben de "Telefonla haber verip gelseydiniz daha farklı olurdu" diye cevap verdim. Bu ayın kirasını çoktan ödediğimi, gelecek ay için de depozitoyu kullanacağımız için kira ödemeyeceğimizi söyledim. Kadın iyice sinirlendi. Neyse eski ev sahibi sizle görüşür halledersiniz dedim konuyu kapattım. Kendi aralarında anlaşsınlar ki evi almadan önce bu konuları konuşmuş olmaları gerekirdi. 

Neyse... 

Gelelim bizim yeni evimize; şu an kiracı olarak oturduğumuz evin en sevdiğim yanı manzarasıydı. Muhteşem gün batımlarını özlemeyeceğim desem yalan olur ama 9 yıllık deniz manzaramızı yemyeşil bir doğa manzarası ile değiştiriyoruz. Yani maviden yeşile, transit yol gürültüsünden doğanın sessizliğine transfer oluyoruz :)


Salon ve mutfaktan balkona çıkılıyor :) 



Önceki mutfak penceremiz denize bakarken yeni mutfak yeşile bakıyor :) 




Evin içi iyi durumda. Mutfak ve banyo dolapları yenilenip boya yapılınca taşınmaya hazır olacak. Bayram sonrası başlanacak ve yaklaşık 1 ay sürer gibi düşünüyoruz. Mayıs başı taşınabilirsek Evrim'in bu yılki doğum gününü kendi evimizde kutlayabiliriz.

Bu süreci stresten midem delinmeden en kısa sürede atlatırız umarım. 

Salı, Mart 11, 2025

Yok, olmuyor! İçimden gelmiyor!

Elim yazmaya gitmiyor :( Hayat o kadar feci bir hızla akıp gidiyor ki ben oturup yazamıyorum. Ama üzgün de değilim. Yazamıyorum ama... 

Yaşıyorum!

Zaten amaç da bu değil mi? 

Doyasıya yaşamak :) 





Mavilendim :) 



Pazar, Mart 02, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #15

Sarge ve Pera'nın tartıştığı dakikalarda Alice, Kozmik Şûra'nın sistemine tamamıyla entegre olmuş, değerlendirme parametrelerini güncellemiş ve gelecek olasılık analizlerini yeniden başlatmıştı. Artık Pera ve Sarge'ın attığı her adım gelecek analizlerinin birer parçasıydı ve aralarında geçen tartışma geleceğe dair olasılık analizlerini alt üst ediyor, risk analiz sonuçları Şûra'nın geleceği için tehlike çanları çaldığını gösteriyordu. Kozmik Şûra'nın yıllardır engellemeye çalıştığı çöküş başlamıştı ve durdurmak için yapılması gerekenler korkutucuydu.

 ...

 

Kozmik Şûra'nın mevcut başkanı Derek yıllar önce aynı Sarge gibi bir analistti. O zamanlar sistemin masumiyetine ve evrende barış amacına inanıyordu. Ama ansızın Kozmik Şûra onu sorumlu olduğu projeden aldı ve projeyi sonlandırdı. Derek de aynı Sarge gibi gecesini gündüzünü vermişti üzerinde çalıştığı projeye ama Şûra bir anda ortada hiçbir sebep yokken her şeyi sonlandırmıştı. Derek projenin neden sonlandırıldığını araştırmaya başlamış ve Şûra'nın bir çok projede aynı şeyi yaptığını keşfetmişti. O günden sonra bir yandan Şûra ile ilgili her türlü bilginin peşine düşmüş bir yandan da Şûra merkezindeki konumunu yükseltmek için canını dişine takarak çalışmıştı. Uzun bir bekleyişten sonra, Şûra üyelerinden birinin ölümü ile boşalan koltuk Derek'e verilmiş, Derek sonunda Kozmik Şûra'nın  üyesi olmuştu. Derek, Şûra'nın üyesi olduğunda bilgi erişimi hâlâ sınırlıydı ama şüphelerinde haklı olduğunu anlaması için bildikleri yeterli olmuştu. Tam da şüphelendiği gibi Şûra yozlaşmış ve elindeki gücü ayrıcalıklı kişilerin çıkarları doğrultusunda kullanıyordu. Asil üyesi olduktan sonra Derek'in Şûra'yı avcunun içine alması çok zor olmamıştı. O güne dek kimsenin cesaret edemeyeceği riskler alıp planlarını birer birer hayata geçirerek kısa sürede Şûra başkanı olmuş ve tüm kontrolü ele almıştı. Derek'in bu kadar kısa sürede böylesi başarılı olmasının bir sırrı vardı. Derek mevcut olan tüm boyutlara kendi icat ettiği bir cihaz yerleştirmiş böylece tüm boyutlardaki olasılık analizlerini birleştirerek en ufak bilgi kırıntısını bile kendi çıkarları için kullanmaya başlamıştı. Yoluna çıkacak olasılıkları bir bir eliyor, güçlenmesine katkısı olacak kişiler için özel projeler yürütüyordu. 

Derek'in, ilgilendiği onca proje içinde en çok sorun çıkaran 1. Boyut'taki Rüya ve Evrimler projesiydi. Derek'in 1. boyuttaki kontrol cihazı birçok defa sarı ve turuncu kod ikazı vermiş, Derek her defasında ikazları kolaylıkla çözümlemiş ve sorunları halletmişti ama cihazın Rüya için verdiği kırmızı kodu çözümleyemiyordu yıllardır. Kozmik Şûra'nın neredeyse tüm projelerinin finansmanı, çıkarlarını korumak isteyen güçlü kişilerce sağlanıyordu ama Rüya ve Evrimler o projelerden biri değildi. Derek, çözümleyemediği bu kırmızı kodun kendisi ve Şûra için bir tehlike taşıdığını içten içe hissediyor ve durumu kontrol altında tutmak için elinden geleni yapıyordu. Derek, kırmızı kodu ilk aldığı günden itibaren Rüya'yı ve 1. Evrim'i bizzat kendisi izlemeye başlamıştı. Başlarda önemsiz iki insanın hayatının neden kırmızı koda sebep olduğunu anlamaya çalışmış ama ne yaparsa yapsın durumu çözememişti. Sonunda kafasının içinde yanıp sönen o kırmızı koddan kurtulmak için çareler aramaya başlamıştı. Bulduğu çare işe yaradığında yaşadığı rahatlama ne kadar büyükse bir süre sonra tekrarlanan kırmızı kod ile hissettiği çaresizlik de o kadar büyüktü.

Derek, girdiği tüm parametreler, yaptığı tüm analizlerin sonucunda Rüya'nın Evrim'le olması gerektiğini, öyle olmadığı senaryoların hepsinde bu durumun kırmızı koda sebep olduğunu tespit etmişti. Kırmızı kodu susturmanın tek yolu vardı: Ne olursa olsun 1. boyuttaki Rüya ve Evrim'in bir arada ve mutlu kalmasını sağlamak. Derek, problemi çözemiyordu ama işi oluruna bırakmayı da göze alamıyordu. Bu yüzden yıllar içinde işler ne zaman karışsa ve sistem kırmızı kod verse duruma müdahale edip Evrimler değiştirildi. Her defasında kırmızı kod bir sonraki kriz anına kadar susuyor ama bir noktada yeniden uyarı vermeye başlıyordu. Derek, uğraşması gereken binlerce proje ve üzerindeki büyük baskıya dayanamaz hâle geldiğinde tüm analistler içinde yaptığı bir araştırma sonunda Sarge'ı, Rüya projesinden sorumlu analist olarak atadı. O günden itibaren Rüya ve Evrimler projesi kısa sürede Sarge'ın tüm hayatı haline geldi. Sarge, Pera'nın ona Şûra ile ilgili gerçekleri anlattığı güne dek, diğer tüm analistler gibi, Derek'in çıkarlarına hizmet ettiğini bilmeden kelebek etkisine olan tüm inancıyla sadece hassas kozmik dengeleri korumak için çalıştığını sanıyordu. Derek'in hesaba katmadığı şey tam olarak buydu: Yıllardır yüzlerce kişinin hayatına yapılan müdahalelerin kozmik dengeleri değil de şahsi çıkarları korumak için yapıldığı ortaya çıktığında Kozmik Şûra'nın çöküşünü kimse durduramayacaktı.

Sarge, kararını verdiğinde Derek'in Şûra merkezindeki odasına evrenin her köşesinden kırmızı kod ikazları gelmeye başladı.

Salı, Şubat 25, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #14

Sarge, Pera'nın anlattıklarına inanamıyordu. Birkaç defa araya girmeye, bir şeyler demeye çalıştıysa da Pera her defasında onu susturup anlatmaya devam etti. Pera, Son Kale'nin verdiği görevi kabul etmişti ama ne yaparsa yapsın Sarge'tan bir bilgi elde edemiyor; o soru sordukça Sarge iyice içine kapanıyor, çoğu zaman Pera'yla buluşmaktan bile kaçınıyordu. Pera, normal yollardan Sarge'a ve Kozmik Şûra ile ilgili bilgilere ulaşamayacağını anladığında aklına başka bir fikir gelmişti. Son Kale'ye üniversite yıllarından beri üzerinde çalıştığı çevrimdışı üst zeka modelinden bahsetmişti. Eğer modeli geliştirip Kozmik Şûra'nın kullanmasını sağlayabilirse Son Kale'nin ihtiyacı olan tüm kanıtlara ulaşabileceklerdi. Pera, Sarge'tan ayrıldıktan sonra tüm zamanını ve enerjisini bu üst zeka modeline harcamıştı. Ancak model gereken seviyeye ulaştığında başka bir zorlukla karşılaşmışlardı. Kozmik Şûra tamamen kapalı bir sistem olarak çalışıyor, hiçbir yabancıyı sisteme dahil etmiyordu. Bu noktada Son Kale yönetimi bir risk alarak Pera'nın, Kozmik Şûra'yla bağlantıları olduğu bilinen üst düzey bir yöneticiyle tanışması için bir plan tasarladı.

Son Kale, malum hedefin sistemlerine sızdı ve görünürde sistemde çok büyük bir hasara yol açtı. Sistemin düzeltilmesi için yapılan acil çağrıya müdahale edilerek yoğunluk bahanesi ile işlem EternityTECH'e yönlendirildi. Sistem arızasını düzeltecek olan ekibin lideri Pera'ydı. Sistem arızası giderilirken mevcut sistemin ve kullanılan yapay zekanın kusurlu kodları raporlandı ve işte o zaman Pera, hedefe EternityTECH bünyesinde geliştirilen yeni üst zeka modelinden bahsetti. Sistemdeki büyük hasarı onaran ve kısa sürede arızayı çözen bu ekipten memnun kalan hedef, Pera'nın bahsettiği üst zeka modelini denemek istedi. Pera, Alice'i hedefin sistemlerine entegre etti. Hedef, sistemin çevrimdışı da çalışabilmesinden çok etkilenmişti. Sistem ardında çevrimiçi iz bırakmadan büyük bir gizlilik ile çalışıyordu. Bu tam da Kozmik Şûra'nın ilgisini çekecek bir şeydi. Yine de hedef, modeli Kozmik Şûra'ya iletmeden önce bir süre daha kullanmaya karar vermişti. Son Kale ve Pera planın sekteye uğradığını düşünmüş olsalar da beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yoktu. 

Şûra'ya ulaşacakları anı beklerken Son Kale ajanları Kozmik Şûra ile ilgili kanıt bulabilmek için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlardı. Uzunca bir süre sonra bekledikleri haber geldi ve Kozmik Şûra, EternityTECH'e ulaşarak Pera'nın Alice isimli üst zeka modelini Şûra merkezinde denemek istediklerini bildirdiler. Pera, Alice'i Şûra merkezindeki sisteme yükledi ve deneme süreci başladı. Tabi ki Şûra'nın bu yeni sisteme körlemesine güveneceğini düşünmemişlerdi. Şûra kullanmaya başlamadan önce modeli her türlü tehdide ve güvenlik açığına karşı kontrolden geçirmiş ve modele dışarıdan ulaşılamayacağına emin olmuştu. Şûra'nın sistemine yüklenen Alice tamamen kapalı devre çalışıyordu. Yani Son Kale istese de modele ulaşıp herhangi bir bilgi alamayacaktı. Her şey yolunda gider ve Şûra'nın güvenini kazanabilirlerse Pera, bir şekilde Alice'e manuel olarak ulaşıp yeni bir kod ekleyecek ve ancak ondan sonra Son Kale, Kozmik Şûra aleyhinde kanıtlara ulaşabilecekti. Sarge, Pera'nın duraksamasını fırsat bilerek:

"Anlattıklarının gerçek olduğuna inanamıyorum. Yıllardır benden gizli bambaşka bir hayatın olduğuna... Kozmik Şûra'nın yaptıklarını sorgulayan, onlara karşı kanıt bulmaya çalışan askeri bir birim olduğuna... Senin onların ajanı olduğuna... İnanamıyorum! Onca sene sakladıktan sonra neden şimdi anlattın tüm bunları bana?"

"Sana her şeyi şimdi anlatmamın geçerli bir sebebi var elbette. Beni arayıp yardım istediğinde karargahta bir değerlendirme toplantısı yapıldı ve uzun zamandır beklediğimiz fırsatın bu olabileceğine karar verdik. Yıllar önce Şûra'ya sırtını dönmeye hazır değildin ama beni aradığında bu durum değişmişti."

Pera, Son Kale'ye girdiği ilk gün ona sorsalar, Sarge'ın bu iş için uygun olmadığını söylemek için herhangi bir analiz sonucuna ihtiyacı olmazdı. Sarge, o zamanlar Kozmik Şûra'dan şüphe duymayacak tek kişiydi belki de. Kendi gözleriyle şahit olmadan onların yozlaşmış olduğuna ve kendi yaptığı işin evrenin barışına değil de ayrıcalıklı insanların çıkarlarına hizmet ettiğine asla ikna olmazdı. Ama şimdi durum başkaydı. Sarge'ın Kozmik Şûra'ya olan inancı son günlerde giderek azalmıştı. Sarge, kendinden hiç beklenmeyecek bir şey yapmış; 8. Evrim'in Kozmik Şûra'ya karşı gelerek Rüya'ya her şeyi anlatmasına göz yummuş; tüm olanları Kozmik Şûra'dan saklamıştı. Sarge, kendi kendine bunu işini kaybetmemek, hafızasının silinmesine yol açmamak için yaptığını söylemiş olsa da aslında içten içe tüm bu olanların evrenin kozmik dengesini bozacak bir şeylere yol açmadığını bildiği ve Kozmik Şûra'nın bir yerlerde bir hata yaptığını düşündüğü için yapmıştı. Pera'yı asıl şaşırtan, Sarge'ın kendini kaybedip her şeyi itiraf etmeden Kozmik Şûra'yı işlerin yolunda olduğuna ikna edebilmesiydi. Demek ki aradan geçen yıllar herkesi olduğu gibi Sarge'ı da değiştirmişti. 

Sarge, arayıp yardım istediğinde Pera hemen sorumlu amiri ile iletişime geçmiş ve Son Kale'de durum değerlendirmesi yapılmıştı. Sarge için Alice'e giriş kodu eklemek riskliydi ama bu riski almaları gerekiyordu. Pera ve Son Kale'nin yaptığı değerlendirmeye göre Sarge hâlihazırda merkez sistemine dahil olduğu için onun yaptığı işlemler Şûra'nın dış tehdit aramalarına takılmayacak, Alice'in içinde gizli kalacaktı. Bu yardım işe yararsa Pera ve Son Kale'ye Sarge gibi değerli bir müttefik kazandıracağı için riski göze almaya karar vermişlerdi. Şimdi Sarge'a her şeyi anlatmalarının sebebi de buydu. Onun yardımına ihtiyaçları vardı. Alice'i kapalı devreden çıkarıp dışarıdan bilgi almalarını sağlayacak güncellemeyi ancak Sarge'ın yardımıyla yapabileceklerdi. 

"Peki ama ya kabul etmezsem? Tüm bu anlattıkların çok fazla. Evet, Rüya ve Evrimler konusunda bir hata olmuş olabilir. Kozmik Şûra bir şeyleri yanlış değerlendirmiş ve hiç karışmaması gereken hayatlara müdahale etmiş olabilir ama bu onların yozlaştığını ve ellerindeki gücü kendi çıkarları için kullandıkları anlamına gelmiyor. Ben... Ben bu hatayı düzeltebilirim. Şûra'ya olanları anlatıp bu yanlıştan dönmelerini sağlayabilirim."

"Sarge, lütfen iyi düşün! Sence tek hata Rüya ve Evrimler olabilir mi? Senin gibi sayısını bilmediğimiz kaç analist kaç farklı "proje" üzerinde çalışıyor... Sadece senin projende mi hata yapıldı sence? Kozmik Şûra onlarca boyutta kaç hayata müdahale ediyor kim bilir? Kim bilir kaç kişiyi senin gibi evrenin kozmik dengelerini koruduğuna inandırarak köleleştirdiler."

"Çok ileri gidiyorsun Pera! Evrenin kozmik dengelerini korumak için çalışan onca analist olmasaydı belki de çoktan yok olmuştu bildiğimiz tüm o boyutlar!"

"Belki de tam tersine yok olan tek şey Kozmik Şûra olurdu!"

...



Not: Bu sabah hikayenin yeni bölümlerini Evrim'le paylaştım. Bir sürü boşluk - mantık hataları ya da bilgi eksiklikleri - olduğunu onları doldurmam gerektiğini söyledi. Gelişine yazınca bunun olmasının normal olduğunu, öykü bittikten sonra - bitecek mi acaba? - geri dönüp en baştan düzeltmeler yapacağımı söyledim. Son bölümlerde konu iyice dağıldı gibi hissettiğim için Evrim de böyle söyleyince biraz motivasyon kaybı yaşıyorum şu an. Sanırım öyküyü toplayıp bitireceğim şimdilik ama öykünün eksiklerini tamamlayıp bir romana dönüştürebilirim belki bir gün.

Pazartesi, Şubat 24, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #13

Yaklaşık 1 saat sonra Sarge dairesine vardığında Pera'nın kapıda onu beklediğini gördü. Birlikte içeri girdiler ve Pera daha önce defalarca kez yaptığı gibi Sarge'ın mutfağına girip filtre kahve hazırlamaya başladı. Pera ve Sarge üniversitede tanışmışlar, önce çok iyi iki arkadaş sonra da sevgili olmuşlardı. İkisi ayrılmaz bir ikiliydi ta ki Sarge, Rüya'dan sorumlu olasılık analisti olarak seçilene dek. O günden sonra bir daha hiçbir şey aynı olmamıştı. Sarge giderek Pera'dan uzaklaşmış tüm vaktini ve dikkatini üzerinde çalıştığı projeye verir olmuştu. Sarge ne üzerinde çalıştığını onunla paylaşmamıştı; Pera ne zaman işiyle ilgili bir soru sorsa Sarge konuyu geçiştiriyordu. Pera uzun süre sabretmiş, işlerin normale dönmesini beklemişti ama ilişkileri düzelmek yerine kötüye gitmişti. Sonunda Pera daha fazla dayanamadı ve Sarge'tan ayrıldı. Yine de bir şekilde birbirlerinden nefret etmeden arkadaş kalmayı başarmışlardı. 

Pera mutfakta kahve makinesini beklerken Sarge daha fazla sabredemeyip yanına geldi:

"Bu kadar soğukkanlı oluşuna hayran olmamak mümkün değil, Pera. Şu kahveni alıp bir an önceye konuşmaya başlasan fena olmaz."

"Bazı şeylerin hiç değişmemesi çok garip. Neyse... Uzun bir gece bizi bekliyor. Sana anlatacaklarıma tepki göstermeden sonuna dek sabırla beni dinlemelisin Sarge."


Pera, kahvesinden bir yudum aldı ve üniversiteden mezun oldukları, Sarge'ın Kozmik Şûra merkezinde çalışmaya başladığı zamanlara geri döndü. Sarge, işe girdikten bir süre sonra o güne dek ismini hiç duymadığı özel bir şirket Pera'yla iletişime geçmiş ve onu iş görüşmesine davet etmişlerdi. Pera, şirketin bulunduğu sektöre gittiğinde onu karşılayan yetkili girişte ona bazı belgeler imzalatmış ve sonuç ne olursa olsun orada gördüğü ve öğrendiği şeyleri kimseye anlatamayacağını açıklamıştı. Pera önce bunun bir şaka olduğunu sanıp gülmüş ama adamın hiç de şaka yapar bir hâli olmadığını anlayınca bir an önce oradan ayrılmakla neler olduğunu öğrenmek arasında kalmıştı. O karar verene dek adam bir düğmeye basmış ve içinde bulundukları oda önce metrelerce aşağıya sonra da yine metrelerce sağa doğru hareket etmişti.

Odanın hareketi durduğunda odanın arka duvarı yana kaymış ve önlerinde uzun bir koridor belirmişti. Pera, o an korkudan kontrolünü kaybetmemek için kendini tüm gücüyle sıkmış ve içinden eğer oradan kurtulursa her şeyi herkese anlatacağına dair yeminler etmişti. Kendisi ne kadar belli etmediğini sansa da gözlerindeki dehşet gören görevli korkmasına gerek olmadığını şu an hiç olmadığı kadar güvende olduğunu söylemiş ve onu Son Kale adı verilen karargah merkezine götürmüştü. Son Kale'ye girdiklerinde Pera, üniformalı ve takım elbiseli bir grup insanla karşılaşmıştı: Üç kadın ve üç erkek. Pera'ya istediği bir yere oturabileceği ve rahat olması söylenmişti. Üniformalı kadınlardan biri yanına gelerek kendisini tanıtmış ve yavaş yavaş neden onunla görüşmek istediklerini açıklamıştı.

Pera'nın şirket sandığı yer aslında Kozmik Şûra'nın çalışmalarını takip eden gizli bir askeri devlet birimiydi. Kozmik Şûra'nın son yıllardaki bir çok çalışmasının şüpheli olduğu tespit edilmiş, Şûra'nın elindeki gücü şahsi çıkarlar için kullandığı sonucuna varılmıştı. Son Kale, Kozmik Şûra'daki yozlaşmayı ortaya çıkarıp suçlularını yakalamak istiyordu. Pera ilk başta duyduklarını hiç kavrayamamıştı.

"Tüm bunların benimle ne ilgisi var? Benim Kozmik Şûra ile ne ilgim var? Beni başka biriyle karıştırmış olmalısınız!"

"Kafanın karışmasını anlıyorum Pera. Biraz sabırlı olursan her şeyi sana anlatacağız. Ajanlarımız Kozmik Şûra'nın bazı projelerine sızmayı başardı. Projelerin hepsi gizli ve projelerde çalışanlar birbirlerinden haberdar değil. Her biri farklı bir boyutta farklı bir görev üzerinde çalışıyor. Onlardan biri de erkek arkadaşın Sarge."

"Sarge mı? Ne? Nasıl yani? Beni ona karşı ajanlık yapmam için mi buraya getirdiniz? Hayır! Sizinle işbirliği yapamam. Beni hemen serbest bırakın!"

"Pera, sakin ol. Bu görüşme bittiğinde gitmekte özgürsün ancak burada öğrendiklerini kimseye anlatamazsın. Bizimle işbirliği yapmamayı tercih edersen bu görüşmeye dair anıların silinecek. Ama her şeyi öğrendiğinde bizimle işbirliği yapacağına inanıyorum. Lütfen sana anlatacaklarımızı iyi dinle."

O andan sonra Pera karşı koymayı bırakmış ve anlatılanlara odaklanmıştı. Son Kale ajanları, Kozmik Şûra'nın son 5 yılda farklı boyutlara şaibeli müdahalelerde bulunduğunu ve bu müdahaleler için resmi bir açıklama yapmadığını ve onları gizli dosyalar olarak sınıflandırdığını keşfetmişti.  Bu müdahalelere ait tahrip edilmiş ya da sansürlenmiş kayıtlara ulaşan ajanlar müdahalelerin Kozmik Şûra'nın iddiasının aksine evrenin yararından çok sadece farklı boyutlardaki bazı kişilerin yararına olduğu sonucuna varmışlardı. Bu durum Kozmik Şûra'nın yozlaştığına işaret ediyordu. Son Kale, bir süredir tüm bu iddialarını kanıtlamak için Kozmik Şûra ile ilgili kanıt topluyordu ama henüz ellerinde sağlam bir kanıt yoktu. İşte bu noktada Sarge'a yaklaşmayı düşünmüşlerdi ama yapılan kişilik analizleri sonucunda Sarge'ın işbirliğine uygun olmadığı görülmüştü. Sarge işbirliğine yanaşsa bile yalan söylemekteki beceriksizliği ile kendini ilk andan ele vereceği için onların aradığı varlık olamazdı. Sarge'ı değerlendiren ajan şansını deneyip Pera'yı da değerlendirmeye karar vermiş ve analiz sonucunda Pera'nın bu iş için yüzde yüz uyumluluk gösterdiği ortaya çıkmıştı. 

Pera sakince dinlerken kendini bir filmin içinde gibi hissediyordu. Elindeki muazzam gücü kendi çıkarları için kullanan otorite, ona karşı ayaklanan gizli bir birlik ve oyunda küçük birer piyon olması için ikna edilmeye çalışan sıradan insanlar. Tüm açıklamalar sonra erdiğinde Pera en çok Sarge'ın ondan sakladıklarına içerlediğini fark etti. Sarge, ona ne üzerinde çalıştığından, Kozmik Şûra'nın  boyutlar arasında nasıl istediği gibi at koşturduğundan ve daha bir sürü şeyden hiç bahsetmemişti. Her defasından yarım yamalak bir şeyler geveleyip sorularını geçiştirmişti. Pera, öğrendiği dehşet verici onca şey arasında hâlâ kendi küçük dertlerine üzüldüğü için bir an kendini suçlu hissetse de bu hissi çabucak bir kenara itti. Son Kale'nin iddialarının doğru olup olmadığını öğrenmenin tek yolu vardı: Ona teklif edilen görevi kabul etmek. Pera, teklifi kabul edeceğini söylemiş ve ertesi gün itibari ile Son Kale'nin paravan şirketi olan EternityTECH'te çalışmaya başlamıştı.


 

Cumartesi, Şubat 22, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #12

Sarge yine o malum yüz metreyi yakalanmamak için dua ederek geçti ve aktarım kabinine girdi. Evrim'le iletişim kurmak için uygun bir konak bulması ve bir süreliğine onun bedenine geçmesi gerekiyordu. Sarge'ın olanları saklamak için bunca zorluğa katlanmasının sebebi kendi geleceği hakkındaki endişeleriydi. Tüm bunların olacağını ön görememişti. Gerçi her şey çok hızlı olup bitmişti. Yine de olasılık analizlerinde bir hata yaptığı ortaya çıkarsa Kozmik Şûra onu görevden alıp hafızasını sıfırlayabilirdi. Sarge, işi için tüm hayatından vazgeçmişti ve şimdi işini kaybetmek istemiyordu. 

Kozmik Şûra, Sarge'ı bu göreve getirirken bunun tüm evren için çok önemli olduğunu, en ufak bir hatanın tüm evrene malolabileceğini anlatmıştı. Yıllardır gecesini gündüzünü verdiği işini, sahip olduğu tek şeyi kaybetmek istemiyordu Sarge. Tüm risk analizlerini olması gerektiği gibi yaptığından emindi. Rüya, tüm gerçeği öğrendiği halde evreni tehlikeye sokacak bir olasılık riskini ön görmemişti sistem. Sarge defalarca kez parametreleri ve risk değerlendirme sistemini kontrol etmişti. Ufukta Kozmik Şûra'nın olacığını iddia ettiği gibi boyutlar arası bir felaket gözükmüyordu. Ama Sarge bu durumu Kozmik Şûra'ya nasıl anlatacağını bilmiyordu ve onları bir sorun olmadığına ikna edebileceğinden emin değildi. Rüya ve Evrim ne yapacaklarını bilmez bir halde sessizce birbirlerine bakarken Arya bir anda yanlarına geldi.

"Çok vaktimiz yok. Hemen konuşmamız lazım."

"Sarge?"

"Evet, benim. Arya'dan başka uygun bir konak yoktu. Üzgünüm."

        Rüya neler olduğunu, Evrim'in Arya'ya neden "Sarge" dediğini ve Arya'nın neden bahsettiğini anlayamamıştı. Evrim:

"Sana daha sonra açıklarım. Bu Sarge, bizden sorumlu olasılık analiz uzmanı." 

"Farklı koşullar altında tanışmayı, daha doğrusu mümkün olsa hiç tanışmamayı tercih ederdim Rüya. Evrim'in sana her şeyi anlattığını henüz Kozmik Şûra'ya raporlamadım. Eğer öğrenirlerse Evrim görevden alınır, senin de hafızan temizlenir muhtemelen. 

"Bunu nasıl bu kadar basit bir şekilde söyleyebiliyorsun? Yoksa daha önce de mi yaptılar? 

"Bunu konuşacak vaktimiz yok. Bir an bu konuyu kapatıp hiçbir şey olmamış gibi normal yaşamınıza devam etmeniz gerek. Yazdığın öyküyü bir an önce bitir. Kozmik Şûra'yı, Evrim'in anlattıklarını hiç ciddiye almadığına, hepsinin bir hikayeden ibaret olduğuna inandırman gerekli. Ortalık durulunca sizinle tekrar iletişime geçeceğim. Şimdi gidip son birkaç saate ait kayıtları halletmem gerek. Umarım yapabilirim. Yoksa her şey boşa gidecek."

Sarge bunları söyler söylemez aktarım sona erdi ve kendini bir anda salonda anne-babasının yanında bulan Arya şaşkınlıkla etrafına bakındı. Evrim, Arya'ya sımsıkı sarıldı ve içinden asla kızından ayrılmak zorunda kalmamayı diledi.

Sarge konaktan ayrılıp kendi bedenine döndüğünde kişisel iletişim cihazından Pera'nın onu aradığını gördü. Hızla kendi kabinine döndüğünde Pera'yı kabinin önünde onu beklerken buldu.

"Demek bu küçük kabinin dışına çıkabiliyormuşsun isteyince!"

"Burda durup seninle tartışacak vaktim olmasını çok isterdim Pera ama yok. Erişim kodunu ekleyebildin mi? Çevrimdışı modelini kullanabilir miyim artık?

"Evet ekledim ama eğer giriş kodunu istiyorsan bana neler olduğunu hemen anlatman gerek Sarge."

Sarge, daha fazla zaman kaybetmemek için Pera'yı kabine alıp neler olduğunu ona anlatacağını söyledi. Pera, ikna olunca Sarge'ın panelinden kendi çevrimdışı modeline ulaştı ve erişim kodunu aktifleştirdi. Sarge, önceden hazırladığı kayıtları Pera'nın Alice adını verdiği üst zeka modeline aktardı. Birkaç komut girerek Rüya ve Evrim'in son birkaç saatlik kayıtlarının yerine konabilecek yeni bir kayıt oluşturmasını istedi ama sonuç pek başarılı değildi. Neler olup bittiğini tam anlamasa da Sarge'ın başının dertte olduğunu anlayan Pera olaya el koyup Alice'e doğru yönergeleri girerek Sarge'ın ihtiyacı olan kayıt dosyasını yirmi iki saniye içinde hazırladı.

Alice çevrimdışı çalıştığı için arkasında bir iz bırakmıyordu. Sarge, hazırlanan kaydı her zamanki gibi Rüya ve Evrim'in diğer kayıtlarının arasına arşivledi. Tam arkasında durup sessizce onu izleyen Pera'nın meraklı bakışlarını üzerinde hissediyordu. Son birkaç günün gerginliğiyle yorulup iyice savunmasız kalan Sarge sonunda pes edip her şeyi Pera'ya anlattı. Pera, duyduklarına pek de şaşırmış gibi durmuyordu. Sarge, buna bir anlam veremeyince Pera kendini açıklama yapmak zorunda hissetti. 

"Benim de sana anlatmak zorunda olduğum şeyler var, Sarge. Ama burada ve şu anda olmaz. Burada işleri biraz yoluna koyunca bedensel olarak çok yorulduğunu öne sürerek geçici süre evden çalışmak için başvuru yap. O zaman her şeyi detaylıca konuşuruz."

 

Sarge karşı çıkacak fırsatı bulamadan Pera kabinden çıkıp merkezden ayrıldı. Sonraki günler nispeten olaysız geçti. Evrim ve Rüya hiçbir şey olmamış gibi günlük hayatlarına devam ettiler ama Sarge her fırsatta, her sessizlik anında birbirlerine büyük bir sevgi ve endişeyle baktıklarını fark ediyordu. Neyse ki Kozmik Şûra tehlikenin geçtiğine, her şeyin yolunda gittiğine ikna olup günlük izleme ve saatlik raporlamalara gerek kalmadığına karar verdi. Sarge'a yine eskisi gibi gözlem görevine devam etmesi, ancak olağanüstü durumlarda Şûra'ya bilgi vermesi söylendi. Sarge bu fırsatı değerlendirip bir süreliğine uzaktan çalışmayı talep etti ve talebi kabul edildi. Sarge yalnız kaldığı ilk anda Pera'yı aradı. 

"Dediklerini harfiyen yaptım. Şimdi bana bir açıklama borçlusun Pera. Bir saat içinde dairemde buluşalım."


 


Cuma, Şubat 21, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #11

        Sarge ne kadar süredir geçmiş kayıtlar arasında uygun görüntüler aramakla uğraştığını bilmiyordu. Görüntüler arasında kaybolmuştu. Son 1 saatin yerine yerleştireceği görüntüler önemliydi. Son günlerde yaşananlar yüzünden Kozmik Şûra düzenli olarak kayıtları kontrol ediyordu. Evrim'in her şeyi Rüya'ya anlatmış olması işleri büyük bir çıkmaza sürüklemişti. Sarge içinden Evrim'in deli cesaretine ve Rüya'nın sürekli değişen saç rengine lanet etti. Evrim için uygun kayıtlar oluşturmuştu ama Rüya'nın aynı kıyafeti giydiği eski kayıtları bulsa da ya saçının rengi ya da saç boyu yüzünden kayıtları birleştirip kullanamıyordu. Görüntüler üzerinde dijital olarak oynayabilirdi ama sistemin bunu anınds reddeceğinden emindi. Tüm uğraşları sonucunda emin olduğu tek şey bu işin altından tek başına kalkamayacağı oldu. Aslında yapay zeka desteği alabilse, doğru komutu yazdıktan sonra bu iş 20 saniye içinde halledilebilirdi ama yapay zeka yardımı alırsa yakalanması kaçınılmaz olurdu. Sonunda aklına tek bir çare geldi. Kişisel iletişim ağını aktifleştirerek Pera'yı aradı.

"Oooo, sen yaşıyor muydun, Sarge?"

"Kaybedecek vaktim yok, Pera. Yardımın gerekli."

"İşin düşmese aramazdın zaten eminim. Neye ihtiyacın var?"

"Son görüşmemizde bahsettiğin çevrimdışı üst zeka modeline ihtiyacım var."

"Şaka yapıyorsun sanırım Sarge? Bunca zaman arayıp sormuyorsun; sonra bir gün birden bire arayıp benden hayatımın projesini öylece sana vermemi mi istiyorsun?"

"Sana her şeyi açıklayacak zamanım yok. Olsa da açıklayabilir miydim emin değilim. Senin hayatının, benim hayatımın hatta belki de evrendeki tüm hayatların devamlılığı için o modele şu an ihtiyacım var."

"Bu o kadar kolay değil Sarge. Model şu an Kozmik Şûra'da."

"Kahretsin!"

"Amaaaaa..."

"Pera, lütfen durum çok acil."

"Tamam. Öyle olmasa beni aramazdın sanırım. Bir saat içinde Kozmik Şûra Kontrol Merkezi'nde olmam gerekiyor. Oraya vardığımda modele senin için erişim kodu eklemeye çalışacağım. Başarabilirsem sonrasında modeli kullanabilirsin." 

            "Umarım o zamana dek iş işten geçmemiş olur. " Sarge, Pera'yla olan konuşması bitince kontrol paneline yeni şifreler yükleyerek analiz kabininden ayrıldı. Bir an önce Evrim'e ulaşması gerekiyordu. 

Evrim, bildiği her şeyi Rüya'ya anlatmıştı ama bundan sonra olacaklara dair ne diyeceğini bilemiyordu. Kozmik Şûra duruma hâlâ müdahale etmediğine göre Sarge olan biteni henüz onlara anlatmamış olmalıydı.

"Çok vaktimiz olduğunu sanmıyorum, Rüyam. Sarge, henüz durumu Kozmik Şûra'ya iletmemiş olsa da her an yapabilir. Sana her şeyi anlattığımı öğrendiklerinde ne yapacaklarını tahmin edemiyorum."

"Ne yapacaklar? Seni başka bir Evrim'le değiştirip benim de hafızamı mı silecekler yani?" 

 

         Evrim'in sessiz kalışı karşısında söylediklerinin uzak bir olasılık olmaktan çok isabetli bir tahmin olabileceğini fark eden Rüya bir an ne diyeceğini bilemeden Evrim'e baktı. Tüm  olasılıkların bağlı olduğu görünmez ipler şu an Sarge'ın elindeydi.


Perşembe, Şubat 20, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #10 (Yeni) - (Bölüm sayılarında karışıklık olmuş)*

        Rüya'nın boşanalım teklifini, Kozmik Şûra'nın tepkisini bir an bile düşünmeden kabul etti 7.Evrim. Neyse ki Kozmik Şûra buna hazırlıklıydı. Rüya ve Evrimler'in ilişkisi 7/24 izleniyor ve her adımları olasılık analizleriyle değerlendiriliyordu. Gerçi bu boşanma resti beklediklerinden bir hafta kadar erken olmuştu. Bu yüzden acil durum ilan edildi; Evrim'in bilgilendirme süreci hızlandırıldı ve 3 gün içinde Evrimler'in değiştirilmesine karar verildi. Ancak bu süreçte beklenmedik aksaklıklar yüzünden değişiklik 3 gün değil, 10 gün sonra gerçekleştirildi.

        Rüya ve 7.Evrim, boşanma kararı aldıktan sonraki günler hiç olmadığı kadar gergin bir bekleyişle geçti. Rüya ve Evrim önce odalarını ayırdılar sonra da birbirleri ile iletişim kurmayı tamamen kestiler. İkisinin de düşünecek çok zamanı oldu. 7.Evrim içine sıkıştığı bu kafesten çıkacağı için çok rahatlamıştı, gözü hiçbir şey görmüyordu. Kozmik Şûra'nın tüm iletişim kurma çabalarını bertaraf ediyordu. Nasılsa eninde sonunda onun yerine geçecek başka bir Evrim bulacak ve onu bu boyuttan alacaklardı. Gerisi yeni Evrim'in sorunuydu. 7.Evrim'e göre artık ortada konuşulacak bir şey kalmamıştı.

        8.Evrim'in gideceği boyuttaki hayatıyla ilgili öğrenmesi gereken bir sürü şey vardı ama Evrimler'in yer değişikliği acil durumlarda ve hızlıca gerçekleştiği için Evrimler çoğu şeyi yaşayarak öğreniyorsun maalesef. Rüya başlarda, Evrim'in tanıdığı insanlarla tekrar tekrar tanışmaya çalışması ya da nerdeyse her ay bir kez gittikleri balık restoranının yolunu hatırlamaması gibi bazı şeylere çok şaşırıyordu ama zamanla Evrim'in vurdumduymazlık temelli bir hafıza problemi olduğuna kanaat getirmişti. Rüya'nın teorisine göre; Evrim, kendisi için birincil önem taşımayan, gereksiz bulduğu her şeyi siliyordu hafızasından. 

        Evrim'in bu unutkanlık huyundan(?) en çok muzdarip olan iki kişi Rüya'nın üniversite yıllarından iki arkadaşıydı. Şansa bakın ki ikisinin de adı Burak'tı. Çok sık görüşmüyorlardı ama 2-3 yılda bir her denk gelişlerinde Evrim elini uzatıp "Merhaba, ben Evrim." diye kendini tanıtıyordu. Buraklar bu duruma alışmışlardı; onlar da Evrim'le tokalaşıp "Merhaba abi, ben de Burak ama sen nasılsa yine unutacaksın. Çok takılma yani." diyerek Evrim'i ti'ye alıyorlardı. Rüya, her şeyi öğrendikten sonra bu durum aklına geldiğinde, demek ki Buraklar gerçekten de her seferinde farklı bir Evrim ile tanışmışlar diye geçirdi içinden. 

        Rüya ve 7.Evrim, boşanma sonrası nasıl bir düzen kurucakları ile ilgili çok konuşmamışlardı ama Evrim hâlihazırdaki işinden memnun olmadığı için işten ayrılıp İstanbul'a döneceğini ve bir süreliğine ailesi ile kalacağını söylemişti. Arya, Rüya ile Hopa'da kalacaktı. Rüya, boşanalım dediği için pişman değildi ama sonrasını düşününce Arya için üzülüyor, itiraf etmek istemese de Evrimsiz bir hayat fikrini düşündükçe giderek kararından şüphe duymaya başlıyordu. 

         Ayrılık kararının 9. gününde Rüya, Evrim ile konuşup Arya'nın bu ayrılıktan mümkün oldukça az etkileneceği bir düzen kurmaları için bir plan yapmak istedi. Evrim "Sen nasıl istiyorsan öyle yapabilirsin, benim için fark etmez." diyerek kestirip attı konuyu. Rüya, içinde zar zor sağlam kalan son birkaç şeyin de kırılıp döküldüğünü duyar gibi oldu bir an. Daha önce bir kez bile üç günden fazla küs kalmamışlar, birbirlerine ne kadar dargın olsalar da bir kez bile ayrı odalarda uyumamışlardı. Rüya, tam bu ayrılığın artık geri dönüşü olmadığına ikna olmuştu ki 10.günün gecesinde hiç beklemediği bir şey oldu. Gecenin bir yarısı Evrim Rüya'nın yanına gelerek Rüya'yı uyandırdı ve ona sıkıca sarıldı: 

"Beni affet, ben sensiz yaşamak istemiyorum. Sensiz  yaşayamıyorum, nefes alamıyorum."

"Evrim, n'oluyor? Daha dün kadar ne istersen yap, benim için fark etmez diyordun, 10 gündür yüzüme bakmıyordun. Anlayamıyorum. N'oldu da gecenin bir yarısı fikrini değiştirdin?" 

"Çok bunalmıştım. Her şey üstüme üstüme geliyordu. Ne yapsam seni mutlu edemiyorum gibi hissettim. Seni bırakırsam daha mutlu olursun diye düşündüm. Ama hata ettim. Ayrılmak istemiyorum. Her şeyi yoluna koymak istiyorum. "


        Rüya uyku sersemi ne olduğunu anlayamamış ama nedense Evrim'in söylediklerine inanmıştı. Evrim bir gece de baştan ayağa değişmişti sanki. Rüya o zaman gerçekleri bilmese de içgüdüsel olarak hissettikleri doğruydu. 7. Evrim ile 8. Evrim'in değişimi tam bu konuşmadan 30 sn önce gerçekleşmişti. 8.Evrim, Kozmik Şûra'nın kararıyla saat 03.05'te 7.Evrim'le yer değişmiş ve hiç vakit kaybetmeden Rüya'nın yanına gitmişti. 

        8. Evrim, başka bir boyut, başka bir Rüya diye düşünmemişti hiç. Kendi boyutunda Rüya'dan ayrılarak yaptığı hatayı geri almayı o kadar çok istemişti ki şimdi bu fırsat eline geçince bir saniyeyi bile boşa harcamak istemiyordu. Uyku sersemi olup biteni tam olarak anlayamadığı her halinden belli olan Rüya'ya sımsıkı sarıldı. 

"Lütfen, bu gece sarılarak uyuyalım. Seni çok özledim. Bir gece bile ayrı kalmak istemiyorum. Seni seviyorum." 

"Sen, bensiz yaşayamayacağını anladın diye her şey halloldu, mevzu bitti gitti mi yani şıp diye? Bu kadar mı kolay mı Evrim? Boşanma noktasına gelmemize yol açan problemleri çözmedikçe durum değişmeyecek. Beni sevdiğini biliyorum ama sevgi her şeyi çözmüyor."

"Biliyorum ve haklısın. Konuşmamız ve çözmemiz gereken çok şey var ama bu gece sadece sarılarak uyumak istiyorum. Söz, yarın her şeyi uzun uzun konuşup bunu yürümenin bir yolunu bulacağız." 

        Evrim, Rüya'nın karşı koymasına izin vermeyerek onu kucakladığı gibi yatak odasına götürerek sımsıkı sarıldı ve uzun zaman sonra ilk kez derin ve huzurlu bir uykuya daldı. Önünde aşması gereken kocaman dağlar olduğunu, 7.Evrim yüzünden Rüya ile arasına kocaman duvarlar örülmüş olduğunu anlamıştı ama onun bu kez pes etmeye hiç niyeti yoktu. 

... 


*Sağ olsun Momentos'un uyarısıyla fark ettim. 6.bölümü iki kez yayınlamışım ve ikincisini 7.bölüm olarak numaralandırmışım. Düzelttim az önce hatalı böl. numaralarını. Karışıklık için kusuruma bakmayın lütfen.


Boyutlar Ötesi Aşk #9

        8. Evrim'i ikna etmeleri zor olmamıştı çünkü 8. Evrim'in geldiği boyutta Rüya ve Evrim ayrılıp kendi yollarına gitmişler; Rüya tüm dünyada tanınan bir anti-evlilik temsilcisi olmuş ve anti-evlilik teorileri ile toplumun evliliğe bakışını kökünden sarsmıştı. Evrim içinse işler pek yolunda gitmiyordu. Rüya, olmayınca tüm odağını kaybetmiş, aile evine geri dönmüş, bilgisayar başında amaçsız ve mutsuz bir hayat sürüyordu. Yani kısacası Rüya yoluna devam etmiş ama Evrim edememişti. Kozmik Şûra, Evrim'le ilk kez temas kurduğunda Evrim aylar sonra ilk kez gülmüş hatta çılgınca kahkahalar atmıştı.

    "Biliyordum! Tüm o filmlerdeki boyutların, paralel evrenlerin, alternatif dünyaların bir şekilde gerçek olduğunu biliyordum!" demişti kahkahalarının arasında Evrim. Sakinleştiğinde, Kozmik Şûra ona Rüya'yı ve 7. Evrim'i izletmişti. Rüya ve 7.Evrim bir dönüm noktasına gelmiş ve tıkanmışlardı. 7.Evrim, Kozmik Şûra'nın tüm ikazlarına rağmen durumu düzeltmek için yapması gerekenleri yapmıyordu. Bu durum bir süre daha devam ederse Rüya ve Evrim ayrılacak, o güne dek yapılan her şey boşa gidecekti. Kozmik Şûra, neden Rüya ve Evrim'in ayrılmaması gerektiği ile ilgili detayları Evrim'e açıklamamış sadece tüm evrenlerdeki dengenin korunması için Rüya'nın Evrim'den ayrılmaması gerektiğini ve bunun için ne gerekiyorsa yapılacağını söylemişti. Evrim, Rüya'sız kalınca kendi dengesinin nasıl bozulduğunu bildiği için daha fazla açıklamaya ihtiyaç duymamıştı. O, Rüya'ya aşıktı. Kendi boyutunda ve var olan her boyutta. Evrim bunca zaman kendi dünyasında Rüya ile ayrılmalarına sebep olan şeyleri düzeltme fırsatı olsa her şeyi farklı yapacağını düşünüp durmuştu. Şimdi Kozmik Şûra bu şansı ona hediye ediyordu adeta. Üstelik bir de bonus vardı: Bu dünyada Rüya ve Evrimlerin, tıpkı Evrim'in klonu gibi görünen Arya isimli afacan bir kızları vardı. Evrim, bundan iyisi olamaz diyerek balıklama atladı Kozmik Şûra'nın teklifine.

        Kozmik Şûra, Rüya'nın yanına gidecek sekizinci Evrim'i bu "yolculuk" için hazırlarken, 7. Evrim ile Rüya arasında ipler iyice gerilmişti. 7. Evrim, Rüya'nın sonu gelmez beklentileri olduğunu düşünüyor ve onları karşılamanın mümkün olmadığını iddia ediyordu. Rüya ise tek beklentisinin hayatı ve tüm sorumlulukları eşit paylaşmak olduğunu söylüyordu. İkisi de çalıştıklarına göre ev işlerini de ikisi ortaklaşa yapmalılardı. Arya için yapılması gerekenlerin pazarlığının yapılması bile söz konusu olmamalıydı zira o ikisinin de en kıymetli parçası değil miydi? Bu sözlerine umduğu karşılıkları alamıyordu Rüya. 7. Evrim, hiç istemediği bir şehirde yaşıyor, hiç istemediği bir işte çalışıyor ve dünyaya gelmesi için en ufak bir heyecan duymadığı bir çocuğa babalık etmeye çalışıyordu. Tüm bunların yükünü taşıyamaz olmuştu artık. İnceldiği yerden kopsun diyordu ki Rüya "Boşanalım o zaman!" deyiverdi bir gün.

 


Çarşamba, Şubat 19, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #8

         Sarge, ekranın karşısında ne kadar süre hareketsiz kaldığını tam bilmiyordu. Sonunda silkelenip kendine geldi ve son 1 saate ait kayıtları temizlemeye karar verdi. Kayıtları tamamen silmesi dikkat çekerdi; son 1 saati silip yerine başka bir kayıt hazırlamayı düşündü ve bu düşüncesine kendisi de çok şaşırdı: "Kayıtlarla oynamak mı?". Sarge, başını büyük bir belaya soktuğundan emin olarak önündeki panele gerekli komutları girmeye başladı. Uzun bir gece onu bekliyordu. Bellekte geriye doğru tarama yapıp Rüya ve Evrim'in saçından giysisine kadar aynı olan görsel kayıtlar bulmalı ve onlardan anlamlı yeni bir kayıt oluşmalıydı. Keşke her daim takım giyinen o garip çiftlerden olsalardı Rüya ve Evrim; o zaman işi kolay olurdu Sarge'ın. Mevcut koşullarda Rüya ve Evrim'in görüntülerini farklı günlerden alıp konuşmalarının ve evin içindeki hareketlerinin birbiriyle tutarlı olmasını sağlaması gerekiyordu. O tüm bunları yaparken Rüya ve Evrim'in bir an önce normale dönmelerini diledi.

        Bu sırada Rüya, öğrendiği onca şeyin ağırlığı ile aklını yitirmek ile aklını başına toplamak arasında gidip geliyordu. Tüm bu olanlar bir film senaryosu gibiydi adeta. "Paralel Evrenler ve Para-Evrimler!" dedi kendi kendine. Evrim, Rüya'nın ince bir çizgi üstünde zar zor dengede durmaya çalıştığını fark edince elinde olan tek şeyi yaparak işi espriye vurdu:

"Bak sana misler gibi senaryo malzemesi verdim. Eh artık benim adımı da eklersin sondaki "Credits" kısmına."

"Oh ne güzel' Yine dalgaya al her şeyi! Nasıl bu kadar vurdumduymaz olabiliyorsun anlayamıyorum. Tüm o "Evrimler"in tek ortak noktası bu olabilir: Vurdumduymazlık!"

"Haklısın hepimizin fabrika ayarlarında, senin vurdumduymazlık dediğin o savunma mekanizması olmasaydı hayatta kalamazdık; yaptığımız fedakarlıkları yapamazdık ve sen çok daha önceden her şeyi öğrenmiş olurdun muhtemelen." Evrim'in sesi sitem doluydu.

        Rüya belki de ilk kez Evrim'e haksızlık ettiğini düşündü. Sebebini hâlâ tam olarak çözemediği bir şeyler yüzünden tüm o Evrimler kendi hayatlarından alınmış ve zorla Rüya'nın hayatına dahil olmuşlardı. Rüya asla yapamazdı böyle bir şeyi. Muhtemelen Yüksek Şûra üyelerinin her birine bağırıp çağırır; onun hayatına burunlarını sokma hakkını nereden aldıklarını sorardı. Belki Evrimler de ilk başta öyle yapmışlardı. Onlar da karşı koymuş ama bir şekilde mecbur bırakılmışlardı belki de. Daha önceki Evrimler ile ilgili gerçeklerin tamamını asla öğrenemeyeceğini düşündü Rüya. Ama şimdi en azından 8. Evrim'in gerçeğini öğrenebilirdi. 

"Neden? Neden ben? Neden onca Evrim kendi boyutundan alınıp buraya, benim yanıma gelmek zorunda bırakıldı? Sizi nasıl ikna ettiler böyle bir şeye?"

"Diğerlerini nasıl ikna ettiler bilmiyorum ama beni ikna etmeleri pek de zor olmadı."

...


Not: Bu bölüm fırından yeni çıktı :) Az önce yazıp hemen yayınladım :)

Salı, Şubat 18, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #7

 

Rüya ne olduğunu anlayamıyordu. Evrim ne demek istemişti? Tüm o anlattıkları basit bir şakadan ibaretken birden nasıl olup da “hassas kozmik dengeler”e gelmişti konu? Evrim daha cümleler ağzından çıkmadan pişman olmuştu söyledikleri yüzünden ama yine de durduramamıştı kendini. Şimdi Rüya kafasındaki tüm sorular yüzünden okunur halde ona bakıyordu. Artık yapabileceği bir şey kalmamıştı. Rüya’yı kaybetme düşüncesiyle zonklayan beyni durmuştu adeta. Sonunda Rüya’nın yanına gidip her şeyi en başından anlattı.

 

Tüm bunlar olurken Sarge olasılık analiz kabininde oturmuş işin nereye varacağını hesaplamaya çalışıyordu. İlginç olansa hiçbir analiz paralel evrenlerde korkulan hasara yol açacak bir uyarı sinyaline yol açmamıştı henüz. Sarge bunu anlayamıyordu. Eğer her şey Şûra’nın öne sürdüğü gibi olsaydı, şu anda paralel evrenlerin çöküşünü başlatacak olaylar analiz ekranına düşmeli ve olasılıklar tehlike sinyali vermeliydi. Ama aksine tek bir tehlike sinyali bile yoktu ekranda. Evrim gerçeği Rüya’ya anlatırken Sarge hareketsizce onları izliyor ve ne yapması gerektiğine karar veremiyordu.

 

Evrim gerçeğe dair tüm bildiklerini anlatıp bitirdiğinde Rüya ne düşüneceğini bilemez hale gelmişti. Başka evrenlerden gelen sekiz farklı Evrim! Sekiz farklı hayat! Hepsi de Rüya gerçekleri öğrenmesin, Evrim’in yokluğunu deneyimlemesin ve “Evrim’siz” bir hayatla değişmesin diye kendi dünyalarından koparılıp Rüya’nın yanına gelmeye mahkûm edilmişlerdi. Bazıları Rüya’yı sevmiş, bazıları nefret etmiş, bazıları ona sadece acımıştı. Ama işte şu an karşısında duran adam ona âşıktı ve aşkı uğruna her şeyi tehlikeye atmayı göze almıştı. Evrim bildiklerini mümkün oldukça anlaşılır ama bir o kadar da hızlı anlatmaya çalışıyordu çünkü Sarge’ın şu an onları izlediğini biliyordu. O saçma sapan olasılık analiz makineleri şu an çılgınca tehlike sinyalleri gönderiyor olmalıydı. Rüya kafasının içinde dönüp duran yüzlerce sorunun içinden en önemlisini seçti.

 

“Neden ben? Neden benim için bu kadar fedakârlık, bu kadar plan, bu kadar çaba? Onca insan içinde benim ne önemim olabilir ki?

 

Evrim cevabı bilmiyordu. Kozmik Şûra bunu kimseye açıklamamıştı. Evrim’in bildiği tek şey sebep ne olursa olsun Kozmik Şûra’nın Rüya’nın gerçeği öğrenmesine asla izin vermeyeceğiydi. Asıl zorluk şimdi başlıyordu. Sarge şu ana dek onları ele vermemişti ama fikrini ne zaman değiştireceğini, tüm bu olanları Şûra’ya ne zaman anlatacağını bilemezlerdi. Belki de şu anda çoktan Şûra’yı toplamış, tüm bu olanları anlatıyor olabilirdi. Rüya ve 8. Evrim ne yapacaklarını hiç bilmeden bir süre öylece, birbirlerine bakarak oturdular. Önlerinde karmaşa ve belirsizliklerle dolu bir yol uzanıyordu şimdi.


Pazartesi, Şubat 17, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #6

Rüya hiç uyumadan öyküsünü yazmıştı tüm gece. Saate baktığında Evrim’in gelmesine birkaç saat kaldığını fark etti. Sabırsızlanıyordu hikâyesini Evrim’e okutmak için. Henüz bitmemişti tabi ki. Cevaplanacak bir sürü soru vardı ama cevaplar için Evrim’e ihtiyacı vardı Rüya’nın. Sonuçta fikir ondan çıkmıştı. Evrim gelene dek hikâyesini bir kez daha gözden geçirip bazı notlar aldı. Kafasında birkaç değişik son yazmıştı hikâyeye ama hiç biri istediği kadar vurucu olmamıştı. Bu konuda Evrim’e güveniyordu, kesin ilginç bir son bulmasına yarayacak bir şeyler söylerdi Evrim.


Sarge aktarım istasyonun çıkarken birinin onu fark edip fark etmemesine hiç aldırmadı. Artık bunun pek de önemi kalmamıştı. Doğruca kendi analiz kabinine girip son verileri gözden geçirdi. Görünüşe bakılırsa Rüya kalan iki Evrim’in değişim zamanını henüz bulamamıştı. Sarge bir an sıradaki adımını düşündü. Şimdi tüm ipler Evrim’in elindeydi. Evrim’in söylediklerini düşündükçe onun haksız olmadığını fark ediyor ve bu durum canını giderek daha çok sıkıyordu. Sonunda her şeyi akışına bırakmaya karar verdi. Olan olmuştu, şu saatten sonra ne yapılırsa yapılsın işler sarpa saracak gibi görünüyordu. Yaklaşan büyük fırtınanın öncesinde Evrim’in küçük de olsa bir şansı varsa onu kullanmasına izin verecekti Sarge.

 

 

Evrim eve ulaştığında Rüya’yı yorgun ama heyecanla onu beklerken buldu. İşten döndüğünde kıyafetlerini çıkarıp duş almadan hiçbir şey yapmazdı. Rüya, bu kez Evrim’i banyo kapısında bekledi. Sürekli konuşuyor, Evrim’e hikâyeye bulduğu farklı sonları anlatıp duruyordu. Evrim çoğunu duymuyordu ama Rüya bir kez başladı mı onu susturmanın mümkün olmadığını bildiği için sesini çıkarmıyordu. Sonunda duştan çıktığında Rüya giyinmesine bile izin vermeden laptopu eline tutuşturdu. Evrim tüm hikâyeyi okuyana dek başında bekledi ve sürekli “Nasıl olmuş? Şurası şöyle mi olsaydı acaba?” diye soru sorup durdu. Hikâye bitince Evrim tüm ciddiyetiyle “Altı Evrim’in değişim zamanını tespit etmişsin ama kalan iki tanesi nerede?” diye sordu. Rüya anlık bir şaşkınlıktan sonra kızgınlıkla “O kadar şey yazdım, sen buna mı takıldın? Ne kadar gıcıksın ya! İnsan bir “Güzel olmuş” falan der!” diyerek sitem etti. “Canım tabi ki güzel olmuş, orası zaten malum diye söylemedim.” diyerek kendini kurtarmaya çalıştı Evrim ama geç kalmıştı. Rüya bilgisayarını aldığı gibi yatak odasına geçti.

 

“Sana soranda zaten kabahat!”

“Aşkım, çok güzel olmuş hikâyen ama ben tüm o “Evrimler”in değişim zamanlarını bulup iki tanesini bulamamana şaşırdım. Yani şimdi yarın ben gitsem yerime başka biri gelse anlamaz mısın acaba diye düşündüm bir an.”

“Anlamaz mıyım? Anlarım! Umarım yeni gelen senden daha nazik, daha ince fikirli olur!”

“Öyle mi? Daha iyisi olduktan sonra yenisi gelebilir diyorsun yani. Ne güzelmiş!”

“Ben evrenden asla seni değiştirmesini talep etmedim ama demek ki yukardakilerin bir bildiği varmış.”

 

Rüya’nın bu son sözleri Evrim’in içinde olmadık yerlere dokunmuş, olmayacak telleri titretmişti.

 

“VAR! VAR TABİ! BİLDİKLERİ BİR ŞEY VAR! TEK BİLDİKLERİ KENDİ KOLTUKLARINI KORUMAK! NE GELEN EVRİMLER UMURLARINDA ONLARIN NE DE GİDEN EVRİMLER! TEK UMURSADIKLARI “HASSAS KOZMİK DENGELER” BOZULMADAN KENDİ K.ÇLARINI KURTARMAK!” dedi Evrim kontrolünü bir anlığına kaybederek.



El Becerisi (ya da Beceriksizliği)

5 gündür deri sandalye boyuyorum. Boyadığım da hepi topu 2 adet sandalye :)))  Mutfak sandalyelerimizin ikisi siyah, ikisi beyazdı. Beyazlar...