Cumartesi, Mart 09, 2024

Hayaller, Hedefler, Mutluluk ve Aşılan Komplexler

Mr. Kaplan ile yorumlarda sık sık tartıştığımız bazı konular var :) Aşk, sevgi ve mutluluk. Aşk - Sevgi konusunda tam uzlaşamasak da mutluluğun anlık ve geçici olduğu, her daim sürmeyeceği konusunda hem fikiriz. Bu konu üzerine derin derin düşünüyorum bazen. Bazen de hiç ummadığım anlarda dank ediveriyor bazı şeyler :))

Bir önceki yazımda anlattığım gibi günler çok yoğun geçiyor ama böyle olması iyi geliyor sanırım bana. Boş yapacak, saçma fikirlere kapılacak zamanım olmuyor. Bu yoğunluğun arasında dinlenme fırsatı bulduğum nadir anlarda da mutlu oluyorum. Her Güne 3 Güzel Şey  blogunun ismini de yazılarını seviyorum ve bu aralar her gün ufak ufak bir sürü güzel şey fark edip gülümsüyorum.

Cuma: Arya'nın veli toplantısında öğretmenlerin Arya için söyledikleri güzel sözler, 

Cumartesi - Pazar: Dinlenmek :) Başka şeyler de bulmuşumdur ama hatırlamıyorum :D

Pazartesi: Sonunda skeç için çalışmalara başlayabilmek, 

Salı: Fizik tedavimin başlaması ve yardımcı olan terapistin çok nazik ve güler yüzlü bir kız olması, 

Çarşamba: Okul çıkışı aldığımız eğitim, eğitimdeki eğlenceli anlar, 

Perşembe: Eğitim bitişinde iş arkadaşlarımla gittiğim yemek, sevgili zümrem Eda'nın tüm kadın öğretmenlere hazırladığı minik sürpriz keseler ve içindeki öğrenci notları*,

Cuma: Pazartesi günü başladığım ölçülü beslenme planıma sadık kalarak ve her akşam 5km yürüyerek verdiğim 1,4 kg, sınıfımla yaptığım rehberlik dersinde çocukluk günlerimden bahsedip çocuklara eski oyunları öğrettiğim anlar, sonra öğretmenler odasında diğer öğretmenlerle çocukluğumuzdan bahsetmek, radyoda sevdiğimiz şarkının çalması ya da annelerimizin bisküvi pastası yapması gibi ufacık şeylerle ne kadar mutlu olduğumuzu hatırlamak, bir hikayemin Senede Bir Gün Kadın Dergisi'nde yayınlanması...

Cumartesi: Alarm çalmadan, uykuya doyduğumda kendiliğimden uyanmak ve Arya'nın günaydın kucaklaması, bataryası bittiği için uzun süredir kullanamadığım robot süpürgeyi yeni batarya sayesinde yeniden kullanabilmek :)) 

Ne kadar çok basit ama güzel şey olmuş! Daha da ne güzel şeyler olacak kim bilir :)  

*Öğrenci notları ile ilgili bi'şeyler yazmam gerek. Öğrenciler, "Dersleriniz çok eğlenceli, yanlışlarımızı düzeltiyor, hep doğrusunu öğrenmemiz için uğraşıyorsunuz; bizimle sohbet edişiniz, samimiyetiniz çok güzel..." gibi şeylerin yanı sıra aynı benim bir zamanlar hocalarıma olduğum gibi "Tarzınıza hayranım, kombinlerinize bayılıyorum, kısa kıvırcık saçlarınız size ayrı bir hava katıyor" gibi şeyler de yazmışlar notlara :) Okurken mutluluktan havada süzülmeye başladığımı hissettim :) 

Notlar beni aşırı mutlu etti çünkü şimdilerde kapanmış olan eski bir yarama dokunuyordu. Ben öğrenciyken bazı öğretmenlerime hayrandım. Tarzlarına, giyim kuşamlarına, saçlarına, konuşmalarına, dünya ve yaşam hakkında ne kadar çok şey bildiklerine... O zamanlar öğretmen olmayı asla istemezdim ama onlar gibi "cool" olmayı çok isterdim. Öğretmen olduğum zaman asla onlar gibi olamayacağımı düşünüyordum. Sadece öğretmenler de değil, hayranlık duyduğum stil sahibi kadınlara bakınca kendimi hep eksik bulurdum. Aynı şeyleri giysem bile bende öyle tarz durmayacağını, sıradan duracağını düşünüyordum. Sanırım aşağılık kompleksim varmış desem yanlış olmaz. 

"Aşağılık kompleksi" kavramı kulağa çok çirkin geliyor ama aslında çirkin değil üzücü. Kendini başkalarından aşağıda hissetmek, aşağı görmek... Düşünsenize bir insan ne yaparsa yapsın istediği gibi olamayacağına, eksik kalacağına inanıyor. Gerçekten yıpratıcı ve üzücü bir şey. Şansıma ben bu durumu birkaç yıl önce aştım. 

Kadınların jean pantolon - blazer - stiletto kombinine bayılırım. Boyum uzun olduğu için hiç topuklu ayakkabı giymiyorum. Önceleri ihtiyacım yoktu; giymeyince de hiç alışamadım. Arada denesem bile çok rahatsız edici oluyor. Yine uzun boylu, geniş omuzlu ve kısa saçlı olduğum için blazer ceket ile de kendimi erkeksi hissediyordum. Bu yüzden bayılsam da jean - blazer kombini giymezdim. Sonra bir gün bu durumu anlattığım bir arkadaşım "Ya deli misin? Hiç de düşündüğün gibi olmuyordur, lütfen giyip gelir misin?" dedi. Ben de mecburen Jean-Blazer ve süet ayakkabı kombinimle çıktım sahalara. Tüm gün aldığım iltifatlara hâlâ şaşırıyorum :) O günden sonra içimde kalan, hiç denemediğim tüm tarzları, kombinleri deniyorum. Evet bazıları hâlâ hoş durmuyor üstümde ama bir çoğu için fikrim değişti. İşte öğrenci notları da bu konuya parmak basıyor :))


Bahsettiğim Jean - Blazer kombinim :)


Eskiden olsa böyle bir etekle hayatta dışarı çıkamaz, herkes çok komik olduğumu düşünür, deli mi bu kadın derler diye düşünürdüm. Ama şimdi okula şu etekle gidince öğrenciler deli oluyor çevremde "Eteğiniz çok güzelmiş öğretmenim demekten :)

Cumartesi'ye yeni bir şey ekleyebilirim şu an: Tam şu anda hissettiğim bütünlük ve mutluluk. Koskoca bir kompleksi yenmişim; kim ne der diye düşünmeyen, içinden geleni, kendi istediklerini yapabilen ve notlara bakılırsa fena da yapmayan bir kadına dönüşmüşüm. 

Aferin bana :D

Not: Tüm bu zaman içinde kötü anlar yok muydu? Vardı. Lanet okuduğum anlar bile vardı ama konumuz onlar değil. Onlara odaklanmadan unutuyor, sadece iyi anlara odaklanıyorum :)

16 yorum:

  1. öğrenci notlarının faydaları yaniii :) bu arada, teacher's lounge filmini izlemediysen kaçırmaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi listeme almıştım ama bu ara hiçbir şey izleyesim yok. Bakalım...

      Sil
  2. Çok yakışmış. Hülya

    YanıtlaSil
  3. Uzun boydan dolayı bende hiç yüksek topuklu ayakkabı giyememişimdir,çok özenirdim tıkır tıkır yürüyen kadınlara:) Mutlaka her öğretmenin hayranı olan öğrenciler oluyordur sınıflarda. Bir kimya öğretmenimiz vardı lisede kadının giydiği sütlü kahverengi tayyör, topuklu ayakkabıları hatta o zamanlar giymeye özendiğimiz ince çoraplar ile sıralar arasında kollarını kavuşturmuş halde ağır ağır yürüyüşü hep aklımdadır, o kombini aklımda hala:) Size de her iki kombinde çok yakışmış.Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) Bazı öğretmenler hiç unutulmuyor. Sizin öğretmeniniz de zihnimde canlanıverdi hemen :)

      Sil
  4. Yüz gülümseten sımsıcak bir yazı olmuş :) Farkındalığımız hep artsın, yaşadığımız güzel anların tadını doya doya çıkartalım.

    YanıtlaSil
  5. topukları kısa çok şık modelelr var bu yaz modasında.dene eminim çok yakışır.Eteğe bende bayıldım kot gömlekle özellikle:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) Fıtık yüzünden duruş bozukluğum oluştu. Ufacık bir topuk bile iyice dengemi bozuyor. Bir süre sadece spor ayakkabı giymem gerekiyor. Ama zaten seviyorum ben spor ayakkabı ile kombin yapmayı :)

      Sil
  6. mavi gömlek kırmızı eteğe bayıldım :) sizinkiler küçümen, zaten hayrandırlar eminim ve takip ediyorlardır giyimi kuşamı. benim kocaman öğrencilerim bile geçenlerde rengarenk sürdüğüm ojeleri fark edip arada gelip iltifat ettiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) İnsanın ne kadar hoşuna gidiyor o ufacık fark edişler, iltifatlar... Motive ediyor :)

      Sil
  7. Aferin size Mrs. Kedi:) Bayıldım bu "Aferin bana" özbeğenisine:))
    Enerjinize kavuşmanıza sevindim. Aşk ve sevgi konusunda zaman zaman sevgili C. nin de katıldığı felsefi tartışmalarımız muhteşemdi. Fakat işin uzmanlarından sıklıkla duyduğum şey aşkın belli bir ömrünün olduğu yönünde.
    Aşağılık kompleksi zor bir durum. Sanırım lise ikinci sınıfa geçtikten sonra atmıştım üzerimden. Yapan yapıyor ben niye yapamayayım sorusunu sormuştum kendime. O zamana kadar geçer not yeterliydi benim için. O tarihten sonra en yüksek notu almayı hedeflemiştim. En yüksek notu almasam bile artık hep yüksek notlar alıyordum artık. Kendime güvenim gelmişti. Bundan böyle kafaya koyduğum şeyi yapabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Kritik olan kendi kabiliyet ve kapasitemle uyumlu olmalıydı hedeflerim.

    Öğretmenlik saygı uyandıran bir meslek. Eskiden daha değerliydi ama her şeyimizi yıprata yıprata öğretmenlik de nasibini aldı. Önceleri profesör, asker, hakim, doktorluk da saygın mesleklerdi. Şimdi elin cahilleri, ohh be AKP sayesinde artık doktor dövebiliyoruz diyor. Aradan neredeyse yarım asır geçmesine rağmen unutamadığım öğretmenlerim vardı benim de. Özellikle kızdığı anlarda bile gözlerinin pırıltısını unutamadağım matematik öğretmenim Mualla Hocamı anmadan geçemeyeceğim. Lise ikinci sınıfta sizinle aynı branşta bir öğretmenimiz vardı. Dilek Hanım. Boyu sizin gibi çok uzundu. Disiplinli ve bilgili bir hocaydı. Öğrenciler yaramazdı. Tam defterler havada uçuşurken sınıfa girdiğinde defterin birini ayağının dibinde gördüğünde ayağıyla öyle bir vole vurdu ki kale olsaydı doksana takmış olurdu. Yıllar geçti bazı öğretmenlerimiz unutulmuyor. Eşimi hâlâ arayan meslek sahibi öğrencileri var. Onlar arayınca bir mutlu oluyor ki sorma gitsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eşinizin mutluluğunu anlıyor ve paylaşıyorum. Ben de eski öğrencilerim beni arayınca çılgınca mutlu oluyorum Mr. Kaplan :) Demek ki onlara dokunabilmişim, demek ki birbirimizi anlayıp sevmişiz diyorum. İyi ki bizim de unutulmayan öğretmenlerimiz olmuş ve varlıklarıyla kişiliğimizin şekillenmesine yardımcı olmuşlar.

      Sil
  8. Kendine göre yaşamayı öğrenmek bile büyük bir mutluluk. Mutlu anlar biriksin herkesin hayatında 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da dedeğinşz gibi kendini dinlemeyi, el-alemi boşvermeyi öğrenmek bile mutluluk :)

      Sil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...