Salı, Mart 11, 2025

Yok, olmuyor! İçimden gelmiyor!

Elim yazmaya gitmiyor :( Hayat o kadar feci bir hızla akıp gidiyor ki ben oturup yazamıyorum. Ama üzgün de değilim. Yazamıyorum ama... 

Yaşıyorum!

Zaten amaç da bu değil mi? 

Doyasıya yaşamak :) 





Mavilendim :) 



Pazar, Mart 02, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #15

Sarge ve Pera'nın tartıştığı dakikalarda Alice, Kozmik Şûra'nın sistemine tamamıyla entegre olmuş, değerlendirme parametrelerini güncellemiş ve gelecek olasılık analizlerini yeniden başlatmıştı. Artık Pera ve Sarge'ın attığı her adım gelecek analizlerinin birer parçasıydı ve aralarında geçen tartışma geleceğe dair olasılık analizlerini alt üst ediyor, risk analiz sonuçları Şûra'nın geleceği için tehlike çanları çaldığını gösteriyordu. Kozmik Şûra'nın yıllardır engellemeye çalıştığı çöküş başlamıştı ve durdurmak için yapılması gerekenler korkutucuydu.

 ...

 

Kozmik Şûra'nın mevcut başkanı Derek yıllar önce aynı Sarge gibi bir analistti. O zamanlar sistemin masumiyetine ve evrende barış amacına inanıyordu. Ama ansızın Kozmik Şûra onu sorumlu olduğu projeden aldı ve projeyi sonlandırdı. Derek de aynı Sarge gibi gecesini gündüzünü vermişti üzerinde çalıştığı projeye ama Şûra bir anda ortada hiçbir sebep yokken her şeyi sonlandırmıştı. Derek projenin neden sonlandırıldığını araştırmaya başlamış ve Şûra'nın bir çok projede aynı şeyi yaptığını keşfetmişti. O günden sonra bir yandan Şûra ile ilgili her türlü bilginin peşine düşmüş bir yandan da Şûra merkezindeki konumunu yükseltmek için canını dişine takarak çalışmıştı. Uzun bir bekleyişten sonra, Şûra üyelerinden birinin ölümü ile boşalan koltuk Derek'e verilmiş, Derek sonunda Kozmik Şûra'nın  üyesi olmuştu. Derek, Şûra'nın üyesi olduğunda bilgi erişimi hâlâ sınırlıydı ama şüphelerinde haklı olduğunu anlaması için bildikleri yeterli olmuştu. Tam da şüphelendiği gibi Şûra yozlaşmış ve elindeki gücü ayrıcalıklı kişilerin çıkarları doğrultusunda kullanıyordu. Asil üyesi olduktan sonra Derek'in Şûra'yı avcunun içine alması çok zor olmamıştı. O güne dek kimsenin cesaret edemeyeceği riskler alıp planlarını birer birer hayata geçirerek kısa sürede Şûra başkanı olmuş ve tüm kontrolü ele almıştı. Derek'in bu kadar kısa sürede böylesi başarılı olmasının bir sırrı vardı. Derek mevcut olan tüm boyutlara kendi icat ettiği bir cihaz yerleştirmiş böylece tüm boyutlardaki olasılık analizlerini birleştirerek en ufak bilgi kırıntısını bile kendi çıkarları için kullanmaya başlamıştı. Yoluna çıkacak olasılıkları bir bir eliyor, güçlenmesine katkısı olacak kişiler için özel projeler yürütüyordu. 

Derek'in, ilgilendiği onca proje içinde en çok sorun çıkaran 1. Boyut'taki Rüya ve Evrimler projesiydi. Derek'in 1. boyuttaki kontrol cihazı birçok defa sarı ve turuncu kod ikazı vermiş, Derek her defasında ikazları kolaylıkla çözümlemiş ve sorunları halletmişti ama cihazın Rüya için verdiği kırmızı kodu çözümleyemiyordu yıllardır. Kozmik Şûra'nın neredeyse tüm projelerinin finansmanı, çıkarlarını korumak isteyen güçlü kişilerce sağlanıyordu ama Rüya ve Evrimler o projelerden biri değildi. Derek, çözümleyemediği bu kırmızı kodun kendisi ve Şûra için bir tehlike taşıdığını içten içe hissediyor ve durumu kontrol altında tutmak için elinden geleni yapıyordu. Derek, kırmızı kodu ilk aldığı günden itibaren Rüya'yı ve 1. Evrim'i bizzat kendisi izlemeye başlamıştı. Başlarda önemsiz iki insanın hayatının neden kırmızı koda sebep olduğunu anlamaya çalışmış ama ne yaparsa yapsın durumu çözememişti. Sonunda kafasının içinde yanıp sönen o kırmızı koddan kurtulmak için çareler aramaya başlamıştı. Bulduğu çare işe yaradığında yaşadığı rahatlama ne kadar büyükse bir süre sonra tekrarlanan kırmızı kod ile hissettiği çaresizlik de o kadar büyüktü.

Derek, girdiği tüm parametreler, yaptığı tüm analizlerin sonucunda Rüya'nın Evrim'le olması gerektiğini, öyle olmadığı senaryoların hepsinde bu durumun kırmızı koda sebep olduğunu tespit etmişti. Kırmızı kodu susturmanın tek yolu vardı: Ne olursa olsun 1. boyuttaki Rüya ve Evrim'in bir arada ve mutlu kalmasını sağlamak. Derek, problemi çözemiyordu ama işi oluruna bırakmayı da göze alamıyordu. Bu yüzden yıllar içinde işler ne zaman karışsa ve sistem kırmızı kod verse duruma müdahale edip Evrimler değiştirildi. Her defasında kırmızı kod bir sonraki kriz anına kadar susuyor ama bir noktada yeniden uyarı vermeye başlıyordu. Derek, uğraşması gereken binlerce proje ve üzerindeki büyük baskıya dayanamaz hâle geldiğinde tüm analistler içinde yaptığı bir araştırma sonunda Sarge'ı, Rüya projesinden sorumlu analist olarak atadı. O günden itibaren Rüya ve Evrimler projesi kısa sürede Sarge'ın tüm hayatı haline geldi. Sarge, Pera'nın ona Şûra ile ilgili gerçekleri anlattığı güne dek, diğer tüm analistler gibi, Derek'in çıkarlarına hizmet ettiğini bilmeden kelebek etkisine olan tüm inancıyla sadece hassas kozmik dengeleri korumak için çalıştığını sanıyordu. Derek'in hesaba katmadığı şey tam olarak buydu: Yıllardır yüzlerce kişinin hayatına yapılan müdahalelerin kozmik dengeleri değil de şahsi çıkarları korumak için yapıldığı ortaya çıktığında Kozmik Şûra'nın çöküşünü kimse durduramayacaktı.

Sarge, kararını verdiğinde Derek'in Şûra merkezindeki odasına evrenin her köşesinden kırmızı kod ikazları gelmeye başladı.

Salı, Şubat 25, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #14

Sarge, Pera'nın anlattıklarına inanamıyordu. Birkaç defa araya girmeye, bir şeyler demeye çalıştıysa da Pera her defasında onu susturup anlatmaya devam etti. Pera, Son Kale'nin verdiği görevi kabul etmişti ama ne yaparsa yapsın Sarge'tan bir bilgi elde edemiyor; o soru sordukça Sarge iyice içine kapanıyor, çoğu zaman Pera'yla buluşmaktan bile kaçınıyordu. Pera, normal yollardan Sarge'a ve Kozmik Şûra ile ilgili bilgilere ulaşamayacağını anladığında aklına başka bir fikir gelmişti. Son Kale'ye üniversite yıllarından beri üzerinde çalıştığı çevrimdışı üst zeka modelinden bahsetmişti. Eğer modeli geliştirip Kozmik Şûra'nın kullanmasını sağlayabilirse Son Kale'nin ihtiyacı olan tüm kanıtlara ulaşabileceklerdi. Pera, Sarge'tan ayrıldıktan sonra tüm zamanını ve enerjisini bu üst zeka modeline harcamıştı. Ancak model gereken seviyeye ulaştığında başka bir zorlukla karşılaşmışlardı. Kozmik Şûra tamamen kapalı bir sistem olarak çalışıyor, hiçbir yabancıyı sisteme dahil etmiyordu. Bu noktada Son Kale yönetimi bir risk alarak Pera'nın, Kozmik Şûra'yla bağlantıları olduğu bilinen üst düzey bir yöneticiyle tanışması için bir plan tasarladı.

Son Kale, malum hedefin sistemlerine sızdı ve görünürde sistemde çok büyük bir hasara yol açtı. Sistemin düzeltilmesi için yapılan acil çağrıya müdahale edilerek yoğunluk bahanesi ile işlem EternityTECH'e yönlendirildi. Sistem arızasını düzeltecek olan ekibin lideri Pera'ydı. Sistem arızası giderilirken mevcut sistemin ve kullanılan yapay zekanın kusurlu kodları raporlandı ve işte o zaman Pera, hedefe EternityTECH bünyesinde geliştirilen yeni üst zeka modelinden bahsetti. Sistemdeki büyük hasarı onaran ve kısa sürede arızayı çözen bu ekipten memnun kalan hedef, Pera'nın bahsettiği üst zeka modelini denemek istedi. Pera, Alice'i hedefin sistemlerine entegre etti. Hedef, sistemin çevrimdışı da çalışabilmesinden çok etkilenmişti. Sistem ardında çevrimiçi iz bırakmadan büyük bir gizlilik ile çalışıyordu. Bu tam da Kozmik Şûra'nın ilgisini çekecek bir şeydi. Yine de hedef, modeli Kozmik Şûra'ya iletmeden önce bir süre daha kullanmaya karar vermişti. Son Kale ve Pera planın sekteye uğradığını düşünmüş olsalar da beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yoktu. 

Şûra'ya ulaşacakları anı beklerken Son Kale ajanları Kozmik Şûra ile ilgili kanıt bulabilmek için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlardı. Uzunca bir süre sonra bekledikleri haber geldi ve Kozmik Şûra, EternityTECH'e ulaşarak Pera'nın Alice isimli üst zeka modelini Şûra merkezinde denemek istediklerini bildirdiler. Pera, Alice'i Şûra merkezindeki sisteme yükledi ve deneme süreci başladı. Tabi ki Şûra'nın bu yeni sisteme körlemesine güveneceğini düşünmemişlerdi. Şûra kullanmaya başlamadan önce modeli her türlü tehdide ve güvenlik açığına karşı kontrolden geçirmiş ve modele dışarıdan ulaşılamayacağına emin olmuştu. Şûra'nın sistemine yüklenen Alice tamamen kapalı devre çalışıyordu. Yani Son Kale istese de modele ulaşıp herhangi bir bilgi alamayacaktı. Her şey yolunda gider ve Şûra'nın güvenini kazanabilirlerse Pera, bir şekilde Alice'e manuel olarak ulaşıp yeni bir kod ekleyecek ve ancak ondan sonra Son Kale, Kozmik Şûra aleyhinde kanıtlara ulaşabilecekti. Sarge, Pera'nın duraksamasını fırsat bilerek:

"Anlattıklarının gerçek olduğuna inanamıyorum. Yıllardır benden gizli bambaşka bir hayatın olduğuna... Kozmik Şûra'nın yaptıklarını sorgulayan, onlara karşı kanıt bulmaya çalışan askeri bir birim olduğuna... Senin onların ajanı olduğuna... İnanamıyorum! Onca sene sakladıktan sonra neden şimdi anlattın tüm bunları bana?"

"Sana her şeyi şimdi anlatmamın geçerli bir sebebi var elbette. Beni arayıp yardım istediğinde karargahta bir değerlendirme toplantısı yapıldı ve uzun zamandır beklediğimiz fırsatın bu olabileceğine karar verdik. Yıllar önce Şûra'ya sırtını dönmeye hazır değildin ama beni aradığında bu durum değişmişti."

Pera, Son Kale'ye girdiği ilk gün ona sorsalar, Sarge'ın bu iş için uygun olmadığını söylemek için herhangi bir analiz sonucuna ihtiyacı olmazdı. Sarge, o zamanlar Kozmik Şûra'dan şüphe duymayacak tek kişiydi belki de. Kendi gözleriyle şahit olmadan onların yozlaşmış olduğuna ve kendi yaptığı işin evrenin barışına değil de ayrıcalıklı insanların çıkarlarına hizmet ettiğine asla ikna olmazdı. Ama şimdi durum başkaydı. Sarge'ın Kozmik Şûra'ya olan inancı son günlerde giderek azalmıştı. Sarge, kendinden hiç beklenmeyecek bir şey yapmış; 8. Evrim'in Kozmik Şûra'ya karşı gelerek Rüya'ya her şeyi anlatmasına göz yummuş; tüm olanları Kozmik Şûra'dan saklamıştı. Sarge, kendi kendine bunu işini kaybetmemek, hafızasının silinmesine yol açmamak için yaptığını söylemiş olsa da aslında içten içe tüm bu olanların evrenin kozmik dengesini bozacak bir şeylere yol açmadığını bildiği ve Kozmik Şûra'nın bir yerlerde bir hata yaptığını düşündüğü için yapmıştı. Pera'yı asıl şaşırtan, Sarge'ın kendini kaybedip her şeyi itiraf etmeden Kozmik Şûra'yı işlerin yolunda olduğuna ikna edebilmesiydi. Demek ki aradan geçen yıllar herkesi olduğu gibi Sarge'ı da değiştirmişti. 

Sarge, arayıp yardım istediğinde Pera hemen sorumlu amiri ile iletişime geçmiş ve Son Kale'de durum değerlendirmesi yapılmıştı. Sarge için Alice'e giriş kodu eklemek riskliydi ama bu riski almaları gerekiyordu. Pera ve Son Kale'nin yaptığı değerlendirmeye göre Sarge hâlihazırda merkez sistemine dahil olduğu için onun yaptığı işlemler Şûra'nın dış tehdit aramalarına takılmayacak, Alice'in içinde gizli kalacaktı. Bu yardım işe yararsa Pera ve Son Kale'ye Sarge gibi değerli bir müttefik kazandıracağı için riski göze almaya karar vermişlerdi. Şimdi Sarge'a her şeyi anlatmalarının sebebi de buydu. Onun yardımına ihtiyaçları vardı. Alice'i kapalı devreden çıkarıp dışarıdan bilgi almalarını sağlayacak güncellemeyi ancak Sarge'ın yardımıyla yapabileceklerdi. 

"Peki ama ya kabul etmezsem? Tüm bu anlattıkların çok fazla. Evet, Rüya ve Evrimler konusunda bir hata olmuş olabilir. Kozmik Şûra bir şeyleri yanlış değerlendirmiş ve hiç karışmaması gereken hayatlara müdahale etmiş olabilir ama bu onların yozlaştığını ve ellerindeki gücü kendi çıkarları için kullandıkları anlamına gelmiyor. Ben... Ben bu hatayı düzeltebilirim. Şûra'ya olanları anlatıp bu yanlıştan dönmelerini sağlayabilirim."

"Sarge, lütfen iyi düşün! Sence tek hata Rüya ve Evrimler olabilir mi? Senin gibi sayısını bilmediğimiz kaç analist kaç farklı "proje" üzerinde çalışıyor... Sadece senin projende mi hata yapıldı sence? Kozmik Şûra onlarca boyutta kaç hayata müdahale ediyor kim bilir? Kim bilir kaç kişiyi senin gibi evrenin kozmik dengelerini koruduğuna inandırarak köleleştirdiler."

"Çok ileri gidiyorsun Pera! Evrenin kozmik dengelerini korumak için çalışan onca analist olmasaydı belki de çoktan yok olmuştu bildiğimiz tüm o boyutlar!"

"Belki de tam tersine yok olan tek şey Kozmik Şûra olurdu!"

...



Not: Bu sabah hikayenin yeni bölümlerini Evrim'le paylaştım. Bir sürü boşluk - mantık hataları ya da bilgi eksiklikleri - olduğunu onları doldurmam gerektiğini söyledi. Gelişine yazınca bunun olmasının normal olduğunu, öykü bittikten sonra - bitecek mi acaba? - geri dönüp en baştan düzeltmeler yapacağımı söyledim. Son bölümlerde konu iyice dağıldı gibi hissettiğim için Evrim de böyle söyleyince biraz motivasyon kaybı yaşıyorum şu an. Sanırım öyküyü toplayıp bitireceğim şimdilik ama öykünün eksiklerini tamamlayıp bir romana dönüştürebilirim belki bir gün.

Pazartesi, Şubat 24, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #13

Yaklaşık 1 saat sonra Sarge dairesine vardığında Pera'nın kapıda onu beklediğini gördü. Birlikte içeri girdiler ve Pera daha önce defalarca kez yaptığı gibi Sarge'ın mutfağına girip filtre kahve hazırlamaya başladı. Pera ve Sarge üniversitede tanışmışlar, önce çok iyi iki arkadaş sonra da sevgili olmuşlardı. İkisi ayrılmaz bir ikiliydi ta ki Sarge, Rüya'dan sorumlu olasılık analisti olarak seçilene dek. O günden sonra bir daha hiçbir şey aynı olmamıştı. Sarge giderek Pera'dan uzaklaşmış tüm vaktini ve dikkatini üzerinde çalıştığı projeye verir olmuştu. Sarge ne üzerinde çalıştığını onunla paylaşmamıştı; Pera ne zaman işiyle ilgili bir soru sorsa Sarge konuyu geçiştiriyordu. Pera uzun süre sabretmiş, işlerin normale dönmesini beklemişti ama ilişkileri düzelmek yerine kötüye gitmişti. Sonunda Pera daha fazla dayanamadı ve Sarge'tan ayrıldı. Yine de bir şekilde birbirlerinden nefret etmeden arkadaş kalmayı başarmışlardı. 

Pera mutfakta kahve makinesini beklerken Sarge daha fazla sabredemeyip yanına geldi:

"Bu kadar soğukkanlı oluşuna hayran olmamak mümkün değil, Pera. Şu kahveni alıp bir an önceye konuşmaya başlasan fena olmaz."

"Bazı şeylerin hiç değişmemesi çok garip. Neyse... Uzun bir gece bizi bekliyor. Sana anlatacaklarıma tepki göstermeden sonuna dek sabırla beni dinlemelisin Sarge."


Pera, kahvesinden bir yudum aldı ve üniversiteden mezun oldukları, Sarge'ın Kozmik Şûra merkezinde çalışmaya başladığı zamanlara geri döndü. Sarge, işe girdikten bir süre sonra o güne dek ismini hiç duymadığı özel bir şirket Pera'yla iletişime geçmiş ve onu iş görüşmesine davet etmişlerdi. Pera, şirketin bulunduğu sektöre gittiğinde onu karşılayan yetkili girişte ona bazı belgeler imzalatmış ve sonuç ne olursa olsun orada gördüğü ve öğrendiği şeyleri kimseye anlatamayacağını açıklamıştı. Pera önce bunun bir şaka olduğunu sanıp gülmüş ama adamın hiç de şaka yapar bir hâli olmadığını anlayınca bir an önce oradan ayrılmakla neler olduğunu öğrenmek arasında kalmıştı. O karar verene dek adam bir düğmeye basmış ve içinde bulundukları oda önce metrelerce aşağıya sonra da yine metrelerce sağa doğru hareket etmişti.

Odanın hareketi durduğunda odanın arka duvarı yana kaymış ve önlerinde uzun bir koridor belirmişti. Pera, o an korkudan kontrolünü kaybetmemek için kendini tüm gücüyle sıkmış ve içinden eğer oradan kurtulursa her şeyi herkese anlatacağına dair yeminler etmişti. Kendisi ne kadar belli etmediğini sansa da gözlerindeki dehşet gören görevli korkmasına gerek olmadığını şu an hiç olmadığı kadar güvende olduğunu söylemiş ve onu Son Kale adı verilen karargah merkezine götürmüştü. Son Kale'ye girdiklerinde Pera, üniformalı ve takım elbiseli bir grup insanla karşılaşmıştı: Üç kadın ve üç erkek. Pera'ya istediği bir yere oturabileceği ve rahat olması söylenmişti. Üniformalı kadınlardan biri yanına gelerek kendisini tanıtmış ve yavaş yavaş neden onunla görüşmek istediklerini açıklamıştı.

Pera'nın şirket sandığı yer aslında Kozmik Şûra'nın çalışmalarını takip eden gizli bir askeri devlet birimiydi. Kozmik Şûra'nın son yıllardaki bir çok çalışmasının şüpheli olduğu tespit edilmiş, Şûra'nın elindeki gücü şahsi çıkarlar için kullandığı sonucuna varılmıştı. Son Kale, Kozmik Şûra'daki yozlaşmayı ortaya çıkarıp suçlularını yakalamak istiyordu. Pera ilk başta duyduklarını hiç kavrayamamıştı.

"Tüm bunların benimle ne ilgisi var? Benim Kozmik Şûra ile ne ilgim var? Beni başka biriyle karıştırmış olmalısınız!"

"Kafanın karışmasını anlıyorum Pera. Biraz sabırlı olursan her şeyi sana anlatacağız. Ajanlarımız Kozmik Şûra'nın bazı projelerine sızmayı başardı. Projelerin hepsi gizli ve projelerde çalışanlar birbirlerinden haberdar değil. Her biri farklı bir boyutta farklı bir görev üzerinde çalışıyor. Onlardan biri de erkek arkadaşın Sarge."

"Sarge mı? Ne? Nasıl yani? Beni ona karşı ajanlık yapmam için mi buraya getirdiniz? Hayır! Sizinle işbirliği yapamam. Beni hemen serbest bırakın!"

"Pera, sakin ol. Bu görüşme bittiğinde gitmekte özgürsün ancak burada öğrendiklerini kimseye anlatamazsın. Bizimle işbirliği yapmamayı tercih edersen bu görüşmeye dair anıların silinecek. Ama her şeyi öğrendiğinde bizimle işbirliği yapacağına inanıyorum. Lütfen sana anlatacaklarımızı iyi dinle."

O andan sonra Pera karşı koymayı bırakmış ve anlatılanlara odaklanmıştı. Son Kale ajanları, Kozmik Şûra'nın son 5 yılda farklı boyutlara şaibeli müdahalelerde bulunduğunu ve bu müdahaleler için resmi bir açıklama yapmadığını ve onları gizli dosyalar olarak sınıflandırdığını keşfetmişti.  Bu müdahalelere ait tahrip edilmiş ya da sansürlenmiş kayıtlara ulaşan ajanlar müdahalelerin Kozmik Şûra'nın iddiasının aksine evrenin yararından çok sadece farklı boyutlardaki bazı kişilerin yararına olduğu sonucuna varmışlardı. Bu durum Kozmik Şûra'nın yozlaştığına işaret ediyordu. Son Kale, bir süredir tüm bu iddialarını kanıtlamak için Kozmik Şûra ile ilgili kanıt topluyordu ama henüz ellerinde sağlam bir kanıt yoktu. İşte bu noktada Sarge'a yaklaşmayı düşünmüşlerdi ama yapılan kişilik analizleri sonucunda Sarge'ın işbirliğine uygun olmadığı görülmüştü. Sarge işbirliğine yanaşsa bile yalan söylemekteki beceriksizliği ile kendini ilk andan ele vereceği için onların aradığı varlık olamazdı. Sarge'ı değerlendiren ajan şansını deneyip Pera'yı da değerlendirmeye karar vermiş ve analiz sonucunda Pera'nın bu iş için yüzde yüz uyumluluk gösterdiği ortaya çıkmıştı. 

Pera sakince dinlerken kendini bir filmin içinde gibi hissediyordu. Elindeki muazzam gücü kendi çıkarları için kullanan otorite, ona karşı ayaklanan gizli bir birlik ve oyunda küçük birer piyon olması için ikna edilmeye çalışan sıradan insanlar. Tüm açıklamalar sonra erdiğinde Pera en çok Sarge'ın ondan sakladıklarına içerlediğini fark etti. Sarge, ona ne üzerinde çalıştığından, Kozmik Şûra'nın  boyutlar arasında nasıl istediği gibi at koşturduğundan ve daha bir sürü şeyden hiç bahsetmemişti. Her defasından yarım yamalak bir şeyler geveleyip sorularını geçiştirmişti. Pera, öğrendiği dehşet verici onca şey arasında hâlâ kendi küçük dertlerine üzüldüğü için bir an kendini suçlu hissetse de bu hissi çabucak bir kenara itti. Son Kale'nin iddialarının doğru olup olmadığını öğrenmenin tek yolu vardı: Ona teklif edilen görevi kabul etmek. Pera, teklifi kabul edeceğini söylemiş ve ertesi gün itibari ile Son Kale'nin paravan şirketi olan EternityTECH'te çalışmaya başlamıştı.


 

Cumartesi, Şubat 22, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #12

Sarge yine o malum yüz metreyi yakalanmamak için dua ederek geçti ve aktarım kabinine girdi. Evrim'le iletişim kurmak için uygun bir konak bulması ve bir süreliğine onun bedenine geçmesi gerekiyordu. Sarge'ın olanları saklamak için bunca zorluğa katlanmasının sebebi kendi geleceği hakkındaki endişeleriydi. Tüm bunların olacağını ön görememişti. Gerçi her şey çok hızlı olup bitmişti. Yine de olasılık analizlerinde bir hata yaptığı ortaya çıkarsa Kozmik Şûra onu görevden alıp hafızasını sıfırlayabilirdi. Sarge, işi için tüm hayatından vazgeçmişti ve şimdi işini kaybetmek istemiyordu. 

Kozmik Şûra, Sarge'ı bu göreve getirirken bunun tüm evren için çok önemli olduğunu, en ufak bir hatanın tüm evrene malolabileceğini anlatmıştı. Yıllardır gecesini gündüzünü verdiği işini, sahip olduğu tek şeyi kaybetmek istemiyordu Sarge. Tüm risk analizlerini olması gerektiği gibi yaptığından emindi. Rüya, tüm gerçeği öğrendiği halde evreni tehlikeye sokacak bir olasılık riskini ön görmemişti sistem. Sarge defalarca kez parametreleri ve risk değerlendirme sistemini kontrol etmişti. Ufukta Kozmik Şûra'nın olacığını iddia ettiği gibi boyutlar arası bir felaket gözükmüyordu. Ama Sarge bu durumu Kozmik Şûra'ya nasıl anlatacağını bilmiyordu ve onları bir sorun olmadığına ikna edebileceğinden emin değildi. Rüya ve Evrim ne yapacaklarını bilmez bir halde sessizce birbirlerine bakarken Arya bir anda yanlarına geldi.

"Çok vaktimiz yok. Hemen konuşmamız lazım."

"Sarge?"

"Evet, benim. Arya'dan başka uygun bir konak yoktu. Üzgünüm."

        Rüya neler olduğunu, Evrim'in Arya'ya neden "Sarge" dediğini ve Arya'nın neden bahsettiğini anlayamamıştı. Evrim:

"Sana daha sonra açıklarım. Bu Sarge, bizden sorumlu olasılık analiz uzmanı." 

"Farklı koşullar altında tanışmayı, daha doğrusu mümkün olsa hiç tanışmamayı tercih ederdim Rüya. Evrim'in sana her şeyi anlattığını henüz Kozmik Şûra'ya raporlamadım. Eğer öğrenirlerse Evrim görevden alınır, senin de hafızan temizlenir muhtemelen. 

"Bunu nasıl bu kadar basit bir şekilde söyleyebiliyorsun? Yoksa daha önce de mi yaptılar? 

"Bunu konuşacak vaktimiz yok. Bir an bu konuyu kapatıp hiçbir şey olmamış gibi normal yaşamınıza devam etmeniz gerek. Yazdığın öyküyü bir an önce bitir. Kozmik Şûra'yı, Evrim'in anlattıklarını hiç ciddiye almadığına, hepsinin bir hikayeden ibaret olduğuna inandırman gerekli. Ortalık durulunca sizinle tekrar iletişime geçeceğim. Şimdi gidip son birkaç saate ait kayıtları halletmem gerek. Umarım yapabilirim. Yoksa her şey boşa gidecek."

Sarge bunları söyler söylemez aktarım sona erdi ve kendini bir anda salonda anne-babasının yanında bulan Arya şaşkınlıkla etrafına bakındı. Evrim, Arya'ya sımsıkı sarıldı ve içinden asla kızından ayrılmak zorunda kalmamayı diledi.

Sarge konaktan ayrılıp kendi bedenine döndüğünde kişisel iletişim cihazından Pera'nın onu aradığını gördü. Hızla kendi kabinine döndüğünde Pera'yı kabinin önünde onu beklerken buldu.

"Demek bu küçük kabinin dışına çıkabiliyormuşsun isteyince!"

"Burda durup seninle tartışacak vaktim olmasını çok isterdim Pera ama yok. Erişim kodunu ekleyebildin mi? Çevrimdışı modelini kullanabilir miyim artık?

"Evet ekledim ama eğer giriş kodunu istiyorsan bana neler olduğunu hemen anlatman gerek Sarge."

Sarge, daha fazla zaman kaybetmemek için Pera'yı kabine alıp neler olduğunu ona anlatacağını söyledi. Pera, ikna olunca Sarge'ın panelinden kendi çevrimdışı modeline ulaştı ve erişim kodunu aktifleştirdi. Sarge, önceden hazırladığı kayıtları Pera'nın Alice adını verdiği üst zeka modeline aktardı. Birkaç komut girerek Rüya ve Evrim'in son birkaç saatlik kayıtlarının yerine konabilecek yeni bir kayıt oluşturmasını istedi ama sonuç pek başarılı değildi. Neler olup bittiğini tam anlamasa da Sarge'ın başının dertte olduğunu anlayan Pera olaya el koyup Alice'e doğru yönergeleri girerek Sarge'ın ihtiyacı olan kayıt dosyasını yirmi iki saniye içinde hazırladı.

Alice çevrimdışı çalıştığı için arkasında bir iz bırakmıyordu. Sarge, hazırlanan kaydı her zamanki gibi Rüya ve Evrim'in diğer kayıtlarının arasına arşivledi. Tam arkasında durup sessizce onu izleyen Pera'nın meraklı bakışlarını üzerinde hissediyordu. Son birkaç günün gerginliğiyle yorulup iyice savunmasız kalan Sarge sonunda pes edip her şeyi Pera'ya anlattı. Pera, duyduklarına pek de şaşırmış gibi durmuyordu. Sarge, buna bir anlam veremeyince Pera kendini açıklama yapmak zorunda hissetti. 

"Benim de sana anlatmak zorunda olduğum şeyler var, Sarge. Ama burada ve şu anda olmaz. Burada işleri biraz yoluna koyunca bedensel olarak çok yorulduğunu öne sürerek geçici süre evden çalışmak için başvuru yap. O zaman her şeyi detaylıca konuşuruz."

 

Sarge karşı çıkacak fırsatı bulamadan Pera kabinden çıkıp merkezden ayrıldı. Sonraki günler nispeten olaysız geçti. Evrim ve Rüya hiçbir şey olmamış gibi günlük hayatlarına devam ettiler ama Sarge her fırsatta, her sessizlik anında birbirlerine büyük bir sevgi ve endişeyle baktıklarını fark ediyordu. Neyse ki Kozmik Şûra tehlikenin geçtiğine, her şeyin yolunda gittiğine ikna olup günlük izleme ve saatlik raporlamalara gerek kalmadığına karar verdi. Sarge'a yine eskisi gibi gözlem görevine devam etmesi, ancak olağanüstü durumlarda Şûra'ya bilgi vermesi söylendi. Sarge bu fırsatı değerlendirip bir süreliğine uzaktan çalışmayı talep etti ve talebi kabul edildi. Sarge yalnız kaldığı ilk anda Pera'yı aradı. 

"Dediklerini harfiyen yaptım. Şimdi bana bir açıklama borçlusun Pera. Bir saat içinde dairemde buluşalım."


 


Cuma, Şubat 21, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #11

        Sarge ne kadar süredir geçmiş kayıtlar arasında uygun görüntüler aramakla uğraştığını bilmiyordu. Görüntüler arasında kaybolmuştu. Son 1 saatin yerine yerleştireceği görüntüler önemliydi. Son günlerde yaşananlar yüzünden Kozmik Şûra düzenli olarak kayıtları kontrol ediyordu. Evrim'in her şeyi Rüya'ya anlatmış olması işleri büyük bir çıkmaza sürüklemişti. Sarge içinden Evrim'in deli cesaretine ve Rüya'nın sürekli değişen saç rengine lanet etti. Evrim için uygun kayıtlar oluşturmuştu ama Rüya'nın aynı kıyafeti giydiği eski kayıtları bulsa da ya saçının rengi ya da saç boyu yüzünden kayıtları birleştirip kullanamıyordu. Görüntüler üzerinde dijital olarak oynayabilirdi ama sistemin bunu anınds reddeceğinden emindi. Tüm uğraşları sonucunda emin olduğu tek şey bu işin altından tek başına kalkamayacağı oldu. Aslında yapay zeka desteği alabilse, doğru komutu yazdıktan sonra bu iş 20 saniye içinde halledilebilirdi ama yapay zeka yardımı alırsa yakalanması kaçınılmaz olurdu. Sonunda aklına tek bir çare geldi. Kişisel iletişim ağını aktifleştirerek Pera'yı aradı.

"Oooo, sen yaşıyor muydun, Sarge?"

"Kaybedecek vaktim yok, Pera. Yardımın gerekli."

"İşin düşmese aramazdın zaten eminim. Neye ihtiyacın var?"

"Son görüşmemizde bahsettiğin çevrimdışı üst zeka modeline ihtiyacım var."

"Şaka yapıyorsun sanırım Sarge? Bunca zaman arayıp sormuyorsun; sonra bir gün birden bire arayıp benden hayatımın projesini öylece sana vermemi mi istiyorsun?"

"Sana her şeyi açıklayacak zamanım yok. Olsa da açıklayabilir miydim emin değilim. Senin hayatının, benim hayatımın hatta belki de evrendeki tüm hayatların devamlılığı için o modele şu an ihtiyacım var."

"Bu o kadar kolay değil Sarge. Model şu an Kozmik Şûra'da."

"Kahretsin!"

"Amaaaaa..."

"Pera, lütfen durum çok acil."

"Tamam. Öyle olmasa beni aramazdın sanırım. Bir saat içinde Kozmik Şûra Kontrol Merkezi'nde olmam gerekiyor. Oraya vardığımda modele senin için erişim kodu eklemeye çalışacağım. Başarabilirsem sonrasında modeli kullanabilirsin." 

            "Umarım o zamana dek iş işten geçmemiş olur. " Sarge, Pera'yla olan konuşması bitince kontrol paneline yeni şifreler yükleyerek analiz kabininden ayrıldı. Bir an önce Evrim'e ulaşması gerekiyordu. 

Evrim, bildiği her şeyi Rüya'ya anlatmıştı ama bundan sonra olacaklara dair ne diyeceğini bilemiyordu. Kozmik Şûra duruma hâlâ müdahale etmediğine göre Sarge olan biteni henüz onlara anlatmamış olmalıydı.

"Çok vaktimiz olduğunu sanmıyorum, Rüyam. Sarge, henüz durumu Kozmik Şûra'ya iletmemiş olsa da her an yapabilir. Sana her şeyi anlattığımı öğrendiklerinde ne yapacaklarını tahmin edemiyorum."

"Ne yapacaklar? Seni başka bir Evrim'le değiştirip benim de hafızamı mı silecekler yani?" 

 

         Evrim'in sessiz kalışı karşısında söylediklerinin uzak bir olasılık olmaktan çok isabetli bir tahmin olabileceğini fark eden Rüya bir an ne diyeceğini bilemeden Evrim'e baktı. Tüm  olasılıkların bağlı olduğu görünmez ipler şu an Sarge'ın elindeydi.


Perşembe, Şubat 20, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #10 (Yeni) - (Bölüm sayılarında karışıklık olmuş)*

        Rüya'nın boşanalım teklifini, Kozmik Şûra'nın tepkisini bir an bile düşünmeden kabul etti 7.Evrim. Neyse ki Kozmik Şûra buna hazırlıklıydı. Rüya ve Evrimler'in ilişkisi 7/24 izleniyor ve her adımları olasılık analizleriyle değerlendiriliyordu. Gerçi bu boşanma resti beklediklerinden bir hafta kadar erken olmuştu. Bu yüzden acil durum ilan edildi; Evrim'in bilgilendirme süreci hızlandırıldı ve 3 gün içinde Evrimler'in değiştirilmesine karar verildi. Ancak bu süreçte beklenmedik aksaklıklar yüzünden değişiklik 3 gün değil, 10 gün sonra gerçekleştirildi.

        Rüya ve 7.Evrim, boşanma kararı aldıktan sonraki günler hiç olmadığı kadar gergin bir bekleyişle geçti. Rüya ve Evrim önce odalarını ayırdılar sonra da birbirleri ile iletişim kurmayı tamamen kestiler. İkisinin de düşünecek çok zamanı oldu. 7.Evrim içine sıkıştığı bu kafesten çıkacağı için çok rahatlamıştı, gözü hiçbir şey görmüyordu. Kozmik Şûra'nın tüm iletişim kurma çabalarını bertaraf ediyordu. Nasılsa eninde sonunda onun yerine geçecek başka bir Evrim bulacak ve onu bu boyuttan alacaklardı. Gerisi yeni Evrim'in sorunuydu. 7.Evrim'e göre artık ortada konuşulacak bir şey kalmamıştı.

        8.Evrim'in gideceği boyuttaki hayatıyla ilgili öğrenmesi gereken bir sürü şey vardı ama Evrimler'in yer değişikliği acil durumlarda ve hızlıca gerçekleştiği için Evrimler çoğu şeyi yaşayarak öğreniyorsun maalesef. Rüya başlarda, Evrim'in tanıdığı insanlarla tekrar tekrar tanışmaya çalışması ya da nerdeyse her ay bir kez gittikleri balık restoranının yolunu hatırlamaması gibi bazı şeylere çok şaşırıyordu ama zamanla Evrim'in vurdumduymazlık temelli bir hafıza problemi olduğuna kanaat getirmişti. Rüya'nın teorisine göre; Evrim, kendisi için birincil önem taşımayan, gereksiz bulduğu her şeyi siliyordu hafızasından. 

        Evrim'in bu unutkanlık huyundan(?) en çok muzdarip olan iki kişi Rüya'nın üniversite yıllarından iki arkadaşıydı. Şansa bakın ki ikisinin de adı Burak'tı. Çok sık görüşmüyorlardı ama 2-3 yılda bir her denk gelişlerinde Evrim elini uzatıp "Merhaba, ben Evrim." diye kendini tanıtıyordu. Buraklar bu duruma alışmışlardı; onlar da Evrim'le tokalaşıp "Merhaba abi, ben de Burak ama sen nasılsa yine unutacaksın. Çok takılma yani." diyerek Evrim'i ti'ye alıyorlardı. Rüya, her şeyi öğrendikten sonra bu durum aklına geldiğinde, demek ki Buraklar gerçekten de her seferinde farklı bir Evrim ile tanışmışlar diye geçirdi içinden. 

        Rüya ve 7.Evrim, boşanma sonrası nasıl bir düzen kurucakları ile ilgili çok konuşmamışlardı ama Evrim hâlihazırdaki işinden memnun olmadığı için işten ayrılıp İstanbul'a döneceğini ve bir süreliğine ailesi ile kalacağını söylemişti. Arya, Rüya ile Hopa'da kalacaktı. Rüya, boşanalım dediği için pişman değildi ama sonrasını düşününce Arya için üzülüyor, itiraf etmek istemese de Evrimsiz bir hayat fikrini düşündükçe giderek kararından şüphe duymaya başlıyordu. 

         Ayrılık kararının 9. gününde Rüya, Evrim ile konuşup Arya'nın bu ayrılıktan mümkün oldukça az etkileneceği bir düzen kurmaları için bir plan yapmak istedi. Evrim "Sen nasıl istiyorsan öyle yapabilirsin, benim için fark etmez." diyerek kestirip attı konuyu. Rüya, içinde zar zor sağlam kalan son birkaç şeyin de kırılıp döküldüğünü duyar gibi oldu bir an. Daha önce bir kez bile üç günden fazla küs kalmamışlar, birbirlerine ne kadar dargın olsalar da bir kez bile ayrı odalarda uyumamışlardı. Rüya, tam bu ayrılığın artık geri dönüşü olmadığına ikna olmuştu ki 10.günün gecesinde hiç beklemediği bir şey oldu. Gecenin bir yarısı Evrim Rüya'nın yanına gelerek Rüya'yı uyandırdı ve ona sıkıca sarıldı: 

"Beni affet, ben sensiz yaşamak istemiyorum. Sensiz  yaşayamıyorum, nefes alamıyorum."

"Evrim, n'oluyor? Daha dün kadar ne istersen yap, benim için fark etmez diyordun, 10 gündür yüzüme bakmıyordun. Anlayamıyorum. N'oldu da gecenin bir yarısı fikrini değiştirdin?" 

"Çok bunalmıştım. Her şey üstüme üstüme geliyordu. Ne yapsam seni mutlu edemiyorum gibi hissettim. Seni bırakırsam daha mutlu olursun diye düşündüm. Ama hata ettim. Ayrılmak istemiyorum. Her şeyi yoluna koymak istiyorum. "


        Rüya uyku sersemi ne olduğunu anlayamamış ama nedense Evrim'in söylediklerine inanmıştı. Evrim bir gece de baştan ayağa değişmişti sanki. Rüya o zaman gerçekleri bilmese de içgüdüsel olarak hissettikleri doğruydu. 7. Evrim ile 8. Evrim'in değişimi tam bu konuşmadan 30 sn önce gerçekleşmişti. 8.Evrim, Kozmik Şûra'nın kararıyla saat 03.05'te 7.Evrim'le yer değişmiş ve hiç vakit kaybetmeden Rüya'nın yanına gitmişti. 

        8. Evrim, başka bir boyut, başka bir Rüya diye düşünmemişti hiç. Kendi boyutunda Rüya'dan ayrılarak yaptığı hatayı geri almayı o kadar çok istemişti ki şimdi bu fırsat eline geçince bir saniyeyi bile boşa harcamak istemiyordu. Uyku sersemi olup biteni tam olarak anlayamadığı her halinden belli olan Rüya'ya sımsıkı sarıldı. 

"Lütfen, bu gece sarılarak uyuyalım. Seni çok özledim. Bir gece bile ayrı kalmak istemiyorum. Seni seviyorum." 

"Sen, bensiz yaşayamayacağını anladın diye her şey halloldu, mevzu bitti gitti mi yani şıp diye? Bu kadar mı kolay mı Evrim? Boşanma noktasına gelmemize yol açan problemleri çözmedikçe durum değişmeyecek. Beni sevdiğini biliyorum ama sevgi her şeyi çözmüyor."

"Biliyorum ve haklısın. Konuşmamız ve çözmemiz gereken çok şey var ama bu gece sadece sarılarak uyumak istiyorum. Söz, yarın her şeyi uzun uzun konuşup bunu yürümenin bir yolunu bulacağız." 

        Evrim, Rüya'nın karşı koymasına izin vermeyerek onu kucakladığı gibi yatak odasına götürerek sımsıkı sarıldı ve uzun zaman sonra ilk kez derin ve huzurlu bir uykuya daldı. Önünde aşması gereken kocaman dağlar olduğunu, 7.Evrim yüzünden Rüya ile arasına kocaman duvarlar örülmüş olduğunu anlamıştı ama onun bu kez pes etmeye hiç niyeti yoktu. 

... 


*Sağ olsun Momentos'un uyarısıyla fark ettim. 6.bölümü iki kez yayınlamışım ve ikincisini 7.bölüm olarak numaralandırmışım. Düzelttim az önce hatalı böl. numaralarını. Karışıklık için kusuruma bakmayın lütfen.


Boyutlar Ötesi Aşk #9

        8. Evrim'i ikna etmeleri zor olmamıştı çünkü 8. Evrim'in geldiği boyutta Rüya ve Evrim ayrılıp kendi yollarına gitmişler; Rüya tüm dünyada tanınan bir anti-evlilik temsilcisi olmuş ve anti-evlilik teorileri ile toplumun evliliğe bakışını kökünden sarsmıştı. Evrim içinse işler pek yolunda gitmiyordu. Rüya, olmayınca tüm odağını kaybetmiş, aile evine geri dönmüş, bilgisayar başında amaçsız ve mutsuz bir hayat sürüyordu. Yani kısacası Rüya yoluna devam etmiş ama Evrim edememişti. Kozmik Şûra, Evrim'le ilk kez temas kurduğunda Evrim aylar sonra ilk kez gülmüş hatta çılgınca kahkahalar atmıştı.

    "Biliyordum! Tüm o filmlerdeki boyutların, paralel evrenlerin, alternatif dünyaların bir şekilde gerçek olduğunu biliyordum!" demişti kahkahalarının arasında Evrim. Sakinleştiğinde, Kozmik Şûra ona Rüya'yı ve 7. Evrim'i izletmişti. Rüya ve 7.Evrim bir dönüm noktasına gelmiş ve tıkanmışlardı. 7.Evrim, Kozmik Şûra'nın tüm ikazlarına rağmen durumu düzeltmek için yapması gerekenleri yapmıyordu. Bu durum bir süre daha devam ederse Rüya ve Evrim ayrılacak, o güne dek yapılan her şey boşa gidecekti. Kozmik Şûra, neden Rüya ve Evrim'in ayrılmaması gerektiği ile ilgili detayları Evrim'e açıklamamış sadece tüm evrenlerdeki dengenin korunması için Rüya'nın Evrim'den ayrılmaması gerektiğini ve bunun için ne gerekiyorsa yapılacağını söylemişti. Evrim, Rüya'sız kalınca kendi dengesinin nasıl bozulduğunu bildiği için daha fazla açıklamaya ihtiyaç duymamıştı. O, Rüya'ya aşıktı. Kendi boyutunda ve var olan her boyutta. Evrim bunca zaman kendi dünyasında Rüya ile ayrılmalarına sebep olan şeyleri düzeltme fırsatı olsa her şeyi farklı yapacağını düşünüp durmuştu. Şimdi Kozmik Şûra bu şansı ona hediye ediyordu adeta. Üstelik bir de bonus vardı: Bu dünyada Rüya ve Evrimlerin, tıpkı Evrim'in klonu gibi görünen Arya isimli afacan bir kızları vardı. Evrim, bundan iyisi olamaz diyerek balıklama atladı Kozmik Şûra'nın teklifine.

        Kozmik Şûra, Rüya'nın yanına gidecek sekizinci Evrim'i bu "yolculuk" için hazırlarken, 7. Evrim ile Rüya arasında ipler iyice gerilmişti. 7. Evrim, Rüya'nın sonu gelmez beklentileri olduğunu düşünüyor ve onları karşılamanın mümkün olmadığını iddia ediyordu. Rüya ise tek beklentisinin hayatı ve tüm sorumlulukları eşit paylaşmak olduğunu söylüyordu. İkisi de çalıştıklarına göre ev işlerini de ikisi ortaklaşa yapmalılardı. Arya için yapılması gerekenlerin pazarlığının yapılması bile söz konusu olmamalıydı zira o ikisinin de en kıymetli parçası değil miydi? Bu sözlerine umduğu karşılıkları alamıyordu Rüya. 7. Evrim, hiç istemediği bir şehirde yaşıyor, hiç istemediği bir işte çalışıyor ve dünyaya gelmesi için en ufak bir heyecan duymadığı bir çocuğa babalık etmeye çalışıyordu. Tüm bunların yükünü taşıyamaz olmuştu artık. İnceldiği yerden kopsun diyordu ki Rüya "Boşanalım o zaman!" deyiverdi bir gün.

 


Çarşamba, Şubat 19, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #8

         Sarge, ekranın karşısında ne kadar süre hareketsiz kaldığını tam bilmiyordu. Sonunda silkelenip kendine geldi ve son 1 saate ait kayıtları temizlemeye karar verdi. Kayıtları tamamen silmesi dikkat çekerdi; son 1 saati silip yerine başka bir kayıt hazırlamayı düşündü ve bu düşüncesine kendisi de çok şaşırdı: "Kayıtlarla oynamak mı?". Sarge, başını büyük bir belaya soktuğundan emin olarak önündeki panele gerekli komutları girmeye başladı. Uzun bir gece onu bekliyordu. Bellekte geriye doğru tarama yapıp Rüya ve Evrim'in saçından giysisine kadar aynı olan görsel kayıtlar bulmalı ve onlardan anlamlı yeni bir kayıt oluşmalıydı. Keşke her daim takım giyinen o garip çiftlerden olsalardı Rüya ve Evrim; o zaman işi kolay olurdu Sarge'ın. Mevcut koşullarda Rüya ve Evrim'in görüntülerini farklı günlerden alıp konuşmalarının ve evin içindeki hareketlerinin birbiriyle tutarlı olmasını sağlaması gerekiyordu. O tüm bunları yaparken Rüya ve Evrim'in bir an önce normale dönmelerini diledi.

        Bu sırada Rüya, öğrendiği onca şeyin ağırlığı ile aklını yitirmek ile aklını başına toplamak arasında gidip geliyordu. Tüm bu olanlar bir film senaryosu gibiydi adeta. "Paralel Evrenler ve Para-Evrimler!" dedi kendi kendine. Evrim, Rüya'nın ince bir çizgi üstünde zar zor dengede durmaya çalıştığını fark edince elinde olan tek şeyi yaparak işi espriye vurdu:

"Bak sana misler gibi senaryo malzemesi verdim. Eh artık benim adımı da eklersin sondaki "Credits" kısmına."

"Oh ne güzel' Yine dalgaya al her şeyi! Nasıl bu kadar vurdumduymaz olabiliyorsun anlayamıyorum. Tüm o "Evrimler"in tek ortak noktası bu olabilir: Vurdumduymazlık!"

"Haklısın hepimizin fabrika ayarlarında, senin vurdumduymazlık dediğin o savunma mekanizması olmasaydı hayatta kalamazdık; yaptığımız fedakarlıkları yapamazdık ve sen çok daha önceden her şeyi öğrenmiş olurdun muhtemelen." Evrim'in sesi sitem doluydu.

        Rüya belki de ilk kez Evrim'e haksızlık ettiğini düşündü. Sebebini hâlâ tam olarak çözemediği bir şeyler yüzünden tüm o Evrimler kendi hayatlarından alınmış ve zorla Rüya'nın hayatına dahil olmuşlardı. Rüya asla yapamazdı böyle bir şeyi. Muhtemelen Yüksek Şûra üyelerinin her birine bağırıp çağırır; onun hayatına burunlarını sokma hakkını nereden aldıklarını sorardı. Belki Evrimler de ilk başta öyle yapmışlardı. Onlar da karşı koymuş ama bir şekilde mecbur bırakılmışlardı belki de. Daha önceki Evrimler ile ilgili gerçeklerin tamamını asla öğrenemeyeceğini düşündü Rüya. Ama şimdi en azından 8. Evrim'in gerçeğini öğrenebilirdi. 

"Neden? Neden ben? Neden onca Evrim kendi boyutundan alınıp buraya, benim yanıma gelmek zorunda bırakıldı? Sizi nasıl ikna ettiler böyle bir şeye?"

"Diğerlerini nasıl ikna ettiler bilmiyorum ama beni ikna etmeleri pek de zor olmadı."

...


Not: Bu bölüm fırından yeni çıktı :) Az önce yazıp hemen yayınladım :)

Salı, Şubat 18, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #7

 

Rüya ne olduğunu anlayamıyordu. Evrim ne demek istemişti? Tüm o anlattıkları basit bir şakadan ibaretken birden nasıl olup da “hassas kozmik dengeler”e gelmişti konu? Evrim daha cümleler ağzından çıkmadan pişman olmuştu söyledikleri yüzünden ama yine de durduramamıştı kendini. Şimdi Rüya kafasındaki tüm sorular yüzünden okunur halde ona bakıyordu. Artık yapabileceği bir şey kalmamıştı. Rüya’yı kaybetme düşüncesiyle zonklayan beyni durmuştu adeta. Sonunda Rüya’nın yanına gidip her şeyi en başından anlattı.

 

Tüm bunlar olurken Sarge olasılık analiz kabininde oturmuş işin nereye varacağını hesaplamaya çalışıyordu. İlginç olansa hiçbir analiz paralel evrenlerde korkulan hasara yol açacak bir uyarı sinyaline yol açmamıştı henüz. Sarge bunu anlayamıyordu. Eğer her şey Şûra’nın öne sürdüğü gibi olsaydı, şu anda paralel evrenlerin çöküşünü başlatacak olaylar analiz ekranına düşmeli ve olasılıklar tehlike sinyali vermeliydi. Ama aksine tek bir tehlike sinyali bile yoktu ekranda. Evrim gerçeği Rüya’ya anlatırken Sarge hareketsizce onları izliyor ve ne yapması gerektiğine karar veremiyordu.

 

Evrim gerçeğe dair tüm bildiklerini anlatıp bitirdiğinde Rüya ne düşüneceğini bilemez hale gelmişti. Başka evrenlerden gelen sekiz farklı Evrim! Sekiz farklı hayat! Hepsi de Rüya gerçekleri öğrenmesin, Evrim’in yokluğunu deneyimlemesin ve “Evrim’siz” bir hayatla değişmesin diye kendi dünyalarından koparılıp Rüya’nın yanına gelmeye mahkûm edilmişlerdi. Bazıları Rüya’yı sevmiş, bazıları nefret etmiş, bazıları ona sadece acımıştı. Ama işte şu an karşısında duran adam ona âşıktı ve aşkı uğruna her şeyi tehlikeye atmayı göze almıştı. Evrim bildiklerini mümkün oldukça anlaşılır ama bir o kadar da hızlı anlatmaya çalışıyordu çünkü Sarge’ın şu an onları izlediğini biliyordu. O saçma sapan olasılık analiz makineleri şu an çılgınca tehlike sinyalleri gönderiyor olmalıydı. Rüya kafasının içinde dönüp duran yüzlerce sorunun içinden en önemlisini seçti.

 

“Neden ben? Neden benim için bu kadar fedakârlık, bu kadar plan, bu kadar çaba? Onca insan içinde benim ne önemim olabilir ki?

 

Evrim cevabı bilmiyordu. Kozmik Şûra bunu kimseye açıklamamıştı. Evrim’in bildiği tek şey sebep ne olursa olsun Kozmik Şûra’nın Rüya’nın gerçeği öğrenmesine asla izin vermeyeceğiydi. Asıl zorluk şimdi başlıyordu. Sarge şu ana dek onları ele vermemişti ama fikrini ne zaman değiştireceğini, tüm bu olanları Şûra’ya ne zaman anlatacağını bilemezlerdi. Belki de şu anda çoktan Şûra’yı toplamış, tüm bu olanları anlatıyor olabilirdi. Rüya ve 8. Evrim ne yapacaklarını hiç bilmeden bir süre öylece, birbirlerine bakarak oturdular. Önlerinde karmaşa ve belirsizliklerle dolu bir yol uzanıyordu şimdi.


Pazartesi, Şubat 17, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #6

Rüya hiç uyumadan öyküsünü yazmıştı tüm gece. Saate baktığında Evrim’in gelmesine birkaç saat kaldığını fark etti. Sabırsızlanıyordu hikâyesini Evrim’e okutmak için. Henüz bitmemişti tabi ki. Cevaplanacak bir sürü soru vardı ama cevaplar için Evrim’e ihtiyacı vardı Rüya’nın. Sonuçta fikir ondan çıkmıştı. Evrim gelene dek hikâyesini bir kez daha gözden geçirip bazı notlar aldı. Kafasında birkaç değişik son yazmıştı hikâyeye ama hiç biri istediği kadar vurucu olmamıştı. Bu konuda Evrim’e güveniyordu, kesin ilginç bir son bulmasına yarayacak bir şeyler söylerdi Evrim.


Sarge aktarım istasyonun çıkarken birinin onu fark edip fark etmemesine hiç aldırmadı. Artık bunun pek de önemi kalmamıştı. Doğruca kendi analiz kabinine girip son verileri gözden geçirdi. Görünüşe bakılırsa Rüya kalan iki Evrim’in değişim zamanını henüz bulamamıştı. Sarge bir an sıradaki adımını düşündü. Şimdi tüm ipler Evrim’in elindeydi. Evrim’in söylediklerini düşündükçe onun haksız olmadığını fark ediyor ve bu durum canını giderek daha çok sıkıyordu. Sonunda her şeyi akışına bırakmaya karar verdi. Olan olmuştu, şu saatten sonra ne yapılırsa yapılsın işler sarpa saracak gibi görünüyordu. Yaklaşan büyük fırtınanın öncesinde Evrim’in küçük de olsa bir şansı varsa onu kullanmasına izin verecekti Sarge.

 

 

Evrim eve ulaştığında Rüya’yı yorgun ama heyecanla onu beklerken buldu. İşten döndüğünde kıyafetlerini çıkarıp duş almadan hiçbir şey yapmazdı. Rüya, bu kez Evrim’i banyo kapısında bekledi. Sürekli konuşuyor, Evrim’e hikâyeye bulduğu farklı sonları anlatıp duruyordu. Evrim çoğunu duymuyordu ama Rüya bir kez başladı mı onu susturmanın mümkün olmadığını bildiği için sesini çıkarmıyordu. Sonunda duştan çıktığında Rüya giyinmesine bile izin vermeden laptopu eline tutuşturdu. Evrim tüm hikâyeyi okuyana dek başında bekledi ve sürekli “Nasıl olmuş? Şurası şöyle mi olsaydı acaba?” diye soru sorup durdu. Hikâye bitince Evrim tüm ciddiyetiyle “Altı Evrim’in değişim zamanını tespit etmişsin ama kalan iki tanesi nerede?” diye sordu. Rüya anlık bir şaşkınlıktan sonra kızgınlıkla “O kadar şey yazdım, sen buna mı takıldın? Ne kadar gıcıksın ya! İnsan bir “Güzel olmuş” falan der!” diyerek sitem etti. “Canım tabi ki güzel olmuş, orası zaten malum diye söylemedim.” diyerek kendini kurtarmaya çalıştı Evrim ama geç kalmıştı. Rüya bilgisayarını aldığı gibi yatak odasına geçti.

 

“Sana soranda zaten kabahat!”

“Aşkım, çok güzel olmuş hikâyen ama ben tüm o “Evrimler”in değişim zamanlarını bulup iki tanesini bulamamana şaşırdım. Yani şimdi yarın ben gitsem yerime başka biri gelse anlamaz mısın acaba diye düşündüm bir an.”

“Anlamaz mıyım? Anlarım! Umarım yeni gelen senden daha nazik, daha ince fikirli olur!”

“Öyle mi? Daha iyisi olduktan sonra yenisi gelebilir diyorsun yani. Ne güzelmiş!”

“Ben evrenden asla seni değiştirmesini talep etmedim ama demek ki yukardakilerin bir bildiği varmış.”

 

Rüya’nın bu son sözleri Evrim’in içinde olmadık yerlere dokunmuş, olmayacak telleri titretmişti.

 

“VAR! VAR TABİ! BİLDİKLERİ BİR ŞEY VAR! TEK BİLDİKLERİ KENDİ KOLTUKLARINI KORUMAK! NE GELEN EVRİMLER UMURLARINDA ONLARIN NE DE GİDEN EVRİMLER! TEK UMURSADIKLARI “HASSAS KOZMİK DENGELER” BOZULMADAN KENDİ K.ÇLARINI KURTARMAK!” dedi Evrim kontrolünü bir anlığına kaybederek.



Boyutlar Ötesi Aşk #5


Sarge, sürekli artıp azalan olasılık yüzdelerini takip etmekten yorgun düşmüştü. Aslında kozmik saat de çoktan turunu tamamlamış, mesaisi saatler önce bitmişti ama o yerinden ayrılamıyordu. Son saatler epey hareketli geçmişti. Rüya, “Evrimler”in değişim tarihlerini kusursuz şekilde bir bir tespit ettikçe tehlikeli olasılıkların yüzdeleri artmış, sınıra dayanmıştı. Rüya şu ana dek altı farklı Evrim’in değişim zamanını tespit etmiş ama mevcut gerçeklik algısı hâlâ değişmemişti. Olasılık yüzdelerinin tehlike sınırını aşmasını engelleyen tek parametre buydu ve Sarge buna şükrediyordu. Bunca yıllık emek ve bunca fedakârlık bu kadar kolay boşa gitmemeliydi. 

Paralel evrenlerin varlığı Dünya ve Rüya için bir muamma olarak kalmaya devam etmeliydi. Aksi takdirde Şûra’nın anlattığı üzere, diğer tüm evrenlerin varlığı tehlikeye girecek ve Dünya için geri dönüşü olmayan bir yola girilecekti. Bu koşullarda Şûra’nın boyutlar arası olağanüstü hâl ilan etmesi an meselesiydi. Sarge yetki sınırının epey dışına çıkmış olacağını bilmesine rağmen 8. Evrim’e ulaşmaya karar verdi. Bu derdi başlarına o açmıştı, o çözmeliydi. 8. Evrim’e ulaşmanın en kolay yolu, geçiş sağlayacak uygun bir konak bulmak ve kontrolü kısa süreliğine ele almaktı. Bunun için Sarge’ın, yakalanma riskini göze alarak mümkün olduğunca dikkat çekmeden aktarım istasyonuna gitmesi gerekiyordu. Belki de ilk kez sıradan, çok dikkat çekmeyen, hatta silik bir tipi olduğu için kendini şanslı hissetti. O saatlerde aktarım istasyonunda fazla çalışan olmaması da bir diğer avantajıydı.

 

Olasılık Analiz İstasyonu ile Aktarım İstasyonu arasında 100 metrelik bir koridor vardı. Koridorun bir yanında Boyutlar Arası İletişim Kontrol Odalarına, diğer yanında ise Çoklu Evren Çakışma Analiz İstasyonu’na açılan kapılar vardı. Sarge koridoru şans eseri kimseyle karşılaşmadan geçti ve Aktarım İstasyonu’na girdi. En yakın aktarım kabinine girer girmez derin bir nefes aldı ve hemen uygun bir konak arayışına başladı. Evrim şu anda işteydi, tam o anda 30’lu yaşlarında güzel bir kadına yardımcı oluyordu. Sarge bir an tereddüt ettiyse de sonunda aktarım için düğmeye bastı. Göz açıp kapamadan kısa bir sürede Evrim’in karşısında, az önce ekrandan izlediği kadının bedenindeydi. Aktarım kabininden seçilen bir konağın bedenine yapılan bu işlemin anlık bir baş dönmesi dışında hiçbir yan etkisi ya da zorluğu yoktu. Bilmeyen gözlerce asla anlaşılamayacak bu aktarımı Evrim anında fark etmişti. Sarge’ın gözlerine bakarak:

 

“Bu kadar acil şekilde iletişime geçtiğinize göre önemli bir mevzu olmalı” dedi.

 

“Evet. Ben Sarge Patcher. İkinci Kuşak Analist Uzmanıyım. Rüya’nın, senin ve diğer tüm “Evrimler”in olasılık analizlerinden sorumluyum. Burada oluşumun nedeni senin sorumsuzca, hatta ahmakça davranışların. Şu an seninle iletişime geçerek kendimi riske atıyorum ama buna mecburum.” diye karşılık verdi Sarge hâkim olamadığı bir öfkeyle.

 

“Sakin ol, Sarge. Gördüğün gibi burası benim iş yerim ve tahmin edersin ki iş arkadaşlarımın yabancı bir kadınla tartıştığımı görmeleri çok da hoş olmaz. Şimdi ne demek istediğini sakince açıklar mısın? Tam olarak hangi davranışlarım sorumsuzcaymış acaba?” diye sordu Evrim alaycı bir tavırla.

 

“Bilmezden gelme! Rüya’ya her şeyi anlatmandan bahsediyorum tabi ki!”

 

“ Sevdiğim kadına gerçekleri anlatmam mı sorumsuzca? Ya sizin yaptıklarınız? Kozmik Şûra’nın tüm paralel evrenleri kontrol altında tutmak için yaptıkları? Bize hiç seçme şansı vermediniz! Ne kendi isteğimizle geldik Dünya’ya ne de kendi isteğimizle ayrıldık. Hep siz karar verdiniz. Ama bu kez öyle olmayacak. Ayrılmam gerektiğine karar verilirse tüm o anlattıklarımın basit bir şaka olmadığını söyleyeceğim Rüya’ya. Ben ona ulaşamadan yerime başka bir Evrim geçirseniz bile bu kez Rüya mutlaka fark edecek bu değişikliği ve eninde sonunda ona o gün, o restoranda doğruyu anlattığımı anlayacak. Bu kez işler sizin kontrolünüzde değil ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yok! Bu yüzden sen şimdi gidip o sözüm ona “Yüce Kozmik Şura”ya benimle iyi geçinmekten başka çareniz olmadığını haber ver bir an önce!”

 

Sarge ne diyeceğini bilemiyordu. 8. Evrim’in haklı olduğunu görmek için olasılık hesaplarına göz atmaya bile gerek yoktu. Evrim’le daha fazla konuşmanın bir faydası olmadığını anlamıştı. “Şansın şimdilik yaver gidiyor olabilir. Ama Şûra ipleri senin elinden almanın bir yolunu bulacaktır mutlaka. Fırsatın varken tadını çıkar. Uzun sürmeyebilir.” diyerek aktarımı geri çevirdi ve hızlıca aktarım kabinindeki vücuduna geri döndü. Sarge’ın bir süreliğine bedenini kullandığı kadın kendine gelince hafif bir baş dönmesi hissetti. Evrim, sendeleyen kadını kolundan yakalayıp “İyi misiniz?” diye sordu. Kadın “İyiyim. Yorgunluktan sanırım, bir an başım döndü.” diyerek gülümsedi ve elindekilerle kasaya yöneldi.


Pazar, Şubat 16, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #4

 

Rüya hikâyesini yazmaya devam ederken 8. Evrim’e gelene dek “Evrimler”in nerede nasıl yer değiştirdiklerine odaklandı. İlk ‘Evrim’in tanıştıktan bir yıl sonra gittiğini söylemişti 8. Evrim. Şöyle bir düşününce, gerçekten de Evrim’in o sıralarda bariz şekilde değiştiğini hatırladı Rüya. Sevgili oldukları o ilk bir yıl içinde Evrim, Rüya’ya hiç “Seni seviyorum” dememişti. Zaman zaman Rüya sinirlenip “Ya sen beni hiç sevmiyor musun?” diye sorduğunda Evrim sadece “Ne alakası var canım? Yok öyle bir şey!” demekle yetiniyordu. Sonra bir anda, kalp sıkışması sebebiyle hastaneye gittikleri o gün, ketum, mesafeli Evrim gitmiş, yerine her fırsatta Rüya’nın yanında olan, sevgi dolu bambaşka bir adam gelmişti. O zamanlar Rüya bu durumu Evrim’in ölüm korkusu ile sahip olduklarının kıymetini anlamış olmasına bağlamıştı. Rüya geçmişi düşündükçe geriye kalan altı Evrim’in değişim zamanlarını belirlemenin ve öyküyü kurgulamanın pek de zor olmadığını fark etti. Çünkü yıllar içinde Evrim, adeta adının hakkını vermek ister gibi bitmeyen bir evrim süreci geçirmişti sanki.

 

2. Evrim, askerlik döneminde gitmiş, yerini 3. Evrim almıştı.  Evrim askere gittiğinde 118 kiloydu ve oldukça modern, açık fikirli biriydi. Bir süre sonra tavırlarındaki maçolaşma bariz hale gelmişti ama askerlik psikolojisine yormuştu Rüya bu tavırları. Askerlik bittiğinde Evrim eve 98 kilo olarak döndü. Bu da normaldi, sonuçta tatile değil askere gitmişti. Evrim’in bu halleri de çok sürmemişti aslında. 1 yıl boyunca acayip tavırlarıyla ve katlanılmaz egosuyla Rüya’yı epeyce zorlamış ama sonunda burnu sürtülmüş, normale dönmüştü. Ya da o Evrim yerini yeni bir Evrim’e mi bırakmıştı acaba?

 

“Evrimler”den biri –ama kaçıncısı emin değildi Rüya– kızları Arya’nın 1. yaş gününden kısa bir süre sonra değişmiş olmalıydı. Evrim o değişimden sonra öğretmenlik yapmaya başlamış ve her fırsatta kendine en uygun işi bulduğunu söyler olmuştu. Sonra 2 yıl önce tekrar değişmişti Evrim. Öğretmenlikten mağazacılığa geri dönmüş ama bu kez o güne dek hiç denemediği bir uğraş edinmişti. Boş vakitlerinde bambaşka bir dünyayı anlatan fantastik bir roman yazmaya başlamıştı. Anlattıkları o kadar değişik, o kadar sürükleyiciydi ki, Evrim yeni bölümleri yazarken Rüya okumak için sabırsızlanıyordu.

 

Evrimler”in değişim zamanlarını kurgularken hiç zorlanmayışı şaşırtmıştı Rüya’yı. Ama öyküyü yazdıkça aklına bir sürü soru takıldı: “Evrimler” neden diğer boyutlardan Dünya’ya geliyorlardı? Onların boyutlarındaki “Rüyalar”a ne olmuştu? Yoksa orada “Rüyalar” yok muydu? Her boyutta Dünya’da oldukları gibi birlikte miydiler? Boyutlar arası yolculuğu nasıl yapıyordu peki “Evrimler”? Ayrıca tüm paralel evrenlerin bu işten haberi vardı da bir tek Dünya mı bihaberdi? Peki ya Arya’nın babası?” O kadar çok cevaplanması gereken soru vardı ki… Rüya bu hikâyenin öyle basit bir kısa öyküye sığmayacağını anladığında saat sabahın 3’ü olmuştu.


Boyutlar Ötesi Aşk #3

        Rüya eve gelir gelmez bilgisayarının başına geçti ve kendi kendine gülümseyerek paralel evrenler ve “para-Evrimler” hakkında bir öykü yazmaya başladı. Öykü restorandaki sohbetleri ile başlıyordu. Tabi ki o kadarcık gevezelik koskoca bir öykü için yeterli değildi. Giriş kısmını yazdıktan sonra nette biraz araştırma yapmaya karar verdi. Arama motoruna “Paralel Evrenler” yazması ile açılan sayfalarda kendisini kaybetmesi bir oldu. Önce Paralel Evrenler Teorisini ilk kez ortaya atan Amerikalı Fizikçi Hugh Everett ile tanıştı, ardından M-kuramı / Sicim Teorisi ve İzafiyet teorisi derken sonunda kara deliklere kadar geldi. Sicim teorisinin ileri sürdüğü on bir boyutlu evren fikri ile şaşkınlığa düşmüşken, Stephen Hawking’in Sicim teorisini modern matematik teknikleriyle güncellenmiş halini sunduğu ve kara delikler hakkındaki detayları ve önermeleri içeren son makalesine ulaştığında bir fizikçi olmadığı için çoktan üzülmeye başlamıştı. İşte tam bu sırada Kozmik Olasılık Analiz İstasyonu’nda Sarge sürekli artan olasılık yüzdeleri ile ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Sonunda duruma müdahale etmeden bir süre daha gözlemlemeyi seçti.

 

Rüya yaptığı araştırmadan başı dönmüş, fikirleri havada uçuşur haldeyken Evrim işe gitmek üzere hazırlanmaya başlamıştı. Rüya, alaycı bir sesle Evrim’e takılarak:

 

“Hey, 8. Evrim! Senden öncekilere ne olduğunu tam olarak anlatmadın henüz bana.” dedi.

 

“Bu konu hakkında birçok teori sunabilirim ama bence sorun sende. Kimse sana çok uzun süre katlanamıyor.” dedi Evrim tüm muzipliğiyle, Rüya’nın damarına basacağını bilerek. “Ya da belki de sana katlanamayan sadece ilk Evrim’di. Geri kalanlarımızın bu konudaki fikri hiç sorgulanmadı.” diye ekledi sessizce.

 

“Hıhı tabi, kesin öyledir canım! Neyse, şimdi enerjimi seninle didişerek harcayamayacağım aşkım. Senden önceki “Evrimler”in gidiş zamanlarını tahmin edecek olsam… Bir tanesi askerlik döneminde olmalı. Hani şu zatürre olduğun, öksürmekten telefonda konuşamadığın zaman. Birden değişip acayip maçoya bağlamıştın.”

 

“Ah, evet! Tam isabet!”

 

“Bu iş giderek daha da eğlenceli oluyor. Bu öykü epey ilginç olacak!”

 

“Farklı evrenlerden sırf senin yanında olmak için gelen ve bir süre sonra mecburen giden tüm o “Evrimler”in seni bu kadar eğlendirmesi biraz garip doğrusu!” dedi Evrim, sesinden sezilen gerçek bir kırgınlık ve kıskançlıkla.

 

“Off ya! Hemen tribe bağlamasan olayı olmaz zaten! Nedir bu kıskançlık, bu alınganlık anlamıyorum! Üniversite zamanlarımızda hiç böyle değildin. Aaa ama dur! O sen değildin tabi. Kaçıncı ‘Evrim’di acaba?” dedi Rüya acımasız bir alaycılıkla. Evrim alışmıştı Rüya’nın bu hallerine. Rüya hemen parlar, en son söylenecek lafı en başta söyler, sonra da ışık hızıyla pişman olurdu. Bu yüzden çoğu zaman sessiz kalıp Rüya’nın geri adım atmasını beklerdi Evrim.

 


Cumartesi, Şubat 15, 2025

Boyutlar Ötesi Aşk #2


Bu sırada Boyutlar Arası Yüksek Şûra acil durum bildirimi üzerine toplanmış, Dünya’da olanları izliyordu. Şûra üyeleri ikiye bölünmüştü. Bir kısmı bu son gelişmenin tüm planı ve evreni tehlikeye soktuğunu ileri sürüyor ve derhal olağan üstü hâl ilan edilmesini istiyordu. Diğerleri ise Dünya’daki Rüya, 8.Evrim’i ciddiye almadığı, her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu düşündüğü sürece durumun büyük bir tehlike arz etmeyeceğini savunuyordu. Bu anlaşmazlığın çözümü için ikinci kuşak Kozmik Olasılık Analisti Sarge’ın görüşlerine başvurmaya karar verildi.

 

Sarge yıllardır Rüya ve Evrimler arasındaki tüm konuşmaları analiz ediyor ve olasılık yüzdelerini raporluyordu. Toplantı salonunda herkes ona odaklanmışken Sarge, mümkün olduğunca soğukkanlı ve sakin görünmeye çalışarak:

 

“Elimizdeki verilere bakılırsa Rüya ve Evrimler için bu türden konuşmalar oldukça olağan. Bildiğimiz üzere onlar bilimkurgu ve fantastik edebiyatla yakından ilgililer. Dünya’da paralel evrenlerle ilgili kanıtlanmış kesin bilimsel veriler bulunmamakla birlikte bu konuyu işleyen birçok kitap, dizi ve film mevcut. Rüya ve Evrimler tanıştıklarından bugüne dek bu konuyu işleyen yirmi sekiz film, on beş dizi ve on üç kitap hakkında defalarca kez sohbet etmişler ve kendilerince teoriler üretmişler. Tabi ki hepsi hayal ürünü, farazi konuşmalar. Sanırım bu yüzden 8. Evrim, Rüya’ya her şeyi olduğu gibi anlatmakta bir sakınca görmedi. Rüya’nın bunu da her zamanki farazi konuşmalardan biri sanacağından emin olmalı. Mevcut koşullar altında Rüya’nın konuşulanları ciddiye alma olasılığı %3’ten az görünüyor. Hatta tam olarak %2,34.”

 

Sarge’ın açıklamalarından sonra Şûra üyeleri arasındaki tartışma biraz yatışmış gibiydi. Sarge, olasılık yüzdelerinin her geçen saniye güncellendiğini hatırlatarak gerilimi tekrar arttırmak istemedi ve izin isteyerek analiz istasyonundaki ofisine geri döndü. Ofisine girip veri analiz sistemine bağlandığında güncel olasılıklar ve yüzdeleri ekranda parlak simgeler halinde yanıp sönüyordu. Takip edilen güncel tehlike olasılığı %5’e çıkmıştı ama bu Şûra’yı alarm durumuna geçirmeyi gerektirecek kadar ciddi bir artış değildi. Sarge ekrandaki birkaç alanı aktif hale getirerek yeni olasılık hesaplamalarında kullanacağı parametreleri inceledi ve yükselişe neyin sebep olduğunu anlamaya çalıştı.


Boyutlar Ötesi Aşk #1

        “Beni seviyor musun, Rüya? Mutlu musun benimle?”, diye sordu Evrim Rüya’ya, son derece ciddi bir yüz ifadesi ile belki yüz bininci kez. Bu soruyu farklı zamanlarda, farklı evrenlerde, farklı “Evrimler” defalarca kez sormuştu farklı “Rüyalar”a. Rüya, o bilindik göz devirmesi eşliğinde, her zamanki gibi “Sevmesem bunca yıl seninle kalır mıydın sence? Benim kadar bencil biri bunca yıl sevmediği biriyle yaşayabilir mi?” diyerek cevapladı aynı soruyu belki de yüz milyonuncu kez. Sonra durup uzun uzun Evrim’e baktı ve “Dışarıda beni senin gibi anlayacak fazla erkek yok. Anlasa bile kimse bu kadar başına buyruk, aklına eseni estiği an yapamasa çatlayacak gibi davranan, gece demeden, gündüz demeden kendini yollara, dağlara, tepelere vuran, üstelik dili de kemiksiz, benim gibi bir kadınla yaşayamaz. Sen bu konuda çok başarılısın. Üstelik seninle her gün yeni bir macera. Tam “Bitti. Çözdüm.” derken bir yenisi ekleniyor bilmecelerin. İşte bu yüzden seni seviyorum Evrim, tam da bu yüzden seninle mutluyum.” diye ekledi gülümseyerek. Evrim aldığı cevapla gerçekten rahatlamış görünüyordu. Bir süre sessizce yemeklerini yemeğe devam ettiler. Sonra birden Rüya merakla sordu Evrim’e:


“Peki ya sen? 13 yıldır nasıl katlanıyorsun bana?”


“Şöyle ki: ben 8. Evrim’im. Diğerleri çoktan gitti.” dedi Evrim yarı ciddi bir havayla.


“Hadi ya! Çok iyiymiş! Senden önceki “Evrimler”i anlatsana biraz! Bundan süper hikâye çıkar.” diyerek kafasında yeni hikâyesini yazmaya başladı Rüya. 


“Hımm… Bir bakalım. İlk Evrim siz tanıştıktan 1 yıl kadar sonra gitti. Hatırlarsan oldukça ketum biriydi, 1 yıl boyunca seni sevdiğini söylememişti bile. Kalp sıkışması sebebiyle hastaneye gittiğiniz gün onun yerine 2. Evrim geçti.”


“Çok iyiymiş cidden! Ben bundan ne hikâye yazarım! Film olur, dizi olur, seri seri kitap çıkar bu hikâyeden. Peki, nereden geliyor bu “Evrimler”? Paralel evrenlerden mi?”


“Tabi ki! Başka nereden olabilir ki zaten?”


“Neden gidip geliyorsunuz o zaman? Diğer boyutlarda Rüya kıtlığı var da bir ben mi kaldım?” diye sordu Rüya hınzırca.


“Hımmm… Bu sorunun cevabı oldukça uzun ve bu hassas bir mevzu. Her şeyi anlatacaksam yazacağın hikâyenin yazarı olarak benim adımı da eklemelisin bence. Tüm hikâyeyi ben anlatmış oluyorum sonuçta.” 


“Oldu canım! Kitabı ben yazayım, sefasını sen sür! En fazla kitabın başına, “Bu hikâyenin ilham kaynağı olan sevgili eşime ithafen…” yazarım o kadar! Sonuçta ben oturup kaç saat yazacağım, senin düşünmediğin boşlukları dolduracağım.”  Bu cevap tam da Rüya’dan beklenileceği kadar net ve bencilceydi. 


“Eh neden gelip gittiğimizi kendin bul o zaman canım.” diyerek Rüya’yı öyküsünü yazması için doldurması gereken bir sürü boşlukla baş başa bıraktı Evrim.

...


Açıklama: Bu hikaye ile bir bilim kurgu öykü yarışmasına katılmıştım yıllar önce. Öykülerimi elden geçirirken rastlayınca büyük bir heyecanla okudum ve 8 bölüm halinde blogda yayınlamaya karar verdim. Belki ileride bir romana dönüşür, kim bilir :) İlk 2 bölümü ark arkaya paylaşacağım.

Perşembe, Şubat 13, 2025

Çok Acayip #2

Başlamadan önce uyarayım: Uzun bir yazı bekliyor sizi ama başlayınca bir çırpıda okunur olmasını umut ediyorum 😅

Bir önceki yazımda gördüğüm rüyadan ve onu gerçeğe taşımak istediğimden bahsetmiştim. Şimdi de beni o noktaya getirdiğini sandığım süreçten / akıştan bahsedeceğim. Aslında bu akış çoooook eskiye gidiyor; ortaokul - lise yıllarıma, belki de kitap okumayı çok seven babamın ilk görüşte aşık olduğu annemi - ki o da kitap okumayı çok severdi - 3 ay yalvararak sonunda evlenmeye ikna ettiği ana kadar :)) Ama korkmayın ben o kadar geriye gitmeyeceğim :)) Birkaç gün önceye döneceğim.

Şubat'ın ilk günlerinde - tam olarak 6 Şubat'mış - blogu düzenlerken etiketlerin olduğu alandan kısa hikayeler etiketi gözüme çarptı ve tıklayıp sırayla hikayelerimi okumaya başladım. 

Okurken şaşkınlıkla karışık bir mutluluk yayıldı içime. "Bunları ben yazdım, her biri benim bir parçam ama aynı zamanda benim dışımda, başka bir şeyin parçaları gibi." diye düşündüm ve öykülerimi bir araya toplayıp yayınevlerine göndermeye karar verdim. O günden beri kitap nasıl basılır, yayınevine dosya nasıl gönderilir gibi yazılar okuyup araştırıyorum. Kitap için isim düşünüp not alıyorum. Kapak resmini düşlüyorum. Öyküler hazır olunca daha önce kitabı basılmış blogger arkadaşların da fikirlerini alıp yayınevlerine göndermeyi planlıyorum.

İşte bu araştırmalarım devam ederken Ceren'in şu yazısında kumçocuk'a verdiği cevabı okuyunca ben de gidip dinleyeyim bahsettiği bölümleri dedim. Bahsi geçen İlk Sayfası adlı podcastin Ahmet Ümit, Hakan Günday ve Ayşe Kulin bölümlerini çok önceden dinlemiştim ama beni o kadar etkilememiş sanırım ya da ben şu an hatırlamıyorum. 

Ceren'in önerdiği bölümlerde yazarlardan biri olan Nermin Yıldırım'ın "Unutma Dersleri" kitabını çok severek okumuştum ve "Unutma Beni Apartmanı" da hâli hazırda okuma listemde ama Sezgin Kaymaz'ı hiç duymamıştım. Canım Ceren'im öneriyorsa vardır bir bildiği dedim ve Spotify'ı açtım :) 

Nermin Yıldırım'ı dinlerken bazı açıklamaları beni o kadar şaşırttı ve etkiledi ki eve gelir gelmez Evrim'e anlattım hepsini. Benim de aklımdan geçtiği gibi "A sana benziyormuş!" dedi Evrim :) Bana benzediğini düşündüğümüz şeyler Nermin Yıldırım'ın kelimelerle ve sözlüklerle haşır neşir oluşu ve şu an Barcelona'da yaşıyor oluşuydu. Birisi benim çocukluğum, diğeri benim uzun süre hayalimdi... 

Nermin Yıldırım küçükken sözlükte görüp sevdiği kelimeleri kağıtlara yazıp odasının duvarlarına asarmış. Ben öyle yapmadım hiç ama daha önce bahsetmişimdir, biz Şehnaz'la koca koca sözlüklerle Scrabble oynardık ve yıllar içinde sözcük dağarcığımız o kadar genişledi ki kimsenin duymadığı kelimeleri bilir, kullanır hâle geldik :D 

Sözcük dağarcığıma katkısı olan diğer bir kişi ise babamdır. Babam kitap okumayı sevdiği kadar bulmaca çözmeyi de çok sever ve ben küçükken bana da bulmaca çözdürürdü. Bu alışkanlığım hâlâ devam ediyor. Hatta ben de Arya'ya bulmaca dergileri alıyorum :) Momentos'un "Bir Kelime" serisini de atlamadan yazayım, ondan da yeni kelimeler öğreniyorum :)

Neyse konuyu çok dağıttım, kusura bakmayın :) Nermin Yıldırım'ı dinlerken etkilendiğim şeylerden biri de yazar 9 yaşındayken yazdığı öyküleri amcasının daktiloda temize çekerek kitap haline getirip "Al, bu senin kitabın" deyişi oldu. Değer görerek, ciddiye alınarak, birey olduğu küçük yaşlardan kabul görmüş olarak büyüyen bireyler hayatta başarılı oluyor. Podcastin tamamı çok iyi. Linkini buraya bırakıyorum ve ben de Ceren gibi mutlaka dinlemenizi tavsiye ediyorum.

Nermin Yıldırım'ın bölümünden sonra Ceren'in önerdiği üzere Sezgin Kaymaz'ın bölümünü dinleyecektim ama Hikmet Hükümenoğlu diye birinin bölümü başladı otomatik olarak. Ben de merak edip dinlemeye başladım. Hikmet Hükümenoğlu, sırasıyla Robert Koleji, Boğaziçi Üniversitesi ve Koç Üniversitesi'nden mezun olmuş ve 10 yıl finans sektöründe çalışmış.  Sonra bir anda bu kadar yeter diyerek finans sektörünü bırakmış. Ne yapmak istediğine dair iki fikri varmış; biri müzik, diğeri kitap yazmak. Müziği denemiş, olmamış; yazmayı denemiş ve yazdığı ilk kitap Everest Yayınları tarafından yayınlanmış. Hikayesinin bu kadar kolay ilerlemiş olması beni kıskandırmadı desem yalan olur. 

Hikmet Bey, ilk kitabından sonra tabi ki kitap yazmaya devam etmiş; iki tane önemli edebiyat ödülü kazanmış; Mimar Sinan Üniversitesi'nde "Yaratıcı Yazarlık" dersleri vermiş. Hâlâ da yazmaya devam ediyor. Robert Koleji ve Boğaziçi Üniversitesinde okumuş olması ve iyi bir alt yapıya sahip olması onu hızlıca başarıya götüren etmenler olmuş bence. 

Podcasti dinlerken Google'dan bir araştırayım dedim ve yazarın substack hesabına ulaştım. Substack, Blogger'ın ücretli ve çok daha üst sürümü gibi bir paylaşım platformu yani başlı başına ayrı bir mevzu; onu sonra anlatayım. 

Substack'te dolaşırken karşıma bir paylaşım çıktı. Kabaca "Bir gün yaparım dediğin ne varsa bugün yapmaya başla." yazmış. Benim de içinde bulunduğum haleti ruhiyeye çok uygun olduğu için bunu da alıp cebime koydum. Spotify'a geri döndüm ve Sezgin Kaymaz'ın bölümünü dinlemeye başladım.

Sezgin Kaymaz daha önce duyduğum bir yazar değil. Kendisini şöyle anlatmış. Yıllarca hentbol antrenörlüğü yaptıktan sonra bir gece daktiloyu önüne alıyor, başlıyor yazmaya ve sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Onun da ilk kitabı yayınevinden hemen onay alıyor. Kitap basılana dek o, 3 kitap daha yazmış oluyor. Şu anda basılmış 17 kitabı var. 

Kıskanmıyoruz, çalışıyoruz, biz de başarıyoruz :))

Tüm bunların o rüya ile ne alâkası var diyorsunuz şu anda muhtemelen. Oraya geliyorum :) 

Bahsettiğim üç yazar da birbirinden çok farklı tekniklerle yazıyor. Yazdıkları tür ve hikayeler de farklı. Ama yazar olma hikayelerinin ortak noktaları var. Üçünün de sağlam bir bilgi birikimi var, üçünün de yazarlık öncesi farklı kariyerleri var; bir nokta da üçü de oturup yazmaya karar veriyor. Yıllarca edindikleri bilgi birikimlerini de kitaplarına yansıtıyorlar. Sadece kitaplarında kullandıkları epigraflarla bile başlı başına bir hikaye anlatıyorlar neredeyse.

İşte ben de tam olarak bunu istiyorum. Ben de içimden geçen, bazen delip geçen, öyküleri anlatmak, biriktirdiklerimi paylaşmak, beni besleyen sözlerle, alıntılarla - epigraflarla - kendi hikayelerimi aynı sayfalarda buluşturmak istiyorum. Bunun ilk ayağı hikayelerimi kitap haline getirmek ama bir adım sonrası yıllardır rüyalarımda izlediğim hikayeleri senaryolaştırıp başkalarına da izletebilmek.

Son günlerde aklımdan geçen mevzular böyle olunca, haliyle bilinçaltım ben uykuya geçer geçmez hünerlerini ortaya koyup büyük bir prodüksiyonla tüm kurgusu ve karakterleriyle eksiksiz hazırlanmış bir anime izletiyor bana :D Eh bana da, bilinçaltımı dinleyip "ne yapmak istiyorsam bugün başlamak" düşüyor sanırım  :)



Yok, olmuyor! İçimden gelmiyor!

Elim yazmaya gitmiyor :( Hayat o kadar feci bir hızla akıp gidiyor ki ben oturup yazamıyorum. Ama üzgün de değilim. Yazamıyorum ama...  Yaşı...