Çarşamba, Kasım 12, 2025

Sonu olmayan işler...

Cumartesi günü epeydir ötelediğim kıyı köşe, dip bucak temizliği yaptım sonunda. Evrim, Latte'yi yürüyüşe çıkardı, ben de oda oda, cam çerçeve, süpürge, vileda giriştim işlere. Kaç saat sürdü bilmiyorum ama bittiğinde kendimi yatak odasının zeminine bırakıp uzun süre öylece yattım yerde. 

Temizliğe en arkadan başladım. Ebeveyn banyosunu çamaşır suyu ile foşur foşur fırçalayıp komple yıkadım. Yatak odası, Arya'nın odası, misafir/çalışma odası, salon, mutfak, koridor ve en son büyük banyoyu temizledim. 

Banyo - tuvalet - mutfak ve koridoru çamaşır suyu ile iki tur temizledim. Odaları temizlerken önce camları silip sonra sağın solun tozunu aldım; en son yerleri süpürüp her odadan sonra döküp yenilediğim bebek şampuanlı su ile sildim. 

Günlük temizlik yaparken işleri parça parça yapıyorum. Mesela fırsat bulunca tüm evi şarjlı süpürge ile süpürüp geçiyorum. Mutfağa gittiğimde tüm dolapları silip geçiyorum. Başka bi' aralık bi' odaya girdiğimde toz alıp çıkıyorum. Ama detaylı temizlik yaparken oda oda gidip odanın en dibinden başlıyorum. O odadan çıkıp kapısını kapatınca içim rahatlıyor. Kafamdaki listeye bi' tik atıp diğer odaya geçiyorum.

Detaylı temizlikten sonra 1-2 hafta sadece günlük süpürge ve ufak tefek bölgesel silme ile idare ediyoruz. Latte'den önce işler çok daha kolaydı tabi ama şimdi de bir düzen oturttuk gibi ya da sadece ben kendimi kandırıyorum :(

Temizlik hiç bitmeyen bir çile. Sonu yok. Tüm ev işleri öyle... Tam bitti derken başa sarıyor işler. Neyse...

Dün Evrim'le haftalık alışverişe çıktık. Normalde cmt yapıyoruz ama temizlikten sonra kendime gelemediğim için ertelemiştik. Alışveriş sonrası arkadaşlarımla buluştum; laflarken akşam oldu. Arya'yı voleybol antrenmanından alıp eve geçtim ama yemek yapmak için geç olmuştu. Evin yakınında yeni açılan balıkçıda balık yedik.

Bugün artık bir ev yemeği yapayım diyerek mutfağa girdim. Arya'yı da kendime yamak ettim :)) Pırasa doğradı, havuç rendeledi, getir götür yaptı :) Pırasanın beyaz kısımlarından zeytinyağlı portakallı pırasa yaptım, uçlardaki yeşil kısımlardan da pırasa tava. Latte bayıldı pırasa tavaya :)

Nerdeyse unutuyordum. Geçen hafta pazar günü uzun süre sonra ilk kez doğa yürüyüşüne, Ardanuç'a gittim HopaDost ile :) Günden kalanları buraya bırakıyorum :) 





🧿🤗 Çok güzel bir gündü 🤗🧿







Salı, Kasım 04, 2025

Evi mok götürürken yan gelip yatasım var...

Evi şu an gerçekten mok götürüyor :( 

1 saat sonra dersim var ama dersim olmasa da evi temizlemedim çünkü hiiiiiiç istemiyorum. Şu an sadece tv karşısında boş boş yatmak istiyorum.

Offf kalkıp giyinmek ve okula gitmek zor zorundayım :(( Offff :(((



Çarşamba, Ekim 29, 2025

İnanılmaz!

Evrim'le Hayvan Çiftliği'ni dinliyoruz Stoytel'de. O kadar acayip hislerle dinliyoruz ki...

Napoleon nasıl manipülatif, gerçekleri nasıl çarpıtıyor; siyahı beyaz, beyazı nasıl siyah yapıyor... Ağzı iyi laf yapan Squealer (Cazgır diye çevrilmiş) aracılığıyla tüm hayvanları nasıl kandırıp mutlak kontrolü altında tutuyor... Dinlerken çıldırmamak işten değil.

Her şey o kadar tanıdık ki! Olan her şeyin suçlusu ya dış mihraklar ya da içerideki casuslar, hainler... Bir Stalinizm eleştirisi olarak değerlendirilen kitaptaki karakterlerin her biri aslında gerçek bir siyasi figürü temsil ediyor. 

Daha önce de defalarca kez yazdığım üzere 1984 başucu kitaplarımdan biri. Şimdi Hayvan Çiftliği de hemen yanına eklendi. Orwell'in gerçekleri hikayeye çevirip anlatmaktaki ustalığına hayranım. 1984'te gazeteleri, basılı kaynakları, belgeleri değiştirerek gerçekleri, geçmişi, günü ve geleceği değiştiren diktatör kafası, Hayvan Çiftliği'nde de karşımıza çıkıyor. Hayvanlar kendi gözleriyle şahit oldukları gerçeklikten şüpheye düşürülüyor beyaz siyah, siyah da beyaz oluyor anlatılan yalanlarla.

Tarih tekerrürden ibaret misali yıllar önce (1945) yazılmış bu hikayeyi dinlerken, olaylar bize hiç de yabancı gelmiyor.

Spoiler vermeden neyi ne kadar anlatabilirim emin değilim. Ama özetle söylemek istediğim şey, Hayvan Çiftliği'nin mutlaka okunması/dinlenmesi gereken kitaplardan biri olduğu.




Pazartesi, Ekim 27, 2025

Ortaya karışık...

"Devamı haftaya..." Her bölüm sonunda bunu duymak iyiden iyiye hoşuma gitmeye başladı galiba :)) 

Tam şu an 47. bölümünü bitirdiğim Gaip'in sonunu çok merak ediyorum. Bakalım nasıl bitecek. 

...


Zaman çok hızlı!

Okulun 8.haftası; yazılı haftası geldi bile. Geçen hafta dinleme ve konuşma sınavlarını yapmıştım; haftasonu yazılıları hazırladım, bugün de okulda çoğaltıp hazırladım. 

7 - 17 Kasım ara tatil. Bir şeyler yapmak istiyorum ama Evrim pek hevesli değil. Şaşırdık mı? Hayır. Neyse buluruz ortak bir yol, uygun bir plan umarım.

...


Latte'ye yakala - getir oynamayı öğrettim. Oyuncağını atıyorum, koşup alıp geliyor. Benimle oyuncak için numaradan hırlaşıyor, vermeyecek gibi yapıp sonunda veriyor. Tekrar atıyorum, tekrar aynı çekişme. Nasıl hevesle koşup oynuyor görmeniz lazım :))


🐾 Pazar sabah 07.47 😴



Şu suratın tatlılığı nedir 🐾😍🧿

... 

Sonunda cumartesi günü gittik Avlu restauranta :) Arya gelmek istemeyince çok da ısrar etmedim. Karı-koca başbaşa gitmiş olduk :)


💗🧿💗🧿💗🧿💗




Çarşamba, Ekim 22, 2025

Gaip

Storytel'e sardım iyiden iyiye :)

Bu kez Şule Hocam'ın tavsiyesi ile Mahir Eriş'in kaleminden Beyti Engin'in seslendirdiği Gaip'i dinliyorum.

Bazı kelimeler, bazı cümleler, bazı tasvirler yer yer anlatılan durumlara göre biraz abartılı ama hikaye merak uyandırıcı. 20.bölüme geldim bile, toplam 52 bölüm var. Okula gidip gelirken ve Latte'yi yürüyüşe çıkardığımda dinliyorum ki o anlarda kitap okuyamayacağım için dinlemek şahane bir çözüm :)

Gaip'ten sonra Momemtos'un önerisi olan Rum Memet'i dinleyeceğim. Sonra da Sait Faik Abasıyanık'tan Şimdi Sevişme Vakti :) 


Latte ile akşam yürüyüşlerimizden kareler... 





Salı, Ekim 21, 2025

"Ben"cilim ve bu hiç utanılacak bir şey değil "ben"ce!

Okul çıkışı spora gittim. Zar zor bitirip eve geldim. Latte'nin yüzü şişmiş, üstümü değiştirip duş bile almadan geldiğim gibi Latte'yi alıp zorla sürükleyerek veterinere götürdüm. Latte, veterinerin yerini biliyor, oraya gittiğimizi anlayınca tüm gücüyle ters istikamete gitmeye çalıştı. Neyse zorla gittik veterinere, arı sokmuş muhtemelen diye iğne yaptılar. 

Önce arı sokmuş üstüne de iğne oldu; teselli edeyim diye yeni oyuncak alıp sahile götürdüm Latte kuzu(?!)sunu. Neşesi yerine gelene dek koşturduk oynadık. Hava buz, üşüdüm yoruldum. Eve gelince yarım saat sıcak duşun altında kaldım. 

Şu an sadece Fındıklı'daki Avlu restauranta gitmek; soslu ciğer, Avlu spesiyal ve gavurdağ salatası söyleyip yanına da bi' küçük altın seri açmak istiyorum.

Ama... 

Ama ya işte!

Evrim dershanede, Arya odasında, Latte mutfakta... Evrim eve gelince, saat kaç, ben zaten yorgunum diyecek; Arya gelmek istemeyecek, başka bir ilçeye gideceğimiz için evde yalnız kalması da beni huzursuz edecek; hadi bunu halletsek bu sefer de Latte'nin yürüyüşe çıkarılması gerekecek...

Şeytan diyor, bin arabaya git tek başına! Ama istediğim bu değil. Ben Evrim'le gitmek ve birlikte güzel vakit geçirmek istiyorum. Evrim de seve seve benimle gelsin, o da keyif alsın istiyorum. Eminim, "Bugün olmaz, çok istiyorsan cumartesi gidelim" diyecek. Cumartesi değil, şimdi gitmek istiyorum.

Tüm bencilliğimle tam şu anda gitmek istiyorum!



Çarşamba, Ekim 15, 2025

Off ki offf!

Ayyy içim şişti yeminle!

Vatan, Millet, Samatya'yı dinliyorum Storytel'den. Delirmemek işten değil!

Daha ilk bölümdeyim. Umarım korktuğum şey olmaz :(


Bu dinleme işi bu kez sardı beni galiba :) 2 günde 3. kitabı dinliyorum. Lucky'den sonra Anarşık'ı dinledim. Kitap İzmir'de, memleketimde, başlayıp Artvin, Şavşat'ta bitiyor ve hatta içinde Hopa bahsi bile geçiyor :) Yani doğduğum yerden başlayıp şu an yaşadığım yerde bitiyor hikaye :) 

Kitap dinlemek, seslendiren iyiyse bir çeşit radyo tiyatrosu gibi :) Evrim de dinliyor benimle, o yokken dinlediğim kısımları da soruyor öğreniyor mutlaka :))

Şimdi balkonda oturdum, Latte ile birlikte dinleyeceğiz :) - derken karşıdan bir elektrikli biçiçi sesi gelmeye başladı :(




🧿🐾 Gelip kıvrılıveriyor ayağımın dibine 🐾🧿


Salı, Ekim 14, 2025

Dinlemek

Elektronik kitaba geçeli hayli oluyor ama sesli kitap mevzusuna bir türlü geçemedim. Dinleyene çok özeniyorum ama ben dinlemeye başlayınca bir noktada kopuyorum. AMA dinleme işine bir kez daha şans vermeye karar verdim Canım Ceren sayesinde :)

Ceren'le konuşurken Sezgin Kaymaz'ın Lucky isimli kitabını okuyup okumadığımı sordu. Sezgin Kaymaz'ın 4-5 kitabını okudum ama sıra henüz Lucky'e gelmemişti. Ceren, Emre Melemez'in sesinden dinlememi söyledi. Hemen Storytel'e üye oldum ve başladım dinlemeye :) Gerçekten güzel seslendirmiş Emre Melemez. Baya gülerek dinledim :)) 




Lucky, acayip bir doberman! Of evde olsa insanı delirtir cinsten. Ama ne hikmetse bir şekilde kendini sevdiriyor herkese. Hatta bir gören bir daha unutamıyor, bağımlısı oluyor. İnsan dinlerken yer yer sinir oluyor ama yine dinlemekten alamıyor kendini :) 

Uygulamanın güzel yanlarından biri, dinlemekten sıkılınca/kopunca ya da dinlemeye uygun olmayan zamanlarda kaldığın yerden okumaya devam edilebiliyor oluşu. Okula giderken arabada dinliyorum, okulda okuyarak devam ediyorum. Dinlerken koptuğum noktalarda da geri dönüp okuyorum. Evvelsi gün başladığım kitap dün gece bitti. Keyifli bir dinleme/okuma deneyimiydi. 

Dün gece kitap bitince Ceren'e yazdım, o da bana bir kitap daha önerdi, şimdi onu dinlemeye başlayacağım. Sanırım seveceğim ben bu sesli kitap işini :) 







Cumartesi, Ekim 11, 2025

Ürpermek...

Ürpermek...

Hem de öyle böyle değil, saçından tırnağına ürpermek... Bir an içinden 220 volt akım geçmişçesine titremek... Hani 3sn sürse öldürür insanı...

Öyle bir ürpermek... 

Salı, Ekim 07, 2025

Kontrolü Kaybetmek

Sürükleniyorum.

Kontrolü kaybettim. Kendimi akışa bırakmak bir tercih olmaktan çıktı; ben şu an sürükleniyorum.

Ne yapabilirim bilmiyorum. Bu da geçer deyip sürüklenmeyi de normalleştirmek mi gerekiyor acaba? 

Akışına bırakmayı öğrendim, sıra sürüklenmeyi öğrenmekte mi?

Cumartesi, Ekim 04, 2025

Ekim...



Hava bugün 29°C! Güneşi görünce kendimizi sahile attık. 
Tabi ki Latte'yi de getirdik, Turşu da peşimize takılıp bizimle geldi :)



Lattiş, deniz suyunun tuzlarını yalamayı sevdi :)) 

Karadeniz'de olmamıza rağmen deniz henüz soğumadı. Güneşli günlerde hâlâ denize girebiliyoruz. Önceki yıllarda Kasım sonuna kadar giriyordum ama geçen yıl Ekim sonu - Kasım başı soğudu su. Bakalım bu yıl nasıl olacak :)

Unutmadan 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü'ymüş, sabah öğrendim. 

Keşke yaşama saygı duymayı öğrensek ve tüm canlıları koruyabilsek...




Cumartesi, Eylül 27, 2025

Artılar - Eksiler

Evcil hayvan sahiplenmek çok güzel bir şey. AMA eksileri de yok değil. Üstüne iyice düşünmeden, artıları - eksileri hesaba katmadan, anlık heveslerle fevri şekilde sahiplenilen evcil hayvanlar sonradan işin zorluğu anlaşılınca sokağa bırakılıyorlar maalesef.

Evcil hayvan sahibi olmak sadece oynamak, sevmek, kendi canımız isteyince ilgilenmek değil. Mesela Latte'nin günde 3 - 4 kez yürüyüşe çıkarılması gerekiyor. Evrim sabah 6-7 gibi çıkarıyor, ben ya da Arya öğlen 12-1 gibi çıkarıyoruz. Akşamüstü 6-7 gibi Evrim ya da ben, gece 11-12de yine Evrim çıkarıyor yürüyüşe. Olur da çıkarmazsak evde ıslak ve kokulu bir takım sürprizlerle karşılaşmamız kaçınılmaz :)) 

Tek zorluk yürüyüş değil tabi ki. Bir de toz-kir-tüy ve koku sorunları var. Evi her gün makine ile süpürüyoruz; gün içinde sağı solu defalarca kez ıslak mendil ile siliyoruz. Latte'nin minderini ve havlusunu sürekli yıkayıp kurutuyorum. Evrim'in ve Arya'nın tüm ısrarlarına rağmen yıllardır evcil hayvanımız olmamasının sebebi böyle sorumlulukların altına girmek istemeyişimdi ama Latte irademi delip geçti. 

Latte'yi çok sevmesem bu kadar zorluk çekilmez. Bazı günler özellikle çok zor. Misal dün okuldan yorgun argın gelip tüm evi temizlemek zorunda kaldım. Günlük/anlık temizlik için Kiwi marka şarjlı dikey süpürge almıştım, dün geldi. Gelir gelmez denedim ve ucundaki o ışık yüzünden sinir krizi geçirdim. Çok titizseniz sakın ola ki ucu ışıklı süpürgelerden almayın, maazallah kalp krizi bile geçirtebilir insana. 

Süpürgenin ucundaki ışığın vurduğu her yerde öbek öbek kıl, yün, tüy!.. Aklımı kaybettim ve basbas bağırmaya başladım. Latte'yi Arya'nın eline tutuşturup evden çıkarttım. Evrim tüm evi büyük makineyle kıyı köşe süpürdü, halıları silkeleyip kaldırdı. Tüm odaları köpük köpük silip kırkladım. Her odada su değiştirdim, silip odanın kapısını kapattım.

Evi süpürdükten sonra Evrim'i de evden gönderdim. Evrim dışarıda tarakla Latte'yi iyice tarayıp dökülen tüylerinden bir miktar arındırdı. Eve geri döndüklerinde Latte'yi kuru köpük şampuan ile temizledik ve organik köpek parfümü sıktık. Şu an misler gibi kokuyor kızımız :)

Her şey bittiğinde yorgunluktan ölüyordum ama ev pırıl pırıl ve misler gibiydi :) Çok uzun süre böyle kalmayacak ama n'apalım Latte'yi seven kılına tüyüne katlanır :)))



Arkadaşlarımız Latte'ye bir sürü hediye almışlar. 
Fotoğraftaki köpeklere özel hışırdayan terlik :)) 



Latte'nin oyun arkadaşı :))


Latte'yle az önceki yürüyüşümüzden kareler :) 


Bakmayın öyle uslu durduğuna, kendisi tam bir kuduruk, alıştıkça şımarıyor :)) 






Cuma, Eylül 26, 2025

Bana öyle bir şey deyin ki...

Geçen hafta Instagram'da karşıma çıkan bir paylaşım vardı; aynı paylaşımı bir arkadaşım da görmüş ve bize geldiğinde sordu:

- "Eğer ben hafızamı kaybetmiş olsam, hatırlamam için bana benimle ilgili ne söylerdin?"

Ben, onun çok güçlü biri olduğunu, zorlukların üstesinden geldiğini, kimseye pabuç bırakmayan biri olduğunu hatırlatacağımı söyledim. Muhabbetin devamında eğer ben hafızamı kaybetsem, onlar neler diyeceklerini söylediler. Arkadaşım da eşi de "Ay belim, ay başım.. " diyerek espriyle karışık beni bana fiziksel hastalıklarım, ağrılarım sızılarım ile hatırlacaklarını söylediler gülerek. O an çok takılmadım, "Hafızayı kaybedince ağrılar sızılar kaybolmaz muhtemelen yani onları hatırlatmanıza pek gerek olmaz, zaten yine ağrı sızı hissederim bence" deyip gülüp geçtim.

Ertesi gün, yolda ortak bir arkadaşımıza rastladım. "Ay seni görünce aklıma fıtığım geliyor" dedi gülerek. Kendi kullandığı ilaçlardan bahsetti, benim nasıl olduğumu sordu. Geçen yıla göre epeyce iyi olduğumu söyledim. 

Olanlar beni düşündürdü.

Hastalıkların beni tanımlayan bir şeye dönüşmüş olmasına, insanların beni görünce akıllarına ilk olarak "hastalık", "ağrı sızı" geliyor oluşuna üzüldüm. Demek ki çok ağlanmışım arkadaşlarıma... 

Dün de çok sevdiğim iki arkadaşımla karşılaştım. Öpüştük koklaştık, karşılıklı iltifatlar havada uçtu :) İyi göründüğümü, gençleşmiş olduğumu söylediler. "Maşallah belin daha iyi herhalde. Ne güzel, hep iyi ol!" dediler.

Hâlâ eğilip çorap ve ayakkabı giyemiyorum. Ya Evrim giydiriyor ya da ben ayağımı dizden büküp yana çevirip değişik bir yöntemle giyiyorum. Sabahları yüzümü ancak squat pozisyonunda yıkıyabiliyorum ama her şeye rağmen geçen yıldan beri katettiğim yol yadsınamaz. 

Bir sürü farklı rahatsızlığımın içinde bir şekilde nefes alıp yaşamaya devam ediyor oluşuma, haftada 3 gün gittiğim fizyoterapist eşliğinde birebir pilates seanslarının belimi güçlendiriyor oluşuna, geceleri ağrıdan uyuyamadığım, sabaha dek yatakta kıvrandığım günlerin geride kalmış olmasına şükrediyorum. 

Günlük hayatımı çok etkileyen diğer hastalığım IBS için, Kasım'daki endoskopi - kolonoskopi sonrası daha işe yarar bir tedavi planı çizilebilirse daha iyi olacağım günler olacak umarım. 

Umutluyum :) 




Dün Arya ile çorba, yemek, pilav ve salata yaptık :)

Mutfakta anne-kız zaman geçirmeyi seviyoruz :)



Çarşamba, Eylül 24, 2025

Günlük Rutin - Eylül 2025

Canım Ceren yazmış kendi günlük rutinini ve sonunda hadi sen de yazsana demiş :)

Haftaiçi

06.55 Alarmsız, organik uyanış :)) 

07.00 Yataktan kalkış - Arya'yı uyandırma (Gerçi Arya artık benden önce uyanıyor :) 

07.00 - 07.30 Kahvaltı

07.30 - 08.00 Okula hazırlık

08.00 Evden çıkış

08.30 Ders başlangıcı

Pzt - Çrş - Prş. 12.00 Okuldan çıkış

12.30 Latte ile yürüyüş  / Salı-Cuma Arya çıkarıyor yürüyüşe 

Salı - Cuma 15.10 Okuldan çıkış

Pzt - Salı 16.00 / Cuma 18.00 Reformer Pilates

17.00 Eve dönüş - Duş - Yemek hazırlığı 

19.00 - 19.30 Akşam yemeği

20.00 Dizi / Film / Oyun

21.00 Arya ile kitap saati

00.00 Uyku

*Genelde haftada bir gün okul çıkışı kızlarla cafeye gidiyoruz. O günlerde evde yemek hazırlamıyorum ve genelde dışarıda yiyoruz :D


Hafta sonları biraz farklı tabi :) 

06.55 Yine otomatik uyanış ama bu kez 10'a kadar yatakta yuvarlanmaca

10.00 Yataktan çıkıp ailece kahvaltı hazırlama 

Ekmek almak ve masayı kurmak Arya'da, peynirler ve sucuk Evrim'de, duruma göre tavada yumurta / pancake / yumurtalı ekmek / patates vs. yani sıcaklar bende :)) 

Kahvaltı sonrası:

Cumartesi: Evrim'le birlikte haftalık alışveriş

Alışveriş sonrası günlük ve haftalık yemek hazırlığı

Akşam: Ailece oyun - Benim favorim Trivial Pursuit ama Arya'nın favorisi Cluedo ve Monopoly :)) Evrim hepsinde iyi :) 

Pazar: Temizlik - Çamaşır - Çamaşır - Çamaşır - Çamaş... 

Arya için mısır patlatmaca ve ailece film keyfi :) 

Uyumadan önce kitap keyfi :) 


Son zamanlarda bu rutine tüm boşluklarda Latte ile yürüyüş ve oynaşmaca gibi keyifli maddeler de  eklendi :)) 


Üç aşağı beş yukarı böyle bir rutinde yuvarlanıp gidiyorum :)

Bugün rutini kırıp denize geldim. Su o kadar güzel ki girince çıkmak istemedim :)







Pazar, Eylül 21, 2025

Bir Deli Kuçu

Latte evimize geleli bugün tam 10 gün oldu :) 



Latte henüz 8 aylık; 
geceleri yalnız uyurken biraz korkuyor. 
O yüzden ona peluş bir uyku arkadaşı aldım :) 


Kızımla sabah yürüyüşlerimiz pek keyifli 🥰🧿



Latte kızım, yeni tasması ve isimliği ile pek güzel 💗💜🧿



Nereye otursam gelip ayağımın dibine yatıyor 💛🧡🤎🖤


Böyle dayanıyor ayağıma ve uyuyor.  
Ayağımı çekince patisi ile tutup sarılıyor 😄 
🧿💛🧿🧡🧿🤎🧿🖤🧿


Pazar, Eylül 14, 2025

Hayatın Amacı

Herkes kendine en az bir kez sormuştur sanırım: "Ben burda ne yapıyorum? Ne için yaşıyorum? Amacım ne?

Benim cevabım basit: Mutlu olmak!

Kastettiğim şey öyle 7/24 süren sonsuz mutluluk değil; mümkün oldukça çok mutlu an'a sahip olmak, mutlu olduğum anların diğer anlardan fazla olması :) Yaşam amacım bu!

Dünyayı değiştirmek, iz bırakmak, büyük(?) insan olmak gibi amaçlarım yok. Mikro hayatımda sevdiğim insanları mutlu edebilirsem, onlara faydam dokunursa ben de mutlu oluyorum. Ötesi için enerjimi harcamaya gönüllü değilim. Hem zaten herkes kapısının önünü süpürse dünya tertemiz olmaz mı? Yani demem o ki, herkes mikro hayatında kendinin ve yakın çevresinin mutluluğu için yaşasa - tabi ki başkalarının sınırlarını ve haklarını ihlâl etmeden - dünya çok daha mutlu bir yer olmaz mı?

Bence insanı en çok mutsuz eden şey o büyük büyük hayatın anlamı ve yaşam amacı arayışları, bulamayışlar, buldum sanıp varamayışlar, varınca sil baştan boşlukta hissedişler... Oysa hayatın anlamına ya da yaşam amacına odaklanmak yerine; içinde olduğumuz hayata, ufak mutluluklara, sağlığımıza, sevdiklerimize, yapmaktan keyif aldığımız mini minnacık şeylere odaklanıp her an'a kıymet vererek mutlu olmak çok daha kolay. 

Şimdi içinden "N'apalım? Her daim kolaya mı kaçalım? Zor olanı seçip daha büyük şeyler başarmayalım mı?" diyenler olacak. Bu tabi ki bir tercih meselesi. Ben şahsen zor olanı seçip büyük şeyler başarmak istemiyorum. Yukarıda da yazdığım gibi ben sadece mutlu hissettiğim anlar mümkün oldukça çok olsun istiyorum :) 

Zamanımın %80'inde zorlanıp %20'sinde mutlu olmak yerine hedefim %80 mutluluk, %10 stabil, %10 (hatta mümkünse daha az :) mutsuzluk gibi bir oran yakalamak :)) Ama tabi isteyen kendini istediği kadar zorlayıp hayatın anlamını arayabilir, kendine büyük bir yaşam amacı seçebilir ve o yolda ilerleyebilir. Dedim ya benimkisi tamamen kişisel bir tercih :) 

Ben mutlu olduğum yerde, popüler tabirle "konfor alanımda" kalmak istiyorum. Gayet rahat ve huzurluyken durduk yere konfor alanımdan çıkıp kendimi zorlamam gerektiği konusunda ikna olabileceğimi pek sanmıyorum :)) 

Kırka bir kala ne istediğimi, nelerden hoşlandığımı, neyle mutlu olduğumu biliyorum ve bunun için Hayat'a müteşekkirim. 

Okulda öğrencilere ulaşabilmek, bir şeyler öğretebilmek, evde kızıma rehberlik ve yol arkadaşlığı edebilmek, eşimle bir şeyler izlemek, yürüyüşe, yolculuğa çıkmak, yüzmek, kitap okumak, sevdiğim yemekleri yemek, yeni yerler görmek... Her biri içimi mutlulukla ve huzurla dolduran şeyler :) 

Bugünün mutluluk anlarından bazılarını şuracığa bırakayım :) 🧿🧿🧿



🧿🧿🧿
 

🧿🧿🧿


🧿🧿🧿


🧿🧿🧿


Bir avuç renk cümbüşü, bir avuç mutluluk :) 

Instagram'da takip ettiğim, ata tohumu kullanımını yaygınlaştırmaya çalışan hesap sahibinin paylaştığı bu fotoğraf Arya'yla yüzümüzü gülümsetip bizi mutlu etti :) 

... 



Cumartesi, Eylül 13, 2025

Misafir

Şu an evde bir misafirimiz var. Adı Latte :)



Latte, Sibirya Kurdu kırması yani yarı-Husky bir dişi :) 



Evrim eve getirince yıkayıp paklamış; 
evdeki ilk gecesini misafir odasında geçirdi Latte kızımız :) 
... 

Latte, geçen kış henüz bebekken sokağımızda görüp aşık olduğumuz bir köpek. Şu an tahminen 8 aylık civarı. Bugün kısırlaştırılacak. Kısırlaştırma sonrası 1 hafta kadar evde kalması gerekiyor. Sonrasını bilemiyorum.

Köpek sahibi olmak Evrim'in çocukluk hayali, Arya da küçüklüğünden beri evcil bir hayvan besleyelim diye yalvarıyor. 

Arya küçükken yavru bir kediyi eve almayı çok istedik ama benim kedi alerjim olduğu için alerji hapı istemeye gittiğim doktor izin vermedi. Alerji hapının geçici durumlarda işe yaradığını, evde kedi beslersek uzun vadede alerjik astım olabileceğimi söyledi. İyi ki de öyle deyip bizi vazgeçirmiş. Daha sonra Hopa'ya taşındığımızda Arya alerjik astım oldu ve biz çok zor zamanlar geçirdik.

Ezelden beri "Hadi kedi olmuyor ama bari köpeği kabul et!" diye baskı yapıyorlar baba-kız. Evde köpek beslemeye karşı çıkışımın birçok sebebi var. Bakımı sorumluluk gerektiren zor bir iş. Yemesi, tuvalet, yürüyüşü, banyosu, tüyleri... Daha da büyük sorun koku mevzusu... 

Evcil hayvan beslenen evlerde bir koku sorunu oluyor maalesef. Kapı açılır açılmaz içeriden sıcak, buram buram bir nem ve hayvan kokusu geliyor burnuma. Başkaları hissetmiyor belki ama benim burnum hassas. Ben çoğu parfümü de koklayamam ve parfüm olan ortamda duramam. Yani iyi ya da kötü fark etmiyor, bazı kokular bana aşırı ağır geliyor.

Yukarıda yazdığım her şeye rağmen Latte, onu gördüğüm ilk an kalbime sızdı. İlk görüşte aşk gibi bir şey :)) O günden itibaren acaba sahiplensek mi diye ciddi ciddi düşünüp durduğum ilk köpek Latte. Bu bir haftalık nekahat süresi bizim için de bir deneme süreci. Evrim ve Arya tüm sorumluluğu alırlarsa ve ben de kokuya bağışıklık kazanabilirsem belki Latte'nin kalıcı yuvası olmayı düşünebiliriz.

Bakalım 🙂



Pazar, Eylül 07, 2025

Güze Yaraşır Verimli Bir Pazar Günü

Sonbaharı seviyorum.

Hava bir parça serinlese de denize girmeye devam edebilmemin güzü sevmemde katkısı olduğundan eminim :) 





Eskiden yaz bitiyor diye çok üzülürdüm ama son 4 - 5 senedir güz gelince huzur buluyorum. Yazın koşturmacası bitiyor; yerini serinlik, sakinlik, düzen alıyor. 




Bugün okul öncesi son gün olduğu için yarım işlerimi toparlayıp son hazırlıkları tamamladım. Kış için barbunya ayıkladım, fırında karnıyarıklık patlıcan kızartıp buzluğa attım, mısır ayıklayıp paketledim, Arya'nın öğle yemekleri için sandviç hazırladım sonra da dolabındaki eşyaları ayıkladım, küçülenleri vermek üzere paketledim. 

Sıra kendimde :) Oje sürüp yarın için ilk güne uygun eğlenceli bir ilk ders planı hazırlayacağım :) 

Tüm öğretmen meslektaşlarıma ve tüm öğrencilere verimli ve keyifli bir eğitim - öğretim yılı diliyorum 🤗







Cumartesi, Eylül 06, 2025

Eylül

Seminer haftamız bitti, Pazartesi ziller öğrenciler içi in çalacak :) 

Bugün Arya, Artvin'de hazırlık maçında; Evrim, İstanbul'da aile ziyaretinde yani yalnızım. Kendimi sahile attım :)


Bir(a)mos :)) 

3 gecedir koltukta sızıyorum. Evrim yokken yatak odasında uyuyamadım nedense. Sabahları da erkenden - 5 ve 5.45 - uyandım hep. Evrim bu gece geliyor çok şükür.

Henüz ders programım belli değil ama Pzt sabahı anestezi uzmanı ile görüşeceğim; onay verirse genel cerrah endoskopi - kolonoskopi tarihi verecek. Sonra okula dönüp yeni eğitim - öğretim yılına başlayacağım :)

Hevesli ve heyecanlıyım 🤗🧿

Umarım bu halimi koruyup çoğaltarak güzel bir yıl geçiririm öğrencilerimle :)

Bugünlük bu kadar 😃🙋🏻‍♀️

... 


Update: Az önce saç derimden arı soktu!!! Yok böyle bir şey gerçekten!!! Elimi attım ve arıyı silkeledim, iğnesi de elime geldi saçlarımın içinden!!! Daha önce çok kez arı soktu ama hiç kafamdan olmamıştı. Şoktayım 😱



Sonu olmayan işler...

Cumartesi günü epeydir ötelediğim kıyı köşe, dip bucak temizliği yaptım sonunda. Evrim, Latte'yi yürüyüşe çıkardı, ben de oda oda, cam ç...