Sonbaharı dağ tepe gezerek ve her fırsatta yüzerek uğurluyorum. Önceki gün eski Kemalpaşa yolunda 10km yürüdüm, Efkar Tepesi'ne çıkıp döndüm, bugün (saat itibariyle dünde kalmış) yüzdüm.
İçimden geçeni o an yapamıyorsam yaşamıyormuşum hissi kaplıyor benliğimi. Hissettiğim mutsuzluğu kelimelerle anlatmak zor. Hani bazen göğsümüzde feci bir ağırlıkla uyanırız, üstümüze karabasan çullanmış da gece tek bir nefes alamamışız gibi. Uyanırız ama içimizi kaplayan o sıkıntıdan kurtulamayız. Göğsümüz sıkışır, içimiz sıkılır, sanki kötü bir şey olacakmış gibi hissederiz. İşte zaman zaman o his sarıyor ruhumu, zihnimi, tüm varlığımı...
Annemi kaybedince ölümün zamansızlığı bir anda tokat gibi çarpmıştı yüzüme. Sonra kanser çaldı birden kapıyı. İlk anda fark etmedim ama kanser gidince anladım ki yalnız gelmemiş, giderken de ardında bir garip hastalık bırakmış bana: "Yaşama açlığı". Ne yapsam yetmiyor, 1 dakikam boş geçse içimi bir sıkıntı kaplıyor. Doymuyorum yaşamaya, kendimi ordan oraya atmaya. Sürekli bir açlık hissi var içimde, "Şimdi ne yesem?" değil de "Şimdi ne yapsam?" diyor sürekli içimde bir ses. Durmak iyi gelmiyor, hareket ettikçe, yoruldukça "Oh yaşıyorum!" diyorum kendi kendime. Delirdim sanmayın, sadece "Yaşıyorum!" 🙂 Tabi anneannemin ve Evrim'in deyişiyle ben hep biraz deliymişim zaten 🙃
Efkar tepesinin adına bayıldım Mrs. Kedi:)
YanıtlaSilBence siz yaşamı çok ciddiye alıyor, ona çok anlam yüklüyorsunuz. Bana göre yaşamın hiç de ciddiye alınacak bir yönü yok. Dünyaya şans eseri gelmiş bir varlığız ve bilinmez bir zamanda göçüp gideceğiz. Hayatta nasıl bir görevimiz olduğu bilinmez ama hani biz olmasak da çok şey kaybetmeyecek bu dünya. Evet kısacık ömrümüzde bize ters gelen şeylerden sakındık, hırsızlık uğursuzluk yapmadık, arkamızdan kötü laf edecek kimse yok.
Kafamıza koyduğumuz her şeyi yapacak durumumuzda yok. Bunu sadece bizler değil dünyanın en zengin kişisi bile yapamaz. Bir derenin yatağında akan su misali kıvrıla kıvrıla denize doğru akıyoruz. Bazen ağaç kökleri, çakıl taşları, kayalar engel önümüzde. Bazen de türlü çiçek, böceği selamlıyor, mutlu oluyoruz. Fakat mutlaka denize kavuşacağız, kaçarı yok. Bazen dostlarımız, ailemizle birleşip nehir oluyoruz, bazen yolumuzu şaşırıp farklı kollara ayrılıyoruz.
Bir yakını kaybetmek büyük travma. Bu konuda söyleyecek sözüm yok. Zaman bir ölçüde acıyı unuttursa da izleri kalıcı. Fakat bunun dışında hayatın akışına bırak kendini derim. Göreceksin hiç beklemediğin anda güzel sürprizlerle karşılaşacaksın. O zaman mutluluğun tadını çıkar. Ben bu şekilde buldum yolunu. Yaşamı isteklerimiz doğrultusunda değiştirmek bazen imkansız. Bunun yerine önümüze çıkan fırsatları değerlendirmek çok daha keyifli. Eğer yapabileceğin bir şey varsa dene ama başaramazsan olmuyor deyip kendini sıkma. Son bir iki aydır yaşadıklarımı bilseniz inanamazsınız. Yarına ait bir planım yok. Olsa bile yapamadığımda buna hazırlıklıyım. Her şeye rağmen huzurluyum. Eskiden ölümden hiç korkmaz, yaşlandığımda aynı şekilde düşünüp düşünemeyeceğimi merak ederdim. Şimdi bunu test etme yaşına geldim sayılır. Evet, hala korkmuyorum ölümden. Yarın ölsem, sevdiklerimi üzmek dışında bir endişem yok. Belki de bu düşüncem yaşamın anlamını çözemediğimden. Ha üç gün ha yüz yıl, ne fark eder ki. Özetle yaşamı tiye alıyorum, böylelikle onun benim canımı sıkma imkanını elinden almış oluyorum.
Kayahan şarkılarını da özlemişim bu arada:)
Kendinize iyi bakın. İyi bakın derken aynaya bakmayı kastetmiyorum:) Yani siz de yaşamı tiye alın bence:)
Mr. Kaplan ben de aslında sizin gibi bakıyorum. Sonunda ölüm var hayatın. Yani çok ciddiye alıp planlar yaparak yaşamak saçma. Geldik gidiyoruz. İçimizden geldiği gibi gidelim yılda demek istiyorum. Yani el alem ne der? Şimdi bu yapılır mı? Hiç yeri mi? Şimdi bunun zamanı mı? gibi saçma soruları muhattap almayalım diyorum. Aklıma eseni yaptığım sürece mutluyum. Şükürler olsun ki eşim de asla yoluma taş koymuyor. "İster keçi gibi tırman, ister deli gibi yüz" diyor :)))) Eğer ki içimden geçeni yapamazsam "doğduk öleceğiz böyle boş duracaksak ne faydası var hayatın? Hemen şu an, şuracıkta ölelim" hissiyatı içindeyim sadece. Yarın ölsek şunları yapamadık diyecek halimiz yok tabi sizin de dediğiniz gibi :) Ama ben son saniyede "Oh yaşadım!" diyerek kapatmak istiyorum gözlerimi. Demem o ki herkes nasıl mutluysa öyle yaşamalı şu dünyada ne kendimize ne de başkalarına set çekmemeliyiz saçma sapan ön yargılar sebebiyle :) Sizin beni anladığınızı ve her daim desteklediğinizi biliyorum. Yorumlarınızı okumak ufkunu açıp içimi rahatlatıyor. Teşekkürler :)
SilŞu son 2 aydır yaşadıklarımı bilseniz demişsiniz, dinlemeyi çok isterim. Bir de belki özel bir soru olacak ama neden taşıdığınızı da çok merak ettim ben aslında. Deprem yüzünden mi yoksa zaten planlı mıydı taşınma mevzunuz?
Teşekkür ederim:)
SilPek çok şey geliyor insanın başına. Ama her şeye rağmen yaşamak lazım! :) Son şarkının enerjisini çok sevdim :) Dinlememişim daha önce Duman'ın bu parçasını. Teşekkür ederim :) Neşeli sevgilerle :)
YanıtlaSilBen de dinlememiştim sanırım daha önce. Başka bir şarkı ararken tesadüfen çıktı o şarkı karşıma ve çok sevdim ben de :)
SilDuman'ın YouTube kanalında olduğunu görünce, sesi de Kaan Tangöze'ninkine benzetince, bu şarkının Duman'a ait olduğunu sanmıştım, ama değilmiş :) Fakat yine de Duman grubunun bir sanatçısı olduğu için çok da kopuk bir yanılsama sayılmaz herhalde :)
SilBen de aynı yanılsama ile Duman parçası sanmıştım :)
SilSeninle denize ben de girmiş kadar mutlu oldum :) Enerjin varken ve isteğin, sonuna kadar hala hepsini :)
YanıtlaSilBen de sizinle karavana binip gezmiş kadar olacağım, hevesle bekliyorum maceralarınızı okumayı 🤩😊
SilHayatta ki amaç insanın ona verdiği anlamla şekilleniyorbence. benzer duyguları bir hastalık ya da kayıp sonrasında edinmedim hatta erken yaşta bu ağırlığı sırtlanmakla yıprandım fazladan. yaşama açlığından bahsediyorum. bu açlığın sebebi her dakikanın kıymetinin farkında olmak. bu farkındalıkta dediğiniz gibi bir şeyler sonucu elde ediliyor. açlığı ne yaparsak yapalım; ister çokça gezelim ister kahkahalarla gülelim, ister sevdiklerimiz olsun yanımızda mutlu anlarla dolu olalım yine de içimizde ki bir boşluk bizi sıkıntıya boğan. bu sıkıntıyı tanımak ve ona bir anlam vermek gerekir belki de. yani ben böyle yaptım. yolu budur demiyorum. ama içimi sakinleştirdi bir nevi. benim girdiğim yol inanç.."kalpler Ancak Allah'ı Anmakla Huzur Bulur" ayeti anahtar oldu bana.sonrasında da hayatımı düzene sokmak, kendime ve etrafıma faydalı olacağım işler yapmak iyi geldi.
YanıtlaSilyaşam ilerisi belirsiz ve haybeye geçirilecek bir zaman değil. çok fazla kendimizi önemseyip ya da acımamızla da geçirilecek zaman değil. sağlıklı olduğumuz sürece faydalı olacağımız işler bulmalıyız. inan bu yola girdikçe kapılar açılıyor kendimizi tatmin etmekten kurtulmaya çalışınca asıl huzur elde ediliyor. yani bence bu böyle..
Eşim bana diyor ki "Senin şuranda(göğsünde) bir boşluk var çocukluğundan kalan... Ne yapsan, ne yapsam dolmuyor. Dünyanın neresine gitsek, ne yapsak dolmayacak o boşluk sanırım. Elindekileri değil de o boşluğa bakmayı seçtiğin sürece huzur bulamayacaksın. Üzülüyorum o boşluğu doldurmana yetemediğim için." O böyle deyince ben de çok üzülüyorum. Kendimi zorlayıp elimdekilere bakıyorum, içinde olduğum her andan zevk almaya çalışıyorum. Başarıyorum da çoğu zaman ama arada bir mutsuzluğa kapılıyorum. Bir döngü halinde devam ediyor bu hallerim. Benim için hayat böyle tahtıravalli gibi ya en dipteyim ya en tepede :)
Sil