Perşembe, Ekim 27, 2022

Perşembe Gecesi Müziği*

*Sevgili Momentos'a selam olsun :) 

Az önce Instagram'da İzzet Çapa'nın bir gönderisi sayesinde tanıdım aşağıdaki genci. Marcin 18 yaşında ve bir gitar aşığı. Bach'tan Beethoven'a bir sürü sanatçının eserini sadece gitarı ile çalıyor ve bence çok da iyi çalıyor. Dinlerken klasik müzik dinliyormuş gibi hissetmedim. Daha enerjik, daha coşkulu, daha genç bir sound. Ben sevdim :) 



Dinlerken aklımdan neler geçti neler... 

Bambaşka bir hayat, bambaşka hayaller... Bazen karşılaştığım şeyler karşısında hayatlarımızın ne kadar sınırlı, bakış açımızın ne kadar dar, hedeflerimizin ne kadar kısır olduğunu fark ediyorum.

"Aman çocuğum çok çalış, aman çocuğum hep 5 al, hadi iyi bir okul kazan, mezun ol, iyi bir işe gir, evlen, ev al, araba al, çocuk, 2.çocuk, bir ev daha al, kenara para koy. Ömrün yettiyse emekli ol, torun bak..."

Yaşama, öl!

Oysa ne hayaller var peşinden koşulası... Marcin kendi hayalinin peşinde koşarken ne kadar mutludur?

Ya biz?

Dilerim peşinden tutkuyla koşacağımız hayaller kurmayı öğreniriz çok geç olmadan... 

Çarşamba, Ekim 26, 2022

Ortaya karışık...

Zaman nasıl akıp gidiyor anlayamıyorum. Hafta ortasına geldik yine! Hatta hafta sonunu saymazsak ortayı geçtik; üçü gitti, ikisi kaldı okul günlerinin. Yetişemiyorum zamana. Bu yıla kadar böylesine yoğun bir his yaşamamıştım hiç. 3 Kasım'da sınavlar başlayacak, 11 Kasım'da ara tatil. Sınav öncesi öğrencilerime özet hazırlamam gerek. Üstüne de ana ders için ayrı, seçmeli İngilizce dersi için ayrı, kaynaştırma öğrencileri için ayrı, seviyeleri farklı olan sekizler için ayrı sınav derken toplamda 6 farklı sınav hazırlamam gerekiyor. Gerçi üçünü hazırladım geriye kaldı üç sınav.

Okulda dersler de çok hızlı geçiyor. İki tane sekizinci sınıfım ve bir tane beşinci sınıfım iyi; diğer sınıflarım onlardan alt seviyede. Her şeyi çift dikiş hata 4-5 kez anlatıyorum. Yine de istediğim verimi yakalayamadım. Kendi kendimi yiyorum nerede yanlış yapıyorum diye. Kim ne derse desin kusurun bir kısmı bende. Onların hazırbulunuşluk seviyesine inip oradan onları da alıp yukarılara çıkamıyorum. Mevcut donanımım buna yeterli gelmiyor. Değişip gelişmeliyim çünkü onların bana uyum sağlamasını beklemek gibi bir lüksüm yok. Öğretmen olan benim ve öğrenmenin yolunu ben açmalıyım. Ama nasıl? Henüz çözebilmiş değilim.

Tek derdim akademik kaygılar değil maalesef. Sınıflarımda ders dışında sorun yaşayan öğrenciler var. Garip tikleri olan, dikkat çekmek için olmadık davranışlar sergileyen, ailevi sorunları olan... Ne yapabiliriz diye düşünüp düşünüp dipsiz kuyulara düşüyoruz. 

Dersler, sınavlar, dertler az geldi bir de Erasmus+ yapayım ben bu sene diye bir işe kalkıştım ama işin içinden çıkamıyorum. Başvuru aşamasına gelemedim bile çünkü kayıt işlemleri çok çetrefilli. Bugün tam her şeyi hallettim derken Legal Entity diye bir zımbırtı çıktı başıma. Nerde bulacağımı bile bilmediğim bir form indirip, doldurup, kaşeletip, müdüre imzalatıp sisteme geri yüklemem gerekiyormuş. Ara ki bulasın! (Edit: Buldum, doldurdum, sisteme yükledim :) 

Kendi okulumu bırakıp Arya'nınkine geçersem bu sene işler bir tık zorlaştı diyebilirim. Önümüzdeki yılların fragmanını izliyor gibi hissediyorum kendimi. Seyirciyi çok da ürkütmek istemiyor yapımcı demek isterdim ama içim ürperiyor dostlar :( Bu yıl 4. sınıfa gidiyor Arya ve ilk kez sınav notları karnede yer alacak. Bu yıla kadar orta-iyi-çok iyi diye giden değerlendirme artık yapılan sınavların reel sonuçları ile olacak. Arya ilk sınavını dün oldu. Trafik yazılısından 98 almış. Yarın İnsan Hakları dersinin yazılısı var ve bu gece 3 sayfalık özeti ağlaya ağlaya çalıştı. 

Ezberleyemiyorum, aklımda tutamıyorum diye ağlamaktan zaten okuyup anlaması imkansızlaştı. Neyse bir süre sonra sakinleşip odasında çalıştı ve olayı çözdü. Eğer çalıştıklarını unutmaz ya da karıştırmazsa en kötü 70 üzeri alır rahatlıkla. Bakalım :)

"Daha şimdi 3 sayfalık özet için ağlıyorsa önümüzdeki yıl bir sürü farklı dersin sayfa sayfa konusunu nasıl çalışıp hazırlanır?" gibi düşünceler geliyor aklıma ama hemen kovalıyorum. Onu o zaman düşünürüz değil mi? 

Hep dert anlattım bari yazıyı güzel bir foto ile bitireyim :)


Mutfak camını açıp baktığımdaki manzara böyleydi bugün :)




Pazartesi, Ekim 24, 2022

Dayanamıyorum

Çözemediğim sorunlardan sorumlu olmaya dayanamıyorum.

Okul çıkışı Arya okul bahçesindeki bir köpeğe sevmek için yaklaşmış ama aralarında ne olmuşsa olmuş ve köpek Arya'yı ısırmaya çalışmış. Arya ağlayarak beni aradı. Önce cama sonra okula koştum. Dişlerini geçirmemiş köpek ama Arya çok korkmuş. Ne oldu diyorum, sevmeye gittim yanına diyor, sonra şemsiyemi tutmaya çalıştı, çektim, bırakmadı, sonra da beni ısırdı diyor. Peki.

Eve geldikten yarım saat sonra Arya'nın okulundan yakın arkadaşım aradı. Okul Müdürü kameradan bakıp onu aramış - arkadaş olduğumuzu biliyor - "Arya köpeğin üstüne gitmiş, köpeğin suçu yok, suç Arya'da" demiş. Neden? Çünkü ben okulda başıboş gezen köpekler çocuğumu ısırdı diye konuşacak olursam Müdür Bey kendi başını kurtarsın diye. Oysa hiç öyle bir niyetim olmadığı gibi aklıma bile gelmemişti okulu/idareyi suçlamak. 

Şimdi ben ne yapayım? Müdür Bey, arkadaşımı arayıp anlattığı gibi, Arya'nın korkmuş ağlayan halini gören diğer öğretmenlere de aynı hikayeyi anlatacak. Çocuk durduk yere köpeğe zarar vermiş konumuna düşecek. Yarın gidip görüntüleri izleyeceğim. Arya kesinlikle köpeğe zarar verecek bir şey yapmadığını söylüyor ki ona inanıyorum. Sevmek için yaklaşmıştır ama şemsiyesini yakalayınca iş çekişmeye dönüşmüş olabilir. Bakalım yarın öğreneceğim. Bu kadarıyla kalsa keşke...

Birkaç gündür Arya'yla bambaşka bir konu yüzünden tartışıyoruz. Sürekli yaptığı bir şey var. Neden yapıyorsun kızım diyorum, rahatsız ediyor bir şey o yüzden yapıyorum diyor. Çaresini bulalım, yapma diyorum ama nafile. Çözemiyorum. Çözemediğim için de deliriyorum.

Elimden gelen bir şey yok ama yine de ben sorumluyum! Neye kızayım, ne yapayım, nasıl çözeyim, kendimi nasıl sakinleştireyim bilemiyorum şu anda.

Üstüme üstüme geliyor bazen sorumluluklar... 

Pazar, Ekim 23, 2022

Maviliklere Doğru...

"Dışarda muhteşem bir sonbahar güneşi var. Dünden beri bugünü sahilde geçirmeyi planlıyorum. Henüz oturduğum yerden kalkıp sıkışıp kaldığı kafesinden dışarı salamadım ruhumun kuşunu. Ama şimdi kulağımdaki bu müzikle kanatlarını çırpıyor ruhum; belki de sandığımdan da aç güneşin sıcağına, gökyüzünün özgür mavisine..."

Yukarıdaki satırları Momentos'un "Pazar Günü Müziği"ni dinlerken yazdım. Şimdi de Canım Ceren'in verdiği linkten aşağıdaki parçayı dinliyorum.


Jose Carreras - En Aranjuez con tu Amor


Parça bitti, kendimi özgür maviliklere bırakmaya gidiyorum. 


" Az sonra yukarıya yeni bir foto ekleyeceğim." diyerek çıkmıştım. Sözümü tutuyorum :)

Güneş'in ve mavilerin selamı var size :) 

Salı, Ekim 18, 2022

Bazen...

Zor işte!

Nefes al, nefes ver...

Sakin kal, sus...

Dur, sadece dur!

Geçecek. 

Her şeyin geçtiği gibi bu da gelip geçecek işte!

Sebep çok basit, sonuç çok önemsiz ama yarattığı öfke öyle değil maalesef. 

Bazen ufacık, basit, önemsiz şeyler çok derinlerde çok büyük taşları oynatır yerinden. 

Değersiz hisseder insan kendini bazen... 

Pazartesi, Ekim 10, 2022

Sürpriz :)

Geçen Salı'dan beri hastayım. Gece acilde iğne yapıldı; Çarşamba 2 saatlik seminer sonrası eve gelip yattım; Perşembe okula gidemedim. Cuma zar zor attım kendimi okula ama dersler bittiğinde sesim komple kısılmıştı. Hafta sonu hiç çıkmayan sesim sayesinde Evrim'in mutluluğu katlanarak arttı :p 

Bugün kısık sesle gittim okula. Tabi ki olan sesim de gitti gün sonuna dek ama günümü güzelleştiren bir sürpriz beni bekliyormuş okulda. İyi ki gitmişim :)

"Eee? Söyle de biz de öğrenelim şu sürprizi!" dediniz mi acaba :))

Dolabıma Tadelle bırakmış canım arkadaşlarımdan biri :) Tabi ki çooook mutlu oldum :) Bir küçük mutluluk yeter de artar bazen insana :) Çikolatayı gördüğüm andan beri aralıksız gülümsüyorum :)



Bu hafta her gün şube öğretmenler kurulu (ŞÖK) var okul çıkışında. Gerçi yarın 7lerin kurulu var, ben 7lere girmediğim için derslerim bitince eve gelip dinleneceğim. Çarşamba'ya kadar toparlanmalıyım. O gün nöbet, etüd ve ŞÖK bir arada combo günüm... Ama bunu şimdiden düşünmesem daha iyi :D 

Akışa güveniyorum :) Bir de dolabıma Tadelle bırakan arkadaşlara tabi :)



Avuç İçi Kadar - Fatih Erkoç


Pazartesi, Ekim 03, 2022

Aşk #vol15736357

Denize aşığım... 

Yollara... 

Dağlara... 

Yeşile... 

Sonbaharın renklerine... 

Günbatımlarına...

Şiirlere... 

Şarkılara...

Aşk hep olmalı hayatımızda. Öyle illa ki kanlı canlı birine duyulan aşk değil; başka bir şey bahsettiğim. Yaşama hevesi... Hayattan keyif almayı sağlayan bir şeyler... İki elle tutulup iki kelimeyle anlatılan bir şey değil. Günbatımları gibi, sonbahar yaprakları gibi, güneş gibi, deniz gibi... 

İçimizi ısıtan, yüzümüzü güldüren bir şeyler işte!

Bulunca sımsıkı sarmalı, bitene dek içine çekmeli! Biten yaza inat denizle sarmaş dolaş olmaya devam edişlerim aşktan hep :) 


Maşallah demeden geçmeyiniz lütfen 🧿 🥰 






Haftasonu Cumartesi yapayalnız, Pazar 2 çocukla denizdeydim ve o kadar iyi geldi ki! Tam dalgarın bittiği yere uzanıp güneşe göz kırparak kitap okumanın keyfini bilen bilir, bilmeyene ne kadar anlatsam az kalır :)

Bugün Karadeniz'in meşhur yağmurları başladı şakır şakır. Güneşi tekrar görene dek fotoğraflara bakıp o muhteşem hisse sarılmayı planlıyorum :D 

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...