İlerleyen günlerde Hayat durmaksızın çalıştı, yarım kalan işlerini bitirmek için gece gündüz kitaplara gömüldü. İş yerine istifasını vermiş ancak gidene dek kalan işlerini bitireceğini belirtmişti. Yeni iş fırsatını ve yurtdışına gidecek oluşunu ailesine anlatması umduğundan kolay olmuştu. Raife Hanım ve Ali Bey kızlarından ayrılacak olmalarına çok üzülseler de sonunda evden ayrılıp kendine yeni bir hayat kurmaya karar vermesine çok sevinmişlerdi. Üstelik yalnız olmayacaktı, Rıfat her zaman yanında olacağına söz vermişti. İkisi de Rıfat ile Hayat'ın eninde sonunda evleneceğine inanıyordu ama Hayat'la bitmeyecek bir tartışmaya girmemek için bunu dile bile getirmediler. Raife Hanım usul usul yanağından damlayan yaşları silerken Ali Bey, o çok bilindik "Gözüme toz kaçtı sanırım" bahanesine başvurmuştu gözünde biriken yaşlardan kurtulmak için.
Seferler iptal edildiği o günden beri Hayat'ı hiç görmemişti Hayati Kaptan. Bir kaç kez Yasemin'e sormaya niyetlendiyse de vazgeçti. Ama Ada küçük bir yerdi ve haberler çabuk yayılıyordu. Bir akşam Yasemin Hanım çocuklar uyuduktan sonra haberleri Hayati Kaptan'a anlattı.
- Biliyor musun? Hayat, Rıfat Bey'le yurtdışına gidiyormuş. Ben sana demiştim de inanmamıştın!
- Anlamadım. Nasıl? Evleniyorlar mı?
- Yok. Şimdilik evlilikten bahseden olmamış. Hayat, Rıfat Bey'in arkadaşlarının yurtdışında yeni kurduğu bir yayınevinde çalışacakmış. Cağaloğlu'ndaki işinden istifa etmiş. Rıfat Bey'in buradaki işleri biter bitmez gideceklermiş. Pasaport, vize, hazırlıklar derken...
Hayati Kaptan, bundan sonrasını duyamaz olmuştu. Kulakları uğuldamaya, gözleri yanmaya, başı dönemeye başlamıştı. Yasemin Hanım eşinin renginin solduğunu fark edince telaşlandı.
-Hayati! Hayati iyi misin hayatım? Rengin attı, bembeyaz oldun? N'oldu? Tansiyonun mu düştü acaba? Doktor mu çağırsak? Ay ne yapsak? Bilemedim ki şimdi...
- Dur, Yasemin. Telaşa mahal yok. Yemek ağır geldi herhalde, çok yedim. Geçer şimdi, otur Allah aşkına...
Yasemin hemen koşup kolonya getirdi ve Hayati Kaptan'ın bileklerini, şakaklarını ovaladı. O kadar korkmuştu ki... Onun bu halini gören Hayati Kaptan kızdı kendine, içinden sövdü saydı, lanet etti kaderine.
...
Gitme günü geldiğinde Hayat ve Rıfat eşyalarını alarak iskeleye indiler. Aileleri ve yakınları onları uğurlamak için gelmişti. Hayati Kaptan'ın izin günüydü o gün. Aksi halde tüm varlığıyla aşık olduğu kadını sonsuza dek kaybetmesinin ilk somut kanıtı olan bu sefere kalbi dayanamazdı.
*Şarkı: Güle Güle Sana (Selçuk Ural)
Offf... bu bölüm tüylerimi diken diken etti. Onlar gidiyorlar ve kaptanın izin günü.. Aslında "hayat" bazen böyle işleri kolaylaştıran bir şey aslında. Kararsızlıktan çok daha yeğ şu anda yapılan. Ah yine şarkı :/
YanıtlaSilÇehov'un Vanya Dayı adlı eserinde geçer "En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir." gibi bir söz geçer. Belki de doğrudur, kim bilir :)
Sil"Aksi halde tüm varlığıyla aşık olduğu kadını sonsuza dek kaybetmesinin ilk somut kanıtı olan bu sefere kalbi dayanamazdı." eminim ki hem Hayat'ın hem de Hayati Kaptan'ın bu ayrılığa kalbi dayanmazdı. Hayat eninde sonunda Rıfat'a açılacak mı acaba? Bence açılsın. Ama Hayati sakın Yasemin'e açılmasın;) Şarkılar da gayet örtüşüyor konuyla:)
YanıtlaSilBir noktada Hayat, her şeyi Rıfat'a anlatıyor sanırım. Rıfat çok seviyor Hayat'ı ve tek istediği onun yanında olmak. Hayati anlatsa Yasemin her şeyi unutup hiçbir şey olmamış gibi devam edebilir mi? Sanmıyorum. Ama bilemeyiz, hayat bu sürprizlerle dolu :)
Silah bu sahne "ada" filmine benziyooo :) izlesene, güzel film, türkan şoray, rutkay aziz, iskeledeki veda sahnesi çok güzel :)
YanıtlaSilVeda sahnelerini sevmiyorum, hüzünlü filmleri de... Neşeli filmler gerek bize mesela "Neşeli Günler" filmi gibi :)
Sil