Pazartesi, Şubat 08, 2021

Hayat ve Hayati Kaptan - Son Bölüm (20. Bölüm)


Hikayemizin bundan sonraki kısmında olaylar bir süre tam da olması beklendiği gibi gelişti. Hayat yeni bir ülkede yeni bir hayata adım attı. Rıfat hep yanındaydı. Çocukluktan beri süregelen dostlukları sevgiyle harmanlanıyordu günden güne. Hayati Kaptan'a duyduğu aşk gibi değildi belki ama Rıfat'ı seviyordu Hayat. Sonunda beklenen gerçekleşti ve evlendiler. Hayati Kaptan ise kendini çocuklarına, eşine, ailesine  adayarak benliğini saran aşkı unutmak için elinden geleni yaptı. Yıllar geçip gitti ancak içlerindeki aşkın külleri yitip gitmedi. Tozlu raflar arasında saklanan nice hazine gibi yıllarca kalplerinin bir köşesinde saklı kaldı.

Günün birinde Rıfat eve gelip Hayat'a üzücü bir haber vermesi gerektiğini söyledi. O anda Hayat'ın kalbine düşen ateşi anlatmaya sözler yetmez. Hayati Kaptan kansere yakalanmış ve teşhis konulduğunda her şey için çok geçmiş. Doktor kalan günlerini sevdikleriyle geçirmesini söylemiş. Hayat duyduklarına inanamıyordu. Ortada bir yanlış anlaşılma vardır mutlaka diye umarak hemen telefon rehberine sarılıp Hayati Kaptan'ın evini aradı. Telefonu Yasemin Hanım açtı. Hayat'ın korka korka "Nasılsınız?" demesiyle Yasemin Hanım'ın ağlamaya başlaması bir oldu. Hayat da usul usul, için için ağladı ama dudaklarını ısırıp Yasemin Hanım'ı teselli etmeye çalıştı tüm acısına rağmen. Telefonu kapatır kapatmaz araştırmaya, dünyanın dört bir yanındaki tedavi merkezlerine ulaşmaya çalıştı. Birkaç yorucu gün ve gecenin ardından henüz uygulanmaya başlanan deneysel bir tedaviye dair bazı bilgilere ulaştı. Rıfat, Hayat'ın çabalamasını sessizce hiç müdahale etmeden izlemekle yetiniyordu. Ufacık bir umut ışığı nasıl da aydınlatmıştı Hayat'ın yüzünü bir anda!

Hayat aklına gelen her yolu deneyerek sonunda tedavinin uygulandığı kliniğe ve yetkili kişiye ulaşarak çalışmayı yürüten ekibi Hayati Kaptan'ın durumunu değerlendirmeleri için ikna etmeyi başardı. Tüm bunları yaparken bir yandan sürekli Yasemin Hanım'la ve Hayati Kaptan'ın doktoruyla görüşüyordu. Sonunda Hayati Kaptan'ın tedavi grubuna katılması için kliniğe yatırılmasına karar verilmişti. Bundan sonrasındaki tüm işlemleri Rıfat'ın çalıştığı firmanın avukatları hızlıca hallettiler ve Hayati Kaptan kliniğe yatmak üzere yola çıktı. O akşam Rıfat ve Hayat sessizce oturup masada el değmeden soğuyup giden yemeklere bakarken Rıfat birden:

- Hayat, haydi valizini hazırla seni ilk uçağa yetiştireceğim.

- Rıfat... Ben...

- Hiçbir şey söyleme. Anlıyorum.

Rıfat gerçekten de Hayat'ı ilk uçağa yetiştirmiş ve Hayati Kaptan'ı karşılamasını sağlamıştı. Hayat, kendi uçağından iner inmez Hayati Kaptan'ı karşılamak için beklemeye başladı. Yıllar sonra ilk karşılaşmalarının böyle bir sebeple olması çok acıydı. Selamlaşıp tokalaştılar. Hayati Kaptan çok şaşırmıştı. Hayat'ın ve Rıfat yaptığı onca şeye bile inanamazken bir de karşısında Hayat'ı görmeyi beklemiyordu. Hayat:

- Sizi yalnız bırakmaya gönlümüz el vermedi. Rıfat da sizi çok sever bilirsiniz. Onun işleri çok yoğun olduğu için hemen gelemedi ama ilk fırsatta geleceğini iletmemi istedi.

- Size epeyce zahmet verdik zaten. Buraya kadar gelerek beni daha da mahcup ettiniz.

- Lütfen şimdi bunları hiç düşünmeyin. Önceliğimiz sizi bir an önce sağlığınıza kavuşturmak.

İlerleyen günlerde Hayati Kaptan tedaviye cevap vermeye başladı ancak tedavi iyice zayıflamış olan bünyesini hırpalıyor, Hayati Kaptan'ı yürüyemeyecek kadar halsiz düşürüyordu. Yine de sonuçlar umut vericiydi. Doktorlar olumlu konuşuyorlardı. Tedavi sürecinde Hayati Kaptan'ın ateşlendiği, bilincini yitirdiği, zaman zaman sayıkladığı günler geceler oldu. Hayat bazen günlerce gözünü kırpmadan baş ucunda bekliyor, "Dayanmalısın!" diyerek hayatta kalması için saatlerce dua ediyordu. Bir süre sonra bu ateşli sayıklama nöbetleri azaldı, günlerce süren bilinç kayıpları bitti.

Aylar süren yoğun tedavi sürecinden sonra Hayati Kaptan hastalığı yenmiş sağlığına kavuşmuştu kavuşmasına ama hemen yurda dönmeden önce bir süre kliniğe bağlı bir sanatoryumda kalıp gücünü toplaması gerekiyordu.  Bu süreçte de Hayat onu hiç yalnız bırakmadı. Sanatoryumun yakınındaki bir çiftlikte kalmaya başladı ve her gün Hayati Kaptan'ı ziyarete gitti. Hayati Kaptan yeniden destek almadan yürüyebiliyor ve bahçede ufak gezintilere çıkabiliyordu. O gezilerden birinde Hayati Kaptan usulca Hayat'ın elini tuttu ve ikisi de tek kelime etmeden yürümeye devam ettiler. Sonraki günlerde kah el ele bahçede gezintiye çıktılar, kah Hayati Kaptan'ın yatağında uzanıp birbirlerine kitap okudular. 

Her şey bir rüya gibi giderken bir gece Hayati Kaptan aniden ateşlendi ve o andan sonra hiçbir şey iyiye gitmedi. Hastalık olanca şiddetiyle geri dönmüştü ve bu sefer tedaviye yanıt vermiyordu. Hayat tüm umutların tükendiği anda gerekli ayarlamaları Rıfat'ın İstanbul'daki bağlantıları sayesinde ivedilikle hallederek Yasemin Hanım'ın kliniğe gelmesini sağladı. Yasemin Hanım, neredeyse tanıyamayacaktı Hayat'ı. Karşısında erimiş tükenmiş bir kadın görünce bir an ne yapacağını, ne diyeceğini bilemedi. Sonunda iki kadın sarılarak aynı acıyı paylaştılar sessizce. Artık sözlere gerek yoktu. Hayati Kaptan ömrünün son günlerini gözünü her açtığında onu seven iki kadından birini başucunda dua ederken gördü. Gözlerini son kez kapadığında ise iki kadını da teselli edecek tek bir şey kalmadı geriye.

Rıfat ölüm haberini alır almaz kliniğe gelmiş Hayati Kaptan'ın naaşının nakil işlemlerini halletmişti. Hep beraber yurda döndüler ama iki kadını gören herkes evden bir değil üç cenaze çıkmış diye geçirdi içinden. Sonunda her şey bittiğinde Hayat ve Rıfat evlerine geri döndü. Rıfat, Hayat'a hiçbir şey sormadı ve yasının bitmesini sabırla bekledi. Hayat, yeniden nefes almayı başarana dek yataktan neredeyse hiç çıkmadı. Sonra bir gün yataktan çıktı, aylardır kapalı olan perdeleri açtı ve Rıfat'ın iş yerine gidip ona sıkı sıkı sarıldı. Tüm kalbiyle Rıfat'a minnettardı ve aşık olmasa da Rıfat'a beslediği sevgi ve sohbetin aşktan az kalır bir yanı yoktu.

Rıfat emekli olduğunda adaya geri dönüp Rıfat'ın büyüdüğü eve yerleştiler. Upuzun sağlıklı bir hayat yaşadılar. Son günlerinde zaman zaman Hayati Kaptan'ı hatırladı Hayat. Bir zamanlar Hayati Kaptan'ın yürüdüğü sokaklarda yürürken aklından ve kalbinden tarifsiz bir sızı geçti zaman zaman. Sonunda Hayat da yolun sonuna geldi ve Hayati Kaptan'ı ilk kez gördüğü andaki gibi tam da vapura binerken son nefesini verip ayrıldı aramızdan. Rıfat Bey, Hayat'ın arkasından 1 yıl ya yaşadı ya yaşamadı. Onu, Hayat'ın çok sevdiği sallanan sandalyede, kucağında Hayat'ın kendi elleriyle ördüğü battaniyeye sarılmış halde buldular. Kimin kimi daha çok sevdiğini, hangi aşkın daha acılı olduğunu asla bilemeyeceğiz ama en azından bu dünyadan aşkı, sevgiyi, pişmanlığı ve mutluluğu tatmadan ayrılmadıkları için bir nebze teselli bulabiliriz belki de.


*Şarkı: Elbet Bir Gün Buluşacağız - Zeki Müren


Dipnot: Hikaye boyunca beni yalnız bırakmayan, yorumlarıyla yanımda olan tüm blogger arkadaşlarıma teşekkür ederim. Başlarken bu kadar uzun soluklu olacağını düşünmemiştim. Bitirebildiğim için mutluyum :) 

Yeni görenler içinse hikayenin 1. bölümüne şuradan ulaşabilirsiniz.


20 yorum:

  1. Hani "dibine kadar" derler ya, işte öyle oldu bu öykü. Dünyada varolduklarından, ölümlerine kadar herşeye vakıf olduk. Ölüm şekilleri bile romantik. Ben bu yazdıklarına uzak bir öykü olarak bakamam, zira böyle yaşayıp ölen insanlar oldu etrafımda. O yüzden satırların içimde fırtına yarattı.

    Ben şimdi onu dindirmeye çekiliyorum biraz. "Dibine kadar" duygularımızı hatırlattığın için teşekkürler KuyruksuzKedim... <3 <3 <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yolda beni yalnız bırakmayıp destek olduğun için ben teşekkür ederim Momentoscum. Sen dürtmesen belki de bitiremez, yarım bırakırdım ama bitirdim sonunda :) Ben de yazarken yaşanmış bir aşk hikayesi gibi hissettim hep.

      Sil
  2. Aynı anda iki hikaye yazdığımdan bloğumu çok ihmal etmiştim, Hayat ve Hayati Kaptan'ı büyük bir merakla hemen bugün okumaya başlayacağım. Bu arada o kadar teşekkür ettim ki içimden size, ay valla sayenizde büyük bir çelişki olacakmış, Yeşim'de düzeltmeler yaptım. Yazarken aklımdaydı "Bu ikisinin arasına yaş farkı koy Müjde" demiştim. Sonra unutmuşum! E zaten unutkanım!!! Sonradan dönerim dediğim her şeyi unutuyorum. Siz bugün yoruma yazınca hatırladım, şimdi sanırım iyi oldu. Tekrar çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim, ben teşekkür ederim :) Takipteyim hikayelerinizi ;)

      Sil
  3. Ayol bu Hayati kaptan yoksa korona mı oldu ama şimdi canım onun da karısı, çocukları falan varmış yani, ne diye el aleme bakıyor çok ayıp Hayati kaptan ne yaptın sen öyle ya

    YanıtlaSil
  4. Kediciğim.... Geçmiş olsun :)
    Eline sağlık, bence çok başarılı bir anlatımdı, sürükleyiciydi, yazmadığın dönemlerde merak ettiriciydi! Fakat sonu aceleye geldi ya da bu sonu yazmak istemedin gibi hissediyorum ben yine de.
    Açıkcası ben de son dakikaya dek hayat kendi başına gidecek, rıfat'ın sevgisine karşılık veremeyeceğini açıkça söyleyecek ama hayati'nin de koşullarının asla bu ilişkiyi yeşertmeyeceğini bilecek ve ikisinden de vazgeçecek, kendi yoluna gidecek diye düşündüm (umdum). Ama demek ki Hayat da kendi kısıtlanmışlığının dışına çıkmak istemedi, sonuçta güvenli sıcak bir yuva kurma düşü, malesef herşeyin üstünde bazen.. Acaba diyorum Hayat erkek olsa hayati kadın olsa nasıl olurdu bu hikayenin sonu....
    Bir de şeyi düşünüyorum. Hayat için aşk neden bu kadar önemli, sevilmek sevmek neden bu kadar "kimliği belirleyici" bir unsur.. Acaba bunu biraz daha mı deşseydin? Çünkü hikaye boyunca ay be hayat, bi aydınlan ya bu adamların ikisi de "o adam değil" diyesim geldi.... Bunu niye göremedi anlamadım ben. Sen anladın mı? :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyor musun aslında hiç bir adam "O adam" değil aslında :) Çünkü Aşk gelip geçici. Hayati'yi unutup yeniden aşık olsa, tüm heyecanı en baştan yaşasa ve bu kez her şey yolunda gitse bile işin sonunda geleceği noktada Rıfat'a karşı hissettiği sevgi, saygı ve şefkatten daha fazlası olmayacaktı.

      Aşk gidince geriye en iyi ihtimalle sevgi ve saygı kalıyor ki o da kesin değil. Yani Hayat aşkı tattı ama bitene dek yaşayamadı. Rıfat'ı ise sevdi gerçekten. Hayati ile bir ömür geçirebilseler, aşk bittiğinde geriye kalan sevgi Rıfat'a duyduğu sevgi ve muhabbetten fazla olmayacaktı. Aslında Hayat bunu anladığı an aydınlandı bence :) Sonunda hep aynı yere varmak için aynı yolu en baştan tekrar tekrar yürümek istemedi Hayat. Tek başına bir hayat da sürebilirdi evet ama ilk bölümlerde yazmıştım, onun hayali hep anne ve babası gibi bir "İlk görüşte aşk" hikayesinin kahramanlarından biri olmaktı maalesef :)

      Sil
    2. İlk paragraftan emin değilim. Her aşk (tutku anlamındaki romantik aşk) ölmeye mahkum mudur? Yani bazen bir çift görüyorum 80'lerinde ve el ele. Şimdi diyeceksin ki, olabilir o an orada el ele tutuşmak istemişlerdir ama bunu tüm zamanlarına genelleyemezsin, belki evde kadın adama "çorabın niye salonun ortasında" diye çemkiriyor sabahtan akşama.. Olabilir. Ama yine de genele bakınca "vay ne hoş adam" diyor olabilir mi 50 senelik evlilikten sonra bile? İmkansız mıdır bu? O zaman insanlar çocuklarını büyütünce neden ayrılmıyorlar? Alışkanlık? Korku? ÜŞengeçlik?
      Ben bu kadar kolay olduğunu sanmıyorum. Bir "adam hoş adam yaaa" kalıyor bence, ilk bakışta neyine aşık olsuysan ona odaklanınca gelebilir belki o "aşk" hissi geri?
      Bu durumda Hayat Rıfat'a asla aşık olamaz. Sever evet ama yahu bir ömür de sırf sevgiyle geçer mi.. Yani başta aşk olsa da sonradan sevgiye dönse ok, kabulüm. Ama baştan aşk olmadan sadece sevgiyle olmaz yaaaa olmaz.. Evlenmek için evlendi kadın göz göre göre... Evliliği, evlilik hayatını istedi bence o.

      Sil
  5. Bu hikâye nasıl sonlanacak diye düşünüyordun, valla gayet başarılı sonlanmış :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) Nasıl biteceğini epeydir biliyordum da o sona nasıl ulaşacağımı biraz zor buldum :D

      Sil
  6. Hüzünlü ve etkileyici bir final. Elinize sağlık Mrs. Kedi. Gerçekten güzel bir kurguydu. Yine de bu kadar da acıklı bir son beklemiyordum. Son bölümde zaman jet hızıyla aktı.

    C. nin söylediğine benzer bir şekilde Rıfat Yasemin'e, Hayat da Rıfat'a gönlünü kaptırsaydı sonuç ne olurdu acaba? Bu kez Rıfat kurtuluşu Hayat'ın yanında arar mıydı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Ceren'e yazdığım gibi her aşk biter Mr. Kaplan. Yaşanıp birlikte tüketilirse daha kolay biter ama birlikte yaşanamazsa sızısı kalır geride. Bu noktada her şeyi alt üst edip aşklarının peşine düşseler bile sonunda kendilerini tekrar etmekten öteye geçemeyeceklerdi. Hayati Kaptan karısını seviyor, Hayat da Rıfat'ı seviyor. Birbirlerine duydukları gelip geçici bir çekim, bitmeye mahkum bir aşktı. Aşk bittiğinde geriye kalan sevgi olacaktı ama omuzlarında her daim yıkılmış iki kişinin ağırlığı da kalacaktı birlikte olmayı seçseler. Üstelik bir de Hayati Kaptan'ın çocukları var. Aşk güzel ama bu kadar zararı telafi eder mi emin değilim.

      Her şeye rağmen bence Rıfat kurtuluşu Hayat da aramazdı. Yoluna devam eder, bir ihtimal yeniden aşık olurdu başka bir kadına bence.

      Sil
    2. Hayat Hayatiyi seçmiş olsaydı, aşk bitmezdi gibime geliyor. Ama işte arada 2. 3. kişiler var bu hikayede o karıştırıyor işi... Sadece Hayatla Hayati olsa bence bitmezdi o aşk... Ama Hayati Yasemin'e nafaka öderken, Hayat da Rıfat'la bakkalda manavda karşılaşıp dururken o aşk kesin biterdi bence de..... Bence Yasemin ölseydi iyiydi yaaa :))))) Anladığım Hayat Hayati'den çocuk da yapmamış, işte mis gibi 2 de çocuk sana yapılmışı var. Zavallı Yasemin'in mezarına da yılda bir çiçek buketi. Tamam işte.
      Bak kızmayın.
      Aynen 4.3.2.1'deki hikayelerden biri böyle bitti, kadını öldürdü Paul, yerine gençlik aşkıyla evlendirdi. Baya mutlu oldular bak ben sana söyleyeyim. Paul yaptı bunu yani, sen de çekinmeseydin bence.... :))) Yalan mı hepimiz Yasemin'in ortadan kalkmasını istemedik mi?
      Şaka bir yana. Bi an kendimi Yasemin'in yerine koydum da... Üzüldüm yalan yok kadın gayet sevecen iyi niyetli anaç bir kadındı.. Hiç mi şüphelenmedi? Ben "ay şekerim Hayat da yurtdışına gidiyor" dediğimde kocamın yüzü sararacak anında çakozlarım gibime geliyor ama büyük konuşmayayım, Helga'lara gelmeyeyim şimdi... Ama Yasemin de biraz soğuktu sanırım, kocası tedaviye gidince o neden gitmedi yanında onu da çözebilmiş değilim... Yasemin o kadar saf değildi ama kocasının Hayat'a dair duygularını anladı ve o kadar sevdi ki göz yumdu belki de... Olabilir. Of Yasemin üzerine bir roman yazılır bence!!!!

      Sil
    3. Ben senin önerdiğin sonu da düşündüm ve Evrim'e anlattım. "Mutlu sonla biten masal yaz o zaman sen bu hikayeyi bırakıp!" dedi. Yani öyle her şey kendiliğinden çözülmüyor hayatta dedi. Mutsuz son istedi Evrim ki benimki yine bir nebze idare eder bir mutluluk barındırıyor :)))

      Aşk'a bakışım net: Yaşarsan biter! Tek ve sonsuz bir Aşk yok hayatta. Ben Evrim'den önce de aşık oldum. Yandım, kavruldum. Ölürüm onsuz sandım ama ölmedim. Sonra Evrim'e aşık oldum. Yıllarca sürdü aşk. Şimdiyse vazgeçilemez bir sevgi var. Yarın başkasına aşık olsam, biliyorum ki o aşk da bitecek ve geriye Evrim'e duyduğum sevgi kadar sevgi kalmayacak. Üstelik kimse de Evrim kadar sevemeyecek beni. Nereden biliyorsun diyecek şimdi okuyan herkes. Biliyorum. Damarlarımda akan kan gibi, adım gibi, su gibi, tuz gibi... Biliyorum işte :)

      Sil
    4. <3 sevemeyen insanlar var, işte o fena.. Gerisi aşkmış sevgiye dönmüş, çok da takılmamak lazım sanırım.

      Sil
  7. Düşündüm, Yasemin ölse beni en üzen son bu olurdu.
    Kedinin sizlerin yorumlarına verdiği cevapları okuyana kadar içimde bir burukluk vardı ancak yorumlarını okuyunca (bize sürekli karman çormanmış gibi aksettirse de aslında ilişkiler konusunda epeyce soruyu cevaplamış kendi içinde) dinginlik geldi benim de hislerime.
    Kediciğim, merakla takip ettim, büyük bir zevkle okudum. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim :)

      Yazarken çok düşündüm. Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu? Cevapları hikayenin içine yedirmek kolay değil ama yorumlarda anlatmaya çalıştım elimden geldiğince :)

      Sil
  8. tam türk filmii çok güzel bitti :) bence en iyi ve en çok seven rıfat idi, ne güzel sevgiymiş onunki yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarken Türk filmi kıvamında canlandı benim gözümde de hikaye :) Bence de Rıfat çok iyi biri ve bir ömür boyu çok sevdi Hayat'ı :)

      Sil

Sakin Kalabilmek

Bir süre önce olana bitene sinirlenmenin çok manasız olduğunu kabullenmiş ve olan biten şeyler karşısında sakinliğimi korumanın daha mantıkl...