...
Bazen dakikalar hatta saniyeler bile geçmezken tüm gün nasıl bu kadar hızla bitmişti? Akşam olmuştu işte! Hava durulmuş, fırtına dinmiş; eve dönme vakti gelmişti. Mutfaktan elinde bir bardak su ile dönen Hayat, tüm varlığıyla aşık olduğu adamı camdan dışarı bakarken görünce içini tarifi olmayan bir burukluk kapladı.
- Hava açtı. Ada'ya sefer yapılır artık değil mi?
- Evet.
Birbirlerine baktılar aşkla, acıyla, umutla, umutsuzlukla, tutkuyla, şefkatle...
- Bir gün ne kadar kısaymış meğer!
- Koskoca ömür yetmezken insana, sadece bir günün yeteceğine hiç inanmamıştım ben zaten, Hayat.
- Haklısın, yetmiyormuş. Çıkalım artık. Son sefere yetişemezsen seni merak edecekler.
- Çıkalım.
Hayat kapıya yöneldi, Hayati Kaptan ardından yetişip elini tuttu aşkıyla içini yakan kadının.
- Elimde olsa göğü yere indirir sonsuz bir fırtına koparırdım. Ama o kadar acizim ki Hayat...
- Biliyorum.
Birbirlerine son nefesleriymişçesine sarıldılar aşkla, acıyla, umutla, umutsuzlukla, tutkuyla, şefkatle... Sessizce ayrıldılar evden, zihinlerinde yankılanan yüzlerce kelimeye inat çıt çıkarmadan. Vapur iskelesine geldiklerinde bir kez daha düştü akıllarına ilk kez göz göze geldikleri o an. Dışardaki fırtına dinmişti ama yüreklerindeki fırtına dinecek gibi değildi. Ada'ya vardıklarında Rıfat ve Yasemin iskelede bekliyordu. Acımasız gerçekler ete kemiğe bürünmüş tam karşılarında duruyordu.
*15.bölümün sonunda hayattan bir gün çalmaya karar vermişti Sevgili Hayat ve Hayati Kaptan. O gün ne yaptılar diye çok düşündüm. Aklımdan neler geldi, neler geçti ama hiçbirini yazmaya gitmedi elim. İstedim ki olan biten onların arasında kalsın. İster oturup ağlamış olsunlar, ister sevişip mesut olsunlar. Ben doğrusunu bulamadım, dilerim ki onlar bulmuş olsun.
Yazdığım tüm bölümlerin linki 1. bölümün sonunda mevcut.
Emeğine sağlık:)
YanıtlaSilÇok teşekkürler :)
SilEline sağlık, son bölüm olduğunu belirtmemişsin ama sanırım bu öykünün sonuydu. Eğer düşündüğüm gibiyse güzel bir final oldu ama Hayal ile Hayati Kaptanı özleyeceğiz:)
YanıtlaSilAslında Mr. Kaplan, şimdi sizin yorumunuzu okuyunca ben de öykünün sonu olabilirmiş bu bölüm gerçekten dedim ama haftalar önce yazdığım başka bir sonu var bu hikayenin. Onu da yayınlayacağım. Dileyen bu bölümü son kabul eder, dileyen diğerini :) Bu bölümün sonuna şarkıyı da ekleyip bir kez daha okuyunca gözlerim doldu, burnum sızladı. Üstüne de canım Ceren'in proje365'teki sümbüllü yazısı tuz biber oldu, aktı gözümden yaşlar. Yazıyı da aşağıya bırakayım. Hayat ve Hayati'den ayrılmak umduğumdan hüzünlü olacak benim için sanırım.
Silhttps://proje365blog.blogspot.com/2021/02/365-55-koku.html
Canın Ceren'in proje365 yazılarını okuyorum Mrs.Kedi:) Hepsi etkileyici, hüzünlü, ilham verici... Öyle ki, yorumlara kapalı olduğu için her yazısını ele alıp kendi blogumda "âşık taşlaması", "challenge" gibi cevaplamayı düşündüm. Aslında her iki terim buna karşılık gelir mi bilmiyorum; yazdıklarına bir karşı çıkış değil, kendi düşünce ve hislerimle yorumlamak diyeyim. Hatta bir yazısında bunu yapmıştım:)
SilBenim de içimden aynı hisler geçiyor Ceren'in yazılarını okudukça ama kendimi hemen Kontrollü Çılgınlıklar bloguna atıyorum Ceren'in, oraya bir şeyler yazıp yorum yazma ihtiyacımı gidermeye çalışıyorum :)))
Silİkinize de sevgilerimi yolluyorum. Vallahi yazın, ben aslında yorumlara kaparken yanlış yaptım, hissediyorum çünkü bazen yazarken kendi düşüncelerim içinde kayboluyorum ve sizin gibi çok değerli yorumlarıyla bana çok şey katmış insanların fikirlerini hakikaten çok merak ediyorum, belki diyorum şimdi Mr. Kaplan bir şey yazardı "tabii ya, işte bu kadar sade ve açık" derdim ya da kediciğim bir şey derdi işte buradaki doğru duygu, doğru yazma şekli buydu derdim diyorum.
SilYoruma kapalı olmasının tek nedeni "tamamen kendi kendime konuşma ihtiyacı" idi, yani aslında içimde tam ne var, onu görmek istiyorum, kendi kendimi anlamak. Kabul edebilmek. Yorumlardaki güzelliklere kaçmadan, hani yüzmeyi öğrenirkenki gibi, biri sizi tutarken yüzdüğünüzü sanmak kolaydır ama o destek olan kol yoksa, tek başınıza çırpına çırpına öğrenmektir asıl amaç. Ya da boğulmak... Hangisi olacak emin değilim pek.. :))
Ama bloglarınıza elbette taşıyabilirsiniz, onur duyarım..
Kıskandım Hayat ile Hayati'yi... Benim veda bile edemediğim aşklar oldu da...
YanıtlaSilDüşünüyorum, veda edebilseler de yeter mi acaba kalemi bırakıp bu defteri sonsuza dek kapatmaya? Yeter belki de.
SilYemin ederim sabah hatta sabahın çok erken saatinde "Hayat ile Hayati ne yaptı ki" diye geçti içimden :))) 15. bölümü atlama fikrine ba-yıl-dım, yazın oyunları bunlar, çok güzel!
YanıtlaSilSonu böyle olmasın ama sen yine o yazdığın sonla bitir bu hikâyeyi..
Bir de "Sonsuzluk ve bir gün", Eternity and a day yani, izlemediysen mutlaka öneriyorum, buradaki diyalogların onu hatırlattı bana.
Fakat bir şey dikkatimi çekti şimdi!!! Yahu bu bloğu yazan da okuyup yorum yapan da uykusuzlar çetesi mi??? Sabahın 1'i ile 3'ü arasında bu ne sohbet muhabbet :))
SilUykusuzlar çetesi :)))) Süper <3
SilFilmi izlemedim, bu gece izleyeyim ;)
Tadını çıkara çıkara okudum. Bana sonmuş gibi gelmedi bu bölüm. Asıl öykü bitmeden yazdığın sona meraklıyım ben. Hayat ve Hayati' nin hangi rüzgarlara kapılacaklarını senin elinden bekliyorum. :)
YanıtlaSilAçtım boş sayfayı, bizi son bölüme götürecek rüzgarı bekliyorum :)
Silbir önceki bölüm herhalde bu hikayenin en güzel bölümüydüüü :) bu bölüm de çok güzel :) bence son değil ama bakalımlım :)
YanıtlaSilÖnceden bitsin istemiyordum ama son 1-2 gündür çok yorgun hissediyorum kendimi. Bu hikayeden yoruldum galiba. Bakalım...
Sil