Salı, Haziran 08, 2021

Ağaç Ev Sohbetleri #94

 Bu haftanın Ağaç Ev Sohbet konusu Makbule Abalı'dan gelmiş:

"Kişisel olarak  bir değerlendirme yaptığınızda çevrenizde ya da kendinizde gördüğünüz stres kaynaklı rahatsızlıklar nelerdi, bunların nasıl üstesinden geldiniz?"

Tam da ebeveynlik kaynaklı stres-sinir harbi yaşarken bu soruya rastlamak çok ilginç oldu cidden! 1,5 yıldır evden eğitim alan kızımın online dersleri ve ödevleri ciddi stres kaynağı. Gerçi zaten ebeveynlik başlı başına bir stres kaynağı, dersler, ödevler işin tuzu biberi sadece  :(

Panik ataktan zonaya, egzamadan kansere stresin yol açtığı onlarca hastalık sayabiliriz. Tabi ki tek sebep stres değil ama günümüzde çeşitli araştırmalarla kanıtlandığı üzere stresin yaşam kalitemiz ve sağlığımız üzerinde inkar edilemez bir etkisi var. Çevremde de sık sık şahit oluyorum.

Eşim askere gittiğinde - o zaman sevgiliydik - babası zona olmuştu, annesi sürekli tansiyon problemi yaşamaya başladı, ben 34 bedene düştüm. Hepi topu 6 aylık bir süreçti ama işte stres insana neler yapıyor. 

Evrim'le evlilik hazırlığı yaptığımız süreçte çok yoğun bir mağazaya tek sorumlu müdür olarak atanmıştım. Durup durup bayılmaya başladım; doktora gittiğimizde panik atak teşhisi konuldu. Evrim'le konuştuk ve en azından düğün sonrasına kadar işe ara vermeme karar verdik. İyi ki de öyle yapmışız. Stres kaynakları azalınca panik atağım da geçti. 

Stres kaynaklı rahatsızlıklar demişken Evrim'in OKB'sini ve egzamasını anlatmadan geçmeyeyim. Evrim stresli olduğu dönemlerde kulak içinde yoğun bir egzama problemi yaşıyor. Aynı şekilde stres seviyesi arttıkça OKB kaynaklı ellerini sürekli sayarak dakikalarca yıkama huyu da gözle görülür şekilde artıyor. Stresi azaldığı zamanlarda ikisi de yok denecek kadar azalıyor. Allahtan kafaya çok takıp sık sık stres yapan ya da uzun süre bir şeyi kafasına takan biri değil Evrim :) Onun tam aksine ben full stres insanıyım maalesef :( Stres seviyem yükselmeye başladıkça reflüm ve migren ataklarım da artmaya ve şiddetlenmeye başlıyor. 

3 yıl önce okulda aşırı bunaldığım bir süreçte bir gün kendimi merdivenlerden salıvermek ve kolumu bacağımı kırıp 45 gün evde kafa dinlemek istediğimi düşünürken bulmuştum. Üstünden çok zaman geçmedi, kanser teşhisi konuldu, apar topar hastaneye yatıp ameliyat oldum ve sonuç olarak uzunca bir süre evde yattım. Tabi ki tek sebep olmasa da etkenlerden birinin stres olduğunu düşünüyorum. En başta da dediğim gibi stresin üzerimizdeki etkileri yadsınamayacak kadar ciddi. Doktorlar boşuna demiyor stresten uzak durun diye ama öyle istemekle olsa keşke. Kim ister ki zaten 7/24 stresle boğuşmayı?

Stres kaynaklı rahatsızlıklarla nasıl baş ettiğimize gelince, ben genelde kendimi dağa, tepeye, olmadı denize atıyorum, hiç olmadı kitaplara gömülüyorum; Evrim'in de kendine has yöntemleri var: bilgisayar oyunları, diziler, yemek :)) Bazen de tek iyi gelen şey canımızı sıkan şey her neyse onu bulup konuşmak ve sistemimizden atmak oluyor. Kendi çapımızda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz herkes gibi :)


Şarkı: Kafanı Yorma* - Sertab Erener

*Bu şarkıdan Mutlu Anlar Koleksiyoncusu sayesinde haberdar oldum. 
Buradan bir kez daha teşekkür edeyim :)

10 yorum:

  1. Kendi yazımı yazarken aklıma gelmemişti; yıllar önce üniversite sınavına hazırlanırken egzama çıkmıştı ben de. Ellerim resmen kat kat deri atmıştı. Saçımı bile tarayamaz hale gelmiştim yarıklardan. OKB'de var ben de. Ama onu kontrol edebiliyorum.
    Sizin durumunuz da kötüymüş. Geçmiş olsun bu arada. Dağ tupu güzel de işte orada bırakmıyorlar ki bizi. Geri geliyoruz evlere

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dağlara, tepelere gitmek güzel de dönmek zorunda olmak... Bazen sık ağaçların arasına dalıp kaybolasım, dişi Tarzan'a bağlayasım geliyor :))

      Sil
  2. stres çok kişide hastalığa dönüşüyor. bir de gamsızlar var, hiç takmayanlar. geniş insan olmak gerekiyor galiba da nasıl olunuyor sırrını bulamadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya o gamsızlara nasıl özeniyorum :( Niye biz de öyle olamıyoruz? Hayat onlara güzel!

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üniversite yıllarında mide kanaması geçirmiştim. Derslerin en ağırlaştığı dönem. Uzatmak istemiyorum çünkü anneannemin üç aylığının üçte biriyle bitirmeliydim okulu. Bir sömestre daha uzatmak lüksüm yok. Sanırım bu hikayeyi anlatmıştım. Kan kaybından ölmek üzere A.Ü yoğun bakımında zor bela bir yer bulmuşlardı. Altışar ünite kan ve serum aldım. Eve üzülmesinler diye haber vermemiştim. O yoğun bakımda kaldığım on gün bana cennet, hemşireler huri gibi görünmüştü. Artık sömestre izni alabilecek, alamasam bile kaybettiğim dönemin bir mazereti olacaktı.
      Size garip geleceği ve bana da garip geldiği gibi stres konusunda "tosbağa günlüğü"nün işaret ettiği gamsızlardan biriyim galiba ben:) Zaman zaman iş yaşamında bazı rahatsızlıklarım oldu. Aklımda kalan en belalısı "kurdeşen" ama ben bunu strese yorumlamadım. Muhtemelen strestendir belki. Ya da ben stresin verdiği rahatsızlıkları bu şekilde ayırt etmekten acizim. Ne bileyim migren nedir bilmem. Baş ağrısı, diş ağrısı çekmişimdir. Böyle durumlarda sonuna kadar direnir ağrı kesici almam. Aldığım çok nadirdir.
      Genellikle zamana oynarım. En büyük olumsuzluklar dahi zamanla geçecektir. Ve hep öyle olmuştur. Eğer bu bir sır ise sizinle sırrımı paylaşmış olayım:)
      Bu haftanın konusu bu bakımdan benim açımdan zor biraz. Bu akşam bir şeyler yazacağım ama henüz kafamda bir şey yok. Sizin yaşadıklarınız elbette çok ağır. Umarım önümüzdeki süreçte hem siz hem de aileniz sağlık ve huzur içinde olur. Stressiz günler:)

      Sil
    2. Ben üniversitede hem çalışıp hem okudum Mr. Kaplan ve benim de asla okulu uzatma lüksüm yoktu. O yüzden sizin durumunuz hiç yabancı gelmedi bana :D Ama genel olarak gamsız biri olmanızı da anlıyorum, çünkü eşim ve tanıdığım çoğu erkek de öyle :)) Keşke biz kadınlar da en azından sizin yarını kadar gamsız olabilsek :D

      Sil
  4. Bazı insanlar stresi çok iyi kullanıyorlar, motivasyona falan çeviriyorlar. Malum stres iki türlü olumlu, olumsuz.. Bazı insanlarsa stres altında olduklarını hiç fark edemiyor sonra vücut işaret falan da vermeden çökebiliyor (ya da işaretler çok minimum oluyor fark edip anlamlandıramıyorsun). Benim tek stres kaynağım yorgunluk. Çok uyuyan biri değilim ama 5 saatin altına düşersem birkaç gün sürekli tekrarlanırsa hemen hem psikolojik hem bedensel sıkıntılarım başlıyor, mesela çocuklara karşı sabrım kalmıyor, sinirli ters oluyorum herşeyden nem kapıyorum. Dinlenirsem, biraz da sessizlik ve yalnızlık iyi geliyor. Bir de hemen kahve çay kola vs kesiyorum çünkü yorgunken kahveye saldır o iyice uyandırsın, yine uyuyama vs kısırdöngü oluyor.. Vitamin alıyorum. Yüzüyordum ama corona sağolsun onu yapamıyorum, duş falan alıyorum, hiç bir şey yapamazsam elimi soğuk suyun altına tutuyorum yüzümü ensemi yıkıyorum, iyi geliyor..
    Bir de hıristiyanların bir duası vardır "Tanrım bana değiştirebileceklerim için cesaret, değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır ve aradaki farkı anlamam için de akıl ver" diye, bence çok yerinde bir dua / yaklaşım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni uykusuzluk değil de yapılacak çok iş varken çok az zaman olması çok asabileştiriyor. Öncelik belirleyemiyorum, kafası kesik tavuk gibi ordan oraya koşarken Evrim'in "yapılır, edilir, olur olur" tavrı beni iyice delirtiyor. Olmayınca da "Aman canım, o da eksik kalsın. Ucunda ölüm yok ya!" deyip çıkıveriyor bir de işin içinden. Keşke ben de öyle olsam ama nerdeee...

      Son kısımda bahsettiğin cesaret-sabır-akıl yaklaşımı hepimize lazım cidden :)

      Sil
  5. oyy aman yaa sal biraz yaa geçip gidiyor her şey, ya kendine dikkat et bak sen strese hassas ve açıksın demekki, olaylara anlık değil de geniş zamanlı bakmayı dene yaa, birşey olunca bak nasıl olsa üç günde geçecek bu de takma yanii.

    YanıtlaSil

Bahar Şenliği

Bu yıl 6.sını düzenlediğimiz bahar şenliğimizi dün gerçekleştirdik. Mini Mini Beşler :)  Şenlikte halat çekme, sandalye kapmaca ve çuval yar...