Bu haftanın Ağaç Ev konusu Kedi Mırıltısı (Kayıp Fısıltı)'dan gelmiş ama kendisi henüz yazmamış sanırım. O yüzden Deep'in yazısını da şöyle bırakayım. Konumuz:
"Hayatınızı değiştiren kitap ya da kitaplar oldu mu? Neden sizi bu kadar etkiledi? Başkalarına da önerir misiniz, başkalarını etkileyeceğini düşünüyor musunuz?"
Cevabım tabi ki evet! Hayatımı etkileyen ilk kitap daha önce de bahsettiğim "Mavi Saçlı Kız - Burçak Çerezcioğlu". Daha önceleri de kitap okuyordum ama bu kitap bana hayatın aslında ne kadar kısa ve değerli olduğunu anlatmıştı. Her an son bulabilecek bir şeye sahiptik ve hiç bitmeyecek gibi yaşıyorduk. Ortaokul yıllarımda farkına vardığım bu gerçeklik beni bir anda büyüttü. O günden sonra her anımı okuyarak geçirdim. Okula bir kez bile kitapsız gitmedim. Teneffüslerde kitap okudum, hatta derslerde bile okudum. Yani tek bir kitap ile hem gözüm açılmış hem de içimde bitip tükenmez bir okuma aşkı başlamış oldu. Bu sayede okuma alışkanlığı olmayan çoğu yaşıtımdan hep bir adım önde oldum derslerde, sınavlarda, hayatta.Tabi ki hayatımı değiştiren, beni etkileyen, düşüncelerimi şekillendiren başka kitaplar da oldu. Aklıma ilk gelen kitaplardan birisi Gerge Orwell'ın 1984 kitabı. Başucu kitabım. Okudukça her şeyin netleştiği, insanların nasıl manipüle edildiğini gözler önüne seren bir kitap. Hayatımı güzelleştiren şiir kitaplarını da burada anmadan geçmek istemem :) Orhan Veli, Özdemir Asaf, Nazım Hikmet, Turgut Uyar gibi şairlerin şiirleri hayatı güzelleştiren, anlamlandıran şiirler.
Okuduğum kitaplar sadece içlerinde yazan bilgilerle değil sırf varlıklarıyla bile hayatımı değiştirdiler. Gerçeklikten kaçtığım, içine sığınıp saklandığım mağaralar oldu kitaplar benim için. Başka dünyalara açılan kapı, başka hayatların mümkün olduğunun kanıtı oldular. Olası hayatlarımı düşünerek katlandım, nefes aldım, çabaladım. Bilmeseydim başka hayatlar mümkün belki de çok başka yollara sapar, çok başka yerlerde olurdum şimdi. Bu yüzden okuduğum her bir kitap hayatımı kökünden değiştirdi diyebilirim tam anlamıyla.
Kitaplarla ilgili daha önce çok severek yazdığım Ağaç Ev Sohbeti'ni de buraya bırakayım :)
Mr. Kaplan'ın bu konudaki yazısı oldukça ilginç. Ben de büyürken ve son yıllarda olmak üzere farklı zamanlarda farklı sebeplerle Kur'an ve İncil'i kısım kısım okudum. Her defasında aynı soruyu sormaktan kendimi alamadım: Aklı başında bir insan hele ki bir kadın bunları nasıl kendi iradesiyle kabul edebilir ki? Kadınları ikinci sınıf insan(?) hatta eşya/mal seviyesinde gören onca şeyi ben kabul edemiyorum. Dini kitapların belirli dönemlerde, belirli amaçlarla, belirli bir bölgedeki insanları kontrol altına almayı, bir şekilde toplumsal düzeni sağlamayı amaçlayan manipülatif hikayelerden oluştuğunu düşünüyorum. İnançlı kimselere saygısızlık etmek istemiyorum katiyen ama bence takip etmemiz gereken tek pusula iç sesimiz olmalı.
Kısacası detaylar ne olursa olsun kitapların kesinlikle hayat değiştiren mucizeler olduğunu düşünüyorum. Okuyun, okutun :)
Siz konuya biraz girmişsiniz:) Ne yazık ki aman kırmayalım, dökmeyelim, saygısızlık etmeyelim diye düşüncelerimizi açıklayabilmek bile mümkün değil. Bu yüzden kutsallık atfedilen hiçbir unsura şahsen değer vermiyorum. Kutsallık ister bayrak, ister din, ister vatan, şehadet olsun kullanılmakta ne yazık ki. Kutsal kabul edilen her şeyin toplum nazarında eleştirilmesi büyük tepki doğuruyor. Böylelikle başta din olmak üzere her kutsal yalan yanlış bilgilerle, hamasi nutuklarla, hurafelerle yıpratılıyor. Sonra bir meczup çıkıp devletin en üst makamlarına hitaben küfür ve beddua edebiliyor. Eğer kutsalına küfür edilmesini istemiyorsan başkalarının kutsallarına da saygı göstermek zorundasın.
YanıtlaSilKur'an ve İncil'de eleştirilecek çok şey var, sözde ulema, şeyhler yazılanları eğip büküp şirinleştirmeye çalışıyorlar. Kadın'ın zaten adı yok kutsal kitaplarda. Evet, okuduğumuz pek çok kitap gözümüzü açıp doğruyu görmemizi sağlamış ve bizi hayata hazırlamıştır. Ama şurası kesin ki, eğer Kuran'ı başından sonuna kadar kendi dilinde okumayıp, dini, hacı, hoca, şeyhten öğrenmeye kalktıysanız vay halinize. Okuyun, okutun ama kendi dilinizde. Yazılanı anlayacak kadar akıl sahibiyseniz ve hâlâ hacı hocalarınızın dediklerinde onların dedikleri doğruymuş diyorsanız amenna, diyecek hiçbir şeyim yok. Bir Tanrı düşünün ki, elçi olarak gönderdiği insan aleyhine dedikodu yapan amcası (Ebu Leheb) ve karısına elleri kurusun, Allah cezasını versin diye beddua ediyor. E, sormazlar mı adama senin elcezin armut mu topluyor diye.
Ya kusura bakma, senin sayfana bunları yazmak istemedim. Ama yazmadan da duramadım. Sen okuduktan sonra rahatsız olduysan silebilirsin. Dediğim gibi eğer söz konusu kitabı okumasaydım, ben kim bilir nasıl bir olabilirdim, hayal bile edemiyorum. Ha, bir de ülkemiz nüfusunda Kuranın Türkçesini okumadan Müslüman geçinen kişi sayısı okuduktan sonra "Elhamdülillah Müslümanım" diyenlerden kaç kişi fazla çok merak ediyorum.
Mr. Kaplan, hiç rahatsız olmadım :) İstediğiniz gibi özgürce yazın. Dediğiniz gibi Kur'an ve İncil'i kendi konuştuğu anadilinde okumadan başkalarının anlattıkları ile dindar olduğunu savunan kişiler büyük hataya düşüyorlar. Kendi okuyup özümsemiş, sorgulamış kişilerse biraz daha farklı. Hâlâ inanmayı seçenlere diyecek bir şeyim yok, kendi kararları. Ama bilmeden etmeden, okumadan körü körüne savunanları hiç anlamıyorum ben de. Bu mevzu uzar gider ve biz derdimizi anlatamayız. Boşverip geçiyorum çoğu zaman.
Siletkilendiğin iki kitap da iyimiş. kitaplar şu hayatta en sevdiğim şey. en önemlisi bencesi hoşgörü sağlaması. son yazımda diziler var, şantaj var, nefisti yaa, sayende izledim :)
YanıtlaSilEvet oldukça iyi Şantaj dizisi :)
Sil