Cuma, Temmuz 02, 2021

Erkek vs. Kadın

Yıllar içinde defalarca karşıma çıkan, çok merak ettiğim ama bir türlü okumadığım Erkekler Mars'tan, Kadınlar Venüs'ten kitabını sonunda okuyorum. İçinde bazı klişeler olsa da karşıt iki cinsin birbirini anlama çabası için genel olarak faydalı buldum kitabı. 

Kitap bir çok örnekle kadın ve erkeğin birbirinden ne kadar farklı bakış açılarına sahip olduğunu anlatıyor. Okurken eşimle yaşadığımız bir çok tartışma/sorun gözümde canlanıyor. Genelde ben "A" diyorum, o "Z" diyerek karşılık veriyor çünkü bambaşka bir gezegenden geliyor ve onların gezegende "A" diyene "Z" deniliyor :)))) 

Biraz kitaptaki açıklamalardan bahsedecek olursam: kitaba göre kadınlar tüm dertlerini anlatarak çözmeye, çözemeseler bile anlatarak rahatlamaya çalışıyor; erkekler ise sorunlarını konuşmaktan pek hoşlanmıyorlar. Bir kadın gün içinde yaşadığı en ufak talihsizliği, ufak tefek sıkıntıları bile anlatarak sisteminden atmaya alışkınken bu durum erkeklere çok gereksiz geliyor. Kadın tüm bunları anlatıyorsa durumu çok ciddiye alıyor ve çözemediği için de erkekten yardım istiyor gibi algılıyor erkekler. Sorunların çok basit, gündelik şeyler olması yüzünden de kadının tüm o ufak tefek şeylere çok fazla takıldığını söyleyiveriyor. Oysa kadınlar sadece anlatmayı ve birinin onları dinlemesini istiyor. Yani duymak istedikleri en son şey "Aman canım, sen de her şeyi çok büyütüyorsun." minvalinde küçümseyici cümleler ya da sorunla karşılaştıkları an akıllarına gelen basit çözüm önerileri.

Kitabın dediğine göre erkeklerde durum çok farklı. Erkekler sorunlarını anlatmayı sevmiyor çünkü onlara göre bir sorunu anlatmak ancak kişi sorunu kendi kendine çözemiyorsa ve çözmek için yardıma ihtiyacı varsa mantıklı ki yardıma ihtiyacı olduğunu ima etmek bile erkeğin egosunu zedeleyebiliyor. Kadın bir sorunu olduğunu düşündüğü erkeğe yardım etmek için sorular sorup çeşitli öneriler sundukça erkek "Benim bu sorunu çözemeyeceğimi düşünüyor, çözmem için bana süre/alan vermiyor, bana güvenmiyor." diye düşünüyor hatta dahası "Beni yetersiz bulduğu için sürekli bana fikir sunuyor" diye algılayabiliyor. 

Kitapta erkeklerin dönem dönem uzaklaşmaya ve yalnız kalmaya ihtiyaç duydukları ve öyle zamanlarda "mağara"larına çekildiklerinden bahsediliyor. Kadınların bu durumu algılayıp erkeğe ihtiyacı olan alanı vermeleri ve erkek kendini daha iyi hissettiğinde daha büyük bir ilgi ve sevgiyle geri gelmesini beklemeyi öğrenmeleri gerektiği vurgulanıyor. Aynı şekilde kadınların da gelgitler yaşadığını, birgün her şey yolundayken ertesi gün her şeyden şüpheye düşebildiklerini ve kendi "kuyu"larının derinliklerine gömüldüğünü söylüyor kitap. Bu durumda da erkeğin kadını sabırla dinlemesini, endişelerini küçümsememesini, aksini kanıtlamaya ya da ne kadar yersiz olduklarını söylemeye kalkışmamasını sadece dinleyip yanında olmaları gerektiğini söylüyor. Teselli vermeyin, endişeleri reddetmeyin, sadece yanındayım bana anlatabilirsin diyerek kuyunun dibine vurup tekrar yüzeye çıkmalarını bekleyin diyor. Ben bu "mağara" ve "kuyu" metaforlarını sevdim. Erkeklerin zaman zaman ilkel birer mağara adamı olması ve kadınların da bazen tam bir kuyu cadısı olması tesadüf olmayabilir :)

Kitapta kadın ve erkelerin 12 ihtiyacından bahsedilmiş. Kadınlar öncelikle "şefkat, anlayış, saygı, bağlılık, haklı görülme ve güvence" ihtiyacı hissederken, erkeler öncelikle güven, kabul, takdir, beğenilme, onay ve teşvik" ihtiyacı duyuyormuş. Yani temelde ihtiyaçlarımız ortak ama önceliklerimiz biraz farklı :D Her iki tarafın da kendi önceliklerine kavuşmasının tek yolu ise karşı tarafın önceliklerini anlayıp onları yerine getirmekte. Böylece her iki taraf da mutlu olabilir diyor kitap. Yani kadın kendini tutup adama önerilerde bulunmasın, alan/zaman verip kendi kendine çözmesini beklesin; adam da kadının endişelerinin yersiz olduğunu söyleyip geçiştirmeye çalışmasın, yanında olup dinlesin ve anlayış göstersin diyor kitap özetle. Bence mantıklı ve işe yarar bir öneri. Kitaptan hoşuma giden kısımları Evrim'e de okuyorum ve beni dinlerken "Aman takıldığın şeye bak, çok abartıyorsun" ya da "O zaman sen de şöyle yaparsın, çözülür sorunun" gibi cümleler kurmamasını rica ediyorum :) Aynı şekilde ben de onu sorunları konusunda sorular sorarak köşeye sıkıştırmamaya ve tavsiye istemedikçe gereksiz öneriler de bulunmamaya çalışıyorum. Henüz %100 başarı sağlayamadık ama en azından sorunu tespit edip üzerinde çalıştığımızı söyleyebiliriz :)

Çiftlerin birbirlerine karşı açık olmaları her zaman çok önemli. Bir şey yapmadan, bir beklentiye girmeden ya da bir işe kalkışmadan önce hedefler, istekler ve beklentiler konusunda açık açık konuşmak bir çok problemi daha oluşmadan çözmeyi sağlayabilir. Birbiriyle konuş(a)mayan çiftlerin sonunda birbirinden uzaklaşıp hiçbir şey paylaşmaz hale gelmeleri kaçınılmaz. işler o noktaya gelince geri döndürmek daha zor. Vakit varken oturup konuşmak, birbirini anlamaya çalışmak sorunlara çözüm bulmayı sağlayabilir ya da çok vakit kaybetmeden ilişkiyi dostça bitirmeyi kolaylaştırabilir.



The Woman at the Well*

* Ben kendimi sevemezken başka biri beni nasıl sevebilir? diye merak ediyor kuyudaki kadın...

...

Kadın ve erkeklerin birbirinin zıttı gibi görünen beklentilerini anlatan şu filmi çok severim. Orjinal adı "The Ugly Truth" yani "Çirkin Gerçek" :)






25 yorum:

  1. Ayrı telden çaldığımızda "Kadınlar Venüs'ten Erkekler Mars'tan" başlığını çok kullanırım:) O kadar farklıyız ki hakikaten mutlu olmak için bunu bilmek ve ona göre yaşamak lâzım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle farklı olduğumuzu kabul edince gereksiz beklentiler, hayal kırıklıkları ve tartışmalar azalıyor :)

      Sil
  2. Okuduğunuz kitaptaki tespitlerin çoğuna katılmak mümkün Mrs Kedi. Ancak kadın ve erkek arasında bana göre en dikkat çekici fark şu: Kadınlar meramlarını ima yoluyla anlatmaya çalışıyorlar ya da akıllarından geçenleri okumuş olabileceğini düşünüyorlar erkeklerin. Oysa erkek beyni kadınların düşündüğü kadar gelişmiş değil. Bu yüzden, anlaşabilmek için her şeyi erkeklerin anlayabileceği şekilde, açık seçik ilkokul çocuğuna anlatır gibi tane tane anlatmalı kadınlar:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısınız Mr. Kaplan :) Çocukluğumdan beri çok yakın erkek arkadaşlarım var, onlarlayken aklımdan geçeni hep olduğu gibi söylerim çünkü asla yanlış anlamayacaklarını ya da yargılamayacaklarını bilirim. Oysa kadınlarda her şeyde bir alt mana arayışı vardır. O yüzden aman kırılmasın, aman yanlış anlamasın, aman ben yanlış anlaşılmayayım diye laflar hep dolandırılıp söylenir. Maalesef bu alışkanlık haline gelince erkeklerle iletişim problemi yaşamak kaçınılmaz oluyor. Dediğiniz gibi tane tane anlatmalı kadınlar her şeyi :) Ama bu da bazen çok yorucu geliyor bize, canım bir kere de kendin anla, kendiliğinden yapı er bazı şeyleri diyesi geliyor kadınların :)))

      Sil
  3. Her konuda olduğu gibi kadın ya da erkek farketmez, kişisel gelişimine önem vermeli bireyler. Farkındalığı artmış insanların olaya yaklaşımı daha çözümcül. Ve evet Kaystros' a katılıyorum, erkekler imalardan hoşlanmıyor ve anlamıyor da. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farkındalık gerçekten çok önemli. Ancak "Can çıkar, huy çıkmaz" ve "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur." diyen atalarımız pek haksız sayılmaz. Değişmek/gelişmek çok zor ama en azından farkına vararak bazı şeylerin inat uğruna yapılmadığını, sadece yaratılıştan gelen bazı özellikler sebebiyle istemsizce böyle olduğunu anlamak ve sık sık kendimizi hatırlatmak işe yarayabilir :)

      Sil
  4. iyi de hangimizin içinde %100 tek bir cinsiyetin basmakalıp rolleri var ki yahu? mesela burda yazılanlara göre ben erkek olduğumu fark ettim şu an :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstisnalar kaideyi bozmaz canım :P Kitapta bir sürü klişe var. Belirli stereotypelara göre yazılmış kitap, tabi ki herkese birebir uymaz ya da her zaman %100 işe yaramaz ama genel olarak ben mantıklı buldum kitabın önermelerini :D Yoksa tabi ki her birey farklı, her yaşam farklı; doğal olarak beklentiler, hisler ve tepkiler de farklı. Tek cinsiyetin basmakalıp rollerine indirgeyemeyiz tabi ki anlaşmazlıkları ama bazen de öyle değerlendirip her şeyi kişisel almamak daha iyi bence :)

      Sil
    2. Yani "Bu adam / bu kadın beni gıcık etmek / beni uzaklaştırmak için böyle yapıyor" ya da "Böyle yapıyorsa beni önemsemiyor / bana güvenmiyor" vb. varsayımlarda bulunmak yerine sadece doğası / doğamız gereği böyle olduğumuz ihtimalini de göz önünde bulundurmalıyız bence :)

      Sil
    3. evet tabii de, o zaman da "işte benim doğam bu1 dediğinde hmmm diye kalmak var. çünkü onu da güzel kullanabiliyor bazı insanlar, ben böyleyim değişemem, eyvallah..

      Sil
  5. Benim kocam konuşma konusunda venüse benden daha yakın :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim kocam da konuşuyor ama beklentisi sorular duymak, eleştirilmek ya da tavsiye almak değil, tam aksine takdir edilmek :D Ben de takdir etmeyi bilmediğim için hep eleştiriyorum. Çünkü ben yaptıklarım için pek takdir beklemem. Ama erkekler için temel ihtiyaçlardan biriymiş takdir edilmek. Yani biz sorunları anlatıp rahatlamak için konuşurken erkekler başarılarını anlatıp takdir/hayranlık (ki bunlar onlar için ilgi ve sevgi anlamına geliyormuş) görmek için konuşuyor diyor kitap.

      Sil
    2. Pöh, ben de senin gibiyim. Masadan bardak alıp mutfağa götürse tezahürat istiyor, hadi ordan :D Götürmemen kabahat zaten.

      Sil
  6. Erkekler ile kadınlar farklı. Öncelikleri, olaylara bakış tarzı, olayları yorumlayışı, yaşam pratikleri. O yüzden biri venüs diğeri mars. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  7. the ugly truth çok tatlıııı bi de leap year bi de love, rosie :) erkekler marsa gitsin bi daha dönmesinler :)

    YanıtlaSil
  8. valla şu erkekleri keşke hiç mağaralarından çıkarmasaydık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumu okuyunca kafamda görüntüler canlandı. Mağara adamları çıkıp avlanıyor, eve (mağaraya) yiyecek getiriyor, kadın mutlu oluyor, erkek gururlanıyor. Sonra aradan yıllar geçiyor, artık ekmek aslanın ağzında hatta midesinde. Kadın da çıkmış mağaradan canla başla didiniyor. Eve ekmek getirmek yetmiyor artık. Fazlası gerek. Eve erkek getiren erkek böbürlenip mutlu olamıyor haliyle. Zaman değişmiş, koşullar değişmiş, beceriler ve beklentiler değişmiş ama gençlere işleyen bazı şeyler değişmemiş :D Belki ilkel çağlarda da kadınlar avlanıp toplayıcılık yapıyordu ama her şey daha basit, beklentiler daha azdı muhtemelen :)

      Sil
  9. Güzel bir kitap ve 1 sene kadar önce OKUMAM için eşim almıştı:-)) Henüz başlayamadım ama başlamak için güzel bir tanıtım ve anlatım olmuş:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de eşime sürekli "Sen de okumalısın bak bu kitabı!" diyorum :))

      Sil
  10. Çok duyup bir türlü okuyamadığım bir kitap. :) Mağara konusu tebessüm ettirdi, ben de yazdığım komedi hikayemde çok değindim:) aklıma o geldi. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bitmeyen Savaş: Mağara adamları x Kuyu Cadıları :)))

      Sil
  11. filme bende bayılırım ve kitabı hemen alacağım, çok ihtiyacım var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüm kitap 10 numara, her şey çok mantıklı diyemem ama kesinlikle işe yarar şeyler var içinde kitabın :)

      Sil

Mutluluk Veren Küçük Şeylere Devam

Her Güne Üç Güzel Şey blogunu severek takip ediyorum. Bu serinin ilham kaynaklarından biri o blog olabilir :) Bugünkü küçük mutluluk kaynakl...