Cumartesi, Temmuz 22, 2023

Gerçekleşen Hayaller #2 - Datça

Kaldığımız yerden devam :)

Kampa giriş yaptıktan sonra ilk iş çadırımızı kurup eşyalarımızı çadıra taşıdık. Hava karardığı için ilk akşam yemeğimizi pansiyonun cafesinde yedik. Ertesi sabah da yine cafede kahvaltı ettik ama sonrasında alışverişe çıkıp kendi yemeklerimizi kendimiz hazırladık. Kahvaltılar klasik: tavada yumurta ya da menemen, peynir, zeytin, domates, salatalık, çay. Akşamları makarna, salata, yoğurt; sucuk ekmek; rakı - meze...


Çadırımızı kocaman bir limon ağacının altına kurduk.

Yola çıkmadan önce küçük kamp ocaklarından almıştık bolca tereddüt ederek. Oda spreylerinden hallice bir tüp ile çalışıyor bu ocaklar. Ya 2 çay demleriz de biterse diye diye aldık ama korktuğumuz gibi olmadı. 4-5 kez çay demledim, bir kez filtre kahve için su kaynattım, bir kez tavada yumurta, bir kez menemen, bir kez sucuk ve bir kez de tam paket makarna  pişirdim. Bence gayet iyi idare etti. Ocak 450 TL, bir tüpü 50 TL. Son gün ikinci tüpü kullanmaya başladık. Yedek tüp almakta fayda var :) 


Kamp alanının plajı




Kampın ilk iki günü bir yere gitmeden dinlendik. Üçüncü gün Palamutbükü'ne ve Akvaryum (Gerence) koyuna gittik. Palamutbükü sıradan bildiğimiz o aşırı kalabalık tatil yerlerinden biri ama Akvaryum koyu tam bir cennet. Pembe taşlarıyla, cam gibi suyuyla gerçekten adını hak ediyor. 


Gerence Akvaryum Koyu



Denizin dibi ve sahil hep bu pembe taşlarla kaplı :) 


Gözlüksüz görülüyor su altı :) 

Akvaryum koyundan dönünce hazırlanıp Eski Datça'ya gittik. İyi ki de gitmişiz. Çok güzel bir yer ve şimdiye dek gördüğüm en uygun hediyelik eşya ve takı dükkanlarını görmeden dönseydik çok yazık olurmuş. Magnet ler 20 - 25 ve küpe / halhal / bileklik / taç fiyatları 40 TL. Kendime iki tane Datça'ya özgü çaputlu bileklik/halhal, iki çift küpe ve bir çaputlu taç aldım. Arya da kendine anahtarlık, taç, bileklik aldı. Hatıra olarak magnet almayı da es geçmedik tabi ki :)) 





Can Yücel'in evi




Datça sokaklarında bir garip kız :))) 

Eski Datça'ya yemek yedikten sonra kendimizi Devlet Hastanesi'nde bulduk. Korkmayın yemekletle ilgisi yok :D Evrim sancılanınca yine taş sandık ama enfeksiyon kapmış sadece. Serum, iğne, ilaç... Ertesi gün toparlandı. 

Kamptaki son günümüzde Gabaklar koyuna ve Knidos Antik Kenti'ne gittik. İkisine de bayıldık.  


Gabaklar Koyu




Knidos  Antik Kenti





Knidos Deniz Feneri
(Şu arka soldaki minik şey :)) 
... 

Tatilde yapılacaklar listemizin bu noktaya kadarki tüm maddelerini hatta fazlasını tikledik :)

Bu sabah erken kalkıp hava ısınmadan çadırımızı ve eşyalarımızı toplayıp aracımıza yükledik. Datça'yla vedalaşıp yola koyulduk. Sonraki durağımız Çandarlı (İzmir/Dikili) ama öncesinde Şirince'de küçük bir mola verip Şirince şaraplarını tadalım :) 

3. Bölümde görüşmek üzere :) 

Çarşamba, Temmuz 19, 2023

Gerçekleşen Hayaller #1 - Yol

Yıllardır hayalini kurduğum gezmeli tozmalı, arkadaşlarla buluşup coşmalı tatil hayallerim bu yıl gerçek oldu - oluyor 🥳🥳🥳

İlk kısmı hemen anlatayım :) 13 Temmuz'da Hopa'dan yola çıktık; önce Rize'de hastaneye uğradık, Evrim'in stenti alındı. Sonrasında yola devam edip geç de olsa Samsun'a ulaştık. Tüm haftanın yorgunluğu ve yola çıkıp çıkamayacağımızın gerginliği ile tükenmiştirk ama Arya kalacağımız polisevinin önündeki lunaparkı görünce kaçınılmaz olarak bir süre onun lunaparkta çılgınca eğlenmesini izledik. Odaya gelir gelmez de uyuduk.



Bir tane foto çekmişim o da bu galiba :(

... 

Tam bu noktada Sevgili Buraneros'un kulaklarını çınlatayım. Sevgili Buraneros ve hatta Enn sevdiği kadın ile yüzyüze tanışma hayalim vardı ama Evrim'in işlemi sonrasında yola devam edip edemeyeceğimiz belli olmadığı için önceden heveslenip plan yapmayayım dedim. Samsun'a varış saatimiz geç olunca da yapacak pek bir şey kalmadı maalesef. 

Sabah erkenden kalkıp polisevine en yakın sağlık ocağına gittik. Ben fıtık için 4. iğnemi yaptırdım. Evrim de bir gün önceki işlemden sonra enfeksiyon riskine karşılık antibiyotik ve ağrı kesici istedi doktordan. 

Doktor işlerimizi halledince polisevine geri döndük. Bana kalsa polis evinde ayaküstü bir şeyler atıştırıp hemen yola çıkacaktık ama Evrim madem uzun yola çıktık, nereden geçiyorsak oranın tadını çıkaralım deyince arkadaşlarımızın önerisi ile Atakum sahildeki Müdavim'de kahvaltı yaptık. Gerçekten muhteşem bir kahvaltıydı. Atakum sahilini çok beğendik ve tekrar gelmek üzere zihnimize not ettik. 



Kahvaltı sonrası yine yollara düştük. Dura kalka akşam 8 civarı Eskişehir'e ulaştık. Yakın arkadaşlarımızdan Özlem, Eskişehirli ve ailesi orada yaşıyor. Hep beraber 2 gece onlarda kaldık. İlk gece Evrim ateşlendi, tir tir titredi. Sabahı zor ettik ama ilaçlarla biraz toparlandı. 

Eskişehir'e gidip de oraya aşık olmamak mümkün değil sanırım. Sabah kahvaltıdan sonra Odunpazarı'na gittik. Önce balmumu müzesini, sonra da Odunpazarı Modern Sanatlar Müzesini gezdik. Çarşıdan hatıralık eşyalar alıp geze geze Eskişehir'in ünlü burgercisi Pino'ya gittik.





İlyas Salman müzenin en gerçekçi heykeliydi. 



Odunpazarı Modern Sanat Müzesi




Odunpazarı Modern'in Cafesi


Odunpazarı çarşısında

... 

Yemek sonrası eve geçip dinlendik. Hava biraz serinleyince tekrar çıkıp hayvanat bahçesine ve içinde kocaman bir masal şatosu olan Sazova parkına gittik. Tabi ki çocuklar çılgınca eğlendiler. Ben de en az çocuklar kadar eğlendim. 




Mirket :) 


Çöl tilkisi










Uzun zamandır istedikleri bel çantalarına sonunda kavuşan
3 silahşörler :))) 
... 

Ertesi sabah erkenden kalkıp Özlemler Ankara'ya, biz Fethiye'ye gitmek için yollara düştük yine. Benim çocukluk arkadaşım Şehnaz'ın eşi Oktay Fethiyeli ki o da çok yakın arkadaşım. İngiltere'den ailesinin yanına tatile geldiler. Volkan - Oktay gibi eski ev arkadaşlarımdan biri ve o da İngiltere'de yaşıyor - da onlarla birlikteydi. Yani bir taşla 4 kuş vurup Volkan'ı, Şehnaz'ı, Oktay'ı ve bebekleri Eliz'i görmüş olduk. 

Öğleden sonra 4 gibi Fethiye'ye vardık. Oktay'ın önerisiyle Dove Apart Hotel'de yer ayırmıştık. Havuzlu, temiz, küçük bir apart. Arya ile Evrim direk havuza atladılar. Sonra duş alıp çıktık. Olaylara gittik ve bebek sevdik. Yemekten sonra Surf Blue Beach'teki plaj partisine gittik. Yorgun olmamıza rağmen çok eğlendik. Otele dönüşte yatağa 5 kala uyuduk sanırım :))



Tastamam 25 yılı devirdi dostluğumuz :) 

Sabah pansiyonda kahvaltı yapıp çıktık. Akyazı plaja gidip yüzdük. Saat 4 gibi arkadaşlarımızdan ayrılıp Datça yoluna çıktık. Akşam 8 gibi Datça'daki kamp alanına vardık.

Devamını ayrı bir yazıda anlatayım :)

To be continued... 

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...