Hayat Hanım ve Hayati Bey'i yazarken zorlanıyorum. İstiyorum ki kavuşsunlar ama pek mümkün görünmüyor. Sonra diyorum bitsin bu aşk, bari huzur bulsunlar... Olmuyor. Yaşanmayan aşk bitmiyor.
Kafamda canlandırmaya çalışıyorum. Hayat Hanım hayatına devam etsin diyorum ama bir an gözünü kapatıyor Hayat Hanım, karşısında Hayati Bey! Şimdi ben kimim ki unut onu, devam et hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya diyeyim Hayat Hanım'a? Uzaktan yaşasınlar bu aşkı o zaman diyorum. Sadece gözlerini kapatıp süzülsünler denizin mavisinde. Arada ufak ufak konuşsunlar, rastlaşsınlar... Bu kez de küllenip küllenip alevlenir mi aşk diyorum.
Diyeceksiniz ki hikaye senin değil mi, sen yazmıyor musun? Evet hikaye benim, ben yazıyorum ama aşk onların aşkı işte! İçimden bir ses öyle kolay olsa unutup devam etmek, herkes öyle yapardı zaten diyor. Peki ne yapayım? Hikayenin sonu geldi çoktan, köşede bekliyor beni ama oraya nasıl varacağımı bilemiyorum henüz.
Kimse üzülmesin, ne şiş yansın ne kebap derken benim beynim yanıyor. Yok bulmalıyım bir çıkar yol bu hikayeye.
Kerime Nadir kitaplarında, hemen ince hastalığa yakalanırdı taraflardan birisi :D Seninkisi The Bridges of Madison County tarzında olabilir - ki yüreğimi sızlatan en sevdiğim aşk filmlerindendir.
YanıtlaSilAy ben o filmi izlememişim! Clint Eastwood'a da bayılırım ki zaten bayılmayan var mıdır acaba :D Hemen izleyeyim :)
SilBazen aşkın karşı taraftakinden çok insanın kendiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. İnsanın birileriyle ruhundaki boşluğu doldurdurur gibi olduğunda âşıklık hissine kavuştuğunu hissediyorum. Zaten bundan dolayı her aşk bir gün bitiyor ve belki de bu yüzden karşılık bulamayanlar da tutkuyla sarılıyorlar aşklarına. Dokunmadan da kavuşmadan da aşk oluyor galiba. Hayat Bey ve Hayati Hanım da derinlerinde böyle bir şey yaşıyorlardır belki. Neşeli sevgilerle, umutla :)
YanıtlaSilBence de aşkın karşı taraftan çok kendi içimizdeki boşluklarla ilgisi var. Dediklerine birebir katılıyorum hatta bu kadar güzel anlatamazdım :) O'na değil, boşluklarımızı doldurma, eksiği bulup tamamlama umuduna aşık oluyoruz aslında!
Silİşte aşk da bundan bitiyor; çünkü kavuşunca tanışıyoruz ve hayalimizde kurduğumuz karşı taraf kişisi ile gerçekteki çoğu zaman örtüşemiyor. İnsan psikolojisi oldukça tuhaf :)
SilVallahi ben olsam çok beklenmedik bir şekilde bitirirdim hikayeyim David Lynch, Tarantino falan kaçardı araya :) Denesene o versiyonunu da, yazın masasında böyle küçük maceralar çok şey katıyor insana..
YanıtlaSilAşk kaç kişilik dersen.. Aşk 1 kişilik, çünkü aslında her şey aşık olan kişinin içinde. Aşk 2 kişilik olunca o ilişki oluyor, dinamikleri de farklılaşıyor. Bir de aşkın 15-20 kişilik versiyonları var ki; annem şunu dedi, kız kardeşin bana şöyle davrandı, x arkadaşın bana şunu yaptı, falanca hakkımızda ne düşünür girdiğinde yaniiii onun adı da "sıkıntı" oluyor :))
Aklın yolu bir derler ya, sen de tek kişilik dediğine göre demek ki gerçekten aşk tek kişilik ve kendi içimizde. 15-20 kişilik olunca "sıkıntı" oluyor, iki kişilik olunca illa ki bitiyor, tek kişilik kalınca kalp sancısı oluyor. Ne fena bişeymiş bu ya! Hiç olmasaymış dedim ama o da pek mümkün görünmüyor :))))
SilEn iyisi dertleri suya bırakır gibi bu aşkı da da zamana bırakalım. Nasılsa zaman hakkından gelir onun da. Artık kulağıma ne gelirse, nasıl gelirse onu yazacağım Hayat Hanım için :)
Bence de aşk tek kişilik:) Platonik olduğunda ömür boyu şiddetini koruyarak devam eder. Vuslat bir süre sonra aşkı bitirir. Bir de aşk-ı memnu vardır, yasak olan her şeyin vahşi cazibesi...
YanıtlaSilHayat Hanım ve Hayati Beyin serüveni onları hangi mecralara sürükleyecek bilinmez. Bu işi sürdürmeye niyetleri varsa, Yasemin Hanım'ı da Rıfat Bey'le tanıştırıp hikayeyi bir Dallas havasına sokmak okurun ilgisini çekebilir:)))
Rıfat Bey'in sonu hüsran bence. Diyorum ya sonu geldi öykünün de ortası yok Mr. Kaplan :) Gelse hemen yazacağım.
Silhımmmm, önce biraz aşk yaşasınlar yaa sonra bitir, vesikalı yarim filmi gibi, en sevdiğim filmdir. aşk tek kişilik de oluyor üç kişilik de, belli olmuyo :)
YanıtlaSilBen de istiyorum yaşasınlar aşk da nasıl olacak iş daha çözemedim :))
SilUzak kalmışım bloglardan.. oysa sıkı takipçindim.. iki genç arasında oluşacak bir şey vardı.. yarım bıraktın öyküyü :((
YanıtlaSilBari geri dönüp okuyayım bu yeniyi ama nasıl olursa olsun, sonunu getir öykünün.. Sen yazarısın, onların Tanrısı değil canım benim :) <3
Bende her şey yarım maalesef son 1 senedir :( Kendimi tamamlasam öykülere gelir belki sıra ama kolay değil pek. Umarım bir gün olacak :)
Silİmkansız aşk denilen aşklar, "Evet hikaye benim, ben yazıyorum ama aşk onların aşkı işte!", o zaman elini kalbine koy ve gözlerini kapat ve karakteri gözünün önüne getir ve kalbine sor şimdi ne yapayım?
YanıtlaSilKulağıma nasıl fısıldanırsa öyle yazıyorum :) Geç kalmışım cevap vermekte, kusuruma bakmayın lütfen :)
Sil