Pazartesi, Eylül 14, 2020

Ya Sevmezsen Beni?

Kontrollü Çılgınlıklar blogunun sahibesi candan ötem Ceren'le bol bol konuşuyoruz. Her konuşmamızda kendime dair başka bir şey keşfediyorum. Ceren yeni bir proje başlattı: 365 gün, her güne bir yazı, bir düşünce. Bugün "bağlanma"yı seçmiş kendine. Onun yazdıklarını okuyunca ben de şu yorumu yaptım:

"Ah nasıl da zıttız 😁 İnsan sevmem ben! Açık açık da söylerim böyle dan diye yüzüne "Ya siz bana bakmayın, ben insan sevmem" diye. Ama sevdim mi tam severim ve sevdiğim beni sevmeyecek diye de aklım çıkar, ölürüm korkudan..."

Sonra daldım derin düşüncelere tabi. Neden onca sene insan sevmem ben diye gezdiğimi düşündüm. Sebebi basit aslında: sevilmeme, kazık yeme, kırılma, üzülme korkusu. Birini seversem, o beni sevmezse ya da sevdiğini iddia edip beni kırarsa, üzerse... Çünkü ben kendimi bildim bileli sevdiklerim tarafından kırılıp üzüldüm hep. Zaten hep öyledir, sadece değer verdiğimiz insanlar bizi kıracak, üzecek kadar yakınımıza gelebilirler. İşte bu yüzden kimseyi sevmezsem, kimseye güvenmezsem, kimse de beni hayal kırıklığına uğratamaz, kimse üzemez diye düşündüm yıllarca. Tabi ki o yıllarda da çok sevdiğim, çok güvendiğim insanlar oldu ama sınırlı sayıda tuttum hep. Sonra bana bir haller oldu, duvarları yıktım farkına bile varmadan. Ceren'den aldığım ilhamla düşündüklerimi şöyle anlattım kendi Instagram'ımda bugün:

"En büyük endişen nedir diye sorsalar, sevip de sevilmemek derim. Öyle herkes değil, sevdiklerim sevsin beni yeter. Herkes severse bir sorun vardır zaten. Yıllarca insan sevmem ben diye gezmemin sebebidir endişem. Ya ben seversem de sen beni sevmezsen, kırıp dökersen, üzersen... Dayanmaz kalbim. Sevdiğim birinin yüzü düşünce acaba ben miyim sebebi diye içim içimi yer. Ben değilsem bile bu kez de ya çare olamazsam yarasına diye aklım çıkar. Sevdim mi delice severim ama mümkünse hiç sevmemeyi yeğlerim. Ne kadar az kişi seversem, sevilmeme ihtimalim o kadar az olur çünkü. Hopa'ya gelene dek ailem hariç sevdiğim insan sayısı iki elin parmağını geçmezken Hopa'da kişisel rekorumu kırdım. Şimdi sevdiklerimin sayısı sevilmeme korkumu sık sık körükleyecek kadar fazla ama maalesef demiyorum hiç :) "



Sevdiğim biri tarafından aynı ölçüde sevilmediğimi düşününce/hissedince o kadar çok yaralanıyorum ki kendimi ordan oraya vurup iyice hırpalıyorum. İçimdeki sevilmeme ve reddedilme korkusu o kadar derin ki bazen en ufak bir eleştiriyi bile saldırı olarak görüp karşı saldırıya geçebiliyorum. Sebeplerini biliyorum bu korkumun ve aşmaya çalışıyorum. Sevilmeme korkusuyla sevmekten kaçınmak ne kadar mantıksız farkındayım tabi ki ama işte bazı yaralar o kadar derin ki illa ki izi kalıyor benliğimizde.

Manidar bir parça bırakayım gitmeden şuraya :p



14 yorum:

  1. Oooo:) Siz sevgi zenginisiniz Mrs. Kedi:) İki elin parmaklarından fazla seveniniz olduğuna göre. Sevgi, oldukça geniş bir konu. İstisnaları olsa bile en saf sevgi bir annenin evladını sevmesi. Bunun dışında iyi bir düşünün bakalım, bu menfaat dünyasında, dara düştüğünüzde kaç kişi elinizden tutacak. Elbette ben saf sevgiden bahsediyorum. Sevginin de dereceleri var mutlaka. Bazen bir arkadaşınızla yaptığınız sohbet, sizin derdinizi dinlemesi sizi ona bağlayabilir. Ve sevildiğinizi sanırsınız. Aslında bu, bir karşılıklı alışveriştir. Belli ki, karşınızdaki kişinin de buna ihtiyacı var. Bence sevgi sözcüğüne fazla bel bağlamamak lazım.

    İnanıyorum ki, saygı, sevginin önünde gelir. Eğer ben sıradan bir kişi olsam ve ancak kendime yetecek kadar bir faydam olsa yanımda kimseyi bulamam. Sevginin olmaması nefreti de doğurmaz. Birinden bir iyilik gördüğümüzde ona bağlanırız, birine bir iyilik yaptığımızda bunu karşı tarafın görmesini, anlamasını bekleriz. İlla ki maddi şeyler olması gerekmez. Fakat bütün bunları sevgi sözcüğüne sığdıramayız.

    Herhangi bir insanın sevdiğimiz ya da sevmediğimiz yönleri olabilir. Ancak bir insanı külliyen hatasıyla sevabıyla seviyoruz diyemeyiz. Çünkü bu o zaman başka bir kategoriye girer ki, onun adına aşk deriz. Aşkta karşılık beklenmez. Sevgi ise pamuk ipliğine bağlıdır. Bu ipliğin adı da saygıdır.

    Zamanında sevdiğim arkadaşlarım oldu. Fakat dostluğumu kötüye kullananları zaman içinde teker teker ayıkladım. Sonuncusu tam elli beş yıllık bir arkadaşımdı. Şimdi onun bile bir hiç olduğunu anladım. Sevgi nedir? Ne bekliyoruz sevdiklerimizden? Bizi sevenlere ne yapıyoruz? Sevgi için ne bedel ödüyoruz?

    Bak ne diyeceğim: Benim için hiç tanımadığım bir ülkenin vatandaşı ile çok sevdiğim bir arkadaş arasında hiçbir fark yoktur sevgi bakımından. Önemli olan kişinin insanlığıdır. Ben "insan" olan kişileri tanısam da tanımasam da, ölmüş olsalar da yaşasalar da severim. Eğer, insanın içinde kabaran hoş bir duygu ise bu sevgi, yüreğim bu insanlara sonsuza kadar açıktır. İnsan derken, iyi kalpli, merhametli, egoist olmayan, açık fikirli ve buna benzer iyi huyları olan yaratıklardan bahsediyorum. Ve ne yazıktır ki, bu özellikleri taşıyan insan sayısı çok fazla değil ve onlar dışarıdan o kadar da kolay belli olmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mr. Kaplan hayatı çekilmez kılan şey nedir bilir misiniz? Sizin cevabınızı çok merak ediyorum ama benim cevabım net: imkansız beklentiler! Beklentiniz ne kadar fazlaysa hayal kırıklığınız da o kadar fazla olur. Ben birini severek alabileceğim en büyük riski alıyorum. Tek beklentim sevilmek :) Sevmeyene de yapacak bi'şey yok, zorla güzellik olmaz :) Yani diyeceğim o ki arkadaşlarımdan, dostlarımdan sohbet muhabbet dışında bi'şey beklemiyorum. Yani kötü günümde beni sırtlayıp taşırlar, şu hayatta sırtım yere gelmez falan demiyorum. Böyle bir beklentiye girmediğim için de hayal kırıklığı yaşamıyorum :) Zor günde bana destek çıkacak kadar güçlü (maddi, manevi, fiziksel, zihinsel fark etmez) olamayabilir sevdiklerim. N'apalım :) Bunu düşünerek sevgimi kısıtlamak istemiyorum.

      Çoooooook sevdiğim bir dostum var; yıllarca aynı tabaktan yedik, aynı bardaktan içtik. Sonra ben boş bir anımda bir eşeklik ettim. O an dostumun başına gelen şey yüzünden çok üzgün ve çok kızgındım. Acımı da üzüntümü de yanlış ifade ettim. Dostluğumuz kırıldı. Art niyetli olmadığımı anlatmak için elimden geleni yapsam da düzelmedi. Hâlâ görüşüyoruz ama eskisi gibi değil işte dostluğumuz. Bunu bile bile yine de çok sevmeye devam ediyorum dostumu. Biliyorum ki elinde değil, dönemiyor geriye.

      Hani demişsiniz ya aşkta karşılık beklenmez... Ben aşkta verdiğim kadar almak isterim ama dostlukta öyle değilim. Herkes kapasitesi kadar sevebilir, ben de kendi kapasitemle seviyorum dostlarımı :)

      Sil
    2. O bence gerçek dost olmayabilir.. Çünkü bak geçen biliyorsun Oğuz bana resti çekti, ben de zırıl zırıl ağlaya zırlaya aradım onu ve dedim tamam ya haklısın ben seni haketmiyorum. Konuyu biliyorsun ve Oğuz deseydi ki "ya benim dediğimi yapacaksın ya da benim dostluğumu unutacaksın", ben yapacaktım vallahi onun dediğini çünkü onu o kadar çok seviyorum. Ama Oğuz da beni o kadar çok seviyor ki, diyemedi, "manyak" dedi sadece "ağlama manyak, senle ben öyle kolay mı koparız" dedi iki de geyik yaptı (gözleri de doldu maviş maviş zaten dayanamam bi posta da ona ağladım) tamam bitti gitti konu. Yani dostluk böyle bişi, ne o sana kırılır ne sen ona, etle tırnak gibi. O nedenle, bence hiiiiiç üzülme, seni kaybetmiş kendi yansın.
      Sevgi bu. Aşk bambaşka, aşk sırf ego ve bolca da saplantı, yoruyor insanı, kaldırılsın bence! :D Bu sıra aşka karşıyım ben (sevgili Kaystros'un tarafına geçtim - dark side'a geçtim gibi oldu hahaha)

      Sil
    3. Ya sen beni en umutsuz anımda bile güldürebiliyorsun! İyi ki varsın, iyi ki! Ben de sizin o tarafa geçeyim, tut beni :D

      Sil
  2. Doğru, düşünceli, anlayışlı, oyun oynamayan, kırmamak için uğraşan, güvenilecek insanların sayısı o kadar az ki. Herkes korkuyor birbirinden, çünkü herkesin kendince kocaman yaraları var. Duvarlarını yıkman ne güzel, darısı başıma :)

    YanıtlaSil
  3. Sevdiğim için pasta yapıyorum bir yandan, bir yandan sevdiğim için okuyorum seni ve diğer arkadaşları sırayla. Ama öteyandan başım çatlıyor, aslında yatıp uyumam lazım. Şimdi bu sevgiler bana zarar veriyor belli ama verdiği yarar / haz daha baskın ki zararı iplemiyorum.
    Aynen insan ilişkileri de böyle. Bazı insanları çok seversin, onlardan aldığın duygu bitmesin istersin ve kendinden ödün vere döküle eksile devam edersin. Herkes için bunu yapmadığın sürece bence insani bir durum ve kendi egonu korumaya yarıyor, devam yani..
    Basit düşünce ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevmesek zarar veremez zaten :) Severek biz veriyoruz o zarar verebilme fırsatını ama işte sevmeden de olmuyor. Döküle eksile tamamen bitip tekrardan var olmak lazım belki de :) Ya da kendimi avutmaya çalışıyorum çünkü daha dökülecek eksilecek bir yanım kalmadı.

      Sil
  4. Öncelikle yazını çok beğendim. Sevgi bence bir süre sonra anlamını yitiriyor hele de böyle bir zamanda sevgi var mı? Bu bile merak konusu gibi bir şey. Seven insan tabikide sevilmek ister insan karşısındakinden aynı hisleri göremeyince üzülür en basitinden bir arkadaş olsa bile. "insan sevmem ben" demişsin bu benim bu aralar çok kullandığım bir cümle zamanla etrafımdakilerle ilişkilerimi çok sınırladım herkesle samimi olmaya gerekte yok zaten birkaç kişi olsun sevdiğin yeterde artar ama neden insan sevmiyoruz biliyormusun kendimiz gibi sanıyoruz insanları öyle iyi niyetli sanıyoruz. Fakat bakıyoruz ki öyle olmuyor o zamanda uzaklaşıyoruz yavaş yavaş insanlardan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki az olsun, öz olsun hayatımızdaki insanlar :) Ama insan sevmiyorum diyerek yaşamak da yük olmasın omzumuza, bir orta yolu olmalı :)

      Sil
  5. insanları uzaktan sevmek en güzeli :) ya bende de sevmekten çok sevilmek var. yani çok sevildiğim için sevmeye çok gerek kalmadı hihihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya benim Eşim de öyle! Hep sevilmiş, hatta büyürken aile dostları falan gelip bizim kızla arkadaşlık edin, biz seni çok seviyoruz dermiş. O derece yani! Benim gençliğimse hep platonik, "ben seni sadece arkadaş olarak görüyorum" cümleleri ile dolu. Dün düşündüm, düşündüm; Evrim'e gelene dek ömrümde hepitopu 5 kişi asılmış bana. 2'si barmen, 3.sü de barda tanıştığım bir çocuk. Diğer ikisi benden yaşça epey büyük. Sadece sevgili mevzu da değil olay. Lisede en yakın arkadaşlarım da beni bir anda dışlamışlardı. Haklılardı, yalan söyleyip yakalanmıştım ama bir kalemde üstümü çizebilmeleri beni zaten hiç sevmedikleri anlamına gelmişti işte! Demek ki ben yeterince karşılık bulamadığım için sevmekten vazgeçmişim zamanında. Ama şimdi seviliyorum, hem de tüm o yılların acısını çıkarmaya yetecek kadar :)

      Sil
  6. Sevilmeden sevmek kötü gerçekten de, olmuyorsa olmuyordur zorlamayalım diyorum ben:) hani hep derler ya sen elmayı seviyorsan elma da seni sevecek değil. İnsanlar çeşit çeşit ben de korkuyorum onlardan. Kediler, köpekler öyle mi? Seversen seviyorlar. İhanet etmezler, nankörlük etmezler. Allah iyi, nankör olmayan insanlarla karşılaştırsın. Sevmesin ama bari nankörlük etmesin di mi?:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok geç kalmışım cevap vermek için. Öncelikle özür dilerim bunun için. Nasıl oluyor bilmiyorum. Böyle cevap vermediğim yorumları sonradan görünce üzülüyorum, utanıyorum.

      Olmuyorsa olmuyordur, zorlamayalım demişsin ya işte olmayınca "ya sen beni yanlış anladın, bir tanısan seversin aslında beni" diyesim geliyor bazen birine. Öyle herkese değil, dedim ya herkes sevmesin zaten beni. Ama işte arada biri oluyor; ben seviyorum, o sevmiyor. O zaman kendimi doğru anlatamadım gibime geliyor. Yine de dediğin doğru, olmuyorsa çok da zorlamamak lazım. Biz elmayı seviyoruz diye o da bizi sevmek zorunda değil :)

      Sil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...