Acıtıp acıtmadığımız zerre umurumuzda değil tek derdimiz unutulmamak, iz bırakmak. Dünyaya kazık çakamayacağımız belli. Ama işte yetmiyor sadece yaşayıp gitmek! İlla ki hatırlanalım; illa ki birinin aklında, birinin kalbinde kalalım; illa ki birinin içinde ukde olalım; birinin yarası, başka birinin devası... Herkese yetişemeyeceğimiz açık ama işte yine de deneyelim. Ne kadar çok o kadar iyi diyor egomuz sürekli! Halbuki öyle değil ama kimin umurundaki acı gerçekler?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Mutluluk Veren Küçük Şeylere Devam
Her Güne Üç Güzel Şey blogunu severek takip ediyorum. Bu serinin ilham kaynaklarından biri o blog olabilir :) Bugünkü küçük mutluluk kaynakl...
-
Ay saçı burma Uzakta durma Gel ay sevgilim Boynunu burma Dağda duman yeri var Kaşta keman yeri var Yarim benden incinmiş ...
-
"Çok güçlüsün. Ben olsam onca şeye dayanamazdım." O kadar çok duydum ki bu cümleleri... Değilim! Dayanmamak gibi bi...
-
Bir önceki yazımda bahsetmiştim mutfak aşkıma geri döndüğümden. Epeydir uzak kalınca hamburger yapmak için düştüm netteki tariflerin peşine ...
Aklınızdan geçen düşüncelere yoğunlaşıyor, aynı konuda acaba ben ne düşünüyorum diye zihnimi tarafsızlığımı elden bırakmaksızın zorluyorum. Ve bir yandan da korkuyorum bu sohbete başlamaya. Zira yazdığınız birkaç satır yazıya yaptığım yorum çoğu zaman yazınızdan daha uzun oluyor:) Acıtmak umurumuzda değil düşüncesi bütün insanlara genelleştirilebilir mi? Sanmıyorum. Bazen canımızı yakanların acıtıyoruz canını. Ruh hastalarını geçiyorum. Aklı başında bir insan acıtır mı başkasının canını eğer canı yanmadıysa?
YanıtlaSilİz bırakmak... Ego sorunumu acaba? Ben şahsen isterdim arkamda güzel izler, eserler bırakmayı. Yüzlerce yıl insanın içini ısıtan ve güzel duygular yaratan bir bestenin sahibi olmayı ya da yıllar geçse de değeri eksilmeyen bir kitabın yazarı olmayı ne çok isterdim. Malda mülkte hiç gözüm yok, zaten malla mülkle iz bırakmaya çalışanlar sadece kendilerini kandırırlar.
Acı gerçekleri önemseyenler ne yazık ki sayıca az. Pek çok şeyi görmezden geliyoruz, ya da bu konuda kendimizi güçsüz hissediyoruz.
Esmeray, o kadife sesiyle unutulmazlar arasına girdi. Ama kaç yıl daha unutulmayacak? Nihayetinde dediğiniz gibi kimse kazık çakamayacak bu dünyaya. Yine kısıtlı bir süre de olsa yaptığımız güzel şeylerle anılsak keşke.
İyi manada iz bırakmak değil de bu şarkıdaki gibi acı bir izden bahsetmiştim aslında Mr. Kaplan. Şarkıyı dinlerken içim acıdı. Nasıl canı yanmış ki her solukta benim adımı an, ben unutmadım, sen de unutama beni diyor şarkı. Boğazında düğümlenen hıçkırık olmak istemek nedir? Canı yanan karşıdakinin de canı yansın istiyor maalesef. Yoksa güzel izler bırakmak istemenin kötü bir tarafı yok tabi ki :)
SilŞarkıda ben seni unutmadım, sen de beni unutama diyor. Bir nevi beddua gibi sanki. Unutma beni ayrı, unutama beni ayrı. Yok yok bu aşkın izleri değil. Aşık kişi unutmaz ama her ne kadar unutulması ateş gibi içine çökse de unutma beni demez, unutama beni hiç demez, bence:)) Çünkü unutulmak istememek bir karşılık beklemektir. Vay canına neler çıkıyor, bir şarkıdan:)
SilBence de bu aşk değil, bu düpedüz acımasızlık :D Şarkıları dinlerken mutlaka arkasındaki hikaye canlanıyor gözümde. Tabi ki gerçeğini bilemeyiz ama dinleyendeki yansımaları da az değil şarkıların :)
SilOysa ki sultan Süleyman'a kalmadı dunya:)
SilRahmetli babamın çok sevdiği bir şarkıydı bu.
YanıtlaSilDüşündüm de çok haklısınız. Unutulmaktan ödümüz patlıyor. Bir anı defteri, bir çerçevede resim ya da buradaki gibi bir şarkıyla hatırlanalım istiyoruz. Halbuki belki öteki dünya - sonuçta nasıl bir yer bilmiyoruz - zaten böyle şeylere gerek bırakmayacak, nasılsa sevdiklerimizle tekrar buluşacaksak unutulmamış olacağız:))
Not: Blogger yeni ara yüze tamamen geçmiş, ben Düşman Aşıklar'ı bir eski ara yüz, bir yeni ara yüze geçişler yapa yapa düzenlediğim için başarısız olmuşum. Bugün epey uğraştıktan sonra yeniden düzenledim ve bu sefer oldu. Yine de gözümden kaçan bir şey olursa eleştirinizi beklerim.
Elinize sağlık, en kısa sürede bakıp yazarım varsa :)
SilYattığı yer nur olsun babacığınızın...
SilAmin, çok teşekkürler :)
SilBu aslında sadece henüz büyüyememiş bir ruhun göstergesi. Benim canım acıdı, senin de acısın. Ben üzüldüm sen de üzül. Henüz biey olmayı, kendini başkalarından ayıramamayı öğrenememiş bir ruh bu. Primitif.
YanıtlaSilSevgi; bildiğim kadarıyla, ben üzüldüm ama sen üzülme bari diyebilmek. Bir köşeye çekilip elleşmemek, deşmemek, saygı duymak. Kim yapabiliyor...? Nadir.
Sevmek bambaşka! Sevdiğin iyi olsun yeter, sevdiğine kıyamazsın, o üzülmesin diye sen üzülürsün. Evrim üzülmesin diye kimbilir kaç kez kendimden vazgeçip hiçe saydım kendimi... Yine olsa yine öyle yaparım sanırım. O da aynısını yapıyor. Ben bir üzülsem o bin üzülüyor benim yerime. Sevgi başka! Bu şarkıdaki kesinlikle sevgi değil! Sanırım hepimiz hem fikiriz bu konuda :)
Silhadii neşeli bi yazı yazsan yaaaaa hadiiii :)
YanıtlaSilheeey bak kaplan senden bişi istedii, çeviri yorumlarındaa :) flora faruk ile ilgiliii :)
YanıtlaSilYa Blogger iyice garipleşti. Maille haber vermiyor artık yorumları :( Baktım Mr. Kaplan'ın yazılarına ama bu durum devam ederse hiçbir bloga ve yoruma yetişemeyeceğiz galiba.
Sil