Çarşamba, Ocak 12, 2022

Biri Hastalanınca Üzülmek Yerine Öfkelenmek

Tam da başlıktaki gibi! Evde herhangi biri hastalanınca üzülmüyorum delice öfkeleniyorum. Hele o hastalanan kişi mızmızlanırsa... Off katil olmak işten değil desem yeri! Yani "Aman bu hastalık nerden bizi buldu?" tarzı bir öfkelenme değil benimkisi; baya "Aman hastaysan hastasın, n'apalım? Dünya'nın sonu değil ya, iyileşirsin 3-5 güne. Abartma durumu!" tarzı bir öfkelenme benimkisi. 

Tüm çocukluğum ve hatta gençliğim hastalıklar, kavgalar, ayrılmalar, ölümler... kısacası türlü dram içinde geçti. Bu yüzden kotayı doldurdum diye düşünüyorum ve hayatımda gereksiz dramlara yer vermek istemiyorum. Hastalık gereksiz dram mı diyeceksiniz. Hayır hastalık değil ama hastayım diye mızmızlanmak, nazlanmak ya da endişelenmek öyle. Gereksiz! Mızmızlanınca ya da endişelenince iyileşmek kolaylaşıyor mu ya da süreç kısalıyor mu? HAYIR! E, o zaman gereksiz işte! Git doktora, al ilacını hatta direk iğne/serum yaptır; bitti gitti işte. Ama nerdeeeeee? Bütün naz niyaz severler bizim aileye toplanmış sanki.





Hastalık deyince mızmızlanma konusunda Arya ve Evrim'in eline su dökmek zor ama bu konuda ailedeki en pimpirikli kişi annem (kayınvalidem). En ufak bir ağrıda "Kanser miyim acaba?"ya kadar götürüyor mevzuyu. Doktora git deyince, éYa kötü bir şey çıkarsa? Gitmeyeyim." diyor. Gitse de bir şeyin yok diyen doktora inanmıyor, bu doktor anlamıyor diyor. Birkaç aydır her gün düzenli yürüyüş ve diet ile 10 kg verdi; bugün "Acaba hasta olduğum için mi böyle zayıfladım?" dedi ve beni benden aldı.

Şansıma... Evrim ve Arya 1 hafta - 10 gündür hastalar. Evdeki hastalık mevzularının üstüne canım Ceren bir filmden bahsetti ve izle dedi. Filmdeki kadının bence ciddi sıkıntısı var ve izlemek benim için çok rahatsız edici.

Evrim'le evlenirken kesin bir dille hastalıkta sağlıkta, ölene dek ama psikolojik rahatsızlıklar hariç demiştim. En baştan söyledim; olur da o ya da ben ciddi bir psikolojik rahatsızlık geçirirsek arkama bakmadan giderim. Böyle söyleyince çok acımasız gelebilir kulağa ama benim büyürken yaşadıklarımı yaşamayan beni asla anlayamaz. Ne onu ve Arya'yı hastalığa maruz bırakmak isterim, ne de benim öyle bir şeyi kaldıracak gücüm var. Benim annem ömrünün 21 yılını şizofreninin esaretinde geçirdi. Bir daha benzeri bir sürece şahit olmak istemiyorum. Bu yüzden psikolojik rahatsızlık içeren kitaplardan ve filmlerden net bir şekilde rahatsız oluyorum. Evet, tüm rahatsızlıklar gibi psikolojik rahatsızlıklar da insanın elinde olan şeyler değil. Biliyorum. Ama hastalık karşısında duyduğum şiddetli öfke de benim elimde olan bir şey değil. Duyduğum bu öfke ve kaçma isteğinin derinliklerinde geçmiş deneyimlerim yatıyor maalesef.   


26 yorum:

  1. Seni o kadar anlıyorum ki..yalnız değilsin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnız olmadığımızı bilmek nasıl iyi geliyor... Paylaştıkça azalıyor dertler. Çok teşekkürler :)

      Sil
  2. Herkesin hissine kimse karışamaz. Böyle deneyimler yaşamadım ama bende naz niyaz çekemiyorum vallahi. Hasta olunca kocamı boğmamaya çalışmak ona bakmaktan çok daha zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evde illa biri hasta olacaksa ben olayım diyorum gerçekten. Çünkü naz niyaz, zırıldama çekmek hasta olmaktan çok daha zor.

      Sil
    2. Öyle bir katılıyorum ki altına imzamı atıp üstüne kaşe basıp yetmedi damga mühür vurasım geldi. :D

      Sil
  3. Ay beni de sinir basar, aynıyız :)

    YanıtlaSil
  4. Ya kendimi iyice kötü hissettim şimdi bu yazıyı da okuyunca. Film konusunda konuştuk zaten, ikimizin baktığı nokta farklı. Ben kadını hasta olarak hiç algılamadım hatta "işte sonunda kadınların yaşadıklarını gayet açık gösteren bir film!" heyecanına kapıldım. Öyle de heyecanlandım ki yetinemedim filmle, üstüne kitabı aldım okuyorum, o derece sevdim. Ama çok özür dilerim, bu konudaki hassasiyetini gözardı etmişim, gerçekten çok özür dilerim.... Düşüncesizlik ettim, fazla heyecanlanmışım.
    Hastalık konusunda da şunu söyleyebilirim. İnsanlar hastayken özellikle virütik hastalıklarda psikoloji etkileniyor, bu kanıtlanmış bir gerçek. Daha depresif, daha nazlı, daha paranoyak oluyor virütik hastalık geçirmekte olanlar. Hatta hastalık sonu depresyonu denen bir şey de vardır.
    Şimdi, ben pek naz yapmam ve naz yapılmasını da sevmem çünkü aşırı işyükü beni bunaltır ama şu da bir gerçek, hasta olmanın tek iyi yanı birilerinden şefkat görmek.... Bu çok muhteşem bir his ve insan bunu bir defa yaşadıysa artık hep istiyor.
    Senin durumunda ise, hastalık hep negatif gelmiş sana maalesef çünkü hep "bitse de normale dönsek" diye bakmışsın haklı olarak. Şimdi kim hastalansa yine aynı duyguların açığa çıkması çok normal.. ve açığa çıkınca da kendini koruma kalkanına alman normal. Sonuçta öfkenin altında yatan duygu her zaman korku....
    Öteyandan, senin gayet güzel hasta baktığını biliyorum, bence kendine yüklenmişsin yine bu yazıda.
    Hastalık uzak olsun hanenize ama sen yine de herkesi kendin gibi görme, biz çoğumuz hastalıktan ve ölümden korkarız, şefkat bekleriz ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim, nasıl tahmin edeceksin ki benim kadından böyle rahatsız olacağımı? Kadın sana normal gelmiş (genç hali evet) bana (özellikle yaşlı hali) acayip anormal geldi. Kendini boş yere kötü hissetme <3 Hasta bakmaya gelince, hiç mütevazı olmayacağım, şahane bakarım :D Yapılacak ne varsa yaparım en iyi şekilde. Ama işte o sürede tek bir mızıldama dahi duymak istemiyorum ve maalesef gösterebileceğim tek şefkat öfkemi içimde tutup bağırıp çağırmadan yardımcı olmaya çalışmak. Daha anaç, daha şefkatli olmak isterdim ama içimden gelmiyor. Ben kendim hasra olunca da - kanser dahil - hiç korkmuyorum. Ölürsem de ölürüm yani n'apalım. Geride kalanları da çok düşünmüyorum çünkü ben öldükten sonra zaten elimden bir şey gelmez. Farkındayım dümdüz bakıyorum mevzuya, odun gibi :))) Sebebi annemi erken yaşta kaybetmek olabilir. Ben hayatta kaldım, kardeşim 8 yaşındaydı, o da hayatta kaldı. Ölen ölüyor, kalan sağlar yola devam.

      Sil
  5. Paylaşım için teşekkürler. Sevgili blog arkadaşım, öğrenci kardeşlerimize ve velilerimize yönelik pratik tavsiyeler barındıran yeni bloğum; https://saymuallim.blogspot.com/ a ziyaret ve değerlendirmeler için beklerim. Ayrıca takibe almayı da unutmamanız dileği ile, Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Meslektaşım,
      Naçizane ben de size pratik bir tavsiye vereyim eğer kabul ederseniz. Ziyaret ettiğiniz bloglardaki yazıları okuyup yazıyla ilgili ufak da olsa bir yorum yapın. Yani değer verip zahmet edip yazıyı okuduğunuzu belli edin ki tamamen "ben-merkezci" olduğunuzun sanılmasının önüne geçin. Bunu yapmadan her blogu gezip copy-paste ile kendi blog tanıtımınızı yaparsanız ters tepkiler alabilirsiniz. Özellikle de bu konuda benim gibi hassas bloggerların bloglarında hiç yapmayın. Size yeni blogunuzda başarılar dilerim.

      Sil
    2. Keşke instagramdaki gibi engelle butonu olsa, böyle yorumlar bırakanlara alenen kıl oluyorum. Basıp engeli geçelim.

      Sil
    3. Ben inatla anlatmaya çalışıyorum nedense. Farkında olmadan yapıyorlardır, fark ederlerse yapmazlar diye düşünmek istiyorum :))

      Sil
  6. Sadece sen öyle değilsin inan . Düşüncelerin hiç yabancı gelmedi bana. Çocuklarım hiç nazlı olmadılar sağolsunlar hastalık konusunda ama sevgili beyim acaip abartır, en ufak bir şeyde en kötüsünü düşünür.Mesela salgın başından beri sayısız defa covid oldum diye günlerce kendini yedi bitirdi:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim eşim de 10 günde bir covid testi oldu :))) Her defasında yatak döşek hastaydı ama sonuçlar hep negatif şükür :)

      Sil
  7. Merhabalar.
    Evdeki hastalarınıza acil şifalar dilerim. Bizim de ömrümüz hastalıkların pençesinde ve hastanelerde geçti. Çok haklısınız. Gerçekten hastalıklarla ve hastalarla uğraşmak çok zor bir iştir. Bir de böyle mızmız bir hastanız varsa, gerçekten çekilmez oluyor.

    Hastalarınız ve hastalıklar karşısında size sabır ve dayanma gücü dilerim. Hastalıksız ve hastasız günler yaşamanız dileğimle birlikte Allah'a emanet olun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) Hastalık zor, insan ister istemez yıpranıyor. Hepimize her şeyden önce sağlık diliyorum :)

      Sil
  8. Kesinlikle yalnız değilsiniz, yazıyı okurken siz değil de eşim mi yazdı acaba bunu diye git-geller yaşadım:)

    YanıtlaSil
  9. survived man flu çok komikmiş :) anladım geçmişin haklısın, iyi dayanmışsın valla o kadar yıl, neyse psikolojik bişey olmaz ya sizde, düşünme öyle. hastalık filmi deyince witt (emma thompson) çok çok iyi bir film, aklında olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hastalık temalı filmlerle işim olmaz. Net olarak anlattığımı sanıyorum bu konudaki hissiyatımı.

      Sil
  10. Benim annemin de fiziksel olarak hastalıklı bir yapısı var. Ben çocukken birkaç ameliyat oldu. Ben de hisli bir çocuktum, çok üzülürdüm. Annemin hakikaten kronik rahatsızlıkları var ama doktora gitmez, kendine dikkat etmez. Hem doktora gitmez hem de "Nasılsın" deyince asla "İyiyim" demez:) Gündeminde devamlı nasıl her yanının ağrıdığı vardır. Fibromiyaljisi var bence. Doktora gitmediği için bilmiyoruz ama ben yüzde yüz eminim:) Onun işi de zor farkındayım ama annem bir de beni çocukluğumdan beri dert ortağı saydığı için artık yoruldum. Evlerden uzak olsun büyük rahatsızlıklar çekenler hariç, diğer türlü hastalık konuşulmasından hiç hoşlanmıyorum. Senin gibi hastalık konulu filmleri asla izlemiyorum. Gereksiz nazlanan da hoşlanmıyorum. Ve erkekler en ufak bir nezlede çekilmez oluyorlar:) Seni çok çok iyi anlıyorum. Çocukluk nasıl da etkiliyor insanları. Annem çok ağladığı için ben ağlayamam mesela ve ağlayanlardan da hiç hoşlanmam. Benim de öyle bir takıntım var. Kızıyorum ama annemin öyle olmasına da belki annesi sebep oldu. Hayat tuhaf.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar iyi anladım ki hislerinizi yazdıklarınızdan... İnsan tabi ki üzülüyor bir yakını hastalanınca; onu anlamaya, hak vermeye çalışıyor ama içten içe kızmaya devam ediyor maalesef. Dediğiniz gibi çocukluk o kadar etkili ki...

      Sil
  11. Sizi ne kadar anlıyorum desem boş Mrs. Kedi. Yaşadıklarınızı sizden dinlemek dahi beni perişan etmişti biliyorsunuz. Sanırım biraz duygusal bir insanım. Yazınızın sonundan başlamak istiyorum yine de. Evlilikte hastalıkta, sağlıkta eşlerin birbirlerine destek olma sözü verildiğinden bahisle eşinize psikolojik rahatsızlıklar hariç demenize takıldığımı gizleyemeyeceğim ne yazık ki. Tanıdık bir genç bir kaza neticesinde nişanlısının yüzüne kaynar su dökülmesi sebebiyle iz kalacağı için nişanı bozmuştu ki, bu benim asla yapamayacağım bir şey. Psikolojik hastalık elbette çok farklı. Ancak hastalık ne olursa olsun hayat arkadaşınızı yarı yolda bırakmak bana göre değil. Evde bakamayacak haldedir, elinde avucunda ne varsa imkanları sonuna kadar kullanıp gereken ne varsa yaparsınız, gerekirse hastaneye yatırırsınız ama dönüp arkanızı gidemez, sokağa atamazsınız. Bunu sizin de yapabileceğinizi sanmıyorum şahsen.

    Hastalık konusunda önce kendimden bahsedeyim. Pimpirikli biri değilim. Hastane, doktor ve ilâçla hiç aram yoktur doğrusu. Önemli bir hastalığa yakalanırsam sakin, sessiz, süreci beklerim. Sağ olsun eşim, kızım ilgilenirler. Ancak basit bir soğuk algınlığı, gribe yakalanmaya göreyim. Dünya sanki başıma yıkılır. Hayattan nefret ederim, "Allahım al canımı" diye dua ederim:)) Bunun kapris olduğunu düşünmüyorum. Şu grip olayı nedense beni hayattan bezdiriyor. Belki eşim de o dönemlerde mızmızlandığımı söyleyebilir, bilemiyorum. Ama sağlığım konusuna eşim ve kızım, bana benden daha çok ilgi gösterirler.

    Kayınvalidem hastalık hastası, kendi annem panik ataktır bu konuda. Kayınvalidem özellikle tanıdığı bazı yaşlı insanlarla yaptığı telefon sohbetlerini dinlemelisiniz:)) Birbirleriyle nerelerinin daha çok ağrıdığı, nerelerinden rahatsız oldukları hususunda yarışırlar birbirleriyle. Annem ise ayrı bir cins. İlâç kullanmadan önce prospektüsünü en ince ayrıntısına kadar okur ama en fazla dikkat ettiği ilâcın yan etkileridir. Milyonda bir etkiyi de üşenmeden oraya yazar ilâç şirketleri de. İlâcı kullandıktan hemen sonra, ya başı döner ya ağzı kurur ya da dudakları karıncalanır. Sonra kalkar bu ilâç bana dokundu der çıkar. Kızım kendisine artık prospektüs okumayı yasakladı ama o bildiğini okuyor yine:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mr. Kaplan, tabi ki bakımı için gerekli her şeyi yaptıktan sonra gitmekten bahsediyorum. Olduğu gibi anında bırakıp, "Ne olursa olsun, umrumda değil, ben gidiyorum" diyerek gitmek değil bahsettiğim. İngilizce'de "primary caregiver" diye bir tanım var. Kişinin bakımından sorumlu asıl kişi diyebiliriz ya da birincil hasta bakıcı. Büyük konuşmak istemiyorum ama o kişi olmak benim için çok zor. Yine sevdiğim bir kişinin de benim için "birincil hasta bakıcı" haline gelmesini hiç istemem. Bu çok yıpratıcı bir şey. Profesyonel hasta bakıcı desteği çok daha iyi bir seçenek. Bu söylediklerim rahatsız edici ya da acımasız olabilir ama gerçek bu. Tabi ki başa gelmeden bilinmez, kimse de öğrenmek zorunda kalmasın. Bu söylediklerim sadece eşler için değil, anne-babalarımız için de geçerli. Ben şu ana kadar anneme anne oldum, kendime anne oldum, kardeşime anne oldum, eşime anne oldum, kızıma anne oldum... Tam her şey bitti, herkesi büyüttüm derken tekrar birilerinin tüm sorumluluğunu alıp sil baştan annelik yapmak istemiyorum ve bence bu konuda sonuna kadar da haklıyım. Toplum bana bunun için bencil, acımasız hatta çok daha kötü sıfatlar yükleyebilir ama ben sadece çoğu kişinin içten içe düşünüp dile getirmediği bir gerçeği açıkça dile getiriyorum o kadar.

      Yorumunuz da değindiğiniz diğer şeyler o kadar tanıdık ki :)) Anneler, kayınvalideler, prospektifler, yan etkiler :))) Ama işte bu da onların değişmeyecek garip huylarından biri :)

      Hepimize sağlık ve bolca anlayış diliyorum :D

      Sil
    2. Prospektüs yerine yazdığım prospektif yazmışım :))) Bu vesile ile "prospektif" kelimesini Momentoscuğum'a önereyim "Bir Kelime" serisi için :)

      Sil

Hayat'ın yeni çelmeleri...

Dün sabah okulda rahatsızlandım, 2 kez kustum ve midem delinircesine ağrımaya başladı. Evrim beni okuldan alıp acile götürdü. Bağırsak filmi...