Cuma günü çocukları kütüphaneye götürdüm. Giderken hafif endişeliydim: Acaba yaramazlık yaparlar mı, gürültü olur mu? Ama çocuklar harikaydılar. Bir kez bile uyarmam gerekmedi. Kütüphaneye üye oldular, satranç oynadılar, kitap seçip okudular ve çıkarken seçtikleri kitapları keydettirip ödünç aldılar. O kadar mutlu oldum ki anlatamam. İlk fırsatta tekrar gideceğiz.
5/B Sınıfı
Sınıf mevcudu 16 ama Cuma günü 3 öğrencim okula gelmemişti.
Fotoğraflarını ailelerinin izni dahilinde paylaşıyorum :)
Okul çıkışı sahile gidip kütüphaneden aldığım kitaplarla keyif yaptım tabi ki :)
Yukarıdaki alıntı "Öğretmenin 55 Altın Kuralı" adlı bir kitaptan. Kitabın yazarı Ron Clark isimli bir öğretmen. Kitaba kendi hayat hikayesini anlatarak başlamış. Satırlarında kendimi buldum. Hayallerimiz birebir - abartmıyorum - aynıymış! Trt'de Gizem Avcısı (Relic Hunter) , Star'da Görevimiz Tehlike, Kanal D'de Kod Adı (Alias), Pazar sinemasına Indiana Jones izleyerek büyüyen nesilden başka türlüsü de beklenemez bence :)) Ron Clark'ın önerdiği kurallara gelirsek henüz başlardayım ama şimdiye dek faydalı buldum :)
Cumartesi günü sabahtan temizlik, alışveriş ve kek yaptım. Çok yorulmuştum ama güzel havayı kaçırmamak için arkadaşımla buluşup sahilde yürüyüş yaptım; yorulunca biraz atıştırıp çay içtik. Eve dönüşte yemek yaptım ettim derken 9 - 9,5 gibi uyuyakalmışım. Bi ara Evrim'in gelip üstümü örtüğünden başka bir şey hatırlamıyorum. Erken uyumuş olmama rağmen bugün çok yorgun ve nedense keyifsiz uyandım.
Ailecek kahvaltı yaptık, Evrim işe gitti. Biz Arya ile amiral battı ve hazine avı oynadık. Evrim eve gelince bir şeyler izledik ama keyfim yerine gelmeyince kendimi yine güneşin ve sahilin kollarına attım. Dönüşte duş alıp Evrim'e ve Arya'ya sarıldım. Şimdi daha iyiyim :)
Yarın 12. evlilik yıldönümümüz. 18 yıldır birlikteyiz. Ne ara geçti 18 yıl hiç anlayamıyorum. Böyle böyle çeyrek asır devirip ordan da yarım yüzyıla doğru uzanırız gibime geliyor :))
Dün akşam mutfak penceremizden manzara muhteşemdi. Paylaşmadan geçmeyeyim.
Sağlıkla mutlulukla huzurla nice evlilik yıllarınız olsun.
YanıtlaSilÇok teşekkürler :)
SilBirlikte nice güzel yıllarınız olsun :)
YanıtlaSilManzaraya kalbimi bıraktım.
🥰 Olur umarım 🥰
SilNice güzel yıllarınız olsun inşallah sağlıklı huzurlu. Manzara ne kadar güzel. Hülya
YanıtlaSilÇok teşekkürler 🥰
Silhayaller ve gerçekler :) aklımın ucundan geçmezdi akademisyen olmak. Ben kreş açıp çocuklarla olmak istiyordum, bir de astronomi ile ilgilenmek! çocukları hâlâ severim ama iyi ki kreş falan açmamışım, yapılacak iş, çekilecek çile değil gibi duruyor bugünden baktığımda. Yıldızlar, gezegenler falan ise hâlâ ilgimi çekiyor :)
YanıtlaSilne iyi yapmışsın çocukları kütüphaneye götürmekle. onlar için hep çok özel bir öğretmen olacaksın eminim :)
Çok teşekkürler 🥰
SilKreş açmak için gerçekten çok büyük bir kalbe ve sonsuz bir sabra ihtiyaç var. Ana okulu öğretmeni - artık okul öncesi öğretmeni deniliyormuş - arkadaşlarım var. Çok zor hayatları.
Nice sağlıklı, huzurlu yıllarınız olsun Rüyacım...
YanıtlaSilÇok teşekkürler Nurşen öğretmenim 🥰
SilBirlikteliğinizin 18.yılı kutlu olsun, evliliğinizin 12. yılı da. Sağlıkla mutlulukla...
YanıtlaSilÇok teşekkürler Sevgili Buraneros 🥰
SilMerhabalar.
YanıtlaSilSizin bu paylaşımınızı okudum ve görselleri tek tek inceledim. Şimdi sizin bu paylaşımınıza yorum yazmaya geldi sıra...
Sizin yorumunuzda değindiğiniz konulara ilişkin hiçbir şey yazmadan doğrudan ilkokula hangi yıl başladığımı ve öğrencilik yıllarımdan bir şeyler paylaşacaktım. Ben çoğu zaman hep böyle yapıyorum. Aslında hiç doğru değil. Yorumda sizin paylaşımınız üzerine bir şeyler yazmak gerekir. Blog okumak ve akabinde yorum yazmak da bunu gerektirir.
Hemen planladığım yorumdan vazgeçtim ve tekrar paylaşımınızı okudum ve görselleri inceledim.
Öğrencilerinizi biraz da tereddüt ederek kütüphaneye götürmüşsünüz. Ancak, öğrencileriniz sizi korktuğunuza uğratmamış. Ne güzel! Bundan daha iyi bir haber olamaz!
Ben de ilkokul öğrencisiydim. O yıllarda (1961-1966) bizler ne kütüphaneye, ne tiyatroya, ne de sinemaya gitmedik. Çünkü ne kütüphane, ne tiyatro vardı. Ama sinema salonu vardı. Sinemaya da öğrenci velileri götürsün diye düşünmüşlerdir.
Bizler işte öylesine okuduk. O zaman ki eğitim ve öğretim müfredatı doğrultusunda bilgi donanımız iyi sayılırdı. Ama kütüphane, tiyatro, sinema, müzik, konser vs. sosyal-kültürel faaliyetleri açısından kocaman bir sıfırdık. Okulda bir halk oyunları ekibi bile yoktu.
Yazınızda HOPA yerleşim yerinin adını geçtiğini görünce, aklıma hemen Karadeniz geldi ve heyecanlandım. Ben, renkleri mavi ve yeşil olan her iki denizi de çok seviyorum. Hopa denince aklıma hemen yeşil mavi renkli iki deniz aklıma geliverir.
Paylaşım için teşekkür eder, sağlık sıhhat ve afiyetler dilerim.
Selam ve saygılarımla birlikte en Güzel'e emanet olun efendim.
Merhaba Recep Bey,
SilSizin yorumlarınızın kendine has bir tarzı var her daim. Zevkle okuyup yanıtlıyorum. Değerli yorumlarınız için çok teşekkürler.
Günümüzde eskiye göre çok fazla olanak var ama maalesef eskinin eğitim kalitesine erişemiyoruz çoğu zaman. İmkansızlıklar içindeki öğretmenler daha yaratıcı, yoksunluk içindeki öğrenciler daha hevesliydi diye düşünüyorum. Şimdi öğretmenler yılgın, öğrenciler memnuniyetsiz.
8 yıldır Hopa'dayız. Gerçekten mavi ve yeşilin kavuştuğu yer Karadeniz.
Ben de size ve eşinize sağlık ve sıhhat diliyorum.
Selamlar, saygılar...
aaa alias ı yakınlarda izledim yaa bol sezonlu :)
YanıtlaSilGüzel dizi :)
Sil