Ölümün Sonu, daha önce bahsettiğim Dünyanın Geçmişi üçlemesinin son kitabı. Bu kitapta olay örgüsü oldukça sade, âdeta bir tarih kitabı gibi yaşananlar anlatılıyor. Okuyucu çoğunlukla bir kurgu değil de henüz gerçekleşmemiş bir geleceğin tarihi akışını okuyor hissine kapılıyor. İnsan toplumunun çaresizlik hissiyle nasıl başa çıktığını okurken gerçekliğinden hiç şüphe etmedim okuduklarımın. Tam da insanların yaptığı gibi "Bir şey olmaz", "Daha çooook zaman var", "Biz daha zekiyiz", "Bir şey olsa bile kesin biz kazanırız" gibi son derece desteksiz ama bir o kadar gamsız yaklaşımlar ile gelmekte olan felaketi inkar edilmesi hiç şaşırtıcı gelmedi bana ama okurken insanlığın bu kadar salak olmasına gıcık olmadan duramadım.
Kimsenin taşın altına elini koymak istemediği ama birilerini hiç çekinmeden zorla öne sürdüğü birçok olay var kitapta. Sorumluluğu sözüm ona seçilmiş kişiye / kişilere yükleyip işe yaradığında "kahraman" yaramadığında ise "tu kaka" dediği anlarda hah işte tam da böyle hayat dedim. Rızası sorulmadan mecbur bırakıldığı hâlde, yıllarca kendi hayatını feda edip Dünya'yı kurtaran adamı bile görevi biter bitmez tutuklayıp yargılamak için kapıda bekleyenlere şaşırmadım. Verilmesi gereken zor kararları vermesini isterken her şey normal, o kararlar işe yaradığı sürece her şey ok ama işlevini yitirdiği an her şey değişiyor. Nasıl bir nankörlük, nasıl bir iki yüzlülük anlatamam. Ama çok gerçek. Kitapta yapılan analizler, anlatılanlar, çizilen resim o kadar gerçek ki! Bilim kurgudan çıkıp toplum ve insan eleştirisine dönüşüyor kitap âdeta. Zaten insanı düşünmeye iten bu eleştirel yaklaşım, aynı Cesur Yeni Dünya'da da olduğu gibi, iyi bilim kurguların temel özelliklerinden birisi.
Kitabı okurken bir an çok şaşırdım; kitapta karşıma tanıdık bir mevzu çıktı. Ağaç Ev Sohbetinde sorduğum soru bu kitapta da mevzubahis edilmiş. Uzayda sınırlı yakıt ve yiyecek ile sonu belirsiz bir yolculuğa mecbur kalan uzay filosu çaresizlikten birbirlerine ateş açıyor ve sağ kalanlar ölenleri "yiyecek" olarak yanlarına alıp hayatta kalmaya çalışıyor. Bu uzay gemilerinden biri Dünya'ya döndüklerinde mürettebatın hepsi yargılanıyor ve suçlu bulunuyor. Daha sonra yaşanan bir dizi olay sonrasında aynı şeyleri yapmış olan 2. uzay gemisinin mürettebatı ise kahraman ilan ediliyor. Kitap her fırsatta, her sayfada, her satırda insanoğlunun ne kadar da pragmatik ve iki yüzlü olduğunu gösteriyor. İşler kendi lehine olduğunca her şey mübah, rüzgar tersten esince her şey günah!
Yazar hakkındaki fikrime gelecek olursak; yazar fazlasıyla gerçekçi bence. Günümüzde mevcut durumdan yola çıkarak çok gerçekçi bir gelecek tablosu çizip anlatmış. Bazı noktalardaki üslubunu çok beğenmesem de parmak bastığı noktalar yanlış denilemez. O noktalardan biri, erkeklerin giderek daha kadınsı göründükleri. Yazarın tasvir ettiği gelecekte, erkek ve kadını sadece dış görünüşünden ayırt etmek imkansızlaşmış. Kitapta hibernasyona giren ve gelecekte uyanan karakter önce bu duruma şaşırsa da sonrasında böyle olacağının emarelerinin geçmişte (yani bulunduğumuz yüzyılda) görüldüğünden bahsediyor. Erkek pop sanatçılarının giderek daha pürüzsüz bir yüze, kadınsı hatlara ve kadınsı giyim tarzına geçiş yaptığından bahsediliyor kitapta. Daha sonra bu durumun toplumun geneline yayılması ile gelecekte kadın-erkek farkı anlaşılmaz hâle geliyor. Son yılların popüler erkek K-pop gruplarına, K-dramalarına ve ünlü markaların erkek defilelerine bakılınca durum çok da ütopik değil sanki. Herkesin kendi tercihi tabi ki. Eleştirel yaklaşmıyorum ama popüler erkek imajında geçmişe nazaran çok bariz bir değişim olduğu inkar edilemez.
Kitabı henüz bitirmedim ama yazmak için yine bekleyemedim. Kitabın sonundan bağımsız olarak seri ile ilgili fikrim gayet olumlu. İlk kitap her ne kadar fazla bilimsel ve zorlama gelmiş olsa da ikinci ve üçüncü kitap olay örgüsü ve gerekli açıklamalar ile gidişatı değiştirip durumu kotarıyor. Dünyanın Geçmişi Serisi, ilk kitapta vazgeçmeyip devam edeni pişman etmeyecek bir bilim-kurgu üçlemesi bence.
P.S.: Ağrım biraz azaldı. Son yazdığım güne göre daha iyiyim ama hala kendimi okula dönebilecek hâlde hissetmiyorum. Umarım raporumun bitiş günü olan önümüzdeki pazartesiye kadar daha iyi olurum. Şimdilik yatmaya ve kitap okumaya devam.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilOkumadan yorum yapmak yanlış olurdu. O nedenle sildim önceki yorumumu. Yorumları okudum başarılı bir eser izlenimi veriyor. Ama kitap ismi bende olumsuz bir his bıraktı. Yine de merak ettim.
SilKitabın ismi pek hoş değil bence de. Serinin ilk kitabını okurken çok sıkıldım ve neredeyse bırakacaktım. İkinci kitapta işler değişti. Kitapları sırayla giriş, gelişme, sonuç olarak değerlendirirsek sıkıcı bir girişi var ama gelişme ve sonuç tatmin edici diyebilirim.
Silbilimkurgu hiç okumam bilirsin ama güzel yazmışsın, okumasam da tam meze sofrasında tartışılacak konular :)) ben erkeklerin daha kadınsı olduklarına inanmıyorum, ortaçağ tablolarına bakarsan hepsinin suratı bebek poposu gibi, makyaj, peruk.. ;) ama evet kozmetik ve sanırım filtreli telefonlarla daha "sentetik" göründüğünü ben de düşünüyorum insanların. Sonunda sanırım ben ve bencileyin bir iki "hilkat garibanı" kalacağız "doğal kadın" diye müzelik falan :)))) şaka bi yana, amaağn bırak kim nasıl görünmek istiyorsa görünsün kafasındayım ben çok uzun zamandır..
YanıtlaSilağrılarının azalmasına çok sevindim, o eğrilik dediğin şey de duruş bozukluğu, kaslar güçlenince esamesi kalmayacak inan.. haydi bu moralle bu hafta güzel geçsin :)
Kitabın alt metnindeki toplum eleştirisi çok iyi gerçekten. Herkes nasıl mutluysa öyle olsun fikrine katılıyorum. Sadece rol model olarak görülen kişilerden etkilenip onlar gibi olmaya çalışmak, olamayınca da dışlanmak ya da mutsuzlaşmak gençler için giderek büyük bir sorun haline geliyor maalesef. Yaşlılar bile bir garipleşti artık. Ünlü falan değil gayet sıradan insanlar yüz gerdirme, göz kapağı aldırma, botoks falan yaptırıyor. Yalan yok, bunu hiç anlayamıyorum. Bence bizim gibi doğal kalanlar değil, estetiği abartanlar hilkat garibeliğine doğru ilerliyor Ceren'im. Her şeyin, kadının da erkeğin de doğalı güzel bence :)
SilUzun zamandır seri kitap okumuyorduk. Bu güzel seriyi not aldık!
YanıtlaSilUmarım beğenirsiniz okuyunca.
SilAğrılarınızın azalmasına sevindim Mrs. Kedi. Umarım en kısa zamanda sağlığınıza kavuşursunuz. Bilim Kurgu türünü fantastiğe kaçmadan gerçeğe yakın olması halinde severim ben de. Bu bakımdan kitap ilgimi çekti. Belirtildiği üzere kitabın adı tuhaf sadece. Ölümün Sonu anlamsız biraz. Ölüm zaten bir son. Sonun sonu olur mu?:)
YanıtlaSilTeşekkürler Mr. Kaplan. Seri tam anlamıyla bilim kurgu yani fantastiğe kaçmıyor. İlk kitap üniversite fizik kitabından hallice ama ikinci ve üçüncü kitap gayet anlaşılır seviyede. Hatta son kitap yukarıda da yazdığım gibi henüz gerçekleşmemiş bir geleceği anlatan tarih kitabı gibi. Ben içindeki insan ve toplum eleştirisine tamamıyla katıldığım için kitabı okumaktan keyif aldım. Hatta insanoğlunun bariz salaklığının cezasını çektiği sahnelerde ekstra keyiflendim. İsim konusunda size katılıyorum. Kitabı henüz bitirmedim ama içimden bir ses bu ismin seçilmesinin bir sebebi var ve kitabı tamamlayınca isim anlam kazanacak diyor. Umarım öyle de olur.
Silkitap bilgisi için saol. oh yaa iyileşiyorsun yaa geçen üzdüydün yani hepimizii.
YanıtlaSilİyileşiyorumdur umarım :)
SilBilimkurgu severim ama bazen ben de sıkılabiliyorum. Anlatım tarzı, çeviri gibi etkenler de beğenimizi etkiliyor bence.
YanıtlaSil