Pazartesi, Ocak 22, 2024

Ağaç Ev Sohbetleri #231

Uzun zamandır Ağaç Ev Sohbetlerine katılmamıştım. Bu hafta dinlediğim bir podcast beni bu yazıyı yazmaya itti.

Podcastte 1972 yılında Uruguay Hava Kuvvetleri'nin 571 sefer sayılı uçuşunda meydana gelen kaza ve kazazedelerin hayatta kalma mücadelesini anlatan Kar Kardeşliği filminden bahsediliyor. Kazazedeler hayatta kalmak için kazada ölmüş olanları yemek zorunda kalmış. Linke tıklayarak çok daha detaylı bilgiye ulaşılabilir. İşte haftanın sorusu da bu:

Ölümle burun buruna olduğunuz bir anda normal koşullarda asla yapmam  dediğiniz bir şeyi yapar mısınız? Hayatta kalmak için ölmüş bir insanı parçalayıp yiyebilir misiniz? Hayatta kalma iç güdünüz ağır basar mı yoksa ben insanlığımı (nedir insanlık?) kaybetmeden ölmeyi yeğlerim mi dersiniz?

Evrim'le tartıştık bu konuyu. Ben ölmeyi seçerim dedim. Evrim, "Ya yanında Arya varsa?" dedi. Arya'nın kendi tercihi ama yemesi için çaba sarf etmem dedim. Evrim, "Ben gerekirse zorla yediririm ikinize de hayatta kalmak için." dedi.

Ölmüş de olsa, yemezsem ben ölecek de olsam yapamam diye düşünüyorum. Ölürüm. Bir köşeye çekilir ve ölümü beklerim. Aksini yapmayı düşününce bile midem reaksiyon veriyor; başıma gelse kimbilir ne hâle gelirim. Böyle bir şeyi Arya'ya da yaşatamam. Hadi diyelim ki hayatta kaldık, o travmayı nasıl atlatacağız, normal hayatımıza nasıl devam edeceğiz. Karşılaşacağımız insanların sorularını geçtim, bakışları bile sürekli bize o anları hatırlatmaz mı? Kabuslar görmez miyiz? 

Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak isteyecek olanlar olur mutlaka. Neler unutulmuyor ki, bu da unutulur denilebilir. Bilemiyorum, belki de öyledir. 

Filmin konusunu tartışırken aklıma yıllar önce dinlediğim bir hikaye geldi. 3 kişi bir kaza sonucu ıssız bir adaya düşüyorlar. Kazazedelerden biri kör, biri de topal, biri sağlıklı. Bir süre sonra sağlıklı olan yardım bulmak için oldukları yerden ayrılmaya karar veriyor. Kör olan ve topal olan oldukları yerde kalıyor.

Açlıktan ölmek üzere oldukları bir gün topal olan kör olana sen bekle ben şu martılardan birini yakalamaya çalışacağım diyor ve bir süre sonra gerçekten bir martı yakaladığını söyleyip ateş yakıp pişiriyor. Yakaladıklar martılar sayesinde hayatta kalan bu iki adamı şans eseri bir gemi kurtarıyor.

Normal hayatlarına dönen adamlardan kör olanı hayatta kalmalarını sağlayan martı mevzusunu anlatınca yakınları merak ediyorlar ve martı yakalayıp pişiriyorlar. Kör adam, onları hayatta tutan topal adamı da yemeğe çağırıyor ama topal adam asla gelmek istemiyor. Durumu anlayamayan kör adam martıyı yediği an göz yaşlarına boğuluyor.Hikaye bu kadar. Gerisi okuyanın hayal gücüne kalıyor. 

Film de bu hikaye de çok acı bence. İnsan, ölümle burun burunayken ne düşünür, nasıl davranır kestirmek çok zor ama ben Evrim'in aksine yaşamayı değil, ölümü seçerdim diye düşünüyorum.

Ya siz? 

14 yorum:

  1. Sanırım ben de ölümü seçerdim. Ama o koşullar altında ne olur yine de şu an kestirmek zor!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı şeyler başa gelmeden bilinemiyor. Asla "asla" dememek gerek ama o koşullarda ölmüş birini yiyerek hayatta kalmayı seçecek kadar hayata bağlı biri değilim ben sanırım. Yani öylesine zor bir şey yaparak hayatta kalacaksın da ne olacak?

      Sil
  2. önce kusarız sonra alışır yeriz mecburen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evrim de böyle pat diye çok net cevap verdi. Hiç öyle olacağını sanmıyorum ben.

      Sil
    2. çok pozitifsin seeeen :)

      Sil
  3. Canlı kalabilmek için "insan" olmaktan vazgeçip yamyam olmayı tercih etmek. Ya sonrası...? Yaşam boyu o anın dehşetini yaşamak, iç organlarda türlü çeşitli rahatsızlıklar, geriye kalan travmalar... Neyin bedeli?
    Hayatta yapamazdım. Düşünmek bile ürkütücü. Hayal gücüm beni oralara kadar taşımıyor.

    Bazı gelişmiş ülkeler canlı hayvan kesimlerini çocuklar etkilenmesin diye görsel olarak yayınlamıyorlar. (Savaşlarda nice kayıplar veriliyor, onu umursayan yok.)
    Esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
  4. Ben hayvan bile yemiyorum, insan niye yiyeyim :))) Yok valla yemem, başkasını öldüremem de, insan gibi yaşar ölürüm, kazık çakmadık sonuçta bir şekilde öleceğiz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Di mi ama nasılsa öleceğiz. Ben de öyle bakıyorum Ceren'im. Ama işte Evrim konuya bambaşka bir açıdan bakıyor. Resmen bana zorla yedirmeye çalışma bırak öleyim, sen istersen ye dedim konu kapansın diye.

      Sil
    2. :)) bence hayata güzellik katan da bu farklar..
      simpsons'da bir sahne vardı, bir yerde mahsur mu ne kalıyorlar herkes herkesi yiyor, meğerse 2 saat mahsur kalmışlar. aklıma o geldi :))))

      Sil
  5. Yok, yok yemem ben de Mrs. Kedi. Ölüm temizlik. Hayatta kalabilmek için asla yapmayacağım bir şey ne olabilir başka? Düşünmem lâzım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle diyeceğinizi tahmin etmiştim Mr. Kaplan. Konu biraz can sıkıcı farkındayım ama bu seferlik biraz değişik olsun dedim. Bir de Deep arada nefes almış olsun.

      Sil
  6. Selamlar,
    Bu haftanın konusu baya ağır oldu :)
    Filmi izlerken zorlanmıştım, duygularımı anlatmaya çalışırken de zorlandım açıkçası...
    Anne olmadan önce ben de ölmeyi tercih ederdim kesinlikle ama şimdi Alper var. Ben ölünce ona ne olacak? Daha küçücük kendini nasıl koruyacak, onun hayatta kalmasını nasıl sağlayacağım? Böyle bir dünyada hayatta kalmalı mı? Off çok zor, yaşamak zorunda kalmayalım...

    Sevgiler,
    MyReal.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet konu biraz ağır bu hafta. Derinlemesine düşünmek istemiyor bile insan. Sevgiler...

      Sil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...