Çarşamba, Mayıs 08, 2024

İyileştiren Sevgi

"Seni sevmeyi dünyanın en güzel şiiri yapacağım" demiş Edip Cansever.



İnsan kendini sevilmeye layık görmeyince gerçekten sevildiğine inanamıyor, hep şüphe ediyor. En ufak eleştiride çılgınca saldırıya geçiyor; "Sevmezsen sevme beni, benim de çok umrumda sanki!" demeye getiriyor işi. 

Bazen acısından sevgiyi göremiyor, anlayamıyor insan. İyileştirmek için uzanan eli bile yaralamak, üzmek için sanıyor. Mevcut yaralar o kadar derin ki iyileşebileceğine ihtimal vermiyor.  Oysa koşulsuz sevgi tüm yaraları sarıyor sabırla, şefkatle, şiirle. Çare sevgiye teslim olmakta yatıyor. Benim Evrim'le ve ailesiyle ilişkim de böyle ama arada küçük bir fark var. 

Evrim, yıllar içinde benim içten içe sevilmeme korkumu anladı; asla yaramı dürtüp saldırıya geçmeme yol açmıyor. Önce sarıp sarmalıyor, sevgisinden emin olmamı garantiledikten sonra yalnızken ve ben sakinken yapıyor eleştirilerini. Sevgisinden şüphe etmediğim için, dediklerinin benim iyiliğime olduğunu kabullenmem daha kolay oluyor. Yine de ara ara savunmaya hatta saldırıya geçtiğim oluyor ama Evrim altta yatan sebebi bildiği için alınıp darılmıyor.

Büyüklerle işler biraz farklı maalesef. Ben, Evrim dışında birinden gelen eleştiriye verdiğim tepkileri kontrol edemiyorum çoğu zaman. Hemen "Ben böyleyim, beğenmeyen başka yana bakabilir" moduna geçiyorum. Asla anlayıp dinlemek, alttan almak istemiyorum. Çünkü zaten en başından sevildiğine inanmayan benim için eleştiri = sevilmemek.

Benim sinirim çok ani ve bir o kadar kısa sürüyor. Parlayıp sönüveriyorum. Parladığım an ateşe körükle giden olmazsa sönünce pişman olup süt dökmüş kediye dönüyorum zaten kısacık bir sürede. Ama işte parladığım an inatla üstüme gelinirse... Hayatta susup oturamıyorum, alttan alamıyorum. Gözüm dönüyor. Evrim bunu bildiği için benimle hiç muhatap olmuyor öyle anlarda. Ben kendi kendime esip gürlüyorum ve fırtına dinince usul usul kedi gibi sakinleşiyorum bir köşede. Tabi bunu bilmeyen ya da kabullenmeyenin vay haline...

İnsan mizacı değişmesi çok zor bir şey. Yani "Can çıkar, huy çıkmaz"; "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur" gibi güzide atasözlerimiz boşuna söylenmemiş. Ben yıllardır kendimi yontmaya ve sivri köşelerimi yumuşatmaya çalışıyorum. Az da olsa yol kat ettim ama hâlâ köşeler yanaşanı çizebiliyor bazen. En iyisi Evrim'in yaptığı gibi köşelerden uzak durmak :)

Her zaman söylediğim bir şey var: bir daha dünyaya gelsem evlenmem ama evleneceksem de sadece Evrim'le evlenirim :) Şu dünyada benimle yaşayıp bana rağmen beni sevecek ve mutlu olabilecek tek kişi Evrim bence. Benim kadar kendini sabote eden, benim kadar kendine zarar veren birini kendi kendinden korumak çok zor ve Evrim bunu başarıyla sürdürüyor 18 yıldır.  

Evrim, buralara pek uğramadığı için rahat rahat yazıyorum. Aman duymasın da şımarmasın :))



Can't take my eyes off you - Frankie Vallie and The Four Seasons

18 yıl önce Evrim'in bana mesaj attığı ilk şarkı :) 


10 yorum:

  1. İkiniz de şanslısınız. Anlamak, kabullenmek, değişmesini istemeden, inatlaşmadan varlığını benimsemek... Sevginin temelinde bu anlayış yatıyor zaten.
    Sondan bir önceki paragraf beraberliğinizin sırrı gibi zaten.
    "Her zaman söylediğim bir şey var..." diye başlayan paragraf...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz gibi şanslıyız Makbule öğretmenim :) Değiştirmeye çalışmak çok yorucu ve neredeyse boşuna bir uğraş. Olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmek daha faydalı ve ne kadar ilginç ki kabul etmek değiştirmeye çalışmaktan daha çok işe yarıyor.

      Sil
  2. Seviyoruz bu aileyi yahu:)

    YanıtlaSil
  3. edip abi en sevdiğim şair :) siz de şirinler ailesi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şirinler mi? :)))) Bizden Shrek ailesi daha iyi olur gibi sanki :))

      Sil
  4. Aşkınız, huzurunuz, sevginiz, saygınız solmasın eksik olmasın

    YanıtlaSil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...