Bu ilk "Dur" deyişi değildi Leyla'nın dalgalara. Aylar önce çok hasta olduğu bir gün derdini bir arkadaşına anlatmaya çalışırken arkadaşının hiç umurunda olmadığını gördüğü an "Dur" demişti ilk kez. Bir yanlışlık vardı. Eğer umursamıyorsa arkadaşı değildi demek ki konuştuğu kişi. Hiç uzatmadan o anda söyledi Leyla içinden geçenleri. Daha fazla konuşmayalım, arkadaş değiliz artık. Şaşırmıştı karşısındaki, hiç beklemiyordu. O gün herkes kendi yoluna gitti, bir süre sessizlik oldu aralarında. Sonra sitem başladı. Leyla, yanlış anlamıştı, karşıdakinin hiç suçu yoktu, Leyla alınganlık etmiş hatta kırıcı olmuştu. Geri adım atmadı Leyla, mesafesini korudu. Ne yaşandığını ve ne hissettiğini anlattı sakince. Karşı taraf sustu. Dalgalar duruldu o gün.
Günler hızla geçti. Leyla, iyileşiyordu. Kendi değerini fark etmiş, değer bilmeyenlere harcadığı zamana üzülmüş ama zararın neresinden dönülürse kârdır sözüyle kendi ayaklarının üzerinde durmayı başarmıştı. Ama Hayat o kadar kolay bırakmaz insanın peşini. Tek bir sınavla mezun olamaz insan. Sonraki günlerde farklı farklı denizlerin dalgaları geldi çarptı Leyla'ya. Leyla tüm sakinliği ile sırtını dönüp gülümseyerek uzaklaştı dalgalardan. Eski Leyla olsa, her bir dalga ile ölümüne savaşır, nefessiz kalır, defalarca kez boğulacak gibi olurdu. Ama artık dalgalarla savaşmadan onlardan uzaklaşmayı öğrenmişti. Üstelik savaşılmayan dalgalar sinirden iyice köpürerek herkesin gözü önünde küçülerek yok oluyorlardı.
Bugün Leyla'ya çarpan dalgalar aylar öncekiyle aynıydı. Yalnız hissediyordu kendini, konuşacak birilerine ihtiyacı vardı, acaba Leyla onu dinler miydi? Eskiden olsa Leyla kendini ezer geçer, mutlaka kulak verir hatta elini uzatıp kolunu kaptırırdı o dalgaya sonunda. Ama öyle olmadı. "Dur" dedi Leyla bir kez daha dalgalara, "Ben şöyle uzaklaşayım, sana alan açayım; sen istediğin gibi at koştur, köpüre köpüre devam et yoluna." Bazen "Dur" demek gerekir kocaman dalgalara ve o kısacık şaşkınlık anında hızlıca uzaklaşmak. Leyla artık öğrenmişti; delice köpüren, insanı yerden yere vuran dalgalara kapılıp oradan oraya savrulmamak için vakitlice "Dur" demeliydi insan.
Leyla, yüzünde bir gülümseme ile yürüdü evine. İç huzuruyla oturdu camın önüne, kendi kendini sardı kollarıyla. İyiydi; doğru olanı yapmış ve kendini sakınmıştı dalgalardan. Güneşli günler yeter de artardı insanın içi huzuru oldukça.
...
Uzun zaman sonra tekrar fısıldandı kulağıma bir Leyla hikayesi. Epeydir hikaye gelmiyordu kulağıma, iyi geldi bana da yeniden Leyla'nın sesi olmak :)
Sanırım Deep'e de yazmıştım aynısını. Kendine değer verdiğin zaman karşındaki insanı çok daha iyi değerlendirebiliyorsun diye. Leyla'nın bu yolculuğu gerçekten ilham verici. Dalgalara "Dur" diyebilmek büyük bir cesaret ve kendine olan saygının göstergesi. Hikayen güçlü bir mesaj veriyor: Kendi değerimizi bilmek ve gerektiğinde sınır koymak.
YanıtlaSilKalemine sağlık, iyi geceler diliyorum. :)
Çok teşekkürler :) Kesinlikle kendi değerimizi bilip gerektiğinde kendinizi koruyacak sınırlar koymalıyız. Her defasında kendimizi hiç sayınca başkalarının gözünde de hiç oluyoruz.
Silbu leyla akıllıymış :) yanii, leyla mısın deriz yaa kafan nerde senin anlamında :)
YanıtlaSilAkıllanmış Leyla :))
SilNe güzel bir hikâye dökülmüş kelimelere
YanıtlaSilTeşekkürler :)
Sil