Pazartesi, Ağustos 16, 2021

Ağaç Ev Sohbetleri #104



Ağaç Ev Sohbetleri'nde 2 yılı geride bırakıyoruz. Bu hafta sohbet konusu benden :)

"Hayattaki en büyük korkunuz nedir? Başınıza gelince uykularınızı kaçıran bir şey var mı? 

REVİZE: Bu noktada bir düzeltme yapsam iyi olacak sanırım hayatta deyince çok genel olmuş, onun yerine "Günlük hayattaki en büyük korkunuz nedir?" desek daha iyi olacak sanırım. 

Benimkisi" anlaşılmamak" ya da "yanlış anlaşılmak". Yabancıların ya da tanıştığım ama çok da samimi olmadığım kişilerin hakkımdaki düşünceleri beni hiç etkilemiyor ama sevdiğim, değer verdiğim birinin beni anlamaması / yanlış anlaması benim için neredeyse ölümcül.

Sevdiğim biri tarafından yanlış anlaşıldığım zaman durum düzelene kadar nefes alamıyorum. Art niyetim olmadığını anlatmak için elimden geleni yapıyorum ama işte o arada ömrümden ömür gidiyor. Özellikle sevdiğim, çok değer verdiğim biri yaptığım bir şey yüzünden kırılıp üzülürse durum daha da vahim hale geliyor. Bir yandan kendimi affettirmeye çalışırken bir yandan da "Ama ben seni bu kadar önemserken nasıl olur da bile bile seni kırıp üzeceğimi düşünürsün?" diye isyan edesim geliyor. İçten içte ben de kırılıyorum. O kadar sevdiğim birinin ben bir yanlış yapınca bunu istemeden yaptığımı, elimde olmadan durumun öyle geliştiğini, elimde olsa onu asla üzmeyeceğimi bilmesi, anlaması gerektiğini düşünüyorum. Ama insanlık hali, sevgimden şüpheye düşmüş olabilir. Böyle bir şeyi fark eder etmez özür dileyip durumu elimden geldiğince açıklamaya çalışıyorum. 

Benzer bir durum başıma gelince, yani sevdiğim biri beni üzecek bir şey yapınca tabi ki ben de bir anlık inciniyorum ama fark edip de istemeden yaptığını söylediği an her şey bitiyor. Bile bile beni kıracak bir şey yapmayacağına inanıyorum o anda. Konuyu hiç uzatmıyor, kırgınlığı hemen bir kenara atıveriyorum. Hatta bazen özre bile gerek kalmıyor, kendi kendime "ya zaten bilerek yapmamıştır, farkında bile değildir" diyerek geçiştiriyorum mevzuyu. Ama nedense insanlar bazen böyle yapmayıp kırgınlığı uzatarak adeta karşı tarafı cezalandırmayı seçiyorlar. Bunun ardında çeşitli sebepler yatıyor olabilir tabi. 

Özür dilendiği halde işi yokuşa sürüp soğuk davranmaya devam edenlerin zaten bir süredir arayı açmak için bahane aradığını ya a da kendilerini değersiz hissettiklerini, onlara ne kadar önem verdiğimi anlamadıklarını düşünüyorum. Değer vermediğim için onları bile isteye kırdığımı sandıkları için kırgınlığı uzattıklarını anlarsam canla başla aksini ispatlamaya çalışıyorum ama yok zaten kırgınlık yaratmak için bahane arıyorlarsa o dakika işler değişiyor. Özrümü dileyip köşeme çekiliyorum, gerisi onlara kalıyor. 

Korkum sadece yanlış anlaşılmak değil, hiç anlaşılmamaktan da korkuyorum. Yanlış bir şey yaptığım zaman bunu açık yüreklilikle kabul edebilirim ama bu, yaptığım yanlıştan döneceğim anlamına gelmiyor her zaman. Zararı sadece kendime olan yanlışları yapma hakkım olduğunu düşünüyorum. Bu durumda sevdiklerim tabi ki beni desteklemek zorunda değiller ama anlamaya çalışmalı, anlamasalar bile yanımda olmaktan vazgeçmemeliler. Bence "Bu yaptığını desteklemiyorum. Umarım sen de bir an önce yanlışını anlar ve vazgeçersin ama ne olursa olsun yanındayım. İhtiyacın olduğunda burdayım." demeli gerçek dostlar. Ama genelde böyle olmuyor maalesef. İnsanlar yanlışlara taamül edemiyor, "Bu yanlış, bunu yaparsan ben yokum." deme zahmetine bile girmeden uzaklaşıyorlar. 

Sevdiğim, değer verdiğim biri, arkadaşım, eşim dostum... bir yanlışa düşünce durumu anlamaya çalışıyorum ve mutlaka geçerli bir açıklaması vardır diye düşünüyorum. Mümkünse birebir konuşup anlamaya, yardım etmeye çalışıyorum. Eğer direk konuşup anlaşamıyorsam, bir şekilde ne olursa olsun yanında olup yardım edeceğimi sezdiriyorum mutlaka. Bence gerçek sevgi, gerçek dostluk böyle olmalı. Yanlış anlaşılma olmasın, "Devam et, süpersin, arkandayım. " demekten bahsetmiyorum. "Bu yaptığın ya da bir şekilde kendini içinde bulduğun durum yanlış ama ben burdayım, seni bırakmıyorum. İstediğin an yanındayım. Mecbur kalmasan bunu yapmaz, elinde olsa bu duruma düşmezdin, bunu biliyorum." diyebilmekten bahsediyorum. 

Dipnot: Tabi ki bu soruya ölmek, sakat kalmak, sevdiklerimi kaybetmek gibi bir çok cevap verebilirdim ama henüz gerçekleşmemiş bir şey için endişe duymak istemiyorum. Çoğu durumda da zaten yapılacak bir şey yok. Epikuros'un dediği gibi "Ben varsam, ölüm yok; ölüm varsa ben yokum. O zaman korkmak niye?" Bu yüzden engelleyebileceğimiz, başımıza gelirse de değiştirebileceğimiz, en azından değiştirmek için bir şeyler yapma şansımız olan daha basit şeylerden bahsetmek istedim :) 

23 yorum:

  1. Dipnota gelinceye kadar soruya cevabım ölümdü ama yeniden bir gözden geçirmek lazım gibi :) düşünelim bi.

    Yanlış anlaşılmak ya da hiç anlaşılmamak hali çok sarsıcı olabiliyor, maalesef :( kendi çevremde duruma bakınca bu halin artık bile-isteye meydana getirildiğini düşünmeye ve hissetmeye başlıyorum artık.Bu da ister istemez ilişkilere mesafe koymaya sebep oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her cevabı merak ediyor ve detayları okumak istiyorum :) Ben hastalık ve ölüm gibi durumlarda çok düz bakıyorum galiba yapım böyle. Yani öleceksek öleceğiz, bu değiştirilemez bir gerçeklik. Ben gittikten sonra hayat sevdiklerim için devam edecek biliyorum çünkü hepimiz sevdiklerimizi kaybettiğimiz halde yaşamaya devam ediyoruz. Ama ben böyle olsam da ölüm konusuna böyle bakmayanlarını anlamaya çalışıyorum elimden geldikçe. Sonuçta korkularımız elimizde olmayan, düşünerek endişemizi engelleyemediğimiz şeyler.

      Sil
  2. yazmadan edemedim :) 4.paragraf geçen sene yaşadığım ve hâlâ düşündükçe üzüldüğüm bir kırgınlığı hatırlattı (ya da zaten hiç unutmamıştım). çok yakın bir dostumun eşi (ki o da çok sevdiğim bir dostum olmuştu yıllardır) iki yaz önce benim anlayamadığım bir nedenle kendini çekti bu dostluktan. tam bitirmedi ama "diplomatik düzeye" geriletti ilişkiyi. bir kaç kez ne olduğunu sorsam da hem arkadaşıma hem eşine "yok bir şey" yanıtı aldım ama bir şey olduğu çok net. belli ki onu kıran bir şey yapmışım. burada en üzüldüğüm şey, ne yaptığımı bilmediğim bir şey için cezalandırılıyor olmam sanırım. bilsem, özür dilerim, kendimi anlatırım, ya da belki "bunun için böyle bir arkadaşlık bitirilir mi yahu" deyip ben de kızarım bilmiyorum...ama bilmemek çok yordu beni.
    "Özür dilendiği halde işi yokuşa sürüp soğuk davranmaya devam edenlerin zaten bir süredir arayı açmak için bahane aradığını ya da kendilerini değersiz hissettiklerini, onlara ne kadar önem verdiğimi anlamadıklarını düşünüyorum. " diye yazmışsınız ya, okuyunca "hah işte " dedim, "hissiyatım bu"...teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşadığınız şeye çok üzüldüm gerçekten. Çok benzer bir şey benim de başıma geldi. Cidden çok çabaladım düzeltmek için ama "tamam, bir sorun yok" cevabıyla birlikte araya koyulan mesafeyi aşamadım. Hayat... Oluyor maalesef böyle şeyler. Vardır bunda da bir hayır deyip yola devam etmek gerek belki de :)

      Sil
    2. Duygusal zekası 5 yaşındaki insanlara denk gelmişsiniz küsmüşler oynamıycam diyip gitmişler aman boşver Allahaşkına. Bir neden bile gösteremiyorsa, değmez hiç düşünüp üzüldüğünüze..

      Sil
    3. ben çok etkilendim kızlar, sormayın. enteresan olan eski dostumuz olan kocası "yok bir şey" demeyi sürdürüyor ve onunla ilişkimiz eskisi gibi. benim çıkarımım şu: "demek ki hatam(ız) her neyse o kadar da büyük değil ki kocası dostluğunu koparmıyor" ama işte ne bileyim, beni gerçekten sarstı "dostum" dediğim birinin bu kadar kolaylıkla ilişkiyi dondurması...ay kırmızı koltuğa oturasım vardı sanırım, oturdum, kalkamıyorum :P neyse işte hayat bu :)

      Sil
  3. Ooo çok zor konu, insanlar korkularından bahsetmeyi hiç sevmez aslında..
    Benim insanlar hakkında hakkında davranışlarının altında yatan nedeni hızlı kavradığım için sanırım hiç korkum yok, aman değmez diyor geçiyorum. Zaten çoooook yakınımdan öyle bir şey gelirse de sorarım sebebini anlatana dek bırakmam işin peşini. Ya da derim yani beyninde tümör var galiba yoksa böyle davranmazdın tutar doktora bile götürürüm :) Bu arada senin de birini nası bile isteye kırabileceğini anlamadım valla, yapamazsın bence sen. Gereksiz korku yani ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya ben sana boşuna candan ötem demiyorum <3 <3 <3
      Tut kolumdan doktora götür yaparsam öyle bi'şey. Çünkü kesinlikle delirmişimdir yoksa mümkün değil. İşte tam da bu anlatmak istediğim, insan dostunu tanır, neyi yapıp neyi yapmayacağını bilir ve eğer ortada olmaması gereken bir şey varsa peşini bırakmaz sebebini bulur. Dostundan vazgeçmez öyle şak diye! Şu "blogger"ın yaratıcısı var ya benim sayemde cennetlik olacak çünkü her gün en az on kez şükrediyorum seninle yollarımızı kesiştirdiği için <3

      Sil
    2. Evet dost öyle bişey :) Gerisine de takılmamak en iyisi.
      Valla ben şimdiden özledim, yine kesişelim!

      Sil
  4. Epikuros gibi düşünüyor, ölümden korkmuyorum. Ancak acı çekerek ölmekten korkarım. Yine de ölüm şeklimi bilemeyeceğim için gece rüyalarıma girmez. Bu konuda her zaman olduğu gibi iyimser düşünerek kimseye muhtaç olmaksızın güzel bir ölüm bekliyorum:)
    Sizin başınızdan geçeni üniversitenin mezuniyet balosunda yaşadım. Başka fakülteden yakın bir arkadaşımı onun kız arkadaşı ile birlikte özel olarak davet etmiştim. Organizasyon işi üzerimde olduğu için kapıda karşılayıp yer gösterdikten sonra resmen unuttum onları. Yabancı oldukları bir toplulukta onları yalnız bırakmak büyük bir hataydı tabii. Ama benim nasıl olduysa silinmiş hafızamdan. Ta ki iki gün sonra aklım başıma geldi. Ne geldikten sonra ne de ayrılırlarken haberim olmuştu. Çok üzüldüm tabii. Ne dese, hakkıydı arkadaşımın. Yanındaki arkadaşına da mahcup olmuştur muhtemelen. Daha sonra kendisiyle irtibat kurmak, özür dilemek için çok uğraştım ama nafile. Af dilemem fırsat vermeksizin bütün ilişkiyi kopardı. Yıllarca görüşmedik. Her zaman ona hak verdim, kendimi suçladım. Ama yapacak bir şey yoktu. Bir dostumu, yakın bir arkadaşımı kendi hatamdan dolayı kaybetmiştim.

    Belki otuz yıl sonra kader bizi karşılaştırdı. İkimiz de evlenmiştik. Eşi, o gece baloya gelen arkadaşı değil, başka biriydi. Geçmişteki olaydan ben ne de o bahsetti. Unutmuş, ya da unutmamış olabilirdi, hiçbir fikrim yok. Sanki hiçbir şey olmamış gibi sıcak bir şekilde kucaklaştık. Yıllardan sonra eski samimiyetimiz kalmasa da (geçen zamandan ve farklı yerlerde yaşamamızdan dolayı) kendisiyle halen görüşüyoruz.

    Bu yaşadığım gerçek bir olay. Ancak Mrs. Kedi, ben korkuyu bunun neresine koyacağımı bilemedim. Böyle bir şey yaşadım. Belki bir benzerini yaşayabilirim. Lakin, böyle bir olay yaşayacağım diye niye korkayım, çözemedim. Ha, benzer bir davranış bir dostum tarafından bana karşı yapılsaydı, ben ne yapardım? Bilemiyorum. Önce üzülür, bozulurdum her halde. Muhtemelen ben de aynısını yapardım. Belki de bu yüzden arkadaşımı yıllarca suçlayamadım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mr. Kaplan belki de tam anlatamadım derdimi :) Bu konu durduk yere dert ettiğim, eyvah ya biri beni yanlış anlarsa dediğim bir şey değil, sadece başıma gelince beni çok zorlayan, üzen, nefessiz bırakan bir şey. Yani her gün bu korkuyla yaşamıyorum ama başıma gelince durum düzelene dek kendimi yiyip bitiriyorum.

      Sizin başınıza gelen olayı ben yaşasam sizin kadar kolay atlatamazdım sanırım. Yani mezuniyet baloma davet edecek kadar yakın bir dostumu kendi hatam yüzünden kaybetsem kahrolur, dünyayı kendime dar ederdim sanırım.

      Genel olarak insan sevmem ama sevince de çok değer veririm. Çok değer verdiğim birinin üzülmesine sebep olmak ya da istemsiz bir yanlışım yüzünden onu kaybetmek beni çok üzer. Hayatımda kaybedince üzüleceğim çok fazla insan yok ama olan birkaç kişi benim için çok önemli. Ama dediğim gibi yatıp kalkıp ya öyle olursa, ya şöyle olursa korkusu ile yaşanmaz. Her şey olacağına varır eninde sonunda :)

      Sil
  5. hımm bu konuda ne kadar hassassın öyle sen ama :) anlaşılamamak, yanlış anlaşılmak, yanlış anlamak bizim milletin ata sporu :) o yüzden pek de önemli bişi değil, mizah konusu bencesi bu. yani işte biz davranırız bildiğimiz gibi, anlayan da bildiği gibi anlar, kendini anlatmak doğru anlatmak için uğraştıkça üzülürsün, yıpranırsın yaa :) kendimizi anlatmak gibi bir misyonumuz çabamız yok ki hayatta :) herkes kendi geçmişine, yaşamına, penceresine göre anlar. boşvercen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıda anlatmaya çalıştım ama tam olmadı sanırım. Herkes için geçerli değil bu dediklerim. Çok yakınım olup da çok değer verdiğim kişiler için geçerli. Dış kapının dış mandalı yanlış anlarsa anlasın, hiç umrumda olmaz ama eğer canım kanım dediğim biri üzülürse yaptığım bir şeyden ötürü o zaman ben de çok üzülüyorum. Aman canım boşver düzelir her şey deyip geçemiyorum. Bence sevdiklerimiz söz konusu olunca hepimiz hassas olmalıyız zaten :)

      Sil
  6. Ben sevdiğim, saydığım bir insanla susarak dahi anlaşılabileceği kanaatindeyim. Eğer sevdiğim ve değer verdiğim bir insanı kırdıysam özrümü dilerim, gerisi ona kalmış ancak başka bir konuda, herhangi bir şekilde anlatmak istediğimi izah etmem demiyorum ama karşımdaki insan samimi olduğum ve biriyse bir iki üç anlamadıysa art niyet vardır derim arayı bozarım. Çünkü samimi olduğum kişi beni zor durumda gördüğü halde zorlamaması gerekir ve benim olaylara karşı alacağım tavırları ve vereceğim refleksleri bilmesi gerekir. Korku derin bir konu kararında korku hayat kurtarır, mesela araca bindiğinizde kaza anından camdan fırlayıp gitmekten korkmak size emniyet kemerini taktırarak doğru bir işte yaptırabilir. Tabi bunu korku ile değil bilinç ile yapmak gerekir ama yazdım söze bir izahat olun istedim. İşte bu da doğru anlaşılıp anlaşılmama refleksi ve korkusu…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle yazı dili yanlış anlaşılmaya çok açık değil mi :) Yanlış anlaşılmamak için ekstra dikkat ediyoruz yazarken. Sonuna koyulacak bir gülücük emojisi ile şaka olduğu belli olacak bir şey, emojiyi unutursak kavga/küslük sebebi bile olabilir. Tabi ki yakınlarınızın bizi tanımasını ve tepkilerimizi doğru anlamasını bekliyoruz ama işte bazen öyle olmayabiliyor.

      Sil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Açıkçası ağzımızdan çıkan her kelime, karşımızdakinin algısına, tecrübelerine, hayat tarzına ve birçok şeye bağlı olarak ona ulaşasıya o kadar farklı bir hal alıyor ki yakının bile olsa hiç olmadık bir şey çıkartabiliyor. Bu yüzden ben bu konuda pes ettim. İnsanları ikna etmek zor, anlamaya çalışmak yerine kendi işlerine göre anlamayı çok seviyorlar. Bu yüzden çokta umrumda değil kimin ne düşündüğü. Yani kimseyi kırmam etmem zaten ben, zararım yoktur bu yüzden rahatım.

    Ben de kendi korkularımı siteme yazdım. Teşekkürler bu güzel konu için:)

    www.kayipfisilti.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bu yorumumu biraz düzeltmek istiyorum, çünkü yanlış anlaşılmaktan korktum bu yazımla bak şimdi :D O kadar umursamaz değilim tabii ki, yakınlarımın düşünceleri de önemli. Ama inatla olmayacak bir şeyi başka bir tarafa çekiyorsa onu pek takmam demek istediğim...

      Sil
    2. Yok yanlış anlaşılacak bir şey dememişsin zaten :) tam da dediğin gibi bazen biz ne dersek diyelim karşı taraf istediği gibi anlamakta ısrar edebiliyor maalesef.

      Sil
  9. Seçtiğin konu çok iyi, insanları en iyi korkularından ve hayallerinden tanırız.
    Önceden anlaşılmamak canımı sıkardı ama insanların, en yakınımızın bile bizi gerçekten bütünüyle anlaması imkansız. Çözümü gerekmedikçe konuşmamakta buldum ben.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kimse kendi başına aynısı gelmedikçe karşı tarafı anlamıyor aslında.

      Sil
  10. Ben de çok etkilenirim bu yanlış anlaşılma işinde. Anlatmaya çalışmak da daha beter bir.durum ortaya çıkartır sanki suçluymuşum da bahane üretiyormuşum gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Of evet içine düşünce ne yapılsa nafile bir durum biraz. Hiç gelmesin başımıza :)

      Sil

Mutluluk Veren Küçük Şeylere Devam

Her Güne Üç Güzel Şey blogunu severek takip ediyorum. Bu serinin ilham kaynaklarından biri o blog olabilir :) Bugünkü küçük mutluluk kaynakl...