Salı, Haziran 29, 2021

Bir Kelime: "Fukuku" (Momentos'a Selam olsun :)

Sevgili Momentos'un "Bir Kelime" yazılarından esinlenerek ben de bir kelime tanıtmak istiyorum:

fukuku: 1. (isim) böğürtlen 

Özellikle Çayeli, Rizede ve az da olsa Hopa'da kullanılan bir kelime. Türkiye Türkçesi Ağızları sözlüğünde sadece "böğürtlen" olarak verilmiş ama  "ahududu" için de kullanılabiliyor. Hatta içinde dağ çileği ve "fukuku" kelimeleri geçen şöyle bir şarkı da mevcut :)




Pazartesi, Haziran 28, 2021

İyiyim

İyiyim!

İyi hissediyorum! 



Bazen tüm yanlışlar birleşip bir doğru oluşturabiliyor. Dış mercilere göre çok yanlışken benim iç mercilerim avaz avaz doğrusu bu diyor bazen. "Oh canına sağlık, iyi ki yapmışsın" diyorum kendime ve arada bir "yanlışlardan oluşan doğru"ya basıyorum ayaklarımı, bakışlarımı çeviriyorum göğe doğru :)


İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım*


Mevsim yaz ama içimde bahar havası esiyor :)


Mevsim Bahar - Mary Jane


 *Göğe Bakma Durağı - Turgut Uyar

Perşembe, Haziran 24, 2021

Nerede Hareket, Orada Bereket :)

Yazmayalı 10 gün olmuş! 

Her gün mutlaka sevdiğim bloglara uğrayıp yeni yazılara bakıyorum, yorum yazıyorum, gelen yorumları okuyorum, dur ben de yazayım diyorum ama... Yazmamışım. Sanki yazmadığım bu süreçte daha çok yaşamışım gibi geliyor şu an ama emin de değilim. Yani daha dolu dolu geçmiş günler de yazmaya fırsat olmamış gibi... Şöyle bir düşüneyim neler yapmışım bu 10 günde.

En son Ceren'le renkli bir oyun oynadığımızda yazmışım. İstanbul'dan arkadaşlarımın geleceğinden bahsetmiştim, geldiler :) Bizim balkonda kahvaltı ettik; denize gittik, akşamüstü de Fındıklı Çağlayan deresinin yanındaki balık restoranına gidip yemek yedik. O gün 4 kadın o kadar çok eğlendik ki sözlerle anlatamam, fotoğraflarla anlatmayı deneyeyim :)









Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim "yaşam açlığı" çektiğimden. Ne zaman dursam ölüyorum gibi hissediyorum, zamanım çok kısaymış da göz göre göre boşa akıp gidiyormuş gibi geliyor (ki gerçekten de öyle aslında). Bu hissiyatımı Evrim'e anlatamıyorum çünkü o evcil ve sakin yaşamayı seven biri. Benim sürekli dışarıda olma, her gün hatta her an bir şeyler yapma isteğimi anlayamıyor çok istese de ama hakkını teslim edeyim ki şu son 10 günde bana ayak uydurmak konusunda kendini aştı Evrim :D Sabah ayrı, akşam ayrı etkinlik yaptık birlikte. Mesela Pazartesi günü sabah Arya okula, biz denize gittik, öğlen ben okulun mangal etkinliğine gittim, akşam da ailecek pizza yemeye gittik :) Salı akşamı arkadaşlarımız geldi balkonda makarna-şarap keyfi yaptık, King oynadık ve biz kazandık :D Dün annemler bize kahvaltıya geldi, öğleden sonra Arya'nın atölyesi vardı, onu bırakıp biz Evrim için yazlık giysi alışverişi yaptık. Akşam annemlere yemeğe gittik. Bu kez okey oynadık ve Evrim kazandı :) Kısacası bu hafta bol aktiviteli ve kazançlı bir hafta oldu bizim için :D  





Geçtiğimiz 10 gün içinde Evrim'le 2 kez canlı müzik dinletisine gittik.




Geçen hafta okulda 8leri mezun ettik, 5lerle oyun oynayıp eğlendik.




Gün sonlarında da yorgunluğumuzu kanepede ev yenileme programları izleyerek attık :)



Bugün şarkılardan biri benden, biri de canım Ceren'den olsun :)


Mirkelam - Hatıralar


Andrew Bird - Sisyphus




Pazartesi, Haziran 14, 2021

Nokta (Virgül de olabilir)

"Pis değil ama dağınık" olmaya bir nokta koymaya karar verdim sonunda ve bugün hemen harekete geçtik Evrim'le. Tabi ben nokta diyorum ama belki de sadece virgüldür; yani her an her şey eskiye dönebilir :D

Hopa'da oturduğumuz ev 3+1 ama salon(?) oldukça küçük ve mutfak da depolama alanı konusunda sınıfta kalıyor maalesef. Evin konumu ve manzarası çok güzel olduğu ve de benim taşınma fobim olduğu için ev değiştirmeyi hiç düşünmüyoruz. Hâl böyle olunca mevcudu nasıl daha iyi yaparız diye düşündük ve bugün güzel bir pazar kahvaltısı sonrası işe giriştik.

Önce mutfakta açıkta olan rafları düzenledik. Dolaplar yetmediği için aldığımız ekstra dolabın üzerine yığdığımız ıvır zıvırlardan kurtulup sadece bitkilerimizi orada bıraktık. Mutfak kapısının yanında duran soğutucuyu da arka odaya aldık. Mutfağı hallettikten sonra diğer odalara geçtik.

Evrim epeydir salondaki salıncağı geçen yaz durduğu yere, arka balkona taşımak istiyordu. Daha değil diyordum ama bugün pes ettim. Taşıdı ve iyi de oldu, salon epeyce rahatladı salıncak çıkınca. Ön balkondaki saksılardan bazılarını da arka balkona aldı Evrim. Salıncak yerleşecek bahanesiyle ben de arka balkonu yıkayıp temizlemiş oldum :))

Mutfaktaki depolama alanı eksikliğinin bir benzeri girişteki portmanto için de geçerli. Yine ekstradan aldığımız ayakkabı dolabının üstü de ıvır zıvırdan geçilmiyor ki hepsini ayıklayıp düzenledik ve şu an giriş de derli toplu oldu.

En zor oda Arya'nın odasıydı sanırım. O kadar çok yayıntı vardı ki odasında... Sadece onun odasından 4 poşet çöp ve geri dönüşüm malzemesi çıkardık. Bir noktada Evrim çıldırıp ne varsa atacak diye korkmadım desem yalan olur :))) Arya'nın odasından sonra bir mola verip bir şeyler yerken ne kadar yorulup acıktığımızı daha iyi anladık.

Odalar bitince geriye detay işler kaldı. Toz almak, fazlalık eşyaları ayıklayıp atmak/vermek... Keşke bu kadarla her şey bitti diyebilseydim ama maalesef köfte yapmak için aldığım kıyma dolapta beni bekliyordu :( Köfteleri yapıp bir kısmını buzluğa bir kısmını fırına attım.

Yemekten sonra yarınki kahvaltı için ön hazırlık yapmaya giriştim. Çok sevdiğim bir arkadaşım, ablası ve bir arkadaşları daha bize kahvaltıya gelecekler. Balkon manzarımızı yakından görmek istiyorlar 🤩😁 

Kahvaltı hazırlığı bitince çamaşır katladık Evrim'le ve son olarak da banyoyu baştan başa temizleyerek işleri bitirdim :) Bu satırları arka balkonda salıncakta kesi gibi kıvrılmış hâlde yazıyorum :) Evrim'in uyumaya gitmeden önce kesip kucağıma bıraktığı karpuzu yiyip ben de uyusam iyi olacak sanırım, malum sabah misafirim var :)


I Kissed A Girl - Katy Perry

Şarkı "Pride Month"a ithafen gelsin :)

Canım Ceren sayesinde ben de "Oyun"a katıldım :) 








Perşembe, Haziran 10, 2021

Bir şeyler biterken...

Bugün cidden çok güzel bir gündü.

Sabah duş alıp giyinip hazırlandım. Dünden seçtiğim kıyafetler tam da hayal ettiğim gibi oldu ki çoğu zaman evdeki plan çarşıya uymuyor ve 3-5 kez kıyafet değiştirdiğim oluyor :D Hava güneşli ama bunaltacak kadar sıcak değildi. Okulda az dersim vardı. Okul sonrası eve gelip biraz dinlendim. Sonra Arya'nın ödevlerine baktık birlikte. Akşam da anne-kız hamburger yemeye gittik. Sohbet ettik, kelime bulmaca oynadık. Dönüşte sahilde muhteşem bir günbatımını izledik heyecanla. El ele yürüdük ve şarkılar söyleyerek eve geldik. Arya kalan ödevini bitirince yıkandı ve birlikte ev yenileme programı izledik. Sonra babasıyla gıdıklamaca oynadılar ve sonunda uyudu. Onlar uykuya hazırlanırken ben de kendime - sadece kendime - peynir tabağı hazırlayıp şarap koydum. Bu satırları da müzik ve şarap eşliğinde loş ışıkta yazıyorum. Muhteşem bir gündü :) 








Çarşamba, Haziran 09, 2021

Hafiflik

Kuş gibi hafiflemiş hissediyorum kendimi! 

Uzun zamandır bir cenderede sıkışmışım da birden biri vidaları açıvermiş gibi...

Bir kafeste hapismişim de kafes kırılmış gibi...

Üstümde bir ton ağırlık varmış da birden kalkmış gibi...

Böyle tüm şarkılar dans etmek için yazılmış gibi...

Açtım müziği son ses, dans etmiyorum da uçuyorum sanki :)


Bir Fotoğraf Çekinebilir miyiz? - Mirkelam


Dünkü Bebek - Ayla Çelik





Videolar yetmedi, fotolara da kıpırdak parçalar koydum :D Son ses açıp zıplayın :))))

Salı, Haziran 08, 2021

Ağaç Ev Sohbetleri #94

 Bu haftanın Ağaç Ev Sohbet konusu Makbule Abalı'dan gelmiş:

"Kişisel olarak  bir değerlendirme yaptığınızda çevrenizde ya da kendinizde gördüğünüz stres kaynaklı rahatsızlıklar nelerdi, bunların nasıl üstesinden geldiniz?"

Tam da ebeveynlik kaynaklı stres-sinir harbi yaşarken bu soruya rastlamak çok ilginç oldu cidden! 1,5 yıldır evden eğitim alan kızımın online dersleri ve ödevleri ciddi stres kaynağı. Gerçi zaten ebeveynlik başlı başına bir stres kaynağı, dersler, ödevler işin tuzu biberi sadece  :(

Panik ataktan zonaya, egzamadan kansere stresin yol açtığı onlarca hastalık sayabiliriz. Tabi ki tek sebep stres değil ama günümüzde çeşitli araştırmalarla kanıtlandığı üzere stresin yaşam kalitemiz ve sağlığımız üzerinde inkar edilemez bir etkisi var. Çevremde de sık sık şahit oluyorum.

Eşim askere gittiğinde - o zaman sevgiliydik - babası zona olmuştu, annesi sürekli tansiyon problemi yaşamaya başladı, ben 34 bedene düştüm. Hepi topu 6 aylık bir süreçti ama işte stres insana neler yapıyor. 

Evrim'le evlilik hazırlığı yaptığımız süreçte çok yoğun bir mağazaya tek sorumlu müdür olarak atanmıştım. Durup durup bayılmaya başladım; doktora gittiğimizde panik atak teşhisi konuldu. Evrim'le konuştuk ve en azından düğün sonrasına kadar işe ara vermeme karar verdik. İyi ki de öyle yapmışız. Stres kaynakları azalınca panik atağım da geçti. 

Stres kaynaklı rahatsızlıklar demişken Evrim'in OKB'sini ve egzamasını anlatmadan geçmeyeyim. Evrim stresli olduğu dönemlerde kulak içinde yoğun bir egzama problemi yaşıyor. Aynı şekilde stres seviyesi arttıkça OKB kaynaklı ellerini sürekli sayarak dakikalarca yıkama huyu da gözle görülür şekilde artıyor. Stresi azaldığı zamanlarda ikisi de yok denecek kadar azalıyor. Allahtan kafaya çok takıp sık sık stres yapan ya da uzun süre bir şeyi kafasına takan biri değil Evrim :) Onun tam aksine ben full stres insanıyım maalesef :( Stres seviyem yükselmeye başladıkça reflüm ve migren ataklarım da artmaya ve şiddetlenmeye başlıyor. 

3 yıl önce okulda aşırı bunaldığım bir süreçte bir gün kendimi merdivenlerden salıvermek ve kolumu bacağımı kırıp 45 gün evde kafa dinlemek istediğimi düşünürken bulmuştum. Üstünden çok zaman geçmedi, kanser teşhisi konuldu, apar topar hastaneye yatıp ameliyat oldum ve sonuç olarak uzunca bir süre evde yattım. Tabi ki tek sebep olmasa da etkenlerden birinin stres olduğunu düşünüyorum. En başta da dediğim gibi stresin üzerimizdeki etkileri yadsınamayacak kadar ciddi. Doktorlar boşuna demiyor stresten uzak durun diye ama öyle istemekle olsa keşke. Kim ister ki zaten 7/24 stresle boğuşmayı?

Stres kaynaklı rahatsızlıklarla nasıl baş ettiğimize gelince, ben genelde kendimi dağa, tepeye, olmadı denize atıyorum, hiç olmadı kitaplara gömülüyorum; Evrim'in de kendine has yöntemleri var: bilgisayar oyunları, diziler, yemek :)) Bazen de tek iyi gelen şey canımızı sıkan şey her neyse onu bulup konuşmak ve sistemimizden atmak oluyor. Kendi çapımızda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz herkes gibi :)


Şarkı: Kafanı Yorma* - Sertab Erener

*Bu şarkıdan Mutlu Anlar Koleksiyoncusu sayesinde haberdar oldum. 
Buradan bir kez daha teşekkür edeyim :)

Pazartesi, Haziran 07, 2021

İçimdeki iflah olmaz arabeskçi (?!)

Bazı şarkılar var ki istemsizce seviyorum maalesef :)))) Aşağıdaki şarkı fantazi sınıfına mı yoksa arabesk sınıfına giriyor bilemedim tam ama... Bu şarkıyı ve bu şarkıyla özdeşleşmiş başrollerini Hülya Avşar, Kenan Kalav ve Cüneyt Arkın'ın oynadığı o eski Türk filmini seviyorum. Aslında tam olarak seviyorum da denemez de sanırım bu şarkının hatrına izliyorum denk gelince :) 




Cuma, Haziran 04, 2021

Ağaç Ev Sohbetleri #93

Bu haftanın Ağaç Ev konusu Kedi Mırıltısı (Kayıp Fısıltı)'dan gelmiş ama kendisi henüz yazmamış sanırım. O yüzden Deep'in yazısını da şöyle bırakayım. Konumuz:

"Hayatınızı değiştiren kitap ya da kitaplar oldu mu? Neden sizi bu kadar etkiledi? Başkalarına da önerir misiniz, başkalarını etkileyeceğini düşünüyor musunuz?"

Cevabım tabi ki evet! Hayatımı etkileyen ilk kitap daha önce de bahsettiğim "Mavi Saçlı Kız - Burçak Çerezcioğlu". Daha önceleri de kitap okuyordum ama bu kitap bana hayatın aslında ne kadar kısa ve değerli olduğunu anlatmıştı. Her an son bulabilecek bir şeye sahiptik ve hiç bitmeyecek gibi yaşıyorduk. Ortaokul yıllarımda farkına vardığım bu gerçeklik beni bir anda büyüttü. O günden sonra her anımı okuyarak geçirdim. Okula bir kez bile kitapsız gitmedim. Teneffüslerde kitap okudum, hatta derslerde bile okudum. Yani tek bir kitap ile hem gözüm açılmış hem de içimde bitip tükenmez bir okuma aşkı başlamış oldu. Bu sayede okuma alışkanlığı olmayan çoğu yaşıtımdan hep bir adım önde oldum derslerde, sınavlarda, hayatta. 

Tabi ki hayatımı değiştiren, beni etkileyen, düşüncelerimi şekillendiren başka kitaplar da oldu. Aklıma ilk gelen kitaplardan birisi Gerge Orwell'ın 1984 kitabı. Başucu kitabım. Okudukça her şeyin netleştiği, insanların nasıl manipüle edildiğini gözler önüne seren bir kitap. Hayatımı güzelleştiren şiir kitaplarını da burada anmadan geçmek istemem :) Orhan Veli, Özdemir Asaf, Nazım Hikmet, Turgut Uyar gibi şairlerin şiirleri hayatı güzelleştiren, anlamlandıran şiirler. 

Okuduğum kitaplar sadece içlerinde yazan bilgilerle değil sırf varlıklarıyla bile hayatımı değiştirdiler. Gerçeklikten kaçtığım, içine sığınıp saklandığım mağaralar oldu kitaplar benim için. Başka dünyalara açılan kapı, başka hayatların mümkün olduğunun kanıtı oldular. Olası hayatlarımı düşünerek katlandım, nefes aldım, çabaladım. Bilmeseydim başka hayatlar mümkün belki de çok başka yollara sapar, çok başka yerlerde olurdum şimdi. Bu yüzden okuduğum her bir kitap hayatımı kökünden değiştirdi diyebilirim tam anlamıyla. 

Kitaplarla ilgili daha önce çok severek yazdığım Ağaç Ev Sohbeti'ni de buraya bırakayım :)

Mr. Kaplan'ın bu konudaki yazısı oldukça ilginç. Ben de büyürken ve son yıllarda olmak üzere farklı zamanlarda farklı sebeplerle Kur'an ve İncil'i kısım kısım okudum. Her defasında aynı soruyu sormaktan kendimi alamadım: Aklı başında bir insan hele ki bir kadın bunları nasıl kendi iradesiyle kabul edebilir ki? Kadınları ikinci sınıf insan(?) hatta eşya/mal seviyesinde gören onca şeyi ben kabul edemiyorum. Dini kitapların belirli dönemlerde, belirli amaçlarla, belirli bir bölgedeki insanları kontrol altına almayı, bir şekilde toplumsal düzeni sağlamayı amaçlayan manipülatif hikayelerden oluştuğunu düşünüyorum. İnançlı kimselere saygısızlık etmek istemiyorum katiyen ama bence takip etmemiz gereken tek pusula iç sesimiz olmalı. 

Kısacası detaylar ne olursa olsun kitapların kesinlikle hayat değiştiren mucizeler olduğunu düşünüyorum. Okuyun, okutun :)

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...