Pazar, Şubat 09, 2020

Dostluk*

Gerçek dostluk, gerçek dost var mıdır?

Vardır. Olmadığına asla inanmak istemiyorum. Vardır ama çok nadir bulunur. Bulununca dünya güzelleşir, hayat daha çekilir olur. 

Dün ve bugün benim için çok zor geçiyor. Bir dostum tüm kalbiyle beni seviyor, benim onu sevdiğim gibi ama birbirimize iyi gelmiyoruz. Aynı döngüden kısıldık, dönüp duruyoruz. Sanki bir tahtaravelliye binmişiz, ikimiz aynı anda uçamıyoruz. Birimiz düşüyor, diğeri uçuyor. Ama asıl sorun bu değil. Sorun ikimizin de dengeye ihtiyacı var ama bulamıyoruz. Her şeye rağmen biliyoruz ki kalplerimiz bir. Dostluğumuz ebedi.  Sadece anneyiz ikimiz de, önce kendimizi toplamalıyız ki ailemize iyi gelelim :) Onu tüm benliğimle anlıyorum ve destekliyorum. (Edit: Yanlış anlaşılma olmasın. Benden ya da ondan ötürü değil, dostluğumuzla hiç ilgili değil. Kimse kimseyi bırakmadı. Hâlâ aynı dostluk yolundayız beraber :) 

Bir diğer dostumsa birden inmeye karar vermiş tahteravalliden. O pat diye inince benim havadan yere düşeceğimi göremedi mi bilemiyorum. Bir anda yerde buldum kendimi. Acıttı. Hiç ummazdım diyemiyorum. Umuyordum sanırım içten içe. Demiştim ya kimse 100'lük değil benim gözümde. Ne acı! 

*Mr. Kaplan, kulaklarınızı çınlatıyorum. Ben her şeye rağmen yine de inanıyorum dostluklara :) Dostlarım var uzakta olsak da birbirimizden %100 kalbimdeler, dostlarım var kalbimdeler ama %100'lük değiller.




6 yorum:

  1. Düşündüm de, gerçek dostluk aşktan da öte Mrs. Kedi. Çünkü bildiğiniz üzere benim aşk tanımım basit "karşılıksız sevgi". Sevgi dediğim öyle börtü böceği sever gibi değil. Tutku belki daha uygun bir sözcük. Bir de aşk çoğu zaman, belki de her zaman bireysel. Yani bir aşık kişi vardır bir de aşık olunan. O efsanelerdeki "Kerem ile Aslı"lar "Yusuf ile Züleyha"lar adı üstünde efsane. Eğer gerçekten yaşanmışlıkları varsa onlardan biri ya Kerem ya Aslı ya da Yusuf ya Züleyha aşıktır. Yani aşkı yaşayan da acıyı çeken de çiftlerden biridir. Artık kız mı aşık oğlana, oğlan mı kıza bilemem.
    Bak şimdi. Benim görüşüm şu; Aynı aşk gibi dostluk da "karşılıksız sevgi" tanımına aynen uyar. Bu kez tutku aşk'ta olduğundan daha düşük seviyedir. Yani delilik seviyesine ulaşmaz:) Akıl her zaman baştadır. Aşk'a göre daha kolay elde edilir gibi gelebilir insana. Fakat dostluğu aşk'tan ayıran en önemli fark sevgi/tutku farkından öte bireysel değildir. Yani iki taraf da "aynı derecede" birbirini sever, gözetir, hatta kendinden önce dostu gördüğü kişiyi düşünür. Mümkün değil böyle bir ilişki demiyorum, ancak zordur, hatta gerçek dostu bulmak aşık olmaktan daha zordur.

    Gerçek dostluğun olmadığına inanmak istemiyorum diyorsun. Umarım benim bulamadığımı, göremediğimi sen bulmuşsundur. Lakin yine aşkla mukayese etmek isterim. Aşık kişi acı çeker, yanar, belki canına kıyar. Olur da dayanır ayakta kalırsa acılar azalır, yangınlar söner, tatlı, hafif bir yürek sızısı kalır. Dostluklar da ebedi olabilir belki. Fakat hayat acımasızdır. Her kişi bir sürü sıkıntı içinde boğuşmakta. İnsan tabiatı gereği önce kendini düze çıkarmayı düşünür. Bu arada aşkta olmayan akıl devreye girer. Akıl iyiyi de kötüyü de düşünür. O karşılıksız dediğim sevgide tereddütler hasıl olur. Alınganlıklar baş gösterir. Sevginin dereceleri mukayese edilir. Oysa gerçek dostlukta sevgi karşılıksızdır, mukayese kaldırmaz. Bu işin sonu aldatılma hissidir. Beklentilerin (ki gerçek dostlukta yeri yoktur) boşa çıkması ilişkiyi soğutur, hatta bitirir. Büyük bir yıkımdır sonu. Çünkü gerçek dostluk büyük bir ortaklık, büyük bir servettir. Bunu kaybetmek koyar insana. Aşık olursun, aşk biter, başka birine aşık olursun. Eskisinin esamesi okunmaz bazen. Ama gerçek dostluk öyle mi ya. Gerçek dostunu yitirdiğinde hayata bakışın değişir. Her şeyin yalan, her şeyin menfaat karşılığı olduğunu düşünürsün. Artık gerçek dostluk diye bir ilişkinin olamayacağına inanırsın.
    Şimdi bir yığın laf ettim, diyeceksin ki sen bunları neye dayanarak söylüyorsun. Aşkı bildiğime inanıyorum. Tecrübelerime dayanarak "yukarıda tanımladığım anlamda" gerçek dostluğu hiçbir insan evladından görmediğimi söyleyebilirim. Yine şunu da ilave edeyim, bütün bu yazdıklarım benim hayata bakış açım, benim değerlendirmelerim. Bunun tam aksini düşünenlere saygım sonsuz. Daha önce belirttiğim gibi gerçek dostluğu bulanları felaket kıskanırım:) Çünkü yine altını çizerek söylüyorum, "tanımladığım anlamda" gerçek dost dünyanın en büyük serveti, onu bulabilmek ise yukarıdaki şarkıda dile getirildiği üzere "mucize" dir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin "gerçek dost" tanımınız nedir merak ettim. Arkadaşlıktan farklı olan nedir size göre, ya da benim tanımım sizin gerçek dost tanımını yansıtıyor mu bilmiyorum.

      Mesela "tahterevalli" öğesini gerçek dostlukla bağdaştıramadım. Gerçek dostlukta birinin düşüp diğerinin uçması olabilir mi? Örneğin ben gerçek dostluk için "kaldıraç" örneğini veririm. Bildiğiniz gibi kaldıraç bir çubuk, destek noktası ve kuvvetten oluşan bir mekanizmadır. Amaç daha az kuvvetle daha fazla yük taşımaktır. Kaldıraç mekanizmasında en önemli öğe ne çubuk ne de kuvvettir. Evet, destek noktasıdır önemli olan. Yani gerçek dost olarak gördüğün kişidir. Arşimet'e atfedilen "bana bir kaldıraç verin dünyayı kaldırayım" sözünün orijinali "give me a place to stand and i'll move the earth" dir. Yeni gerçek dostun varsa dünyanın tüm yükünü kaldırabilirsin.

      Bence sizi tahterevalliden düşüren gerçek dostunuza canınız yansa da kızamazsınız. O zaman destek noktası olun fazla güç sarf etmeden gelsin problemin üstesinden.

      Mrs. Kedi sizin gerçek dost kabul ettiklerinizi tüm kalbinizle sevdiğinizden kuşkum yok. Sevginin gerçek dostlukta yeri ne kadar bilemiyorum. Ama ben olayı o kadar idealize ediyorum ki. Eğer aranızda gerçek bir dostluk varsa sizi üzmemek için elini size uzatacak, desteğini alacak ve düze çıkacaktır. Sevgi her şeyi halledebilse keşke. Örneğin Atatürk'ü çok severim ben, ama onu geri getiremem.

      Kimse % 100'lük değildir. Afrika ve yukarıdaki dahil:)

      Sil
    2. Mr. Kaplan, gerçek dostluk nedir benim için anlatayım. Gerçek dostluk, o tahteravalliye binip birlikte eğlenmektir. Aşağı inerken dostuna bakıp onun uçmasından mutlu olmaktır. Aşağı inen taraf düşmez her zaman, yavaş yavaş inerse sorun yok. Hayat hep iyi gitmez, elbet aşağı da inilir, yukarılara çıkılıp uçulur da. Gerçek dost aşağı inerken karşısındakini de aşağı çekmek istemez, bırakır, hatta elinden geleni yapar ki dostu uçsun, yeter ki iyi olsun (Ki ilk bahsettiğim dostum, bunu yapıyor şu an tahminimce).

      Hani derler ya "Dost acı söyler", eksik kalmış o söz. Dost, acıyı tatlı söyler. Gerçek dost asla yargılamaz. "Bak dostum yolun yanlış tarafındasın ama elbet var bunun bir sebebi, ne olursa olsun yanındayım. Şimdi uç, düştüğünde ben seni tutacağım." der. "Sen ne yapıyorsun? Yanlıştasın! Ben bu işte yokum. Düşünce kapıma gelme sakın. Benden söylemesi: Kendi düşen ağlamaz." demez gerçek dost. Tam arkanda bekler seni, düştüğünde tutabilsin diye. Hatta sen ondan yüzünü çevirsen bile o bekler.

      İlgi, sevgi, karşılık bekler tabi gerçek dost. Ama alamayınca hırçınlaşmaz, en fazla kırılır, üzülür, "Acaba ben mi bir şey yaptım yoksa sadece Hayat mı girdi araya?" diye düşünür. "Aman iyi olsun da, varsın uzak olsun!" demesini de bilir.

      Anlatırken iyice anladım ki tam da dediğiniz gibi aşka benziyor gerçek dostluk benim için. Eksikliği de aşkın yoksunluğu gibi. Yukarıda bahsettiğim ilk dostum, bana hayatın en büyük hediyelerinden biri. Kimseye anlatamam, ona anlatırım; kimse anlamaz, o anlar; kimse tüm yüreğiyle anlatmaz, o anlatır. Dedim ya dostluğumuz ebedi. Aramıza ne yollar, ne yıllar giremez şu saatten sonra. Büyük konuşmamak lazım diyeceksiniz. Ama bu saatten sonra olanlar daha önce olanları değiştiremez ki! Biz zaten dostluğu tattık, ömür boyu konuşmasak bile paylaştıklarımız kaybolmaz ki :) Yani bir kez gerçek dost olundu mu yol bitse de o dostluk yaşandığı anda kalmaya devam eder, yok olmaz :)) Gerçek dost bulmak büyük şanstır, Aşk'ı bulmak gibi! Hatta belki de aşkı bulmaktan da büyük çünkü her Aşk biter, gerçek dostluklarsa baki kalır :)

      Sil
    3. Bu sözlerin üzerine ne denir ki:) O zaman o şansı, o mucizeyi yakalamışsınız. Ne mutlu size. İnandığım tek gerçek dostum olmuştur şimdiye kadar. Annem. Fakat o da benim karşılıklı tanımıma uymaz. Her zaman kendimi eksik hissederim onun sevgisinin, ilgisinin yanında. Önce kendi yaşamım derim. Fakat o bunu demez, diyemez. Ana yüreği kaldırmaz bunu çünkü.
      Teşekkür ederim, uzatıp sıktıysam affola:)

      Sil
    4. Uzatıp sıkmak ne demek Mr. Kaplan? Dost sohbeti uzun gelir mi hiç insana? Yazın hep uzun uzun :) Ben annemle dost olamadım hiç, ne mutlu size tatmışsınız o duyguyu :) Şimdi kızımla da olamıyorum dost ama belki büyüdükçe değişir işler :) Ne de olsa Hayat sürprizlerle dolu değil mi :)

      Sil
  2. böyle durumlardaa, en iyisi kendini de karşıdakini de affetmek yaaa :) hemen unutmak dengesizlikleriii :)

    YanıtlaSil

Hayat, sen bambaşka planlar yaparken başına gelenlermiş gerçekten...

Bu akşam bir elimde kitabım, bir elimde sıcak çikolata ile tam kendi kendime "Huzur bu işte" derken telefon çaldı ve kardeşim ağla...