Dümdüz gitmeyi pek severdi Süheyla. Keşke hiç dolambaçlı yollara girmeden dümdüz gidilebilseydi Hayat yolunda. Süheyla'ya kalsa giderdi de işte insanlığın geri kalanı henüz buna hazır değildi galiba.
Süheyla hayatının büyük kısmında yalnızdı ve alışmıştı yalnızlığa. Ara sıra edindiği arkadaşları Süheyla'nın bu dümdüz gitme sevdasına uzun süre katlanamaz, yolda karşılarına çıkan sapaklardan birine sapıp yine yalnız bırakırlardı Süheyla'yı. Süheyla artık hiç şaşırmıyordu, insanlar böyleydi. Kimse dümdüz gitmeyi sevmiyor; illa ki sağa sola sapmak, dolambaçlı yollardan geçmek istiyordu herkes.
Süheyla alışık olduğu yürüyüşlerinden birini yaparken kendini bir anda bir fırtınanın ortasında buldu. Epeydir yürüyordu bu yolda; böylesi bir fırtınaya daha önce denk gelmemişti. İki yanı ağaçlık, sonu denize çıkan, sessiz, sakin ama insana iyi gelen bir yoldu bu yol. Süheyla hiç acele etmeden, keyfini çıkara çıkara yıllardır yürüyordu bu yolda; ağaçlarla yarenlik ediyor, yolun sonundaki denize kavuşmak için yürümüyor adeta havada süzülüyordu. Yolu, ağaçları, yolun sonundaki denizi, denizdeki dalgaları, dalgaların dindiği, sakin güneşli günleri... Hepsini ve her birini çok seviyordu. Süheyla bu yolda yürürken ağaçlar kulağına birbirinden güzel hikayeler fısıldıyordu. Ama bugün birden hava kararmaya, rüzgar hırçınlaşmaya başladı. Ağaçlar yine bir şeyler söylüyorlardı ama o kadar sert bir rüzgar esiyordu ki Süheyla anlayamıyordu ne dediklerini. Önce acaba yanlış bir şey yaptım da ağaçları, rüzgarı, yolu kızdırdım mı diye düşündü ama yoo Süheyla her zamanki Süheyla'ydı işte! Dümdüz gidiyordu.
Süheyla rüzgara ve hırçınlaşan ağaçlara rağmen dümdüz yürümeye devam etti. Denize varabilirse ne olduğunu sorup anlayabilirdi. Ağaçlar ne anlatmak istiyor duyamıyordu ama dalgaları görürse anlayabilirdi belki neler olduğunu. Bir ara denizi görür, dalgaları duyar gibi oldu ama sadece bir göz yanılması olduğunu anlaması uzun sürmedi. Süheyla ne olduğunu anlayamıyordu; bildiği yol şefkatli, anlayışlı, insana huzur veren bir yoldu. Ama şimdi her şey değişmiş bir anda rüzgar tersine dönmüştü. Süheyla ağaçlarla konuşmaya çalıştı, olmadı. Sonra durup rüzgar dinsin diye beklemeyi denedi. Nafileydi tüm çabası.
Bugüne dek Süheyla'yı yarı yolda bırakan çok olmuştu. Hatta adı gibi bildiği dümdüz yolları kendi keyiflerine göre eğip bükenler yolu değiştirip Süheyla'ya kazık atanlar bile olmuştu. Süheyla böyle şeylere şaşırmıyordu pek. Ama bugün uzun süre sonra ilk kez şaşırmıştı. Çünkü bu yola güvenmiş, samimiyetine, sevgisine, şefkatine, dostluğuna inanmıştı. Yoldan umudunu kesmek ya da yola bu kadar bağlanmakla hata ettiğini düşünmek istemiyordu. Belki de yol yorulmuştu; bir süre üzerinde kimse yürümesin istiyordu. Ağaçlar hikayelerini kendilerine saklamak; deniz dalgalarını özgür bırakmak istiyordu. Belki de yol, çok yorulmuş ve inceldiği yerden kopsun istiyordu.
Tek bir keskin hareketle geldiği gibi dümdüz yürüyüp evine döndü Süheyla. Yürümeye biraz ara verse iyi olacaktı. "Hem belki de hayatta daha önemli, daha güzel bir şeyler yapmam gerekiyordur da bugün olanlar bunun habercisidir" diye geçirdi içinden. Yine de sadece dümdüz yürüdüğü için kopan fırtınaya rağmen, sonu denize çıkan o ağaçlı yolda geçirdiği güzel zamanlar için Hayat'a sessiz bir selam çakmayı ihmal etmedi. Her şeyin bir vadesi vardı ve vadesi dolanı bağlasan durmazdı. İşte bu yüzden Süheyla da ipin ucunu saldı ve karşısına keşfedilecek yeni yollar çıkmasını diledi.
*Hikayenin adının önce "Dümdüz" koymuştum, sonra Mualla gibi isim isim devam eden bir seri olsun istedim ama "Dümdüz"ü atmaya da gönlüm el vermedi. Oldu mu sana başlık "Dümdüz Süheyla" :))) Mualla'yı da değiştirip "Kaknem Mualla" ya da "Doğrucu Mualla" mı yapsam acaba :))))
Süheyla'nın hikayesi biraz yarım gibi, ama güzeldi
YanıtlaSilOkurken hepimiz kendi kafamızda yeniden yazıyoruz hikayeyi. Eksik yerleri zihnimiz tamamlıyor çoğu zaman oto pilotta :) Bazen bir şeyler kaybolabiliyor hikayeyi yazandan okuyana giden yolda. Sizin için eksik puzzle parçası neresi? Elimdeki parçalar uyarsa tamamlayalım resmi birlikte?
SilOnca zamandan sonra hayatın dümdüz gitmediğini anlamış nihayet "Dümdüz" Süheyla :) nerden dönsen kârdır di mi ama.
YanıtlaSilGüzeldi eline sağlık. Diğerini de Doğrucu Muallâ yapabilirsin bence. :)
Momentoscum, keşke hayatın dümdüz gittiğini sanacak kadar naif olması mümkün olsaydı Süheyla'nın. Dümdüz olmayan bir hayatta dümdüz gitmeye çalışıyor çünkü içi dışı bir, dümdüz bir insan Süheyla. Her insan kadar iyi, her insan kadar kötü. Sadece dolambaçlı yolları, dolambaçlı lafları sevmiyor işte. Süheyla'yı sevmek, Süheyla ile yola çıkmak zor ama imkansız değil :)
SilBu hikayeler çok hoş. İlgiyle okudum. Başka güzel yollar da vardır muhakkak. Başka karakterleri de bekleriz, kalemine sağlık. :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler :) Ara ara geliyor bir isim ve hikayesi kulağıma, geldikçe yazacağım sanırım :)
SilÇok teşekkürler :)
Silbişey anlatmak istiyon galiba bu öyküde :) evet salsın gitsin düşünmeden yaşasın hayat düşünmeden güzel :)
YanıtlaSilYooo, sadece bu öyküyü anlatmak istedim :) Hayat kesinlikle güzel, tadını çıkarmak lazım :)
SilSüheylâ'da biraz kendimi buldum. Güzel bir öykü. Kendi bildiğin yolda gideceksin. Eğer seni ayartmaya çalışan birileri varsa maceraya gerek yok, yol bitene dek devam:))
YanıtlaSilMr. Kaplan, Süheyla'nın yoldan çıktığı da oluyordur ama yine dümdüz gitmenin bir yolunu buluyordur bence :) Eğer ille de çıkacaksa yoldan, dolambaçlı yerlerde oyalanmadan, yaptığını evirip çevirip süslemeden, kim olduğunu saklamaya çalışmadan, dümdüz, bodoslama çıkar Süheyla o yoldan bence :)) Adı üstünde "Dümdüz Süheyla" :))
SilÇok içime işledi, özellikle ilk satırları. Emeğine sağlık. Sevgiler.
YanıtlaSilÇok teşekkürler :) Beğenmene sevindim :) Sevgiler...
Sil